Yunanistan'da cennet, Türkiye'de çile mi?

A

Admin

Yönetici
Yönetici
Geçtiğimiz yıl, Yunanistan için turizm açısından oldukça parlak bir dönem oldu. Ülkenin, 40,7 milyon yabancı ziyaretçi ağırlaması ve 21,6 milyar Euro turizm geliri elde etmesi, Yunan turizminin pandemi sonrası toparlanma sürecini mükemmel bir şekilde yönettiğini gösteriyor. Önceki yıla kıyasla, ziyaretçi sayısında yüzde 12,8 ve gelirlerde yüzde 4,8'lik bir artış kaydedilmesi, bu alandaki stratejik hamlelerin ne denli etkili olduğunu ortaya koyuyor. Attika bölgesi, Yunanistan’ın turizm haritasında en fazla ziyaretçiyi çeken bölge olurken, Güney Ege toplam turizm gelirlerinde ve gecelemelerde en yüksek payı elde etti. Yabancı turistlerin geceleme sayısının 240,8 milyona ulaşması, Yunanistan'ın çekiciliğini ve uluslararası talebi bir kez daha kanıtlamakta. Bu artışın ardında, Avrupa Birliği’nde ikamet edenlerin gecelemelerindeki yüzde 4,9’luk artış büyük bir rol oynamakta. Ancak, AB üyesi olmayan ülkelerden giden ziyaretçilerin geceleme sayısındaki yüzde 3,9’luk düşüş, belirli bir dengelenme sağladığı gibi, Yunanistan'ın dış pazarlardaki bağımlılığını da gözler önüne sermektedir. GEMİ TURİZMİ AB ülkelerinden giden ziyaretçiler, Yunanistan'ın turizm geliri üzerinde son derece önemli bir etki yaratarak, bu gruptan elde edilen 11,97 milyar Euro, yıllık gelirlerin yarısını oluşturdu. Özellikle Almanya, 3,7 milyar Euro ile Yunan ekonomisinin en büyük gelir kaynağı olurken, ABD pazarında yüzde15,3'lük bir artışla bu alandaki en büyük büyümeyi gösterdi. Diğer yandan, İngiltere'den giden ziyaretçilerdeki yüzde 4,1'lik düşüş, Yunanistan'ın turizm dengelerini etkileyen başka bir önemli faktör olarak dikkat çekti. Ayrıca Fransa ve Rusya'dan elde edilen gelirlerdeki keskin düşüşler, Yunanistan'ın pazar çeşitliliğinde karşılaştığı bazı zorlukları da gözler önüne serdi. Gemi turizmi, Yunanistan’ın sunduğu çeşitli turizm olanaklarının ne denli talep gördüğünü gösterdi. Gemi turizmindeki yüzde 22,4'lük büyüme, yeni destinasyonlar ve rotaların keşfi için Yunan adalarının cazibesini artırıyor. Yunan adaları, hem tarihi güzellikleri hem de doğal zenginlikleriyle, gemi seyahatleri için sağlanan olanaklarla birlikte, turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. Tüm bu verilere baktığımızda, 2024’ün Yunanistan için yalnızca bir geçiş yılı olmadığını, aynı zamanda turizm sektörünün dinamiklerinin arttığı ve yeni fırsatların doğduğu bir dönem olduğunu anlamak mümkün. Yunanistan, GSYİH'sinin temel direklerinden biri olan turizmiyle Covid-19 salgını sırasında Avrupa’da en çok etkilenen ekonomilerden biri oldu. Ancak son iki yıldır sektör, etkileyici bir toparlanma sürecine girdi. Profesyonellerce oluşturulan bir rapora göre, sektörün bu yılki turist hacminin pandemi öncesi seviyeleri aşması oldukça muhtemeldir. 