A
Admin
Yönetici
Yönetici
Ahmet Buğra TOKMAKOĞLU/EGE TELGRAF- Son yıllarda seyahat, hiç olmadığı kadar erişilebilir hale geldi. Ucuz uçak biletleri, dijital göçebe yaşam tarzı, sosyal medyanın seyahati teşvik eden etkisi… Tüm bunlar dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin daha fazla ziyaretçiyle tanışmasına neden oldu. Ancak bu ziyaretçi akını her zaman olumlu sonuçlar doğurmuyor. Bazı şehirler, kasabalar ve doğal alanlar artık bu 'misafirliği' kaldıramıyor. İşte tam da bu noktada karşımıza 'overtourism' yani 'aşırı turizm' kavramı çıkıyor. Overtourism, bir destinasyonun sosyal, çevresel, kültürel ve ekonomik kapasitesinin üzerinde turist ağırlaması sonucu yerel halkın yaşam kalitesinin düşmesi, çevrenin zarar görmesi ve ziyaretçi deneyiminin bozulması anlamına geliyor. Peki bu durum en çok nerelerde yaşanıyor ve nasıl önlenebilir? Dünyanın en popüler turizm destinasyonları yoğun turizm ilgisini azaltmak için alternatif çözüm yolları arıyor. Bazı kentler yoğun turist ilgisini azaltmak için ücretli çözümler geliştirirken, bazı şehirlerde yoğun turizm sezonunda ziyaretçi sayıları sınırlandırılıyor, yoğunluğa bağlı olumsuzluklar engellenmeye çalışılıyor. Şehir vergisi, çevre vergisi ya da ayak bastı parası gibi önlemlerle yoğunluk azaltılmaya çalışılsa da seyahate olan ilgi ve talep her geçen gün artmaya devam ediyor. DÜNYA ŞEHİRLERİNDEN ÖRNEKLER Venedik, İtalya (Kanallarda boğulan bir şehir): İtalya'nın Venedik şehri, aşırı turizmin sembol merkezlerinden biri haline geldi. Her yıl 20 milyondan fazla ziyaretçi, sadece 50 bin civarında kalıcı nüfusa sahip bu şehri adeta işgal ediyor. Dar sokaklar, turist gruplarıyla dolup taşıyor; gondol trafiği artıyor, yerel halk ise yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalıyor. Ne yapıldı? Şehir yönetimi 2024 yılında günübirlik turistlerden giriş ücreti almaya başladı. Ayrıca kruvaziyer gemilerinin şehir merkezine yanaşması yasaklandı. Sosyal medya üzerinden de kontrollü turizm mesajlarıyla bilinçlendirme çalışmaları yürütülüyor. Bugüne kadar yapılanlar ve atılan adımlar Venedik'e olan ilgiyi henüz azaltmış gibi görünmese de aşırı ilgi en azından kalıcı bir fona çevrilmeye başlandı. Dünyaca ünlü milyarder Jeff Bezos ve Lauren Sanchez'in düğün için Venedik'i seçmesi, kentte en başından beri tartışmalara yol açarken, Venediklilerin yoğun protestolarına rağmen düğün bu turizm destinasyonunda gerçekleşti. Barselona, İspanya (Turistlere karşı graffitiler): Barselona, enerjik sokakları, Gaudí mimarisi ve Akdeniz sahilleriyle hem İspanya'nın hem de Avrupa'nın göz bebeği. Ancak bu popülerlik, şehrin huzurunu tehdit eder hale geldi. Kiraların artması, yerel esnafın yerini zincir mağazaların alması ve mahallelerde 'turistikleşme' yerel halkı bezdirdi. Ne yapıldı? Belediye, yeni otel ruhsatları vermeyi durdurdu, Airbnb gibi kısa dönemli konaklama platformlarına sıkı düzenlemeler getirdi. Ayrıca toplu taşıma sistemini turistler için değil, öncelikle yerliler için optimize etmeye başladı. Reykjavik, İzlanda (Doğal güzellik baskı altında):İzlanda'nın küçük nüfusuna rağmen yılda gelen