A
Admin
Yönetici
Yönetici
Ahmet Buğra Tokmakoğlu - EGE TELGRAF/ Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Cunda Adası’nın kuzey ucunda, doğanın kucağında, zamanın ve insan eliyle yaşanan değişimlerin sessiz tanığı olan Ayışığı Manastırı duruyor. 18. yüzyılda inşa edildiği düşünülen bu kutsal yapı, geçmişin derin izlerini taşıyor. Ancak bu manastır, sadece tarihî bir eser değil; içinde barındırdığı hikayelerle, tartışmalarla, hayranlıkla ve bazen de hüzünle bizlere sesleniyor. Doğal güzelliklerle çevrili, ay ışığının sarıp sarmaladığı bu mistik alan, bir zamanlar keşişlerin dua ettiği, sessizliği kutsayan bir mabeddi. KUBBELİ KİLİSE VE SARIYSAK TAŞININ GİZEMİ Ayışığı Manastırı’nın avlusunda, doğuya bakan, kubbeli ve dikdörtgen planlı bir kilise yer alıyor. Giriş kapısındaki sarımsak taşı, bölgeye has ve oldukça özel bir yapı malzemesi olarak, manastırın farklı zamanlarda onarıldığını anlatıyor. 1850’lerde büyük çaplı bir yıkım ve yeniden inşa süreci geçiren bu kutsal alan, zamanın yıpratıcı ellerine direnerek ayakta kalmaya çalışıyor. Taşların arasında gizli kalan hikayeler, restorasyon sırasında ortaya çıkan detaylar, bu manastırın sadece bir bina olmadığını; içinde yaşanmışlık, umut ve mücadele barındırdığını gösteriyor. TARİHİN TOZLU SAYFALARINDA… Ayışığı Manastırı’nın kaderi, mübadele sonrası değişen sahipliklerle birlikte farklı bir yola girdi. Katrinli ailesinin çiftlik evi olarak kullandığı bu kutsal alan, yıllar içinde özel mülk haline geldi. Sonrasında Sabancı ailesinin himayesine giren manastır, büyük bir restorasyon sürecinden geçti. Ancak bu restorasyon, beraberinde kamuoyunda ve yerel halk arasında tartışmaları da getirdi. Özel mülkiyet statüsü ve sınırlı ziyaret saatleri, manastırın kapılarını herkese açmaktan çok uzak kıldı. Tarihi eserin yalnızca yılda 60 saat halka açılması, onu adeta bir sır gibi saklama çabası olarak algılandı. DOĞA VE TARİHİN BİRLEŞTİĞİ EŞSİZ KONUM Manastır, zeytinliklerin arasında, denizin kıyısına yaslanmış şekilde, yüksek taş duvarlarla çevrili, adeta doğa ile iç içe yaşamaya devam ediyor. Kıyıdan yükselen kuzeyli rüzgârların getirdiği sesler, dalgaların taş duvarlara vurduğu anlar, ziyaretçisine farklı bir dinginlik hissi veriyor. Ersen Gürsel’in de belirttiği gibi, bu yapı doğadaki çanağın içine yuvalanmış; taşların, doğanın ve denizin bir araya geldiği özel bir noktada, tarihî ve estetik değeriyle göz kamaştırıyor. RESTORASYONUN ARKASINDAKİ EMEK VE USTALIK Ayışığı Manastırı’nın yeniden ayağa kalkması, sadece mimarların değil, ustaların da emeğiyle mümkün oldu. Taş ustası Süleyman Sarı’nın her taşta gösterdiği incelik, sabır ve tarih bilinci, bu yapının özgünlüğünü korumasını sağladı. Restorasyon sürecinde, manastırın taşları tek tek ele alınarak, orijinalliği ve tarihi dokusu korunmaya çalışıldı. Doğal taşlar, tuğlalar, kemerler ve kubbeler, hem geçmişin izlerini taşıyor hem de bugüne yaşamayı sürdürüyor. GELECEĞE KÖPRÜ NİTELİĞİNDE Restorasyonun ana teması “Müze Yapı” kavramı üzerine kuruldu. Bu yaklaşım, Ayışığı Manastırı’nın sadece bir tarihi eser olarak kalmayıp; akademik etkinliklere, ulusal ve uluslararası toplantılara ev sahipliği yapacak, kültürel bir merkez olarak hayatını sürdüreceği anlamına geliyor. Böylece, gelecek nesiller hem manastırın mimarisini hem de buranın taşıdığı ruhu deneyimleyebilecek. ZİYARETÇİLERİN HİKAYELERİ Manastırın etrafındaki yolun bozukluğu, ziyaretçilere ayrı bir sınav sunuyor. Bu yol, kimi zaman adeta macera tutkunları için bir meydan okumaya dönüşüyor. Geniş halkın kolay ulaşamadığı bu alan, manastırın gizemini ve zorluğuyla daha da çekici hale geliyor. Ancak tarihi eserin yalnızca haftanın bir günü, sadece birkaç saat ziyarete açılması, bu güzelliğin daha geniş kitlelere ulaşmasını engelliyor. Yerel halkın ve doğa severlerin talebi, Ayışığı Manastırı’nın daha fazla korunması ve aynı zamanda herkesin ziyaretine açık olması yönünde. GİZEMLİ HAZİNELER VE EFSANELERİN GÖLGESİNDE Restorasyon sırasında manastırda küp küp altın bulunduğuna dair rivayetler, merak ve heyecanı artırıyor. Arayanlar ise bu hazineleri bulamamış, ancak bu efsane manastırın gizemli atmosferine ayrı bir büyü katıyor. Her tarihi yapının içinde bir hazine arama isteği insan doğasında var; Ayışığı Manastırı da bu tutkuyu körükleyen yerlerden biri.