“Zamandan demir alanlar”

A

Admin

Yönetici
Yönetici
Yıllar geride kaldıkça etrafımızdaki insanlar da birer birer eksiliyor. Geriye bakınca Yahya Kemal’in deyimiyle birçok arkadaş ve tanıdığımın “zamandan demir aldığını” görüyorum. Onları yad etmenin bir vefa borcu olduğunu düşünüyorum. Son 14 ayda kaybettiğim arkadaş ve tanıdıklarım, kronolojik sıraya göre aşağıdadır. Umarım haklarında vereceğim bazı biyografik bilgiler, gelecek nesillerin işine yarar. Hepsine Yüce Tanrı’dan yarlıgama (rahmet) diliyorum. Durakları uçmak olsun. 1. ARİF ACALOĞLU 10 Nisan 1956’da Gürcistan - Borçalı’nın Kepenekçi (Bolnisi) köyünde doğdu. 15 Kasım 2023 günü Bakü’de bir trafik kazası sonucunda rahmetli oldu. Kendisiyle 1990’da Bakü’de tanışmıştım. Nesiman Yakuplu’yu Türkiye’ye davet etmemi rica etmişti. Ben de davet etmiştim (Nesiman, 1990’da evimde bir ay kaldı. M. E. Resulzade üzerine bir kitap yazdı. Bu kitabıyla ödül, ödülüyle de bir ev aldı). Acaloğlu, bir süre Bilgi Üniversitesinde çalıştı. Birçok kitap yazdı ve çevirdi. Çevirileri arasında Seroşovsky’nin Yakutlar adlı eseri de vardır. Dikkati çeken özge bir çevirisi ilk komünist Ermenistan başbakanı Ovanes Kaçaznuni’nin Taşnak Partisinin Yapacağı Bir Şey Yok adlı yapıtıdır (2005). 1995’te bir sohbetimizde Kafkasya’daki Ortodoks Türkler üzerine bir makale yazmasını rica etmiştim. Yazdı. Makale uzun zaman arşivimde kaldı. Halen el yazması arşivimdedir. Sonunda makaleyi ufak tefek düzenlemelerle bilgisayara geçirdim ve kendisine gönderdim. Onayını alınca yayınlayacaktım. Ömrü vefa etmedi. Bunun üzerine ben de “Gürcistan’daki Berzenler üzerine” başlıklı bu makalesini Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi’nde yayımladım (Şubat 2024, Sayı: 445, s. 50-52). NOT: O zamanki bilgilere göre 16 Kasım 2023’te öldüğünü yazmıştım. Düzeltiyorum. 2. KÂMİL VELİ NERİMANOĞLU 18 Ağustos 1946 tarihinde Cebrail'de doğdu. 16 Aralık 2023 tarihinde Bakü’de öldü. 1970’te Bakü Devlet Üniversitesinin Filoloji Fakültesini bitirdi. Dilcilik alanında doktora yaptı. Azerbaycan’da birçok dallarda ders verdi, bürokratik görevler üstlendi. İlk defa 1988’de tanışmıştık. Sonra pek çok defa görüştük. Bir makalesini Azerbaycan Türkleri dergisinin Nisan 1990 tarihli, 1. sayısında yayımlamıştım (“Dede Korkut kitabında Ermenice kelimeler var mı?”, s. 16-20). Nerimanoğlu, daha sonra Türkiye’ye geldi. Uzun yıllar çeşitli üniversitelerimizde öğretim üyeliği yaptı. Son olarak İstanbul’daki Aydın Üniversitesinde idi. Kendisiyle birçok kez tuz ekmek kesmiştik. 3. NEFİ DEMİRCİ 1934’te Kerkük’ün Çay mahallesinde doğdu. 24 Nisan 2024’te öldü. Cenaze namazı Ataköy 5. Kısım Ömer Duruk camisinde kılındı. Edirnekapı Sakızağacı Şehitliğine gömüldü. 1952’de Kerkük Lisesi’ni bitirdi. 1953’te İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine girdi. 1959’da fakülteyi bitirip Kerkük’e döndü. 1961 - 1967 arasında Kerkük Cumhuriyet Hastanesinde çalıştı. 1967’de uzmanlık eğitimi için İstanbul’a geldi, emekli olduğu 1996 yılına kadar SSK Samatya Hastanesinde görev yaptı. 