2025 yılına ait veriler, Yunan otelcilerin mükemmel bir sezon beklediğini gösterirken, bu durum sektör genelindeki iyimserliği pekiştiriyor. Yunanistan, hızlı gelişmelerin olduğu bir yıl geçirdiği gibi, özellikle 2025’in ilk aylarına ait verilere göz attığımızda, Ocak ayında uluslararası turist girişinde bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 11,4'lük bir artış yaşandı. Turizm gelirlerindeki yüzde 7,5'lik bir artış, sektördeki olumlu dinamikleri teyit ederken, Yunan turizmi için güçlü bir yıl daha beklentisini güçlendirdi. Bu süreçte, Ocak ayında yapılan seyahat trafiği de 821 bini aştı. Almanya’dan gelen turist akışında yüzde 35,3'lük etkileyici bir artış kaydedildi. İlk aydaki olumlu gelişmeler sonraki aylar içinde adeta domino etkisi yaptı. Farklı vize uygulamasının daha da genişletilmesiyle Türkiye’den adalara seyahatlerde adeta akın var. Yunanistan turizmi, tarihinin en dinamik dönemlerinden birini yaşıyor. Yeni yatırımlar, kilit pazarlardan gelen güçlü talep ve altyapıya yönlendirilen Avrupa fonları, yüksek beklenti ortamı yaratıyor. Ancak, Yunanistan turizminin kanaat önderleri, Yunanistan'ın geleceğini yalnızca rakamlarla inşa edemeyeceğini düşünüyor. Günümüzdeki dinamik yapıda, yalnızca yeni tesisler ve bu tesislerin tercih edilmesi değil; aynı zamanda yönetim, insan kaynağı ve her yatırımın arkasındaki vizyonun da dikkate alınması gerekmekte. Son yıllarda ülkenin her yerinde lüks turizm komplekslerinin gelişimi dikkat çekiyor. Yeni marinalar, turistik köyler ve yenilenme projeleri sayesinde Yunan ürününün kalitesinin yükselebileceği öngörülmektedir. Ancak, Yunan turizm profesyonellerine göre, sadece beş yıldızlı bir otelin varlığı, beş yıldızlı deneyimler sunmak için yeterli değildir. Stratejik destinasyon yönetimi olmadan, en gösterişli altyapıya sahip olsalar bile, "ucuz turistik hizmetler süpermarketi"ne dönüşme riskiyle karşı karşıya kalabilirler. HİPERTURİZM Yunan profesyoneller, hiperturizm ve küresel rekabetin yaşandığı bir çağda, sadece güzel bir görüntünün yeterli olmadığını vurguluyor. Bu noktada, Yunanistan'ın hedeflerinin sürdürülebilirlik ve kalite odaklı stratejiler geliştirmek olması gerektiği belirtiliyor. Süreklilik sağlamak, sadece konaklama tesisleriyle değil; aynı zamanda zengin bir kültürel deneyim sunarak, ziyaretçilerin hafızasında kalıcı izler bırakmayı gerektiriyor. Yunanistan, yakaladığı bu başarıyı sürdürmek ve uluslararası turizmde rekabetçi konumunu güçlendirmek için çalışmalarına devam edecek gibi görünüyor. 2025 yılı, Yunan turizminin yeni fırsatlarla dolu bir döneme girmesi için önemli bir eşik olacak. Yunanistan’ın doğu eşiğindeki Türkiye, turizm konusunda zorluklarla karşı karşıya. Türkiye, daha büyük bir coğrafyada ve çok daha fazla kültüre ev sahipliği yapmasına rağmen, turizm potansiyelini hak ettiği ölçüde özellikle pandemi sonrasında parlatabilmiş değil. Parlatılamayan turizm, ilçelerin, illerin ve ülke ekonomisine beklenenden çok daha az katkı sağlayabilmekte. Bu durum, Türk turizminde söz sahibi olan siyasetçilerin, bürokratların ve kamu ile özel kuruluşların yöneticilerinin dikkatini çekmelidir. Yunanistan’daki turizm başarıları mercek altına alınmalı ve Türkiye’nin kendi benzersiz değerleriyle nasıl bir rekabet avantajı elde edebileceği düşünülmelidir. Türk turizminin daha etkili bir şekilde yönetilmesi ve geliştirilmesi, yalnızca ekonomik kalkınma açısından değil, aynı zamanda ülkenin kültürel zenginliğini ve çok yönlülüğünü de ortaya koymak için hayati öneme sahiptir. Bu noktadan hareketle, Türk turizminin geleceği, hem yerli hem de uluslararası düzeyde stratejik adımlarla yeniden şekillendirilmelidir.
 
Geri
Üst