Süreç: Zahf Şiyo

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
41 yıllık kan ve gözyaşı döneminin sonuna geldiğimiz bu günlerde İsrail, İran ile birlikte aramızdaki ırkçı ve kimi kıskanç kesimler dışında kalan kahir ekseriyet sürecin hasar görmemesi için, çalışmaların sağlıklı yürümesi için son derece özen göstermektedir. Kaç kere denediysek kundakladılar. Suikastlarla, anti propagandalarla, dezenformasyonlarla süreci sabote ettiler. Doğrusu biz de süreçleri başlatırken aramızdaki hainlerin gücünün farkında değildik. En çok da bu husus bizi vurdu. Düşünebiliyor musunuz? Her kademede TSK’ya sızmış FETÖ’cü askerler devletin yetkili birimlerini bypass ederek operasyonlarla süreci zehirlerken derdimizi anlatacak ortam bile elimizden kayıp gidiyordu. Türkiye'yi, Türkiye'nin menfaatlerini değil, “kime yarayacaksa yarasın ama yeter ki Türkiye'ye yaramasın” şiarıyla mesela İsrail’in menfaatlerini esas alıyorlardı. Ama şimdi DEM Milletvekili Ömer Öcalan’ın da belirttiği gibi “Türkmen Beyi” Sayın Devlet Bahçeli gibi bir ülke ve millet sevdalısı lider Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın yanında saf tutarak bin yıllık kardeşliği eşitlik, adalet ve hakkaniyet ile taçlandırmak istiyor. Şüphesiz 25 yıldır İmralı’da bin yıllık kardeşliği, 1440 yıllık hatta 3 bin yıllık İbrahimî Medeniyeti tarama imkânını yakalayan Abdullah Öcalan’ın -Besê Hozat’ın tabiriyle- içselleştirdiği “Türkiye yurtseverliği” bölge için ab-ı hayat gibi değerli ve gereklidir. Geçmekte olduğumuz süreci en ince detayına kadar takip eden, hayati dokunuşlar yapan Sayın Bahçeli’nin, "Hassas, nazik, kırılgan ve bir o kadar da sabır gerektiren yeni bir aşama…” olarak süreci tanımlaması bundandır. Abdullah Öcalan İmralı’da İsrail’in bölgede paylaşım savaşlarına çanak tuttuğunu, bölgede sürekli istikrarsızlığın hâkim olmasını istediğini en net görenlerdendir çünkü Öcalan İsrail’i 1980’lerdeki Bekaa’dan beri biliyor. İsrail 16 Mayıs 1916’da imzalanarak Kürtleri cezalandıran, bölgemizi bölen, istikrarsızlığa sevk eden Skyes-Picot’un yılmaz ve arsız savunucusudur. Bakınız; Yıllardır yazdığımız, söylediğimiz Skyes-Picot için ABD’nin Lübnan kökenli Ankara Büyükelçisi Thomas Barrack neler söylüyor: “ABD bir asır önce ‘Batı’nın emperyal kazançlar için’ Ortadoğu’yu ‘hayali sınırlara’ böldüğü Sykes-Picot anlaşması gibi bir girişimden yana değildir... Batı, bir asır önce haritalar, manda yönetimleri, çizilmiş sınırlar ve yabancı yönetimler dayattı. Sykes-Picot Suriye'yi ve daha geniş bir bölgeyi barış için değil emperyal kazanç için böldü. Bu hata nesillere mal oldu. Bunu bir daha yapmayacağız." Bu söylemin Barrack’ın kendi şahsi söylemi, düşüncesi olduğunu zannetmeyin. ABD Büyükelçisi bölgemizle ilgili hükumetinden farklı düşünemez, düşünse de bunu dile getiremez. Bu açıklamasından 2 gün sonra ABD Başkanı Donald Trump’ın, Birleşik Devletlerin Ankara Büyükelçisi Thomas Barrcak için, “Orta Doğu'da barışı sağlamak için büyük bir potansiyel olduğunu biliyor…" demesi “Skyes-Picot” ile birlikte okunmalıdır. Bu açıklama ile Başkan Trump’ın Büyükelçisini teyit ettiğini düşünebiliriz. O zaman bugüne kadar haklı olarak binbir sitem ve ithamla yerdiğimiz ABD’ye bu adımlarından sonra ve Filistin sorununu da (inşaallah) çözmeyi hedeflemesinden dolayı adına “Yeni Amerika” diyebiliriz. Bu Amerika ile ilişkileri güven esaslı tesis etmemizde bir sakınca da kalmayacaktır. Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin tam da bu süreçte İsrail’in sinsi planlarını görüp ön almaya çalışmasına Abdullah Öcalan’ın destek vermesi tarihin tekerrürüdür. DEM Parti’nin de başta Tuncer Bakırhan olmak üzere verdiği tam destekle bin yıl önce kardeşliğimizi destansı kılan iradenin aynısı bugün tecelli ediyor. Bazı CHP’lilerin ve kimi mahfillerin kardeşliğimizi adalet, hakkaniyet ve eşitlik temelinde kavileştirerek bu sorunu çözmenin Sayın Cumhurbaşkanına yarayacağı gibi basit hesaplar yapması üzücüdür. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ayşe Serra Bucak Küçük bu anlayışla sürece karşı çıkanlara mealen, “Biz CHP ya da başka bir partinin menfaatlerini değil, Kürdü ve Türküyle, Arabı ve Lazıyla bütün halkların menfaatlerini esas alırız. Bu süreç barış ve eşitlik temelinde çözüldükten sonra sonuç Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yarayacaksa yarasın elbet” dediği gibi elbette ki bu sürecin bırakacağı memnuniyet sürece en çok katkı sunanlara yönelik olacaktır. DEM seçmeni bir dostumun dediği gibi, “Bu süreç hayırlısı ile tamamlandıktan sonra Erdoğan’a da yarayacak, ülkenin her bir ferdine de… kimse küçük hesap yapmasın, yapan yanar.” Zahf şiyo, tay mendo/Çoğu gitti azı kaldı. İnşaallah…
 
Geri
Üst