1968’de İstanbul’daki Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin başkanlığına seçildi. Görevini 1978 yılına kadar sürdürdü. 7 bülten yayımladı. 1976’da Mum Kimin Yanan Kerkük adlı eseri çıktı. İkinci kitabı Dünden Bugüne Kerkük (1990) adını taşıyordu. Bu kitap hakkında Fethi Gedikli’nin “Bir Kerkük ağıtı” başlıklı yazısını Azerbaycan Türkleri dergisinde yayımlamıştım (Mayıs 1990, Sayı: 2, s. 48). 1997 - 1999 arasında Kerkük Dergisi’ni yeniden yayımladı. Türkmeneli İnsan Hakları Derneğinin kurucu başkanlığını yaptı. Nefi Ağabey, Irak Türkleriyle ilgili yazılarımı ilgiyle okuduğunu söylemiş ve ilgime teşekkür etmişti. 31 Ağustos 2012’de Belgrad ormanındaki Kömürcü bendinde, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfının yemeğinde ona Kerkük’teki Aksu ve Karasu’yu sormuştum. Aksu için aynen şunları söylemişti: “Kuvvetli geldiği için köpüklüdür. Onun için…” Bu tarifte kuvvetli akan nehirlerin niçin Aksu adını aldığını anlamıştım. O zamana kadar bu kanıya varmıştım ama kesinleştirememiştim. Onun tanımıyla emin oldum. Gerçekten de hızlı akan nehirler, köpüklü, beyaz olur. Bu sebepten onlara Aksu denir. Kaynayan pınarlar da aynıdır, köpüklüdür. Onlara da Akpınar denir. Kerkük’teki Karasu için “suları karadır, şimdi belki kurumuştur” demişti. 4. RAMİZ ASKER Ramiz Asker, 10 Ocak 1954’te Batı Azerbaycan’ın Amasya ilçesinin Karaçanta köyünde doğdu. 23 Mayıs 2024’te Bakü’de öldü. Azerbaycan Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesinde okudu; geçiş yaptığı Moskova M. V. Lomonosov Üniversitesinin Gazetecilik Fakültesinden mezun oldu. 1977 - 1983 arasında Azerbaycan Radyosunun Türkçe Programlar bölümünde çalıştı. 1983 - 1991 arasında Latin, Kiril ve Arap abeceleriyle çıkan Odlar Yurdu gazetesinin baş redaktörü oldu. Türkiye Türkçesi, Rusça, Ermenice, Almanca bilirdi. Ramiz Asker’in Türkoloji alanında önemli çalışmaları vardır: 1. Mirza Bala Memmedzade’nin Milli Azerbaycan Harekâtı’nı bastırdı (1991). 2. F. Sümer’in Oğuzlar’ını çevirdi ve bastırdı (1992). 3. Kutadgu Bilig başlıklı bir inceleme kaleme aldı (2003). 4. B. Ögel’in Türk Mitolojisi’ni yayımladı (2004). 5. Besim Atalay tercümesini esas alarak Divanü Lügat-it-Türk’ü Azeri Türkçesinde yayımladı (4 cilt, 2006). 6. Ayrıca Divanü Lügat-it-Türk ve Kaşgarlı Mahmut hakkında birkaç eser yazdı (inceleme, bibliyografya vb). 7. Baburname’yi yayımladı (2011). 8. Babur’un Seçilmeş Eserleri’ni çıkardı (2011). 9. Sultan Hüseyin Baykara’nın Divan’ını çıkardı (2011). 10. Amasyalı Türk kadın şairi Mihri Hatun’un Divan’ını bastı (2011). 11. Moğolların Gizli Tarihi’ni bastı (Bu kitabı ona ben göndermiştim). 12. Orhon Abideleri kitabını neşretti (2012). Bu yapıtında Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini Orkun harfleriyle yayımladı (s. 266). 