A
Admin
Yönetici
Yönetici
Seçim sürecindeki tıkanıklığın ardından Yeşiller ve SPD temsilcileri, CDU/CSU’ya ağır eleştiriler yöneltti. Gözler, sürecin baş sorumlusu olarak gösterilen Jens Spahn ve Friedrich Merz’e çevrildi.
Yeşiller: Parlamento İçin “Felaket”
Yeşiller Partisi’nin Meclis Grup Eş Başkanları Katharina Dröge ve Britta Haßelmann, seçim krizinin sorumluluğunu doğrudan CDU/CSU Meclis Grubu lideri Jens Spahn ile Şansölye Friedrich Merz’e yükledi. Haßelmann, “Bugün Parlamento için bir felaket ve her şeyden önce Jens Spahn, Friedrich Merz ve onlarla birlikte hareket eden CDU, CSU ve SPD koalisyon grupları için bir felaket,” ifadeleriyle yaşananları sert şekilde eleştirdi.
Spahn’ı “ciddiyetsizlik” ve “amatörlük” ile suçlayan Haßelmann, onun Meclis Grup Başkanlığına uygun olup olmadığını da açıkça sorguladı. Seçimlerin ertelenmesine neden olan süreci "Alman Federal Meclisi’nde daha önce benzeri görülmemiş bir durum" olarak nitelendirdi.
SPD'den Ortaklık Eleştirisi
SPD Meclis Grubu Parlamento Yöneticisi Dirk Wiese de, CDU/CSU’nun daha önce uzlaşıya varılmış adaylardan geri adım atmasını “ortak kararlara bağlılıktan sapma” olarak değerlendirdi. Wiese, Yargı Seçim Komitesi’nde üç adayın da üçte iki çoğunlukla desteklendiğini hatırlatarak, “Gelecekte başka partilerin de bu tür zor kararların arkasında durmasını bekliyorum” dedi.
CDU/CSU: “Adaylar Her Türlü Şüphenin Ötesinde Olmalı”
Eleştirilerin hedefindeki CDU/CSU ise kamuoyundaki “yoğun tartışma ortamını” gerekçe gösterdi. Grup Parlamento Yöneticisi Steffen Bilger, son günlerde bazı iddiaların orantısız şekilde büyütüldüğünü ve bu durumun yargıç seçimi gibi hassas bir süreci olumsuz etkilediğini savundu. Bilger, “Federal Anayasa Mahkemesi yargıçlığına aday gösterilen kişiler, her türlü mesleki şüphenin ötesinde olmalıdır. Bizim açımızdan artık bu güvence tam anlamıyla mevcut değil” ifadelerini kullandı.
Bilger ayrıca, Birlik partilerinin diğer iki adayı seçmeye hazır olduğunu ancak oluşan güvensizlik ortamı nedeniyle bu adımın da atılamadığını belirtti.
AfD: “Anayasa Mahkemesi’nin İtibarı Zarar Gördü”
AfD Meclis Grubu Parlamento Yöneticisi Bernd Baumann da, yaşanan gelişmeleri “hükümetin mutlak istikrarsızlığı” olarak nitelendirdi. Federal Anayasa Mahkemesi’nin, “ülkenin en yüksek erki” olduğunu vurgulayan Baumann, sürecin bu kuruma büyük zarar verdiğini söyledi. “Bugün gördüğümüz askıya alma kararı, yargı bağımsızlığının güvenilirliğine gölge düşürmüştür” dedi.
Sol Parti: “Spahn Sınırları Aştı”
Sol Parti Meclis Grup Başkanı Heidi Reichinnek de kürsüden sert bir çıkış yaptı. Spahn’a doğrudan seslenen Reichinnek, “CDU/CSU’nun daha fazla dibe batamayacağını düşünüyorsunuz, ama sonra gelip bir kürek daha atıyorsunuz, Bay Spahn,” dedi. Federal Anayasa Mahkemesi’nin, Parlamento ve hükümetin denetlenmesinde merkezi rol üstlendiğini vurgulayan Reichinnek, “Partinizin yönelimi ortada. En azından artık nereye gittiğinizi herkes görebiliyor” diye konuştu.
Rehlinger: "Yargıç Adayı Süreçten Zarar Gördü"
Federal Konsey Başkanı Anke Rehlinger (SPD), seçim krizinin yalnızca siyasi bir tartışma olmadığını, aynı zamanda adaylardan Frauke Brosius-Gersdorf’un kişisel itibarı açısından da zarar verici olduğunu dile getirdi. Rehlinger, “Bir kadın adayın nasıl muamele gördüğü, bu süreci daha da üzücü hale getiriyor” diyerek yaşananları “olağanüstü talihsiz bir süreç” olarak tanımladı.
