A
Admin
Yönetici
Yönetici
Pelin PEKEDİS - EGE TELGRAF/ Muğla’nın eşsiz güzelliklerinden biri olan Gemiler Koyu, Fethiye’nin Kayaköy beldesinde saklı bir cennet gibi duruyor. Zeytin ve çam ağaçlarıyla çevrili bu koy, turkuazın en güzel tonlarıyla bezenmiş deniziyle sizi adeta büyülüyor. Koya giden yol bile başlı başına bir macera; Ölüdeniz’den Hisarönü’ne, ardından Kayaköy’ün tarih kokan sokaklarından geçerek ulaşıyorsunuz. Doğa içinde, sakin ve huzurlu bir atmosfer arayanların kaçış noktası burası. Özellikle fotoğraf tutkunları için koyun tam karşısındaki St. Nicholas Adası (Gemiler Adası) panoramik kareler yakalamak için biçilmiş kaftan.
Gemiler Koyu’nun en büyüleyici yanlarından biri, tam karşısındaki St. Nicholas Adası’nda bulunan Bizans döneminden kalma kalıntılar. Burada yapılan kazılar, adanın erken Hristiyanlık döneminde önemli bir ziyaret yeri olduğunu ve denizlerin azizi olarak bilinen Noel Baba’nın (St. Nicholas) bu adada yaşadığını ortaya koydu. Bu tarihi derinlik, koyun doğal güzelliğiyle birleşince burası sadece bir tatil değil, adeta zamanda yolculuk yapmak isteyenlerin adresi oluyor.
Ancak, her güzelliğin arkasında bazen gölgeler de olur. Gemiler Koyu’na yaz aylarında gidenler, maalesef denizin bazı kesimlerinde kutu, plastik ve gemi sintinesi gibi istenmeyen görüntülerle karşılaşabiliyor. Ne yazık ki, özellikle kalabalık günlerde kıyıya biriken atıklar koyun doğal cazibesini gölgeliyor. Bu durum, ziyaretçilerin içini burkan, “buraya emek verenler neden bu kadar ilgisiz?” diye düşündüren bir gerçek. İşletmelerin zaman zaman müşterilerine gösterdiği ilgisizlik ve yüksek fiyat politikaları da bu deneyimi zedeliyor. Örneğin, girişte ödenen ücretin yanı sıra, piknik masası, şezlong, şemsiye ve su gibi temel ihtiyaçların bile pahalıya gelmesi, ziyaretçilerin keyfini azaltabiliyor.
Buna rağmen Gemiler Koyu, sakinliği arayanlar için hala büyüleyici bir liman. Özellikle sezon dışı ya da hafta içi ziyaretlerde, koyun doğal temizliği ve huzurunu doyasıya yaşamak mümkün. Koyda yüzmek, şnorkelli dalış yapmak, doğa yürüyüşlerine çıkmak size adeta başka bir dünyaya açılan kapıyı aralıyor. Üstelik, koyun çevresindeki piknik alanları ve doğayla iç içe konaklama seçenekleri, burayı uzun soluklu bir tatil için ideal kılıyor. Kamp yapmayı sevenler için doğayla baş başa kalabilecekleri alanlar da mevcut. Tüm bu deneyimi, denizden teknelerle de keşfetmek mümkün; Fethiye ve Ölüdeniz’den kalkan teknelerle koyun farklı noktalarını görmek, suyun altındaki zenginlikleri keşfetmek unutulmaz bir anı bırakıyor.
Gemiler Koyu’nun potansiyeli yadsınamaz. Tarihi dokusu, doğanın sakinliği ve berrak deniziyle aslında bölgenin en değerli hazinelerinden biri. Ancak bu güzelliklerin korunması, işletmelerin daha bilinçli ve duyarlı hale gelmesi gerekiyor. Çevre temizliği konusunda alınacak önlemler, ziyaretçi memnuniyetini artıracak hizmet kalitesi ve makul fiyat politikalarıyla Gemiler Koyu, çok daha iyi bir noktaya taşınabilir. Bugünkü bazı olumsuzluklara rağmen buraya gönül verenler, koyun gerçek güzelliğini görmek ve yaşamak için hala buraya geliyor. Koyun geleceği, doğaya ve tarihe saygıyla şekillenecek.
Gemiler Koyu, size sadece yüzme veya güneşlenme imkanı sunmaz; aynı zamanda tarihi derinliklerde gezinmenize, doğanın sakin kollarında huzur bulmanıza ve gerçek anlamda bir kaçış yaşamanıza olanak tanır. Burası, kalabalığın gürültüsünden uzak, tarih ve doğanın iç içe geçtiği bir masal diyarı gibi. Eğer yolunuz Fethiye’ye düşerse, Gemiler Koyu’nu ziyaret etmekten çekinmeyin; ama yanınızda mutlaka doğaya ve tarihe saygı duyan bir ziyaretçi olun. Çünkü bu güzellikler, özen ve sevgiyle ancak varlığını sürdürebilir.