13. Ayrıca Türkmen, Özbek, Gagavuz, Tatar (Kırım ve Kazan) edebiyatları hakkında kitaplar, antolojiler neşretti. Ramiz Asker, 1991 sonrası ve öncesi Azerbaycan edebiyatı hakkında mühim makaleler de yazdı. Bunları bana gönderir, düzeltmemi rica ederdi. Bu makalelerini de bir kitapta topladı: Bağımsızlık Dönemi Azerbaycan Edebiyatı (Bakü 2016). Ön sözünü benim yazmamı rica etti. Ben de “Ramiz Asker ve bağımsızlık dönemi Azerbaycan edebiyatı” başlıklı bir ön söz kaleme aldım. Ramiz, son 20 yılda en çok görüştüğüm Azerbaycanlı bilim insanıydı. Evlerinde kalmıştım. O da bizim evde kalmıştı. Eşi birkaç yıl önce ameliyat olmak için Türkiye’ye gelirken uçakta rahmetli olmuştu. Kızı bir Türk’le evlidir. Birçok ödül aldı. Çalışmalarına karşılık devlet tarafından kendisine yazlık bir ev verilmişti. 5. ERDOĞAN ASLIYÜCE 1946 yılında Kırıkkale ili, Delice ilçesi Büyükyağlı kasabasında doğdu. 9 Haziran 2024’te öldü; 10 Haziranda Fatih camisinden uğurlandı, Hasdal’a gömüldü. Babası Ümmetoğulları’ndan Mehmet, annesi Pırıklı köyünden Nuriye’dir. 18 Haziran 1970’te MKE’de çalışmaya başladı. Seydişehir, Bursa ve Konya’dan sonra 1982’de İstanbul Türk Metal Sendikası Kurucu Başkanlığına getirildi. 1983 - 1996 arasında bu sendikanın İstanbul Şube Başkanlığını yürüttü. 1972 yılında Kırıkkale’de gönüldaşlarıyla Dur Yolcu, 1980’de Konya’da arkadaşlarıyla Konevi dergisini çıkardı. 1987’de İstanbul’da yayımladığı Aylık “Metal İşçileri” dergisini 54 sayı devam ettirdi. 1 Mart 1993’te İstanbul’da Hoca Ahmed Yesevi Vakfını kurdu. Küçük Ayasoyfa semtindeki Hüseyin Ağa medresesinin Bakanlar Kurulu kararıyla vakfa tahsisini sağladı. Medreseyi restore etti; Hoca Ahmed Yesevi Vakfı Kültür Merkezi yaptı. 1994’de Yesevî yayıncılığı kurdu. 1 Ocak 1994 tarihinden itibaren aylık sevgi dergisi “Yesevî”yi çıkardı. Dergi 2020’nin Aralık ayına değin yaşamını 27 yıl boyunca sürdürdü. Toplam 324 sayı çıktı. 1994’de Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi BİR’i çıkardı (11 veya 12 sayı çıktı). Erdoğan Aslıyüce’yi 1970’lerde basında çıkan demeçlerinden gıyaben tanıyordum. Gazetelere ilk toplu iş sözleşmesinin Kütahya’da yapıldığı hakkında bir beyanatta bulunmuştu. Özal’ın öldüğü 17 Nisan 1993 günü tanışmıştık. Pek çok kez görüştük. 2008’den itibaren Yesevî’nin devamlı yazarları arasında katıldım ve derginin düzeltme işlerine de yardımcı oldum. Ayrıca 7 kitabını redakte ettim. Ufuk Ötesi’nde Türk’e Gözaltı kitabı hakkında bir tanıtma yazısı kaleme aldım (Mayıs 2004, Sayı: 26, s. 9). Yine ricası üzerine Türk Tarihinde Yanlış Bilinenler, Yanlış Yorumlananlar kitabı hakkında bir yazı yazdım. Bu iki tanıtma yazım Kültüre Adanmış Bir Ömür Erdoğan Aslıyüce Kitaplar Arasında 50 Yıl adlı yapıtta yayımlanmıştır (Yesevî y., İstanbul 2016, s. 278-181 ve s. 418-419). Aslıyüce’nin onlarca kitabı vardır. Burada onların listelemeye gerek görmüyorum. Erdoğan Ağabeyle ilişik bir anım şöyledir: Bana vakfın mütevelli heyetinde yer vermek istediğini söylemiş, bir ikametgâh belgesi almamı istemişti. Ben de almamıştım. Çünkü mütevelli heyetine girmek istemiyordum. Bir hafta sonra aynı istemde bulununca ben de “Abi kaç günde bir toplanacağız?” diye sormuştum. Bu sorum üzerine beni mütevelli heyetine almaktan vazgeçmişti. Çünkü toplantılardan, hareketsiz ortamlardan sıkıldığımı hatta nefret ettiğimi gayet iyi bilirdi. 6. REŞİT ŞAŞİHÜSEYİNOĞLU 14 Mart 1954’te Van’da doğdu. 