Çiftçinin günü var, ama bayramı yok

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
NİHAT AK/EGE TELGRAF- Dünya Çiftçiler Günü, bu yıl da üreticilerin sorunlarını hatırlattığı ama yüzlerinin gülmediği bir gün olarak kayıtlara geçti. Artan girdi maliyetleri, belirsiz taban fiyatlar, iklim değişikliği ve sosyal güvencesizlik nedeniyle çiftçiler hem ekonomik hem de sosyal olarak büyük bir baskı altında. Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı ve Menderes Ziraat Odası Başkanı Mehmet Pala, çiftçilerin kutlama yapacak ne gücünün ne de umudunun kaldığını belirterek, tarımın stratejik önemine rağmen yeterince desteklenmediğine dikkat çekti. Uzmanlara göre, üreticinin yüzü gülmeden tüketicinin yüzü de gülemeyecek. KUTLAMAKTAN ZİYADE HATIRLANIYORLAR Çiftçiler gününde ortada kutlamaya değecek bir durumun olmadığına dikkati çeken Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şube Başkanı Dr. Hakan Çakıcı, “Aslında ortada kutlanacak bir tablo yok. Çiftçimiz her geçen gün azalıyor, yaş ortalaması yükseliyor ve maalesef yeni nesil çiftçilikten uzaklaşıyor. Çiftçiler Günü’nü, üretimden kaynaklanan sorunları tartıştığımız, dikkat çektiğimiz, belki de çözüm yollarını tekrar hatırladığımız bir gün olarak değerlendirmek gerekiyor. Ne yazık ki çiftçilerimizin büyük bir kısmı, bugün Çiftçiler Günü olduğunu dahi bilmiyor. Çünkü kendi geçim derdiyle uğraşıyorlar. Tam da yaz üretiminin başladığı bu dönemde; ne ekeceğini, kaça mal edeceğini, kaça satacağını bilemeyen bir üretici kitlesiyle karşı karşıyayız. Hasat zamanına kadar her şey belirsiz. Satabilecek mi, zarar mı edecek, bunların hiçbiri net değil” dedi. GIDA GÜVENLİĞİMİZ TEHLİKEDE Tarımdaki sorunların sadece çiftçilerin kişisel problemi olmadığını toplumsal bir durum olduğunu dile getiren Başkan Çakıcı, “Çiftçilik artık ekonomik olarak cazip değil. Girdi maliyetleri yüksek, satış belirsiz, gelir düşük. Kırsalda sosyal olanakların da sınırlı olması nedeniyle gençler çiftçiliğe yönelmiyor. Büyük şehirlerin yakınlarındaki kırsal alanlarda bile artık çiftçi sayısı azalıyor. Tarlalar, bahçeler el değiştiriyor, tarım alanlarını kaybediyoruz. Dolayısıyla sadece üreticiyi değil, gıda güvenliğimizi de kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Tüketici açısından da durum farklı değil. Bizler de yüksek fiyattan ürün almak zorunda kalıyoruz. İklim değişiminin etkileriyle, örneğin don olaylarıyla, bazı ürünleri ya hiç yiyemeyeceğiz ya da çok yüksek fiyatlara ulaşmak zorunda kalacağız” ifadelerini kullandı. TARIMSIZ HAYAT OLMAZ Çiftçilerin örgütlenerek daha aydınlık bir geleceğe kavuşabileceğini belirten Başkan Çakıcı, “Çiftçilerimizin yaşadığı sorunlar sadece bireysel olarak dile getirildiğinde duyulmuyor. Çünkü bireysel çabalarla ses yeterince güçlü çıkmıyor. O nedenle çözümün adı örgütlenmedir. Çiftçilerin kooperatifleşmesi, birlikler etrafında birleşmesi hayati önem taşıyor. Kooperatifleşme sayesinde; girdi maliyetleri düşürülebilir, ürün planlaması yapılabilir, pazarlama kolaylaşır, fiyat istikrarı sağlanır, aracılar azaltılır, teknik destek sağlanabilir. Üreticinin de tüketicinin de faydasına olur. Hem üretici kazanır, hem tüketici daha uygun fiyatla sağlıklı ürüne ulaşır. Türkiye’de gıda enflasyonunun asıl kaynağı tarladaki ürün değil, o ürünün pazara ulaşana kadar geçtiği süreçtir. Nakliye, aracı maliyetleri, plansızlık… İşte bunların çözümü örgütlü tarımdan geçiyor. Biz Ziraat Mühendisleri Odası olarak, çiftçilerin sesi olmaya, onların yalnız olmadığını hissettirmeye çalışıyoruz. Tarım politikalarına yön verenlerin çiftçiye umut aşılayacak adımlar atması gerekiyor. Çünkü üretici olmadan tüketici de olamayız. Tarım olmadan, hayat olmaz” şeklinde konuştu. BURUK VE YORGUN Çiftçinin kendi gününü kutlamaya mecalinin olmadığını belirten Menderes Ziraat Odası Başkanı Mehmet Pala, “Tarım ve hayvancılık yapan çiftçilerimiz, son yıllarda derin bir kriz içindedir. Ektikleri ürünlerin karşılığını alamayan çiftçiler, her yıl topraktan uzaklaşma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bazı ürünler için açıklanan taban fiyatlar, üreticilerin beklentilerini karşılamaktan uzak; bu nedenle birçok çiftçi, tarlalarındaki ürünleri bırakıp etrafa saçmak suretiyle tepkilerini gösteriyor. Dünya Çiftçiler Günü’nde, mutlulukla kutlama yapması gereken çiftçiler, maalesef ki buruk ve yorgun bir ruh hali içerisindeler. Üreticiler, artan gübre, mazot ve işçilik maliyetleri karşısında adeta eziliyor. Borç batağında olan çiftçiler, yüksek girdi maliyetleriyle mücadele ederken, sosyal güvenlik sisteminden de dışlanmış durumdalar. Bu durum, sosyal güvenlik şemsiyesi altına girmek isteyen binlerce çiftçi çocuğunun ağır şehir koşullarında çalışmak için mücadele etmesine neden oluyor. Ziraat ve tarım, giderek yaşlı nüfusun omuzlarına yükleniyor” dedi. KRİTİK ÖNEME SAHİP Kritik bir öneme sahip olması gereken tarıma hak ettiği önemin verilmediğine değinen Başkan Pala, “Girdi maliyetlerindeki artış, kuraklık, su kıtlığı ve doğal afetler karşısında çiftçiler yine çaresiz kalıyor. Örtü altı ve örtü üstü alanlarda üretim yapmaya çalışan çiftçilerin yüzleri artık asık. Özellikle süt üreticileri, artan yem fiyatlarıyla baş edemeyip hayvanlarını kesime göndermek zorunda kalıyorlar. Bir zamanlar kendi hayvanlarını yetiştirip sütünü ihraç eden bir ülke iken, bugün ithalata mahkûm durumdayız. Bu yıl da ithalat kapıları açıldı ve maalesef yine yerli üretici değil, dışarıdaki üreticiler destekleniyor. İyi hayvan ırklarını stratejik olarak ithal edebilirsiniz; ancak saman ya da marul ithal etmek, ülke tarımı açısından mantıklı bir tercih olmamalıdır. Tarım sektörünün desteklenmesi ve çiftçilerin sorunlarının çözülmesi, yalnızca onların değil, ülkemizin geleceği açısından da kritik bir öneme sahiptir” ifadelerini kullandı.
 
Geri
Üst