A
Admin
Yönetici
Yönetici
ABD ile Rusya arasındaki en dikkat çekici diplomatik temaslardan biri bugün Alaska’da gerçekleşecek. ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’ya en yakın Amerikan toprağı olan Alaska’da bir araya gelecek. Zirvede, Ukrayna’daki savaşın durdurulması için ateşkes arayışı ve yeni bir nükleer silah kontrolü anlaşması müzakereleri gündemin üst sıralarında yer alıyor. Bu kritik görüşme, Trump’ın yeniden ABD başkanı olmasından bu yana iki liderin ilk yüz yüze buluşması olması nedeniyle önem taşıyor ve Ukrayna ile bazı Avrupa başkentlerinde, Trump’ın Moskova ile yapabileceği olası bir anlaşmanın Kiev’in çıkarlarını zedeleyebileceği endişesine yol açmış durumda. Alaska’da tarihi buluşma: Zelenskiy masada yok! Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre Trump-Putin görüşmesi, 15 Ağustos Cuma günü Alaska yerel saatiyle 11.00’de başlayacak. Zirve, stratejik konumu ve Rusya’ya denizden komşu olmasıyla dikkat çeken Alaska’nın Anchorage kentinde, Soğuk Savaş döneminden kalma Elmendorf-Richardson Hava Üssü’nde gerçekleştirilecek. Trump ile Putin’in baş başa yapacağı görüşmeye, dışişleri, savunma ve ekonomi alanlarından üst düzey danışmanlar ve bakanlar da katılacak. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise bu zirveye davet edilmedi. Masadaki gündem başlıkları neler? Rusya ve ABD birbirlerinden ne istiyor? Zirvenin ana gündem maddesi, 3,5 yıldır süren Ukrayna savaşına son verecek bir ateşkes anlaşması olasılığı. Trump, seçim kampanyasında 24 saat içinde savaşı bitirebileceğini söylemesine rağmen, çatışmaların beklediğinden daha çetin olduğunu kabul etti. ABD Başkanı, Alaska’daki görüşmeden hemen bir ateşkes kararı çıkmasını beklemiyor ancak Putin’in barış konusunda anlaşmaya hazır olduğuna inandığını belirtiyor. Trump ayrıca ileride Zelenskiy ve muhtemelen bazı Avrupalı liderlerin katılacağı ikinci bir zirvenin ilk görüşmeden bile daha önemli olabileceğini ifade etti. Nitekim Trump, “Bu ilk buluşma bir satranç oyununun açılışı gibi; esas önemli toplantı ikincisi olacak” diyerek kalıcı barış için Ukrayna’nın da masada yer alacağı bir sürece işaret etti. Putin ise zirve arifesinde yaptığı televizyon konuşmasında, Washington yönetiminin çatışmaları durdurmak için “enerjik ve samimi çabalar” gösterdiğini vurgulayarak bu süreçte stratejik nükleer silahların kontrolü alanında anlaşmalar yapılmasının kalıcı barış için zemin oluşturacağını belirtti. Putin’in sözleri, Rus tarafının güvenlik konularını daha geniş bir çerçevede ele almak istediğine işaret ediyor. Gerçekten de Kremlin, görüşmede stratejik saldırı silahlarının sınırlandırılması konusunun gündeme getirileceğini ve ayrıca ABD-Rusya arasında henüz tam değerlendirilememiş “büyük bir ekonomik iş birliği potansiyelinin” de masaya yatırılacağını açıkladı. Bu kapsamlı gündem, yeni bir nükleer silah kontrol anlaşması imzalanarak Şubat 2026’da süresi dolacak son mevcut anlaşmanın (Yeni START) yerini alması olasılığını da içeriyor. Moskova’nın masadaki öncelikleri neler? Putin Alaska zirvesinden ne bekliyor? Moskova, Alaska zirvesine kendi öncelik ve talepleriyle geliyor. Önceliklerin başında, Rus ekonomisine büyük darbe vuran Batı yaptırımlarının hafifletilmesi veya kaldırılması bulunuyor. Uzayan savaş ve yaptırımlar nedeniyle zorlanan Putin, Trump’ın yardımıyla bu “yaptırım cenderesinden” çıkmayı ve en azından yeni yaptırımlarla karşılaşmamayı umuyor. Nitekim Rus heyetinde Maliye Bakanı Anton Siluanov gibi ekonomi kurmaylarının yer alması, Moskova’nın olası bir barış pazarlığında yaptırım kısıtlamalarının kaldırılmasına