26 Haziran 2024’te öldü; 27 Haziranda öğle namazından sonra Ataköy 5. Kısım Ömer Duruk camisinden uğurlandı. Küçükyalı’ya gömüldü. Babası Refik, Van’ın köklü ailelerinden olup başöğretmendi. Şairdi. Van 2 Nisan gazetesinde ve yanılmıyorsam Töre dergisinde şiirleri yayımlanmıştı. Bir ara babasının şiirlerini kitap haline getirmeyi konuşmuş, Beyazıt Devlet Kütüphanesinde 2 Nisan gazetesinin bulunduğunu kendisine söylemiştim. İşlerinin yoğunluğundan vakit bulamadı. Asıl soyadı Şaşıhüseyinoğlu idi. Sonra Taşkent’ten geldikleri için Şaşı öğesini, Taşkent’in eski adı olan Şaş’a izafeten Şaşi olarak değiştirmişti. Reşit Şaşıhüseyinoğlu’yla 1972’de Van Sağlık Kolejinin ikinci sınıfında okurken tanışmıştım. Bizi onun evine götüren Van’daki milliyetçi gençlerin önde gelenlerinden biri olan İsmail Sümbül’dü (sonradan öğretmen). Reşit bey, o zaman Bursa Eğitim Enstitüsünde okuyordu. Galiba 1970’lerin ikinci yarısında Dış Türkler Derneği’ni kurdu ve genel başkanlığını yürüttü. Millet ve Bizim Anadolu (1980) gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. 1982 - 83’te Yurttan Dünyadan Haberler dergisini çıkarttı (1982’nin Aralık ayında derginin Ankara caddesindeki bürosunda kendisini ziyaret etmiştim. Büroda Medine kahramanı Fahrettin Paşa’nın yanlış hatırlamıyorsam yine paşa olan oğluyla tanışmıştım. Bu dergi sonradan Hasip Mengi’ye geçti). Sanırım bir ara And adında aylık veya haftalık bir gazetede görev aldı. Sonra Tanıtım dergisini çıkardı. Aslında bir magazin dergisi olan bu yayın organını kültür dergisine çevirdi (1986). Bu tarihten itibaren Tanıtım dergisinin yazarları arasına katıldım. Bu arada hukuk fakültesini bitirdi (1986). Avukat oldu (1988). Türk dünyasıyla yakından ilgiliydi. 7. AHMET ENİS TURAN Ahmet Enis Turan, 13 Kasım 1956 tarihinde Keban’da doğdu, 24 Ekim 2024’te öldü. Eski Kozlu mezarlığına, annesi ve ağabeyisinin yanına gömüldü. Evli ve iki çocuk babasıydı. Turan’ın ailesinden bilgi rica ettim; kızı bana aşağıdaki yazıyı gönderdi. Ben de ufak tefek düzeltmelerle özyaşam öyküsünü aktarıyorum: [1. Özyaşam öyküm] “13 Kasım 1956 tarihinde Elazığ’ın Keban ilçesinde doğdum. 1976 yılında Balıkesir Necatibey Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümüne girdim. 1980 yılında Erzurum Kâzım Karabekir Eğitim Enstitüsü Matematik Bölümünü bitirdim. Değişik liselerde altı yıl matematik öğretmeni olarak çalıştıktan sonra 1988 yılında Van’ın Muradiye ilçesi Çaldıran Lisesinde matematik öğretmeniyken, istifa ettim. Bu lisede öğretmenlik yaparken daha önce çalışmalar yaptığım Azerbaycan, Özbek ve Kazak Türkçeleri dışında Erciş ilçesindeki Kırgız Türklerinin köyü olan Ulupamir köyünde Kırgız Türkçesini öğrendim. 1988 yılında öğretmenlikten ayrıldıktan sonra ortakları Özbek, Kazak Türkleri olan Türkistani AŞ’de dört yıl çalıştım. Bu süre içerisinde başta Özbek, Kazak ve Kırgız Türkçeleri olmak üzere sekiz Türk lehçesi üzerinde çalışmalar yaptım. 1991 - 92 yılında yeniden öğretmenliğe döndüm. 