Özel'den infaz paketine ilk tepki : Ellerine yüzlerine bulaştırdılar

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis’e sunulan infaz düzenlemesiyle ilgili ilk kez konuştu. Özel, düzenlemenin çok yönlü beklentileri karşılamadığını belirterek iktidara eleştiriler yöneltti. Bayramdan önce çok sayıda tutuklu ve hükümlünün serbest kalacağı yönündeki beklentilerin boşa çıktığını hatırlatan Özel, “Bu noktada şimdi adım atılmamasının yüksek tansiyon yarattığını biz de takip ediyoruz" dedi. Toplumda büyük beklenti yaratıldığını belirten Özel, "Öyle şeyler söylendi ki sanki Kurban Bayramı'nda cezaevleri boşalacakmış gibi bir algı oluşturuldu. Şimdi büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor ve bunu yönetemiyorlar. Bu toplumsal mutabakat ve rıza üzerine hep birlikte sahiplenilir. ‘Her şeyi ben biliyorum’ diyenler bu işi de ellerine yüzlerine şimdi bulaştırdılar" dedi. Özel, “Bu şartlar altında asgari ücretin temmuzda zamlanmaması, kabul edilebilir, dayanılabilir, katlanılabilir bir durum değildir. ‘Biz bu konuyu siyaset üstü bir yerden ele alalım’ diyoruz. Bu konu sadece sendikaların konusu, sadece sosyal demokrat bir partinin konusu değil, tüm siyasetin konusudur” dedi. 📌 Özgür Özel, anayasa değişikliği tartışmalarını değerlendirdi "Anayasa yapmak için karşınızda anayasa fikrine sahip bir insan, bir yapı lazım. AK Parti'nin değerli seçmenleriyle Anayasa yaparız. Ama AK Parti'nin Anayasa tanımayan tutumuyla nasıl yapacağız" "Sayın… pic.twitter.com/VYN1zIRP6v — PolitikYol (@politikyol) May 30, 2025 İstanbul’da TÜRK-İŞ’in ve DİSK’in ayrı ayrı düzenlediği 1 Mayıs kutlamalarına katıldığını, Rize'deki 1 Mayıs etkinliğinde ise HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan'ın konuşmasını televizyondan takip ettiğini anlatan Özel, daha sonra telefonla aradığı Arslan'ın şahsında bütün HAK-İŞ üyesi emekçilerin mücadelelerini selamladığını ifade etti. Arslan'ın 1 Mayıs konuşmasındaki vurguları ve Türkiye’de işçiler için ortaya koyduğu talepleri sahiplendiklerini bildiren Özel, "Türkiye çok zor şartlardan geçiyor. Hem emek-sermaye çelişkisi hem de Türkiye’deki siyasi kutuplaşma ve maalesef çok gergin ortama rağmen bu zorlu şartlarda konfederasyonların, işçi ve işveren örgütlerinin farklı görüşlerine, farklı yönelimlerine rağmen ortaya koymuş oldukları dil aslında siyaset örnek olacak bir dildir" diye konuştu. İşçi konfederasyonlarının 1 Mayıs'ı farklı meydanlarda kutladıklarını ama ortak talepleri dile getirdiklerini ifade eden Özel, önceki yıllara göre çok daha çetin olan şartlarda emek mücadelesinin yükselerek devam ettiğini belirtti. CHP'nin, sosyal demokrat ve ana muhaletfet partisi olduğunu anımsatan Özel, işverenlerin zorluklarını duyarak ve emeğin taleplerinin arkasında durarak bütünleşik çözümün parçası olmakla görevli olduklarını bildirdi. Özel, Anayasa'ya göre asgari ücretin, "işçilerin zorunlu ihtiyaçlarını, beslenme, barınma, ısınma, ulaşım ve sağlık ihtiyaçlarını asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret olduğunu" belirterek "Aslında söz burada başlıyor, burada bitiyor. Bugün verilen asgari ücret açlık sınırının altında. Bir de bu işçinin ailesi var ve çoluğu, çocuğu var. Burada sayılmayan bu çocuğun eğitim giderleri var. İnsanca yaşam için gerekli olan refah payı var. Bunların hiçbiri gözetilmeksizin sadece beslenmeyi, barınmayı, ısınmayı, ulaşımı, sağlığı ele aldığınızda bu asgari ücretin ona dahi yetmediği ve insanların açlık sınırı altında kaldıkları çok açık" dedi. Özel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yeni anayasa çağrısına ilişkin olarak "Sayın Cumhurbaşkanı Anayasaya uyun, harfiyen uyun, Anayasaya uymadığınız bütün uygulamalardaki eksikliklerinizi telafi edin sonra gelin, 'Anayasa yapalım' deyin. O zaman değerlendirelim" dedi. Özel, asgari ücrete ara zam talebiyle gerçekleştirdiği görüşmeler kapsamında HAK İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (HAK-İŞ) ziyaret etti. Özel, ziyaretin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, Meclis’e sunulan infaz düzenlemesine ilişkin olarak şunları söyledi: * Meclis’ten takip ediyoruz. Komisyona gelen öneri beklentileri karşılamadı. Bir yandan Terörsüz Türkiye hedefiyle atılan adımlarla eş zamanlı infaz düzenlemesinin yapılacağının sözü verilmiş DEM Parti’ye. Bu bayramdan önce çok sayıda tutuklu ve hükümlünün serbest kalacağına ilişkin görüşülmüş geçmişte. Bu noktada adım atılmamasının orada yüksek tansiyon yarattığını takip ediyoruz. Diğer taraftan infaz düzenlemesi, cezaevinde yakınları olan herkeste beklenti yaratıyor. Hele hele böyle dini bayramlardan önce böyle bir beklentinin yaratılıp yerine getirilmemesi travmatik bir durum oluşturuyor. O yüzden bu konularda çok dikkatli konuşmak gerekirdi. Maalesef iktidar bu özeni göstermedi. Öyle şeyler söylendi ki sanki Kurban Bayramı’nda cezaevleri boşalacakmış gibi bir algı oluştu ve oluşturuldu. Buna da zamanında doğru ve şeffaf bir bilgilendirme yapılmadı. Şimdi büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor. "Mutabakat aranması gereken bir meseledir" * Bunu yönetemiyorlar. Tabii bir affın konuşulmaya başladığı bir süreçte affın iki tarafı olduğu için; bir suçlu ve suçlunun yakınları, ikincisi suçtan zarar görenler ve yakınları. Toplumsal mutabakat aranması gereken bir meseledir. Ezbere olmaz. Bürokratın işi değildir. Siyasetin, siyasetçinin işidir. Tüm partilerle bunu ilk önce görüşüp, sonra bunu topluma doğru kriterlerle, doğru şekilde anlatmak gerekir. Bunların istisnalarının ne olacağı, nelerin dışarıda kalacağı… Örneğin her af tartışması, çocuk istismarından, kadın cinayetlerinden mağdur ailelerin, toplumda infial yaratan olayların mağdurlarının ve toplumun bir kısmının endişelenmesini ve rahatsızlık duymasını gündeme getiriyor. * Bu böyle yönetilmez. Böyle bir şey yaklaşıyorsa bunun bir masası kurulur. Arka alanda çalışılır. Toplumun yüzde 95’ini temsil eden parlamentoda bir mutabakata varırsınız, bu toplumsal