A
Admin
Yönetici
Yönetici
Dünya değişiyor ve biz de bu değişime ayak uydurmak zorundayız.
Bu görüşü sık sık dile getirmeyenimiz yok gibi.
Peki gereğini yerine getiren var mı?
Elbette yok değil ama sanki çok daha fazlası gerekiyor...
Örneğin eğitimi ele alalım.
Sınav ve diploma odaklı eğitim modeli, on milyonlarca öğrencimizi, öğretmenimizi, velimizi adeta sınav köleleri haline getirmekle kalmadı, eğitim sistemimizin kimyasını da bozdu!
Öğrenmeyi, kendimizi geliştirmeyi, sosyalleşmeyi, paylaşmayı unutturdu, kardeşi kardeşe, en yakın arkadaşları birbirine rakip yaptı!
Sonuç?
Sonuçlar ortada:
Ne akademik anlamda ne de beceri, özgüven ve daha iyi bir gelecek kazandırma konusunda başarılı olduğumuzu söylemek abartılı olur.
Diploması, takdiri, teşekkürü olmayan yok gibi. Sınavlarda yüzlerce şampiyon çıkıyor ama soruların tümünü yapanlar bile istediği liseye giremiyor, birkaç üniversite diploması ve yabancı dili olan kolay kolay iş bulamıyor!
■ Gelinen noktadan mutlu muyuz?
Hayır.
■ Öğrenim gördüğümüz alanda bir iş bulabiliyor muyuz?
Bulanlarımız da var ama çok az.
■ Geleceğe umutla bakabiliyor muyuz?
Gönül rahatlığıyla “evettt” diye haykıranı ara ki bulasınız.
■ Sınavlar adil, güvenilir, ayırt edici ve en önemlisi de yönlendirici mi?
Hayır.
■ Sınavların ardı arkası kesiliyor mu?
Biri bitiyor diğeri başlıyor.
■ Dershaneye gitmeyenimiz, özel ders almayanımız, yardımcı ders ve test kitabına ihtiyaç duymayanımız var mı?
Olanı zor bulursunuz.
■ İsteğimiz okulu, istediğimiz üniversiteyi, istediğimiz mesleği seçebiliyor muyuz?
Bu şansı yakalayanlar var ama yüzde kaç?
■ Yakın çevremizde çocuklarımızı gönül rahatlığı ile gönderebileceğimiz farklı türden okullar var mı?
Maalesef ya hiç yok ya da yeterince yok!
■ Öğretmenlerimiz aldığı maaştan, velilerimiz öğrenim ücretlerinden memnun mu?
Şikayetçi çok, mutlu olan yok gibi.
Şimdi gelin şu can alıcı soruyu hep birlikte bir kez daha kendimize soralım:
Eğitim ne için ve kim için var?
Eğer iyi insan, iyi yurttaş, karşılaştığı sorunların üstesinden gelen mutlu bireyler yetiştirmek için ise maalesef bu konuda da sınıfta kaldık.
Eğitim adına dünyanın dört bir tarafında yaşananlar, “Eğitim, sisteme köle yetiştirme sanatıdır” diyenleri haklı çıkartıyor ki buna da dur demek gerekiyor.
İşte bu yüzden yeni öğretim yılına girerken bu çok önemli konuyu bir kez daha masaya yatırıp enine boyuna konuşmalıyız.
Ülkemiz ve çocuklarımızın geleceği için eğitimi değil de neyi sorgulayacağız. Şimdi değil de ne zaman kafa yoracağız?
“Defalarca dile getirdiğiniz bu görüşler çerçevesinde dünden bugün ne değişti, geleceğe yönelik umudunuz hâlâ var mı?” diyeniniz çok çıkacaktır.
Haklısınız ama umudumuzu asla yitirmemeliyiz.
Ayrıca bu konuda sistemi ya da sisteme yön verenleri eleştirmeden önce biraz da kendimizi sorgulamalıyız?
