A
Admin
Yönetici
Yönetici
Ülkelerini yönetenlerin bazıları halkının takdirini kazandıkları için, milletin kahır ekseriyetinin dualarıyla mezarlarına konmuştur. Diğer bazıları ise milletlerine zulmettikleri için yurt dışına kaçmış, İran’ın son şahı Rıza Pehlevi ve Suriye Devlet Başkanı Esad gibi. Malum, Rıza Pehlevi hiçbir ülke tarafından kabul edilmemiş, uzun bir zaman havada dolaştıktan sonra Mısır tarafından kabul edilmiş ve Kahire’de vefat etmiştir. Diğer bazıları da iktidarları döneminde icra ettikleri zulümler sonucu öldürülmüştür. Irak cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin, Libya devlet başkanı Kaddafi de bunun ibretlik örneklerdir. Saddam halkı istediği için idam edilmiş, Kaddafi ise halkı tarafından linç edilerek öldürülmüştür. Bazıları da Romanya’da Nikolay Çavuşesku olayında olduğu gibi, yaptırdığı sarayın duvarları önünde kurşuna dizilmiştir. Böylece herkes layığını bulmuştur. Tabii ki ölümlerden sevinç duyulmaz. Ama halkına eziyet edenlere de Fatiha okunmaz. Malum, ölüm her insan için mukadderdir. Çünkü: “Her nefis ölümü tadacaktır” (Ankebût/57) buyrulmaktadır. Bu sebeple herkes gibi, güçlü olan firavunlar, Karunlar, hâmânlar, bel’âmlar, derebeyleri, kendilerini ölümsüz sananlar, geride kalanlar da sırasını beklemektedir. Sırası gelen de elbette ölümü tadacaktır. Önemli olan hayırlı dualarla ölmektir. Yoksa muhteşem kabirleri, mal varlıkları, uçakları, konakları, köşkleri, arabaları ölenin ruhunu şad edecek değildir. Onun için insan, ‘ölmeden önce ölmek’ moduna girerek, hayırlı hizmetlere giriftar olmalıdır. Yönettiği insanlara hayırlı hizmet sunanlara, milletini çalmayanlara, sömürmeyenlere elbette ki hayırhah dualar yapılacak ama ülkelerini parsel parsel satanlara, milletin imkânlarını sömürüp iç edenlere de beddualar devam edecektir. Önemli olan herkes gibi yöneticilerin de ‘gök kubbede hoş seda’ bırakarak ölmeleridir. Bunu başaramayanların, vah ki vah hallerine… Buna katlanmak zor bir durumdur. Zira: “Allah kul hakkı yiyenleri asla bağışlamayacak, onlar hem dünyada hem ahrette hoş karşılanmayacaklar. Onlar hem dünyada lanetlenerek anılacak, ahretleri de perişan olacaktır. Malum, beklenen gün geldiğinde makam ve mevki sahiplerine iltimas edilmeyecek, işledikleri günahların, çaldıkları paraların hesabını mutlaka vereceklerdir. Onun için dünya malı için insanı mahvedecek her türlü davranışlardan uzak durmalı, namuslu, dürüst insan olarak ölünmeli”dir. Bundan dolayı bilhassa yönetenler, konuşurken doğru olanı dillendirmelidir. Zira konuşma “insanın aklını kullanma sanatıdır” (Eflatun) denir. Yani yerinde ve yerine göre konuşmalı ki, takdirle yadedilebilinsin. Marifet, alışılmış papağan gibi konuşmamaktır. Nitekim ağızdan çıkanı kulağın işitmesi lazımdır. Aksi hal perişanlığa sebebiyet verir, gülünç durumlara düşürür. Çok laf baş ağrıtır, ziyadesiyle düşman kazandırır. Zira çok söz yalansız, çok para da haramsız olmaz denir. Bu sebeple konuşanlar, nutuk atanlar konuşmalarına dikkat kesilmeli, kazançları da helalden olmalıdır. Herkes ölmeden önce kendi hesabını yapmalı, hayırlı işlerle ömrünü tüketen olmalıdır ki hayırla anılabilsin. Ölen yöneticiler başta olmak üzere herkes yurdunda ölmeli, yurt dışına kaçmamalı, milletine hesap vermekten de korkmamalıdır. Ne var ki Hz. Ali’nin dediği gibi: “İnsanlar uykudadırlar, ancak öldükleri zaman uyanırlar.” Malum ölüme çare yoktur. Kimin kimden önce öleceği de belli değildir. Ölüm meleği gelince kapıyı açmamak olamaz. Aslında doğum, ölümün habercisidir. Zira doğar doğmaz ölüme doğru koşuyoruz ama hiç farkında değiliz. Dünyada baki kalacağımızı sanarak yolumuza devam ediyoruz ama nihayetinde öleceğiz. Sonuç olarak Hz. Mevlana’nın dediği gibi: Kaderde ne ise o olur, etme merak Uyma nefsine, Hakk’ın emrine bak Altından ağacın olsa, zümrütten yaprak, Akıbet gözünü doyurur bir avuç toprak İnsanlar akıbetlerini elbet bilemez ama takip ettiği yolu bilir. Bu yolda bazıları asılır, bazıları yurdundan kaçar, bazıları da halkı tarafından öldürülür. Bazıları da gökyüzüne kaldırılan parmaklar üzerinde kabrine konur. Yani herkes bir nevi akıbetini hazırlar. Uçakları, arabaları, paraları, dolarları, köşkleri insanın ölümüne mani olamaz. Önceki yöneticilerin akıbetleri belli oldu da, şimdiki yöneticilerin akıbeti ne olur, kim bilir? Kaderde ne varsa o olur vesselam. Rahman ve Rahim, Kadir ve Muktedir, Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz. Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 01.05.2025