A
Admin
Yönetici
Yönetici
T.C.
Yargıtay
4. Ceza Dairesi
2013/32607 E., 2016/669 K.
SANIĞIN ELİNDEKİ DEMİR PARÇASI İLE SENİ ÖLDÜRÜRÜM DİYEREK MAĞDURUN ÜZERİNE YÜRÜMESİ
SİLAHLA TEHDİT
YARALAMAYA TEŞEBBÜS
TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 6
TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 106
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 7
"İçtihat Metni"
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın, elinde bulunan demir parçası ile mağdurun üzerine yürüyüp “seni öldürürüm” diyerek tehdit ettiği somut olayda; 5237 sayılı Kanunun 6/f-4 maddesindeki “fiilen saldırı ve savunmaya elverişli şeylerin” silah tanımı içinde değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin hüküm göz önünde bulundurulduğunda, ele geçmeyen demir çubuğun kanuni tanımında belirtilen “elverişlilik” ölçütüne uygun olduğu ve silahtan sayılması gerektiği, böylelikle sanığa yüklenen eylemin kanıtlanması durumunda TCK'nın 106/2-a maddesinde düzenlenen “silahla tehdit” suçunu oluşturabileceğinden yargılama yapma ve kanıtları değerlendirme görevinin üst dereceli asliye ceza mahkemesine ait olduğu ve mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla hükümler kurulması,
2-Kabule göre de;
a)Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.
Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.
Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.
Bu açıklamalar doğrultusunda, sanığın, mağduru “seni öldürürüm” biçimindeki sözlerle tehdit ettiğinin mahkemece kabul edilmesi karşısında, öfkenin suç kastını kaldırmayacağı, tehdit suçunda tasarlama öğesinin bulunmadığı, söylenen sözlerin objektif olarak elverişli ve yeterli olması nedeniyle tehdit suçunun oluştuğu gözetilmeden, “önceden tasarlanmadığı, aradaki gerginlikten dolayı söylendiği, mağdurda ciddi bir korku yaratmadığı, manevi unsurun bulunmadığı..” şeklindeki kanuni ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi,
b)Yaralamaya teşebbüs suçu yönünden, olayda kullanılan demir parçasının silahtan sayılıp sayılmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın CMK'nın 7. maddesi gözetilerek sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın 1412 sayılı CMUK'nın 323. maddesi uyarınca görevli O Yer Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
4. Ceza Dairesi
2011/17143 E., 2013/10478 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın mağduru tehdit ederken elinde çekiç bulunduğunun iddia ve kabul edilmesi, çekicinde TCK’nın 6/1-f maddesinde belirtilen fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli silah olması karşısında, eylemin TCK’nın 106/2-a maddesinde belirtilen silahla tehdit suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçelerle anılan maddenin 1. fıkrası uygulanarak eksik ceza belirlenmesi,
2-Sanığın aşamalardaki savunmalarında olayın karşı tarafın haksız eylemleri nedeniyle meydana geldiğini belirtmesi karşısında, olayın başlangıç ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin hangi taraftan geldiği değerlendirilip, sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanma olanağı bulunup bulunmadığının tartışılmaması,
3-Kabule göre de; 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCK’nın 7/2 madde ve fıkrası uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Kanunun 562. maddesinin 1. fıkrası ile CMK’nın 231/5 madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562. maddesinin 2. fıkrası ile de CMK’nın 231/14 madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık ...’in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay
4. Ceza Dairesi
2013/32607 E., 2016/669 K.
SANIĞIN ELİNDEKİ DEMİR PARÇASI İLE SENİ ÖLDÜRÜRÜM DİYEREK MAĞDURUN ÜZERİNE YÜRÜMESİ
SİLAHLA TEHDİT
YARALAMAYA TEŞEBBÜS
TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 6
TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 106
CEZA MUHAKEMESİ KANUNU (CMK) (5271) Madde 7
"İçtihat Metni"
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın, elinde bulunan demir parçası ile mağdurun üzerine yürüyüp “seni öldürürüm” diyerek tehdit ettiği somut olayda; 5237 sayılı Kanunun 6/f-4 maddesindeki “fiilen saldırı ve savunmaya elverişli şeylerin” silah tanımı içinde değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin hüküm göz önünde bulundurulduğunda, ele geçmeyen demir çubuğun kanuni tanımında belirtilen “elverişlilik” ölçütüne uygun olduğu ve silahtan sayılması gerektiği, böylelikle sanığa yüklenen eylemin kanıtlanması durumunda TCK'nın 106/2-a maddesinde düzenlenen “silahla tehdit” suçunu oluşturabileceğinden yargılama yapma ve kanıtları değerlendirme görevinin üst dereceli asliye ceza mahkemesine ait olduğu ve mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla hükümler kurulması,
2-Kabule göre de;
a)Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.
Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de önemi yoktur.
Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü mümkün değildir.
Bu açıklamalar doğrultusunda, sanığın, mağduru “seni öldürürüm” biçimindeki sözlerle tehdit ettiğinin mahkemece kabul edilmesi karşısında, öfkenin suç kastını kaldırmayacağı, tehdit suçunda tasarlama öğesinin bulunmadığı, söylenen sözlerin objektif olarak elverişli ve yeterli olması nedeniyle tehdit suçunun oluştuğu gözetilmeden, “önceden tasarlanmadığı, aradaki gerginlikten dolayı söylendiği, mağdurda ciddi bir korku yaratmadığı, manevi unsurun bulunmadığı..” şeklindeki kanuni ve yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi,
b)Yaralamaya teşebbüs suçu yönünden, olayda kullanılan demir parçasının silahtan sayılıp sayılmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın CMK'nın 7. maddesi gözetilerek sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın 1412 sayılı CMUK'nın 323. maddesi uyarınca görevli O Yer Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---
T.C.
Yargıtay
4. Ceza Dairesi
2011/17143 E., 2013/10478 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Sanığın mağduru tehdit ederken elinde çekiç bulunduğunun iddia ve kabul edilmesi, çekicinde TCK’nın 6/1-f maddesinde belirtilen fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli silah olması karşısında, eylemin TCK’nın 106/2-a maddesinde belirtilen silahla tehdit suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçelerle anılan maddenin 1. fıkrası uygulanarak eksik ceza belirlenmesi,
2-Sanığın aşamalardaki savunmalarında olayın karşı tarafın haksız eylemleri nedeniyle meydana geldiğini belirtmesi karşısında, olayın başlangıç ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin hangi taraftan geldiği değerlendirilip, sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanma olanağı bulunup bulunmadığının tartışılmaması,
3-Kabule göre de; 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve TCK’nın 7/2 madde ve fıkrası uyarınca sanık yararına olan 5728 sayılı Kanunun 562. maddesinin 1. fıkrası ile CMK’nın 231/5 madde ve fıkrasında öngörülen, hükmolunan cezanın geri bırakılması sınırının iki yıla çıkarılması ve söz konusu 562. maddesinin 2. fıkrası ile de CMK’nın 231/14 madde ve fıkrasındaki, suçun soruşturulması ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olması koşulunun kaldırılması karşısında, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık ...’in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.