■ Bırakın başkalarını, her birimiz kendi ölçeğimizde eğitimin gidişatına yönelik olarak ‘bu çorbada benim de tuzum var mı?’ diye bir özeleştiri yapabildi mi?
■ İlle de üniversite ve diploma isterken, insan gücü ve istihdam politikalarının önemini dillendirenimiz oldu mu?
■ Kolay sınıf geçiren öğretmenleri ve sistemleri alkışlayan bizler değil miydik? Hormonlu notlara, bonkörce dağıtılan takdir ve teşekkürlere seyirci kalmanın ötesinde ne yaptık?
■ Öğrenim gördüğü alanda ya da hiç iş bulamayan on milyona yakın üniversite mezunu varken, hemen her yıl bıkmadan usanmadan üniversiteye başvuran milyonlar bizler değil miyiz?
■ Öğrencisi, öğretmeni, velisi ve diğer paydaşları ile 50 milyonluk bir aile olarak, siyasete yön verebilecek en büyük güce sahipken hâlâ bunun farkına varamayan bizler değil miyiz?
■ Siyasetçiler ne istenirse onu yapar! Daha çok üniversite, daha çok diploma, daha çok kontenjan dışında, onlardan daha iyi eğitim, üretim ve istihdam odaklı eğitim isteyen ve oyunun rengini ona göre belirleyeceğini her fırsatta siyasetçilere söyleyen oldu mu?
Daha onlarca madde sıralayabiliriz ama kabahatli değil çözüm arıyoruz. Yeni öğretim yılına yeni bir bakış açısıyla başlamak istiyoruz.
Neden mi?
Herhangi bir konuda müthiş başarılar elde etsek de onun sürdürülebilir olması için her kademede kalifiye insan gücüne, liyakate, huzura ve en önemlisi de akla, bilime, planlamaya ihtiyacımız olacak. Bunları kazanacağımız ve kazandıracağımız yer de okullarımızdır!..
Özetin özeti: Yapacak çok işimiz var, özellikle de eğitimde!..
Bu görüşü sık sık dile getirmeyenimiz yok gibi.
Peki gereğini yerine getiren var mı?
Elbette yok değil ama sanki çok daha fazlası gerekiyor...
Örneğin eğitimi ele alalım.
Sınav ve diploma odaklı eğitim modeli, on milyonlarca öğrencimizi, öğretmenimizi, velimizi adeta sınav köleleri haline getirmekle kalmadı, eğitim sistemimizin kimyasını da bozdu!
Öğrenmeyi, kendimizi geliştirmeyi, sosyalleşmeyi, paylaşmayı unutturdu, kardeşi kardeşe, en yakın arkadaşları birbirine rakip yaptı!
Sonuç?
Sonuçlar ortada:
Ne akademik anlamda ne de beceri, özgüven ve daha iyi bir gelecek kazandırma konusunda başarılı olduğumuzu söylemek abartılı olur.
Diploması, takdiri, teşekkürü olmayan yok gibi. Sınavlarda yüzlerce şampiyon çıkıyor ama soruların tümünü yapanlar bile istediği liseye giremiyor, birkaç üniversite diploması ve yabancı dili olan kolay kolay iş bulamıyor!
■ Gelinen noktadan mutlu muyuz?
Hayır.
■ Öğrenim gördüğümüz alanda bir iş bulabiliyor muyuz?
Bulanlarımız da var ama çok az.
■ Geleceğe umutla bakabiliyor muyuz?
Gönül rahatlığıyla “evettt” diye haykıranı ara ki bulasınız.
■ Sınavlar adil, güvenilir, ayırt edici ve en önemlisi de yönlendirici mi?
Hayır.
■ Sınavların ardı arkası kesiliyor mu?
Biri bitiyor diğeri başlıyor.
■ Dershaneye gitmeyenimiz, özel ders almayanımız, yardımcı ders ve test kitabına ihtiyaç duymayanımız var mı?