2001 - 02 öğretim yılında Kazakistan’ın Türkistan şehrindeki Türkiye - Kazakistan Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesinde Özbek, Kazak, Türkiye Türkçesi ve edebiyatları üzerine araştırma görevlisi olarak ders verdim. Değişik Türk cumhuriyetleri ve topluluklarının içerisinde yaşayarak bu toplulukların dili, edebiyatı, tarihi ve kültürü üzerine çalışmalar yaptım. Başlıca kitaplarım şunlardır: 2. Özbek Türkçesinde 1. Altı tarihî roman aktarması. 2. Özbek atasözleri (15 bin atasözü). 3. Özbek Türkçesi dil bilgisi. 4. Özbek masalları. 5. Özbek Türkçesi Konuşma Kılavuzu, Sesbilgisi (Karşılıklı sözlük). 1998’de Fono yayınlarından çıktı. 3. Kırgız Türkçesinde Beş roman aktarması: Bu romanlardan ikisi olan İnsan Olmak İstiyorum ile Kanlı Saray, 1999’da Kafkas yayınevi tarafından yayımlandı. 4. Masal çalışmalarım Türk ve Dünya masalları dışında kendi çalışmalarımdan oluşan altmış masalım, 2006 yılında Parıltı yayınlarınca yayımlandı. Ayrıca değişik Türk lehçelerinden çok sayıda masal aktarmam vardır. Yayımlanmamış çok sayıda roman, öykü yazdım; Türk lehçelerinden roman aktarmalarım dışında Eski ve Çağdaş Türk lehçeleri ile Türkiye Türkçesi yöre ağızları arasında karşılaştırmalar yaptım; iki binin üzerinde sözcüğün sözkökbilgileri (etimolojileri) üzerinde durdum. Türk ve Dünya klasikleri üzerine çok sayıda roman eleştirmesi ve türlü konularda makaleler yazdım. Yeminli Türk Lehçeleri Tercümanıyım.” Şunları da ben ekleyeyim: Ahmet Enis Turan, maalesef aktardığı romanların hepsinin adını yazmamıştır. Öyküler yazdığını biliyorum. Yom dergisinde çıkmış bir makalesi vardır. Ayrıyeten Yesevi dergisinde makalelerinin yayımlandığını biliyorum. Daha başka yerlerde de olmalıdır. Ölümünden 1 yıl önce bana telefon etmiş, “Bundan sonra hep senin dediklerini yapacağım” demişti. “Niye?” diye sorunca, “Doktorlar da senin gibi söylüyorlar” demişti. Bununla kendisine verdiğim sağlık öğütlerini kastetmişti. 8. FIRAT KIZILTUĞ Aslen Bayburtlu olan Fırat Kızıltuğ, Görele’de doğdu. Resmi doğum tarihi 1 Nisan 1935’tir. 25 Ekim 2024’te öldü. Cenazesi Üsküdar Şakirin camisinden kaldırıldı. Başıbüyük mezarlığına gömüldü. Kızıltuğ hakkında fazla söz söylemeyi gereksiz buluyorum. Sadece şunu belirteyim ki 1957’de Trabzon (Trablus değil) öğretmen okulundan mezun olmuştu. Şair, yazar ve musikişinastı. 1990’lı yılların sonunda Fındıkzade’deki Bayburt Eğitim Kültür ve Hizmet Vakfında kızım Betül’e flüt dersi vermişti. 9. MEHMET ÇİFTEOĞLU 1946’da doğdu. 13 Kasım 2024’te öldü. Cenazesi Kasımpaşa Büyük camisinden (Camiikebir) kaldırıldı. Zindanarası mezarlığındaki aile kabrine gömüldü. Aslen Makedonya Türklerindendi. Kimya mühendisiydi. Stajını Almanya’da yapmıştı. Özel okul ve dersaneler kurup işletmişti. Hayali ilaç firması ve fabrikası kurmaktı. Çifteoğlu hayırsever bir iş adamıydı. Hayatı boyunca 1330’dan fazla öğrenciye burs verdi. Vakıflara yardım etti (Buraya kadarki bilgileri değerli arkadaşım Nevzat Biçer’den aldım). Kitap alıp gençlere hediye ederdi. Bunlardan biri de benim Yusuf Has Hacib ve Kutadgu Bilig adlı kitabımdı (İstanbul 2017). Bu kitabımı çok beğendiğini birçok kez ifade etmişti. Öteki dünyaya göçenlerin hepsine Yüce Tanrı’dan tekrar rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun. 10 Aralık 2024.
 
Geri
Üst