((X.10^0)+(Y.log(10))-(Z.∛27÷3))x1!……1

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
İstediğiniz kadar karıştırın ve karmaşık hale getirin hayatı, sonuç bir’dir. Ve bu sonucun başka bir sayı olma ihtimali yoktur. Yine istediğiniz kadar işleri zorlaştırın, zorluk derecesini artırdıkça artırın, katlanılmaz ve dayanılmaz hallere sokun, kaçınılmaz sonuç yine bir’dir. Ve yine insanın taşıyamayacağı kadar ağırlıkta yükler yükleyin sırtına, sonra sınır tanımayan zalimlikler ile insanın ve tabiatın üzerine gidin, hatta kötülüklerinizle gidebildiğiniz kadar gidin, sonuçta varacağınız yer tekdir ve bir’dir. O da Rabbimizin ta kendisidir ve onun bir’liğidir. Evet sonuç bir’dir. Peki insanlık ne ister, neden çokluğa teslim olur, iki’liği, üç’lüğü arar, bu istikamette yol alır ve bu bir’liği kötülüğe çevirir, daha doğrusu çevirmek ister. Bir’lik varken neden iki’lik, üç’ lük, çokluk, neden? Yoksa kurulan nizam yetersiz mi, eksikleri mi var veya içersinde çelişkiler mi barındırıyor. Yada kurulan bu nizam, insandan ve bütününde bu varlık aleminden intikam mı alıyor. Alıyorsa neyin intikamını alıyor. Bu kadar zulüm ve kargaşa ortada iken ve insanlık bunu duymasına rağmen kulak tıkamış iken, görmesine rağmen görmemiş gibi davranıyor iken, tüm sesi ile buna itiraz etmesi gerekir iken. Evet, insanın sesi çıkmıyor iken ve bu gerçeklik kuşaklar boyunca senaryo değişikliklerine rağmen aynı sonuçla devam ediyor iken, insan durup düşünüyor ve kendi benliğine soruyor. Eksik olan ne diye. Eksik olan “ben”miyim? yoksa bu nizamın kurulmasını ve işleyişini sağlayan her ne ise “O” mu? Yada bu ikisi arasında bir ahenk var da bunlar arasında ikilik çıkaran başka bir unsur mu var? Yada hiç bir sıkıntı yok, bu yaşanılanlar gayet doğal, böyle olması gerekiyor mu? Evet, deli sorular, ama çekinmeyin korkmayın sorun bu soruları. Sorun ki kafanızdaki soruların cevabı doğru yönde istikamet bulsun. Sormazsanız, formüllerin içersinde boğulup kalır, sonucun bir olduğunu asla göremezsiniz ve sonucu, çözüm içersinde iki olarak, üç olarak görüp bunu kabullenip, sahiplenip gerçek sonuca ulaştığınızda da, bu sonuç nasıl oldu diye kendinize kızar ve hayıflanırsınız. Endişelenmeyin, sorun ki “bir”i bulasınız ve pişmanlık duymayacak bir iç huzur ile sona ulaşasınız. Bizden önceki kuşak biz ve bizden sonraki kuşağa bizler şahitiz ve düşüncelerini, davranışlarını ve hedeflerini gördük ve görmekteyiz. Bu üç kuşağı gören ve görmeye devam eden bizler, bu soruları, kısmen sormamıza rağmen yeterince soramadık ve hala soramıyoruz. Sormamıza değişik unsurlar engel oldu ve engel olmaya da devam ediyor. Toplumu oluşturan düşünce yapısı ve bunun yapı taşları olan inanç, gelenek ve kavmiyetçilik gibi değer yargıları, bu soruları sormamıza hatta sormaya teşebbüs etmemize engel olmuştur ve hala da oluyor. Bizler de sınırlı sorgulama ile bir’e ulaşmış gibi yaparak çokluğa teslim olduk, “bir”miş gibi yapıp çokluk da devam ediyoruz. Bizden önceki kuşak ise bizim kısıtlı sorgulama becerimize bile ulaşamadan çokluğu mutlak “bir” olarak görüp kabullenip bu sahte bir’in ateşli savunucularından olmuşlardır. Onlara çokluk üzerindesiniz bunu terkedin ve bir olana yönelin diye, diyemedik ve diyemiyoruz da. Dediğimiz an sen nasıl olur da “bir”olanı inkar edersin diye toplumsal ve fiziksel saldırı ile karşı karşıya kalmış olduk ve oluyoruzda. Ve bizden sonraki kuşak ise, onlar ise sorgulamak ile yokluk kavramlarını bir olarak algılamaktadırlar. Bir’i sorgular iken yerine çokluğu koyduklarının bilincinde bile değiller. Aslında yokluğun, çokluk ile aynı şeyleri ifade ettiğini de algılayamamakta, algılasa da işine gelmediği için yokluğun vermiş olduğu rahatlık ile çokluğun keyfini sürmeye çalışmaktadırlar. Birilerinin kendisine sunmuş olduğu çokluk yerine kendi nefislerinin oluşturmuş olduğu çoklukları kendi hayatlarına monte etmişlerdir. Evet, önce kendimi sonra bizi ve bizden öncekileri ayırmadan özellikle bizden sonra ki kuşaklara sesleniyorum. Belki, bizden ve bizlerden öncekilerden geçti ama sizler. Sesimi duyun, kulak verin ve cevap verin. Cevabınız fiziki olarak bana değil, gerçek anlamda sorgulayarak kendinize verin. Bizleri sorgulayın, hayatı sorgulayın ve sonuçta geleceği sorgulayın. Önünüzde duran, yaratma ve yönetme eyleminde iddialı olan her şeyi sorgulayın ve son olarak, sorun. Siz, kimsiniz ki bizim hayatlarımıza şekil vermeye çalışıyorsunuz. Siz, kimsiniz ki iyiliğin ve kötülüğün ne olduğunu tayin eden idrak ve bilince sahip olduğunuzu iddia edip ve ortaya koyduklarınızın birer doğru olduğunu düşünüyorsunuz. Siz, kimsiniz ki ölümün ve yaşamın kendi yanınızda olduğunu iddia ediyorsunuz. Sizler, kimlersiniz ki sunmuş olduğunuz hayatın bizim yaşamımızı, düşüncemizi tatmin edeceğini iddia ediyorsunuz. Sizler, kimlersiniz ki huzur içinde bir hayat süreceğimiz ve bunun sonucunda mutlu olarak toprağa ulaşacağımızı iddia ediyorsunuz. Ve sizler kimsiniz? “Bir”misiniz, yoksa birin yerini almak isteyen onun gücüne ortak olmak isteyen “iki”mi, “üç”mü. Evet sizler bu şımarıklığı bu gücü nerden alıyorsunuz. Yoksa, evet yoksa sizler “iblis”misiniz? Onun adına iş gören taşeronlar mısınız.? Defolun hayatımızdan, bizler “bir” olan Rabbimizi seçtik onun peşinden gideceğiz. Evet, inanıyorum ki bu cevapla mutlaka karşılaşacaksınız, yeterki sorularınız samimi olsun, yeter ki sorgulayın. T.K. @kul6303839
 
Geri
Üst