A
Admin
Yönetici
Yönetici
Geceleri uykularını kaçıran tek şey bir soru işareti olan binlerce gencimiz var Türkiye’de. Yıllar boyunca defter sayfalarına düşen ter damlaları, göz altlarına yerleşen mor halkalar, ertelenen hayaller… Ve tüm bu emeğin karşılığını belirleyen yılda bir kez yapılan birkaç saatlik YKS. Türkiye’de üniversiteye girişin kapısı, ne yazık ki hâlâ yalnızca merkezi sınavlardan geçiyor. Bu yüzden, “başarı” kelimesi çoğu gencin kulağında artık bir yük gibi tınlıyor. Oysa başarı, bir formül sorusunun çözümünde değil; kendini keşfetmenin, cesaretin ve tutkunun izinde saklı. Herkesin aynı noktaya koştuğu bir yarışta, yönünü değiştirmek bazen en büyük başarı. Sınav kağıtlarıyla değil, hayallerle şekillenen yollar da var dünyada. Dünyanın pek çok ülkesinde, sınavsız kabul sistemiyle öğrencilerine kapılarını açan kaliteli üniversiteler bulunuyor. Sınav stresinin gölgesinden sıyrılıp, eğitim ışığıyla aydınlanan bir yol mümkün. Sanıldığı kadar uzak değil; sadece pusulanızı yeniden ayarlamanız gerek... Peki, sınav baskısından uzak, daha özgür bir eğitim yolu mümkün mü? Cevap: Evet. Ve bu yol, her yıl yaklaşık bir milyon öğrencinin tercih ettiği Amerika Birleşik Devletleri’nden geçiyor. Akademik dünyada adını altın harflerle yazdırmış Harvard, MIT ve Stanford gibi üniversiteler, sadece QS sıralamalarında değil, gençlerin zihinlerinde de birer hedef olarak parlıyor. Dünyanın en iyi ilk 10 üniversitesinden 5’ine ev sahipliği yapan ABD, yükseköğretimde çeşitliliğin ve niteliğin merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Amerika, Hindistan’dan sonra dünyada en çok üniversiteye sahip ülke. Devlet ve özel üniversitelerle birlikte yaklaşık 7 bin yükseköğrenim kurumu, her ilgi alanına, her kariyer yoluna ve her akademik düzeye uygun fırsatlar sunuyor. Üstelik bu fırsatlar yalnızca dört yıllık lisans programlarıyla sınırlı değil. Son yıllarda büyük ilgi gören kısa süreli sertifika programları da Amerikan üniversitelerinin sürekli eğitim merkezleri tarafından sunuluyor. Elbette sınavsız üniversite deyince akla ilk gelen sistem Community College oluyor ama aslında Amerika'da bundan fazlası da var. Özellikle sınav puanlarının gölgesinde kalmış ama içindeki potansiyeli göstermek isteyen gençler için farklı ve esnek yollar mevcut. Yani “tek bir sınavda hata yaptım, her şey bitti” düşüncesi burada pek geçerli değil. Gelin bu alternatif kapılara birlikte bakalım: Pathway programları Amerikan üniversiteleri, uluslararası öğrenciler için oldukça akıllıca bir sistem geliştirmiş: Pathway programları. Bu programlar tam anlamıyla “yola hazırlık” gibi. Lise diploması yeterli ama İngilizceniz biraz eksik mi, not ortalamanız düşüktü mü? Sorun değil. Bu programlar sizi hem akademik olarak hem dil anlamında lisans eğitimine hazırlıyor. İşin güzel yanı şu: SAT ya da ACT gibi sınavlar zorunlu değil. TOEFL ya da IELTS puanınız biraz düşük bile olsa kabul edilebilirsiniz. Genelde bir yıl süren bu hazırlık döneminden sonra doğrudan üniversiteye geçiş yapılıyor. Hem eğitim hem de dil seviyesi anlamında “yumuşak bir geçiş” sağlıyor. Bu programları sunan bazı okullar arasında Oregon State, South Florida, Colorado State ve George Mason gibi üniversiteler var. Çoğu zaman bu süreç, INTO, Navitas, Shorelight gibi kurumlarla iş birliği halinde yürütülüyor. Karakter ön planda Bir de daha küçük ama çok değerli okullar var: Liberal Arts Colleges. Bu üniversiteler, öğrencilerini yalnızca puanlara göre değil; ilgilerine, tutkularına ve kişisel hikâyelerine göre değerlendiriyor. Yani sınav sonuçları değil, kim olduğunuz önemli. SAT ya da ACT istemiyorlar. Bunun yerine, lise notlarınız, yazdığınız motivasyon mektubu ve İngilizce yeterliliğiniz değerlendiriliyor. Bire bir ilgi, küçük sınıflar ve oldukça zengin bir akademik ortam sunuyorlar. Bard College, Hampshire College, Sarah Lawrence ve College of the Atlantic gibi okullar bu yaklaşımı benimseyenlerden. Hayata başka bir pencereden bakmayı öğreten, ezberden uzak okullar bunlar. Online üniversiteler Eğer ABD’ye gitmeden de orada eğitim almak istiyorum diyorsanız, online programlar tam size göre. Üstelik sınavsız başvuru yapılabiliyor. Arizona State University, Southern New Hampshire University (SNHU) ve Purdue University Global, online lisans ve sertifika programlarında öncü okullar. Eğitimler akredite, yani tanınırlığı yüksek. Üstelik maliyet açısından da daha erişilebilir seçenekler sunuyor. Bu programlar, hem bütçesi sınırlı olan öğrenciler hem de ülke dışına çıkmadan kaliteli eğitim almak isteyenler için oldukça uygun. Koşullu Kabul: Önce dil, sonra üniversite Bazı üniversiteler ise öğrenciyi doğrudan lisans bölümüne almadan önce bir hazırlık süreci şart koşuyor, buna da "conditional admission" deniyor. İngilizce seviyeniz istenen düzeyin altındaysa, önce üniversitenin kendi dil okulunda eğitim alıyorsunuz. İngilizceyi yeterli seviyeye getirince doğrudan lisansa geçiş yapıyorsunuz. Bu sistem, TOEFL ya da IELTS puanını toparlamak için zaman kazandırırken üniversite ortamına da alışma süreci sağlıyor. University of Illinois at Chicago, Kansas University ve University of Oregon bu tür kabul seçenekleri sunan üniversiteler arasında. Amerika’da sınavsız da eğitim mümkün, hem de kaliteli ve dünya çapında geçerli bir eğitim. Önemli olan; öğrencinin kendine en uygun yolu keşfetmesi, sınav sonuçlarına değil, yeteneklerine ve hedeflerine odaklanması. Çünkü başarı, tek bir testten ibaret değil; bazen sadece doğru kapıyı çalmakla başlıyor.