Yeşiller: Parlamento İçin “Felaket”
Yeşiller Partisi’nin Meclis Grup Eş Başkanları Katharina Dröge ve Britta Haßelmann, seçim krizinin sorumluluğunu doğrudan CDU/CSU Meclis Grubu lideri Jens Spahn ile Şansölye Friedrich Merz’e yükledi. Haßelmann, “Bugün Parlamento için bir felaket ve her şeyden önce Jens Spahn, Friedrich Merz ve onlarla birlikte hareket eden CDU, CSU ve SPD koalisyon grupları için bir felaket,” ifadeleriyle yaşananları sert şekilde eleştirdi.
Spahn’ı “ciddiyetsizlik” ve “amatörlük” ile suçlayan Haßelmann, onun Meclis Grup Başkanlığına uygun olup olmadığını da açıkça sorguladı. Seçimlerin ertelenmesine neden olan süreci "Alman Federal Meclisi’nde daha önce benzeri görülmemiş bir durum" olarak nitelendirdi.
SPD'den Ortaklık Eleştirisi
SPD Meclis Grubu Parlamento Yöneticisi Dirk Wiese de, CDU/CSU’nun daha önce uzlaşıya varılmış adaylardan geri adım atmasını “ortak kararlara bağlılıktan sapma” olarak değerlendirdi. Wiese, Yargı Seçim Komitesi’nde üç adayın da üçte iki çoğunlukla desteklendiğini hatırlatarak, “Gelecekte başka partilerin de bu tür zor kararların arkasında durmasını bekliyorum” dedi.
CDU/CSU: “Adaylar Her Türlü Şüphenin Ötesinde Olmalı”
Eleştirilerin hedefindeki CDU/CSU ise kamuoyundaki “yoğun tartışma ortamını” gerekçe gösterdi. Grup Parlamento Yöneticisi Steffen Bilger, son günlerde bazı iddiaların orantısız şekilde büyütüldüğünü ve bu durumun yargıç seçimi gibi hassas bir süreci olumsuz etkilediğini savundu. Bilger, “Federal Anayasa Mahkemesi yargıçlığına aday gösterilen kişiler, her türlü mesleki şüphenin ötesinde olmalıdır. Bizim açımızdan artık bu güvence tam anlamıyla mevcut değil” ifadelerini kullandı.
Bilger ayrıca, Birlik partilerinin diğer iki adayı seçmeye hazır olduğunu ancak oluşan güvensizlik ortamı nedeniyle bu adımın da atılamadığını belirtti.
AfD: “Anayasa Mahkemesi’nin İtibarı Zarar Gördü”
AfD Meclis Grubu Parlamento Yöneticisi Bernd Baumann da, yaşanan gelişmeleri “hükümetin mutlak istikrarsızlığı” olarak nitelendirdi. Federal Anayasa Mahkemesi’nin, “ülkenin en yüksek erki” olduğunu vurgulayan Baumann, sürecin bu kuruma büyük zarar verdiğini söyledi. “Bugün gördüğümüz askıya alma kararı, yargı bağımsızlığının güvenilirliğine gölge düşürmüştür” dedi.
Sol Parti: “Spahn Sınırları Aştı”
Sol Parti Meclis Grup Başkanı Heidi Reichinnek de kürsüden sert bir çıkış yaptı. Spahn’a doğrudan seslenen Reichinnek, “CDU/CSU’nun daha fazla dibe batamayacağını düşünüyorsunuz, ama sonra gelip bir kürek daha atıyorsunuz, Bay Spahn,” dedi. Federal Anayasa Mahkemesi’nin, Parlamento ve hükümetin denetlenmesinde merkezi rol üstlendiğini vurgulayan Reichinnek, “Partinizin yönelimi ortada. En azından artık nereye gittiğinizi herkes görebiliyor” diye konuştu.
Rehlinger: "Yargıç Adayı Süreçten Zarar Gördü"
Federal Konsey Başkanı Anke Rehlinger (SPD), seçim krizinin yalnızca siyasi bir tartışma olmadığını, aynı zamanda adaylardan Frauke Brosius-Gersdorf’un kişisel itibarı açısından da zarar verici olduğunu dile getirdi. Rehlinger, “Bir kadın adayın nasıl muamele gördüğü, bu süreci daha da üzücü hale getiriyor” diyerek yaşananları “olağanüstü talihsiz bir süreç” olarak tanımladı.