A
Admin
Yönetici
Yönetici
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2025 su yılına ilişkin yayımladığı rapor, Türkiye genelinde ciddi bir kuraklık riskini gözler önüne serdi. Rapora göre 1 Ekim 2024 ile 30 Nisan 2025 tarihleri arasında ülke genelinde sadece 322,9 milimetre yağış kaydedildi. Bu miktar, uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 25, geçen yılın aynı dönemine göre ise yüzde 26 oranında daha düşük. Açıklanan veriler, Türkiye’nin son 11 yılın en az yağış alan dönemini geçirdiğini ortaya koyuyor. EGE BÖLGESİ NORMALLERİN ÇOK ALTINDA KALDI Kuraklık göstergeleri Ege Bölgesi özelinde daha çarpıcı bir tabloya işaret ediyor. 2025 su yılı boyunca Ege’de kaydedilen ortalama yağış miktarı 365,7 mm oldu. Bu miktar, uzun yıllar ortalaması olan 491,9 mm’ye kıyasla yüzde 26 oranında, geçtiğimiz yılın aynı döneminde ölçülen 414,5 mm’ye göre ise yüzde 12 oranında daha düşük. Özellikle tarımsal üretimin yoğun olduğu bölgelerde bu düşüş, hem içme suyu yönetimi hem de sulama açısından büyük riskler doğuruyor. MUĞLA’DA SU YÖNETİMİ KRİTİK EŞİKTE Raporda yer alan verilere göre, tarımsal faaliyetlerin yoğunluğu ve yaz aylarında nüfusun katlanarak artmasıyla su ihtiyacının yükseldiği Muğla da kuraklık tehdidinden ciddi şekilde etkileniyor. Su kaynaklarının sürdürülebilir biçimde yönetilmesi gerektiğini vurgulayan yetkililer, suyun dikkatli kullanımı ve verimliliği konusunda uyarılarda bulunuyor. MUSKİ ALTYAPI ÇALIŞMALARINI HIZLANDIRDI Muğla Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (MUSKİ), su kaynaklarının korunması ve kayıpların önlenmesi için kapsamlı çalışmalar yürütüyor. Son bir yılda yaklaşık 250 bin metre içme suyu hattı çalışması gerçekleştirilirken, içme suyu depolarında 26 bin arıza giderildi. Bu çalışmalar sayesinde içme suyu şebekelerindeki kayıp-kaçak oranı düşürülerek mevcut su kaynaklarının verimli biçimde halka ulaştırılması hedefleniyor. Bununla birlikte, arıtma tesisleri aracılığıyla yaklaşık 60 milyon metreküp su arıtılarak hem çevre kirliliğinin önüne geçildi hem de su geri kazanımı sağlandı. MUSKİ, bu altyapı yatırımlarıyla kuraklık riskine karşı hem çevresel hem de toplumsal sürdürülebilirliği sağlama amacını taşıyor.