Zulüm devam ederse tüm insanlık çöker

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
“Canavarlarla savaşan kişi, bu süreçte kendisinin de bir canavara dönüşmediğinden emin olmalıdır.”

Friedrich Nietzsche


15 yaşında bir çocuk yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

“Ekmek, çorba – tüm hayatım bunlardı. Bir bedendim. Belki ondan da az: açlıktan kıvranan bir mide.”

26 yaşında bir gencin anlattıklarıyla devam edelim:

“Açlık her şeyin ölçüsüdür. Günümüzün her anı tek bir arzunun etrafında dönüyordu: yemek.”

İlk bakışta bu sözlerin Gazze’deki soykırıma maruz kalanlara ait olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Ancak hayır, o 15 yaşındaki çocuk Elie Wiesel, 26 yaşındaki genç ise Primo Levi’dir. Nazi toplama kampında yaşadıklarını anlatan Yahudilerdir. Nazi’lerin kendilerine yaptığı zulmün bugün aynısını İsrail Filistinlilere yapmaktadır. Gazze’de, masum insanları açlığa sürükleyen, göz göre göre ölüme terk eden, yemek almak için mücadele edenlere ateş açan korkunç bir zalimi izliyoruz. 21.Yüzyılın ikinci çeyreğinde insanlığa yakışmayan bu görüntüler vicdanları derinden sarsmaktadır. Wiesel, Levi ve milyonlarca Yahudi’nin II. Dünya Savaşı sırasında yaşadıkları tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Irk, din, mezhep, etnik kimlik, siyasi görüş vb. hiçbir ayrım yapmadan her zalime dur demeliyiz. Aksi takdirde tarih tekerrür etmeye devam eder, dünün mazlumları yarının zalimleri olurlar.

İngiltere Filistin’i tanıyacak mı?

Fransa Cumhurbaşkanı Macron Eylül ayında Fransa’nın Filistin’i resmi olarak tanıyacağını açıkladı. Geçen yıl İspanya, Norveç ve İrlanda bu kararı alan Avrupa ülkeleri olmuşlardı. Fransa Filistin’i tanıyan ilk G7 ülkesi olacak. Bu kararın somut bir etkisinin olmayacağı yönünde görüşler var. Doğru, ancak sembolik gözükse de bu artık kamuoyu vicdanının bir sesi olarak görülebilir. Kendi seçmenlerine hesap verme zorunluluğu bulunan Avrupalı liderler, toplumsal vicdan ile realist politikalar arasında giderek sıkışıyorlar. Bir kap çorba için birbirini ezen aç insanların görüntüleri yayıldıkça, vicdan politika karşısında güçleniyor.

İngiltere’de 220 milletvekili Filistin’in tanınması için Başbakan Starmer’a mektup yazdı. Starmer, daha kapsamlı bir planın parçası olarak böyle bir karar alınabileceğini söyleyerek şimdilik hala topu çevirmeye devam etse de halktan gelen baskıya ne kadar dayanabilir göreceğiz. Özellikle İngiliz solundaki yeni gelişmeler Starmer’ı İsrail ekseninden uzaklaştırabilir zira bir önceki İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn yeni bir siyasi parti kuracağını açıkladı. Anti-semitist suçlamasıyla partiden ihraç edilen Corbyn hala popülerliğini koruyor ve İşçi Partisi oylarına talip.

Bağ koparsa menisküs de yırtılır

Tayland denince akla gelen çok şey var ama sanırım son gelen savaş olurdu. Uluslararası güç dengelerini bir diz gibi düşünün. İnsan dizi epey komplike bir sistemdir, dört çapraz bağ, tendonlar, kaslar ve bunların ahenkli çalışması için arada menisküs vardır. Çapraz bağlar çok önemlidir, biri kopsa büyük acı verir, ancak diz bunu bir süre sonra kaldırabilir. Fakat tedavi edilmezse giderek stabilizasyon bozulur, en ufak bir düşmede bu sefer kendi halinde takılan menisküste de küçük yırtıklar oluşmaya başlar. Kendi başıma geldiği için iyi biliyorum, zamanla bu küçük yırtıklar dizin tamamen kilitlenmesine sebep olur. Rusya, Orta Doğu, dünyanın çapraz bağlarıdır. İyileşmedikleri sürece Tayland ve Kamboçya gibi menisküsler yırtılmaya devam edeceklerdir. Filistin’in tanınması, Rusya ile Ukrayna’nın diplomasiye yönelmeleri dize bir ağrı kesici krem uygulanması gibidir, kısa vadede enflamasyonu azaltır. Ancak dizin kurtarılması, dolayısıyla vücudun ayakta kalabilmesi için kopan bağları yenilemek şarttır. Bu da ancak adil ve barışçıl bir düzen kurulmasıyla olur.
 
Geri
Üst