A
Admin
Yönetici
Yönetici
T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/9329 E., 2016/6885 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili, dava dilekçesi ile; davacının ..., ..., 44710 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 870/6523 payını malik N. A.'dan 22.04.2011 tarihinde 500.000,00 TL bedelle satın aldığını, ortaklara da Yenimahalle 4.Noterliğinin 29.04.2011 tarih ve 9559 yevmiye nolu ihtarnamesi ile şufa hakkını kullanabileceklerini bildirdiğini, davalı tarafından davacının aleyhine açılan şufa davasında haksız olarak bedelde muvazaa iddiasının ileri sürüldüğünü, yapılan bilirkişi incelemesinde taşınmazın satış bedelinin 522.000,00 TL değerinde bulunduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin peşin para vererek taşınmazı satın aldığını, davalının da şufa bedelini derhal vadeli hesaba depo etmesi gerekirken depo etmediğini, aradan geçen süre boyunca 508.250,00 TL'nin haksız olarak davalı yanında bulunduğunu, ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/218 Esas sayılı dosyasında şufa bedelinin geç depo edilmesinin sebepsiz zenginleşmeye neden olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 20.000,00 TL'nin davalıdan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesi ile; sebepsiz zenginleşmenin koşullarının oluşmadığını, mahkemenin öngördüğü süre içerisinde bedelin depo edildiğini, yargılama sırasında davacının da fiili taksim iddiasında bulunduğunu, mahkemece bu iddianın da araştırıldığını, davanın kabul edildiğini, tescilin davacının temyiz ve karar düzeltme talepleri nedeniyle geciktiğini belirterek; davanın reddini istemiştir. Mahkemece; Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 2007/19419 Esas, 2008/3040 Karar sayılı kararına dayanılarak, şufa hakkına konu yapılan payın satış tarihi ile paranın mahkeme veznesine depo edildiği tarih arasında uzun bir sürenin geçmiş olması, bu zaman kesiti içerisinde paranın satın alma gücünde meydana gelen değer düşüklüğü, davacının nedensiz fakirleştiği, zararın ödenmesi gerektiği gerekçesi ile; davanın kabulüne, 20.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, davalının paydaş olduğu taşınmazı davacı, taşınmazın paydaşlarından dava dışı N.'den 22/04/2011 tarihinde 500.000,00 TL bedelle satın almıştır. Davalı 16/05/2011 tarihinde açtığı dava ile tarafların satış bedelinde muvazaa yaptıklarını, satış bedelinin ön alım davasını önlemek için danışıklı olarak yüksek gösterildiğini ileri sürerek satış bedelini ödemek koşulu ile davalının satın aldığı payın adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece tarafların bedelde muvazaa ve fiili taksim iddialarının değerlendirilmesi için keşif yapılmış, davacıya şufa bedeli olan 508.250.00 TL depo etmesi için 2 haftalık süre verilmiş, şufa bedeli verilen bu süre içerisinde ödenmiştir. Mahkemece taşınmazdaki davalıya ait payın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, şufa bedeli olarak dosyada bulunan bedelin davalıya ödenmesine karar verilmiş, davalının karar düzeltme talebi Yüksek Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 08/05/2014 tarih, 2014/3602 E -2014/6036 K.sayılı kararı ile reddedilmiştir. Sebepsiz zenginleşme için, bir taraf zenginleşirken diğer tarafın fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Sebepsiz zenginleşmeden söz edebilmek, için öncelikle, davalının mal varlığında bir çoğalmanın meydana gelmesi gerekir. Bu zenginleşme, mal varlığının artması şeklinde olabileceği gibi, azalmasının önlenmesi şeklinde de olabilir. Zenginleşmenin miktarı istenebilecek alacağın da üst sınırını oluşturur. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan, tahakkuk etmemiş veya varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hata sonucu verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Davacı, bu dava ile aradan geçen zaman içerisinde şufa bedeli ile taşınmazın değeri arasında fahiş fark olduğunu ileri sürerek, uğradığı zararın tazminini istemiştir. Somut olayda; davalı yasal hakkını kullanarak şufa davası açmış, şufa davasının yargılaması sırasında mahkeme tarafların ileri sürdüğü bedelde muvazaa ve fiili taksim iddialarını araştırmak durumunda kalmış, davalı ön alım bedelini mahkemece verilen süre içerisinde mahkeme veznesine depo ederek ödemiştir. Davalının şufa davasını açtığı 16/05/2011 tarihi ile mahkeme kararının kesinleştiği 08/05/2014 tarihine kadar geçen süre içinde yargılamanın uzamasına neden olacak hiç bir kusuru da yoktur. Diğer anlatım ile somut olayda sebepsiz zenginleşmenin koşulları oluşmamıştır. Dairemizin görüşü bu yöndedir. (3.H.D. 2015/7480 E–2015/15720 K.sayılı ve 14/10/2015 tarihli kararı). Mahkemece, anılan nedenler ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. --- T.C. