A
Admin
Yönetici
Yönetici
Haram lokma yiye yiye insanların kahır ekseriyeti, maalesef mankurtlaştı. Onun için de yanlış yollara tevessül ederek yaşamaya çalışıyor. Sözü yalan, ömrü bereketsiz, çırpınıp duruyor. Dünyada ebedi kalacaklarını düşünerek, her türlü melanete karşı sessiz duruyor. Dünyevileşme sonucunda ve bilhassa menfaati için sömürenleri, sömürtenleri, çalanları alkışlayıp duruyor. Onun için iman perdeleri paramparça olmuş ama bunun farkında bile değil, zira bunlar efsunlanmış, siyaseten sağırlaşmış insanlardır. Müslüman’ım diyor ama milleti soyanların yüzüne tüküreceği yerde, bir nevi onları alkışlıyor. Siyasete sıfır imkânla başlayanların şimdi Karun kadar zenginleştiğini gördüğü halde, hâlâ onları savunabiliyor. Millete ait paraları yurt dışına kaçıranlara ses yükselteceği yerde, onları savunuyor. Onların bir bildiği var diyerek, kendini avutuyor. Maalesef sözüm ona, bazı Müslüman olduğunu söyleyenler, arsızlarla, hırsızlarla halay çekiyor. Sonra da utanmadan camide birinci safta yer alabilmek için koşup, duruyor. Yani münafıklık, riyakârlık yapıyor, temiz Müslümanları kandırmak için de her herzeyi yiyip, duruyor. Oysa Allah: “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz(ü) söyleyin” (Ahzâb/70) buyurmaktadır. Onun için denir ki: “Doğru her daim yüce, yalan her daim cücedir.” Düzenbazların, sahtekârların sözü ile hareket edenler kayıptadır. İnsan dürüst olmalıdır. “Dürüstlük doğru olanı söylemektir. Yalandan da uzaklaşmaktır. Eğriye eğri, doğruya doğru demeyen zarardadır.” Unutmamak gerekir ki, doğru olan kişi, hiçbir hakikati hiçbir yalana, hiçbir şart karşısında değişmeyen, doğruda sebat edendir. Çünkü hesabı temiz olanın yüzü de ak pak olur, yiğitçe ortalıklarda dolaşır. Yalancılarla, hırsızlarla boğuşur. Münafık ve riyakârlardan uzak durur. Bu gibi insanlar hiç kimseyi aldatmaz. Zira bilir ki, aldanmak ahmaklık, aldatmak ise alçaklıktır. Onun için ne aldan, ne de aldat, adam gibi yaşamaya bak. Günümüzde hem siyasette, hem de diğer birçok meslekte, aldatma ziyadedir. Çünkü bu gibiler saman altından su yürüten tiplerdir. Bunlar için çalmak, sömürmek marifet haline gelmiştir. Allem eder, kallem eder, millete ait dolarları, euroları, çanta dolusu altınları yurt dışına kaçırır, ondan sonra da TV ekranlarında, meydan konuşmalarıyla, kendilerini savunur, milleti avutmaya çalışır. Hemen belirtelim ki, insanın en zoruna giden, herhangi bir kişi tarafından aldatılmış olmasıdır. İnsanları ne sebeple olursa olsun aldatan kimse, hangi makamda olursa olsun ahlaksızdır. Rütbesi, makamı ne olursa olsun bunlara iltifat, zillet sebebidir. Onun için Said Paşa der ki: Halkı tahrîb eyleyib de kendin âbâd eyleme Bu cihânda ev yapıp ukbâyı berbâd eyleme Çünkü dünya saltanatı ömürle kaimdir. Ömür de geçicidir, baki olan ahiret hayatıdır. Onun için dünya malına itibar edip, milleti çalma. Muzaffer Ozak’ın dediği gibi: Hâcet-i dünya için sen varırsın yüz yere Hâcet-i ukbâ için hiç komazsın yüz yere Ama kime anlatırsın, kime tesir edersin belli değil. Zira insanlık perişanlık içindedir. Kaldı ki eninde sonunda herkes “et-çöp gibi çürüyüp, mahvolacak. Bunca ihtiras neyin nesidir?” Neticede: Doğru söylerim halk razı değil Eğri söylerim Hak razı değil Nitekim Allah buyuruyor ki: “İşte o gün ağızlarını mühürleriz; Bizimle (onların) elleri konuşur, ayakları da yaptıklarına şahitlik eder.” (Yâsîn/65) Rahman ve Rahim, Kadir ve Muktedir, Gaffar ve Settar olan Allah’a emanet olunuz. “Ya Rabbi bu haftayı bize hayırlı ve bereketli kıl. Hayırlara yakın, şerlere uzak eyle.” Selam doğru yola uyanlara olsun. (Taha/47). 12.05.2025