milyonlarca turist ile her geçen yıl ziyaretçi sayısını artıran başkentinde özellikle doğal alanlarda ciddi bir baskı oluşturdu. Şelaleler, lav alanları, volkanik manzaralar... Hepsi sosyal medya sayesinde popülerleşti ama bu yoğunluk, ekosistemi tehdit etmeye başladı. Ne yapıldı? İzlanda, 'sürdürülebilir turizm' kavramını merkeze aldı. Bazı doğal alanlara giriş sınırlaması getirilirken, tur operatörlerine ekolojik bilinç eğitimi verilmeye başlandı. Ülke çapında 'RespectIceland' (İzlanda’ya Saygı Göster) kampanyaları düzenleniyor. Kyoto, Japonya (Sessizlik arayan tapınaklar artık gürültülü):Kyoto’nun tarihi tapınakları, geleneksel sokakları ve çiçek açan kiraz ağaçları, özellikle Asya dışından gelen ziyaretçilerin yoğun ilgisini görüyor. Ancak bu yoğunluk, tapınaklarda ibadet eden yerel halkı ve geleneksel yaşamı tehdit etmeye başladı. Ne yapıldı? Şehir, bazı mahallelere giriş sınırlaması getirdi, fotoğraf çekimi konusunda uyarı tabelaları koydu. Tapınaklar belirli saatlerde sadece yerel halk için açılıyor. Ayrıca 'turistlerin görgü kurallarını öğrenmeleri' amacıyla dijital bilgilendirme sistemleri kuruldu. Amsterdam, Hollanda (Parti Şehri algısı ile mücadele): Hollanda'nın başkenti Amsterdam bir süredir 'parti şehri' algısından mustarip. Özellikle ucuz uçuşlarla gelen kısa süreli turistler, gece hayatına ve eğlenceye odaklı turlar yaparak şehirde huzursuzluk yaratıyor. Bunun yanında kalabalık, şehrin tarihi bölgelerine ve kanal sistemine zarar veriyor. Ne yapıldı? Şehir, 'StayAway' (Uzak Dur) kampanyasıyla gürültücü turistleri hedef aldı. Otobüs turlarına sınırlama getirildi. Otel kapasitesi sabitlendi, turist vergileri artırıldı. Şehrin dış çeperlerinde alternatif rota önerileri teşvik ediliyor. MachuPicchu, Peru (Antik alanlar ayakta kalmakta zorlanıyor):UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan MachuPicchu, aşırı turist baskısı nedeniyle fiziksel olarak zarar gören tarihi alanlardan biri. Günde on binlerce kişi, antik kalıntılar arasında yürürken çevreye ve kültürel mirasa zarar veriyor. Ne yapıldı? Peru hükümeti, günlük ziyaretçi sayısını sınırlandırdı. Ziyaretler saat aralıklarına ayrıldı ve bazı yürüyüş rotaları tek yönlü hale getirildi. Turistlerin doğaya ve yapıya zarar vermemesi için rehber eşliğinde tur zorunluluğu getirildi. NE YAPILABİLİR? Aşırı turizmin önlenmesi için sadece yerel yönetimlerin değil, biz gezginlerin de sorumluluk alması gerekiyor. İşte çözüm önerilerinden bazıları: - Alternatif destinasyonlar keşfetmek - Yıl dışı (off-season) seyahat etmek - Yerel rehber ve işletmeleri desteklemek - Toplu taşıma kullanmak ve çevreye duyarlı olmak - Dijital farkındalık kampanyalarına destek olmak Overtourism, modern zamanların kaçınılmaz bir sonucu gibi görünse de doğru adımlarla yönetilebilir bir sorun. Biz gezginler, sadece iz bırakmak için değil, anlamlı deneyimler yaşamak için yola çıkıyoruz. O halde bu deneyimleri geleceğe taşıyacak şekilde, saygı, bilinç ve duyarlılıkla planlayalım. Çünkü dünya büyük, keşfedilecek çok yer var. Ama gittiğimiz yerin bize değil, bizim ona ayak uydurmamız gerektiğini unutmadan.