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/7480 E., 2015/15720 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/03/2014 NUMARASI : 2011/685-2014/158 Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle; taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan 21.10.2014 gününde temyiz eden davalı vekili Av. İ.. K.. ve aleyhine temyiz olunan davacı vekili Av. A. M. geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra nevakısın giderilmesi bakımından dosya mahalline geri çevrilmiş, bu kez yeniden gelmekle; belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü. Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazı dava dışı Ülfet Baykal'dan 09/07/2003 tarihinde 150.00,00 TL bedelle satın alarak tapuya tescil ettirdiğini, müvekkilinin satın aldığı taşınmazın diğer hissedarı olan davalı A.. D..'ın şufa hakkına istinaden müvekkili aleyhine Küçükçekmece 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/344 E.sayılı dosyası ile açtığı şufa davasının reddedildiğini, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 2007/6337 E.-7670 K.sayılı ilamı ile bozulduğunu, yerel mahkemece Yargıtay ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek onandığını, davalının şufalı payın satış tarihi olan 09/07/2003 tarihinden 7,5 yıl sonra 10/01/2011 tarihinde şufa bedelini mahkeme veznesine depo ettiğini, müvekkilinin ödediği parayı 7,5 yıl sonra aldığını, müvekkilinin 2003 yılında 150.000,00 TL bedelle satın aldığı taşınmazın şu an itibariyle 300.000,00 TL-400.000,00 TL civarında olduğunu, davalının sebepsiz zenginleşirken müvekkilinin de sebepsiz fakirleştiğini ileri sürerek, müvekkilinin bedeli ödediği tarih ile paranın depo edildiği tarih arasında, objektif nedenlerle paranın değerindeki değişikliğin belirlenerek müvekkilinin uğramış olduğu zararın, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile şufa bedelinin ödendiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah ile talebini 219.000 TL'ye yükseltmiştir. Davalı dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediğini, taraflar arasında şufa davasının görüldüğünü, mahkemece tayin edilen şufa bedelinin depo edilerek dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile davalı adına tescil edildiğini, taraflar arasında kaziyeyi muhkeme olduğunu, kaziyeyi muhkemenin olduğu yerde aynı mevzu ve sebeple dava ikame edilemeyeceğini, şufa davasında bedelin tartışıldığını, davalının mahkemenin depo kararı ile 152.270 TL ödediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 09.07.2003 tarihinde davacının satış bedeli olarak ödediği 150.000,00 TL'nın denkleştirici adalet ilkesine göre, paranın kendisine iade edildiği 10.01.2011 tarihine kadar aradan geçen uzun zaman süresi içerisinde paranın değişik yatırım araçları ile (döviz, faiz, altın) değerlendirilmesi halinde ödeme tarihi itibariyle 369.000,00 TL olacağı, bu miktardan davacının tahsil ettiği 150.000,00 TL satış bedelinin mahsubundan sonra davacının zararının 219.000,00 TL olacağı anlaşıldığından, davalının bu miktar kadar sebepsiz zenginleşmiş olduğu gerekçeleriyle 219.000 TL'nın 10.01.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, davalının paydaş olduğu taşınmazı davacı, taşınmazın paydaşlarından dava dışı Ü. B. dan 09.07.2003 tarihinde 150.000,00 TL bedelle satın almıştır. Davalı 12.05.2004 tarihinde açtığı dava ile tarafların satışta muvazaa yaptıklarını, gerçek satış bedelinin 50.000.000 TL olduğunu, satış bedelinin ön alım davasını önlemek için danışıklı olarak yüksek gösterildiğini, satıcı paydaşın, payını satacağını kendisine bildirmediğini ileri sürerek satış bedeli ve satış giderlerini ödemek koşulu ile davalının satın aldığı payın adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılamada, davacıya şufa bedeli ve masraflar olmak üzere toplam 155.240 TL depo etmesi için 15 günlük süre verilmiş, davacı şufa bedelini verilen bu süre içerisinde yatırmıştır. Mahkemece de taşınmazdaki davalıya ait paya yönelik tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, şufa bedeli olarak dosyaya sunulan teminat mektubunun karşılığı olan bedelin davalıya ödenmesine karar verilmiş, karar davalının karar düzeltme talebi Yüksek Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 25.11.2010 gün, 2010/11392 E.-12880 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Davacı, bu dava ile aradan geçen zaman içerisinde şufa bedeli ile taşınmazın değeri arasında fahiş fark olduğunu ileri sürerek uğradığı zararın tazminini istemiştir. Davacının, hem yasal hakkını kullanarak açtığı şufa davası nedeniyle hem de şufa davasının açıldığı 12.05.2004 tarihi ile mahkeme kararının kesinleştiği tarihe kadar geçen süreç içerisinde, yargılamanın uzun sürmesinde, davalının bir kusuru olmadığı gibi, davalı ön alım bedelini de mahkemece verilen süre içerisinde teminat mektubu olarak mahkeme veznesine depo ederek yatırmıştır. Kaldı ki bu süreçte davacının taşınmazı kullanmadığı da iddia edilmemiştir. Hal böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. SONUÇ; Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.100 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı tarafa verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.