Olanı zor bulursunuz.
■ İsteğimiz okulu, istediğimiz üniversiteyi, istediğimiz mesleği seçebiliyor muyuz?
Bu şansı yakalayanlar var ama yüzde kaç?
■ Yakın çevremizde çocuklarımızı gönül rahatlığı ile gönderebileceğimiz farklı türden okullar var mı?
Maalesef ya hiç yok ya da yeterince yok!
■ Öğretmenlerimiz aldığı maaştan, velilerimiz öğrenim ücretlerinden memnun mu?
Şikayetçi çok, mutlu olan yok gibi.
Şimdi gelin şu can alıcı soruyu hep birlikte bir kez daha kendimize soralım:
Eğitim ne için ve kim için var?
Eğer iyi insan, iyi yurttaş, karşılaştığı sorunların üstesinden gelen mutlu bireyler yetiştirmek için ise maalesef bu konuda da sınıfta kaldık.
Eğitim adına dünyanın dört bir tarafında yaşananlar, “Eğitim, sisteme köle yetiştirme sanatıdır” diyenleri haklı çıkartıyor ki buna da dur demek gerekiyor.
İşte bu yüzden yeni öğretim yılına girerken bu çok önemli konuyu bir kez daha masaya yatırıp enine boyuna konuşmalıyız.
Ülkemiz ve çocuklarımızın geleceği için eğitimi değil de neyi sorgulayacağız. Şimdi değil de ne zaman kafa yoracağız?
“Defalarca dile getirdiğiniz bu görüşler çerçevesinde dünden bugün ne değişti, geleceğe yönelik umudunuz hâlâ var mı?” diyeniniz çok çıkacaktır.
Haklısınız ama umudumuzu asla yitirmemeliyiz.
Ayrıca bu konuda sistemi ya da sisteme yön verenleri eleştirmeden önce biraz da kendimizi sorgulamalıyız?
■ Bırakın başkalarını, her birimiz kendi ölçeğimizde eğitimin gidişatına yönelik olarak ‘bu çorbada benim de tuzum var mı?’ diye bir özeleştiri yapabildi mi?
■ İlle de üniversite ve diploma isterken, insan gücü ve istihdam politikalarının önemini dillendirenimiz oldu mu?
■ Kolay sınıf geçiren öğretmenleri ve sistemleri alkışlayan bizler değil miydik? Hormonlu notlara, bonkörce dağıtılan takdir ve teşekkürlere seyirci kalmanın ötesinde ne yaptık?
■ Öğrenim gördüğü alanda ya da hiç iş bulamayan on milyona yakın üniversite mezunu varken, hemen her yıl bıkmadan usanmadan üniversiteye başvuran milyonlar bizler değil miyiz?
■ Öğrencisi, öğretmeni, velisi ve diğer paydaşları ile 50 milyonluk bir aile olarak, siyasete yön verebilecek en büyük güce sahipken hâlâ bunun farkına varamayan bizler değil miyiz?
■ Siyasetçiler ne istenirse onu yapar! Daha çok üniversite, daha çok diploma, daha çok kontenjan dışında, onlardan daha iyi eğitim, üretim ve istihdam odaklı eğitim isteyen ve oyunun rengini ona göre belirleyeceğini her fırsatta siyasetçilere söyleyen oldu mu?
Daha onlarca madde sıralayabiliriz ama kabahatli değil çözüm arıyoruz. Yeni öğretim yılına yeni bir bakış açısıyla başlamak istiyoruz.
Neden mi?
Herhangi bir konuda müthiş başarılar elde etsek de onun sürdürülebilir olması için her kademede kalifiye insan gücüne, liyakate, huzura ve en önemlisi de akla, bilime, planlamaya ihtiyacımız olacak. Bunları kazanacağımız ve kazandıracağımız yer de okullarımızdır!..
Özetin özeti: Yapacak çok işimiz var, özellikle de eğitimde!..