verdiği önemi gösteriyor. Kremlin’e göre ABD ile daralmış ekonomik, siyasi ve ticari ilişkilerin yeniden canlandırılması, ideal olarak Ukrayna meselesindeki ilerlemeye bağlanmaksızın başlatılmalı. Putin’in bir diğer diplomatik hamlesi de, Trump’ın da istediği bir konuda uzlaşma zemini yaratmak amacıyla yeni bir nükleer silah kontrol anlaşmasını gündeme getirmek oldu. Böylece Moskova, stratejik silahların karşılıklı sınırlandırılması yoluyla hem güvenlik endişelerini gidermeyi hem de Washington’la diyaloğu geliştirmeyi hedefliyor. Güvenlik talepleri bakımından Putin, Ukrayna’da tam kapsamlı bir ateşkes için oldukça katı koşullar öne sürmüş durumda. Moskova’nın şartları arasında Donbas’taki Donetsk ve Luhansk bölgelerinin tamamının Rus kontrolüne geçmesi; Ukrayna’nın Kherson (Herson) ve Zaporizhzhia (Zaporijya) oblastlarının tamamen Rusya’ya bırakılması; Kiev’in NATO üyeliğinden vazgeçmesi ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin büyüklüğüne sınırlama getirilmesi bulunuyor. Kiev yönetimi ise bu koşulları “teslimiyet” anlamına geldiği gerekçesiyle kesin bir dille reddediyor ve egemen toprağından vazgeçmeyeceğini vurguluyor. Ayrıca Ukrayna, gerçek bir barış için geçici bir ateşkes yerine Rus kuvvetlerinin işgal ettiği topraklardan çekilmesini talep ediyor. Rusya tarafı, sahada elde ettiği kazanımları güvence altına almak isterken aynı zamanda ileri diplomatik adımlara da açık görünüyor. Putin, savaşın gidişatını kendi lehine çevirecek bir anlaşmayı tarihi bir zafer olarak sunabilmek istiyor; yaklaşık 25 yıllık iktidarında bu savaşı ülkesine “zafer” olarak pazarlayabileceği bir sonuçla bitirmeyi hedeflemiş durumda. Bu nedenle, Moskova’nın gerçekten ödün verip vermeyeceği belirsizliğini koruyor. Yine de Rusya’dan gelen sinyaller, kısıtlı da olsa bir uzlaşma zemini oluşabileceğine işaret ediyor. Kremlin’e yakın bir kaynak, tarafların ön görüşmelerde bazı ortak noktalar bulduğunu belirterek “Muhtemelen bazı şartlarda anlaşmaya varılacak; çünkü Trump’a hayır diyemeyiz ve yaptırım baskısı yüzünden (onu) reddedecek konumda değiliz” şeklinde konuştu. Bu açıklama, yaptırımların oluşturduğu ekonomik baskının Moskova’yı diplomatik bir çözüm arayışına yönelttiğini gözler önüne seriyor. Öte yandan, Avrupa ülkeleri ve Ukrayna, ABD-Rusya zirvesinden çıkacak olası bir ikili anlaşmanın Ukrayna’yı savunmasız bırakmasından kaygı duyuyor. Zirve öncesinde Trump, Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık liderleriyle yaptığı görüntülü görüşmede Ukrayna’nın rızası olmadan toprak tavizine zorlanmayacağı ve savaş sonrası dönemde Kiev’e güvenlik garantileri sağlanacağı yönünde güvence verdiğini Zelenskiy tarafı açıkladı. Bu diplomatik temaslar, Trump’ın Moskova ile yapacağı pazarlıkta Ukrayna’yı “satmayacağı” yolundaki endişeleri bir nebze yatıştırdı. Yine de Ukrayna ve müttefikleri, Trump ile Putin arasında varılabilecek ateşkes mutabakatının Rusya’nın işgal altında tuttuğu bölgeleri pekiştirmesinden endişe ediyor. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov ise zirveden büyük bir atılım beklenmemesi gerektiğini vurgulayarak, herhangi bir belge imzalanmasının planlanmadığını ve müzakere sonucunu önceden tahmin etmenin “büyük bir hata” olacağını ifade etti. Trump da görüşme sonrası ortak basın toplantısı yapmayı planladığını ancak bunun birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı olacağının henüz netleşmediğini belirtti. Washington’dan gelen açıklamalara göre, eğer zirve beklendiği ölçüde sonuç vermezse Putin üzerinde ekonomik baskıyı artıracak “ciddi sonuçlar” gündeme gelebilir.