A
Admin
Yönetici
Yönetici
Yıllarca göz ardı edilen akıl ve ruh sağlığı, günümüzde hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Ancak toplumda hâlâ bu konularla ilgili birçok yanlış bilgi ve önyargı dolaşıyor. Depresyondan yeme bozukluklarına, terapiden şizofreniye kadar pek çok konuda kulaktan dolma bilgiler, hem tedaviyi geciktiriyor hem de damgalamayı körüklüyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her dört kişiden biri, hayatının bir döneminde ruhsal bir sorunla karşılaşıyor. "TERAPİYİ GİTMRK SADECE YALNIZLAR İÇİNDİR" En yaygın yanılgılardan biri, akıl sağlığı sorunlarının zayıflık göstergesi olduğu inancı. Oysa psikolojik rahatsızlıklar karakterle değil, biyolojik, çevresel ve genetik faktörlerle ilgilidir. Ayrıca “terapiye gitmek sadece yalnızlar içindir” düşüncesi de gerçek dışıdır. Bir terapist, eğitimli yaklaşımıyla kişiye özel bir destek sunarken, en yakın arkadaşların dahi sağlayamayacağı bir farkındalık kazandırabilir. Benzer şekilde, panik atakların ölümcül olduğu, yeme bozukluklarının sadece genç kadınları etkilediği gibi inanışlar da bilimsel gerçeklerle uyuşmuyor. Şizofreninin bölünmüş kişilik anlamına geldiği, ruhsal hastalıkların kalıcı olduğu ya da bu rahatsızlıkları olan bireylerin çalışamayacağı yönündeki efsaneler de oldukça yaygın. Oysa bu hastalıklarla yaşayan milyonlarca kişi üretken bir yaşam sürebiliyor. Akıl sağlığı bozuklukları, doğru destekle yönetilebilir ya da tamamen iyileştirilebilir. KAYNAK: HABERTÜRK