TARİHİN SAKLI SIRLARI
Gemiler Koyu’nun en büyüleyici yanlarından biri, tam karşısındaki St. Nicholas Adası’nda bulunan Bizans döneminden kalma kalıntılar. Burada yapılan kazılar, adanın erken Hristiyanlık döneminde önemli bir ziyaret yeri olduğunu ve denizlerin azizi olarak bilinen Noel Baba’nın (St. Nicholas) bu adada yaşadığını ortaya koydu. Bu tarihi derinlik, koyun doğal güzelliğiyle birleşince burası sadece bir tatil değil, adeta zamanda yolculuk yapmak isteyenlerin adresi oluyor.
DENİZİN VE DOĞANIN GERÇEK YÜZÜ
Ancak, her güzelliğin arkasında bazen gölgeler de olur. Gemiler Koyu’na yaz aylarında gidenler, maalesef denizin bazı kesimlerinde kutu, plastik ve gemi sintinesi gibi istenmeyen görüntülerle karşılaşabiliyor. Ne yazık ki, özellikle kalabalık günlerde kıyıya biriken atıklar koyun doğal cazibesini gölgeliyor. Bu durum, ziyaretçilerin içini burkan, “buraya emek verenler neden bu kadar ilgisiz?” diye düşündüren bir gerçek. İşletmelerin zaman zaman müşterilerine gösterdiği ilgisizlik ve yüksek fiyat politikaları da bu deneyimi zedeliyor. Örneğin, girişte ödenen ücretin yanı sıra, piknik masası, şezlong, şemsiye ve su gibi temel ihtiyaçların bile pahalıya gelmesi, ziyaretçilerin keyfini azaltabiliyor.
SAKİNLİK VE DOĞAYLA İÇ İÇE BİR KAÇIŞ
Buna rağmen Gemiler Koyu, sakinliği arayanlar için hala büyüleyici bir liman. Özellikle sezon dışı ya da hafta içi ziyaretlerde, koyun doğal temizliği ve huzurunu doyasıya yaşamak mümkün. Koyda yüzmek, şnorkelli dalış yapmak, doğa yürüyüşlerine çıkmak size adeta başka bir dünyaya açılan kapıyı aralıyor. Üstelik, koyun çevresindeki piknik alanları ve doğayla iç içe konaklama seçenekleri, burayı uzun soluklu bir tatil için ideal kılıyor. Kamp yapmayı sevenler için doğayla baş başa kalabilecekleri alanlar da mevcut. Tüm bu deneyimi, denizden teknelerle de keşfetmek mümkün; Fethiye ve Ölüdeniz’den kalkan teknelerle koyun farklı noktalarını görmek, suyun altındaki zenginlikleri keşfetmek unutulmaz bir anı bırakıyor.
GELİŞİM VE GELECEĞE DÖNÜK UMUTLAR
Gemiler Koyu’nun potansiyeli yadsınamaz. Tarihi dokusu, doğanın sakinliği ve berrak deniziyle aslında bölgenin en değerli hazinelerinden biri. Ancak bu güzelliklerin korunması, işletmelerin daha bilinçli ve duyarlı hale gelmesi gerekiyor. Çevre temizliği konusunda alınacak önlemler, ziyaretçi memnuniyetini artıracak hizmet kalitesi ve makul fiyat politikalarıyla Gemiler Koyu, çok daha iyi bir noktaya taşınabilir. Bugünkü bazı olumsuzluklara rağmen buraya gönül verenler, koyun gerçek güzelliğini görmek ve yaşamak için hala buraya geliyor. Koyun geleceği, doğaya ve tarihe saygıyla şekillenecek.
HEM DOĞAYI HEM KENDİNİZİ KEŞFEDİN
Gemiler Koyu, size sadece yüzme veya güneşlenme imkanı sunmaz; aynı zamanda tarihi derinliklerde gezinmenize, doğanın sakin kollarında huzur bulmanıza ve gerçek anlamda bir kaçış yaşamanıza olanak tanır. Burası, kalabalığın gürültüsünden uzak, tarih ve doğanın iç içe geçtiği bir masal diyarı gibi. Eğer yolunuz Fethiye’ye düşerse, Gemiler Koyu’nu ziyaret etmekten çekinmeyin; ama yanınızda mutlaka doğaya ve tarihe saygı duyan bir ziyaretçi olun. Çünkü bu güzellikler, özen ve sevgiyle ancak varlığını sürdürebilir.