mutabakat ve rıza üzerine hep birlikte sahiplenilir. ‘Her şeyi ben biliyorum’ diyenler bu işi de ellerine, yüzlerine bulaştırdılar. Tabii af konuşulacaksa, infaz indirimi konuşulacaksa bunu şartlar ve gündem ne olursa olsun dediğim gibi yapmak lazım. Hele hele adını koymadıkları ama ‘süreç süreci’ diyebileceğimiz bu sürecin ilk başında ‘Parlamentoda komisyon kurun, herkes temsil edilsin, tüm kesimler temsil edilsin’ demiştik. Bu konuda Bahçeli’nin yaklaşımından niceliksel olarak ayrı ama niteliksel açıdan konuşulması gereken şekilde düşünüyorum. 📌 Özgür Özel: Asgari ücretin temmuz ayında zamlanmaması kabul edilebilir, dayanılabilir, katlanılabilir bir durum değildir. Seçimden önce dört kez zam yapacağım deyip seçimden beri bugüne kadar bir kez zam yapıldı şimdi de yapılmazsa seçimden sonraki üç yılı iki tane zam ile mi… pic.twitter.com/67lyvGU4Qc — PolitikYol (@politikyol) May 30, 2025 * Öyle 100 kişilik bir komisyonu çok kalabalık bulmakla birlikte, Parlamento komisyonu yaklaşımı uzun süredir söylediğimiz bir mesele olduğu için önemlidir. Bu konunun gündeme alınması gerekiyor. İnfaz düzenlemesi meselesine hem hassasiyetleri hem beklentileri gözeten, yapıcı yerden katkı vermeye çalışacağız. Ama yani çok kötü yönetilen bir şeyi sonra ‘Gel hep beraber toparlayalım’ dediklerinde gerçekten zor oluyor. ‘Biz biliriz’ ve sırf ‘Biz biliriz’ diyerek ve işi sadece bürokratlara atarak bu işler yönetilmiyor maalesef." "Döndük, dolaştık, aynı yere geldik; Erdoğan'a Anayasa" Özgür Özel, Anayasa değişikliğine ilişkin soru üzerine şunları söyledi: * Sayın Erdoğan 2010 yılında ‘Sivil bir Anayasa. Askerlerin Anayasasından kurtulalım’ dedi. Biz dedik ki ‘Yargı ile ilgili maddeler yargıyı ele geçirme maddeleridir, dikkatli olmak gerekir’ dedik. O gün söylediklerimiz dinlenmedi, sonra ‘Milletim ve Rabbim beni affetsin, kandırıldım ben’ dediler. Darbe sabahında 3 bin 500 hakim ve savcı çok etkili görevlerinden alınmak, yargılanmak ve oradaki cemaat yapılanması temizlenmek durumunda kaldı. Çünkü 2010 Anayasası’nın gerçek niyeti bizim söylediğimiz gibi çıktı. Birileri yargıyı ve devleti ele geçirmeye çalışıyordu. 2017 Anayasasında aynı sözlerle yola çıktılar, dedik ki ‘Bu bir tek adam rejimi getirir. Denge ve denetleme ortadan kalkar’ dedik. Hepsinde haklı çıktık. * Anayasa yürürlüğe girdikten üç yıl sonra Sayın Bahçeli bir revizyon teklif etti 100 maddelik. Sayın Erdoğan’a verdi. Basından takip ettiğimiz kadarıyla benim biraz önce söylediğim bütün eleştirileri düzeltmeye yönelikti. Şimdi yine kendi kendilerine aynı söylem setiyle Anayasa söylüyorlar. Biz de diyoruz ki ‘Ya gerçek niyetiniz ne? Onu anlatın.’ Yani bu o kadar klişe ki; ‘Darbe Anayasasından kurtulacağız ve sivil bir Anayasa yapacağız.’ Evet, buna ihtiyaç var ama bunun için oturup samimiyetle toplumun tüm kesimlerini dinlemek konuşmak ve hep birlikte yapmak lazım. Bunun için Anayasaya sadakat, Anayasacılık, anayasa fikrinin insanı olması lazım. Ben Başkan ile Anayasa konuşurum, çünkü anayasa fikrinin insanı. * Anayasanın verdiği hakları korumak, Anayasanın verdiği görevleri yapmak için çırpınıp duruyor. Ama siz bir anayasa fikrinin insanı değilseniz, anayasa değil ‘banayasa’ fikrinin insanıysanız bu ülkenin başına bunlar bu yüzden geliyor. Siz her doğana yapılması gereken bir metni, Erdoğan’a yaparsanız böyle oluyor. Şimdi yine döndük dolaştık aynı yere geldik. ‘Haydi Erdoğan’a anayasa yapalım.’ ‘Hayır her doğana anayasa yapalım.’ Bunu da yapmak için oturup Anayasaya önce uyalım. Önce hep birlikte Anayasaya uyalım. Anayasa Mahkemesi kararlarını ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulayalım. Anayasaya aykırı yapılan kanunları dokuz ay bekletip, yine Anayasaya aykırı şekilde yapmayalım. "Enflasyondan 14,4 puan eksik saptanmış, buna göre maaş ödenmiş" * DİSK, mahkemeye başvurmuş, mahkemeyi kazandı. İstinafı kazandıkları için olanın dışında, 2025 yılının ilk dört ayında gerçekleşen enflasyon 13,36. Ama esas olarak bu meselede, 2025 yılı enflasyonu ortalama enflasyondan 28,5 puan, yılsonu enflasyonundan 14,4 puan eksik şekilde saptanmış ve buna göre maaş ödenmiş. Nasıl olacak şimdi bu iş? Anayasaya uymak, ona göre kanun yapmak, o kanunlara harfiyen uymak lazım. Böyle birisini sinirle ‘Ben Anayasayı tanımıyorum’ deyip tanımadığı bir ülkede, millet milletvekili seçmiş, mahkeme salmamış. Ya nasıl salmazsın? Milletvekili olarak seçiyorsa dokunulmazlık alıyor gelecek. Bundan önce onlarca örneği var. ‘Salmıyoruz biz’ diyor mahkeme. * Ne yapsın insanlar? Gidiyorlar Anayasa Mahkemesi’ne. O da karar veriyor. Diyor ki ‘Bir kişi milletvekili seçilirse yargılama durur, serbest bırakılır, dokunulmazlık kalkana kadar yapılmaz.’ Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı Anayasaya göre yürütme, yargı ve yasama için bağlayıcı. Bu karara uymuyorlar ya da bu kararı Meclis’te okutmuyorlar. Bu kadar açık Anayasa ihlaline rağmen Anayasaya uyana saldırıyorlar. Sonra da diyor ki ‘Haydi gelin Anayasa yapalım.’ Nasıl yapacağız? Yani Anayasa yapmak için karşınızda anayasa fikrine sahip bir insan, bir yapı lazım. Biz AK Parti’nin değerli seçmenleri ile Anayasa yaparız, AK Parti‘deki demokratlarla Anayasa yaparız. Ama AK Parti’nin Anayasa tanımayan tutumuyla nasıl yapacağız? Somut olarak anayasadan ne anlıyorsunuz, ne istiyorsunuz söyleyin ve milletin önünde bir kendinizi bir çerçeveleyin, bir bağlayın bakalım bir görelim. * Şimdi o açıklamalar işte görüyorsunuz yine böyle beylik laflar ve köprüden çıkış sapakları, ‘Tehlike durumda bunu çekersem giden gitsin ve ben paraşütle atlarım.’ Bunları çok gördük. Hiç inandırıcı tarafı yok. Onun için Sayın Erdoğan’a yüz yüze yaptığım çağrıyı, geçen sene Mayıs ayının başında bir kez daha buradan söylüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Anayasaya uyun, harfiyen uyun, Anayasaya uymadığınız bütün uygulamalardaki eksikliklerinizi telafi edin sonra gelin, ‘Anayasa yapalım’ deyin. O zaman değerlendirelim."
 
Geri
Üst