YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ'NİN UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMA SUÇUNA İLİŞKİN KARARLARI

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2018/5569 E., 2019/1182 K.

"İçtihat Metni"


Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi

Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma (Her iki sanık hakkında)

Hükümler : a) Mahkûmiyet (Sanık ... hakkında) b) Beraat (Sanık ... hakkında)


Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Olay, yakalama, araç arama ve muhafaza altına alma tutanağına göre, sanık ...'ın da içinde bulunduğu sürücülüğünü diğer sanık ...’ın yaptığı aracın kasasının orta kısmında 22 paket halinde 136300 gram kenevir (esrar) ele geçirilmesi, ele geçen maddelerin miktarı, araçtaki yoğun esrar kokusu, sanıkların aynı araçta birlikte yakalanmaları, yakalandıkları sıradaki davranış tarzları, olaya ilişkin anlatımları ve dosya içeriği dikkate alındığında, sanıkların TCK'nın 37/1. madde ve fıkrası kapsamında iştirak halinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işledikleri sabit olduğu halde;

1- Sanık ... hakkında da mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçeyle beraat kararı verilmesi,

2- Sanık ...'ın, suç ortakları olarak belirttiği...ve kardeşi ... ile.... hakkında aynı olayla ilgili Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesine açılan 2015/275 esas sayılı dava dosyasının getirtilip bu dosya ile birleştirilmesi, hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise bu dosya içine konulması ve sonucuna göre her iki dosyadaki delillerin birlikte tartışılarak sanık ... hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,

3- Adli emanetin 2014/125 sırasında kayıtlı poşet parçalarının, TCK'nın 54/1. maddesi uyarınca müsaderesi yerine, dosyada delil olarak saklanmasına karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanık ... müdafii ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, 25.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2017/2760 E., 2021/578 K.

"İçtihat Metni"


Mahkeme : İSTANBUL 7. Ağır Ceza Mahkemesi

Suç : Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma

Hükümler : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ

1-İstanbul Kriminal Polis Labarotuvarı Müdürlüğü'nün 09.06.2010 tarihli ekspertiz raporunda sanıklardan ele geçen "maddenin uyuşturucu ve uyarıcı maddeler arasında değerlendirilmeyen JWH-018 etken maddesini içerdiğinin" belirtildiği, yine dosya içerisinde yer alan Adli Tıp Kurumu'nca tanzim olunan 15.11.2013 tarihli raporda, ele geçirilen maddenin JWH-018 olduğu ve 13.02.2011 tarih ve 27845 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 07.01.2011 tarih ve 2011/1310 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkındaki Kanun kapsamına alındığının bildirildiği, maddenin suç tarihinde 5237 sayılı TCK'nın 188. maddesinde, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkındaki Kanun ve 3298 sayılı Kanun ile Uyuşturucu Maddelere Dair 1961 TEK sözleşmesi'nin 1 ve 2 numaralı cetvellerinde yer almadığı; 2313 sayılı Kanun'un 19. maddesinin verdiği yetki uyarınca Resmi Gazete'de yayımlanan 07.11.2011 tarih ve 2011/1310 sayılı bakanlar kurulu kararı ile Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkındaki Kanun kapsamına alındığı anlaşılmış olmakla; Raporlarda belirtilen "JWH-018 isimli maddenin" uyuşturucu ve uyarıcı madde etkisi doğuran bir madde olup olmadığı Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu'ndan; üretiminin resmi makamların iznine veya satışının yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olup olmadığının Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğünden sorulması, sonucuna göre eylemin TCK'nın 188. maddesinin 6. fıkrasında düzenlenen uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran madde ticaretini yapma suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılarak, sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması,

Kabule göre de;

2- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikler nedeniyle bu maddenin uygulanması açısından sanıkların durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin BOZULMASINA 19.01.2021 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.

---

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2017/7745 E., 2018/3634 K.

"İçtihat Metni"


Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi

Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

Hüküm : Mahkûmiyet

Temyiz incelemesi, sanık müdafiinin isteği üzerine duruşmalı olarak yapıldı.

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenlerin dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Suç konusu maddelerin esrar ve MDMA içeren tabletler olmasına rağmen, eroin olduğundan bahisle TCK’nın 188/4-a maddesinden de artırım yapılması,

2- Yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporunda ... Market isimli iş yeri ile 32 nolu sağlık ocağı arasında 186,40 m bulunduğu belirtilmiş ise de; ölçüm yapılan güzergahın denetime elverişli krokisinin bulunmadığı anlaşıldığından; gerektiğinde yeniden keşif yapılarak olay yeri ile sağlık ocağı arasındaki en yakın mutad yürüyüş mesafesinin güzergahını gösterir şekilde krokisinin çizdirilmek suretiyle tespit ettirilmesi, ayrıca sağlık ocağına bitişik yeşil alanın sağlık ocağının müştemilatı mı, yoksa umumi park mı olduğunun açıklığa kavuşturularak kroki üzerinde gösterilmesi, sonucuna göre sanık hakkında TCK’nın 188/4-b maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları ile duruşmadaki savunması bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, tutuklama koşullarında değişiklik olmaması ve tutuklama tarihine göre sanık hakkındaki salıverilme isteğinin reddine, 19.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TEFHİM TUTANAĞI

19.04.2018 günü saat 13.30'da oybirliğiyle verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı ...’ın huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Av. ...'ın yokluğunda usulüne uygun şekilde 19.04.2018 tarihinde yöntemine uygun biçimde, açık olarak okunup anlatıldı.

---

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2017/3142 E., 2019/4219 K.

"İçtihat Metni"


Mahkeme : Asliye Ceza Mahkemesi

Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma

Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;

a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ise, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” , karar verilmesi,

b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan beraat kararı verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, TCK'nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi,

Gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

2- Kabule göre; kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen, dava tarihi öncesinde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığı teknik yöntemlerle de saptanmayan sanığın, aleyhinde yeterli ve kesin delil bulunmadığı aşamada, kendisinden başka üç kişinin daha içinde bulunduğu aracın yakınında yerde bulunan suç konusu uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu söyleyerek suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım etmesi sebebiyle hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 24/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

10. Ceza Dairesi

2020/20950 E. , 2021/4171 K.

"İçtihat Metni"


Mahkeme : HAKKARİ 1. Ağır Ceza Mahkemesi

Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma

Hüküm : Mahkûmiyet ve araç müsaderesi


Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Temyiz incelemesi, sanık ... hakkında hükmedilen cezanın süresi dikkate alınarak, 5320 sayılı Kanunun 8/1, 1412 sayılı CMUK’nın 318 ve CMK'nın 299. maddeleri uyarınca sanık ... hakkında duruşmasız, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen sanıklar ... ve ... müdafii duruşmaya gelmediğinden sanıklar ... ve ... hakkında duruşmasız, sanık ... müdafiinin süresindeki istemi nedeniyle sanık ... hakkında duruşmalı yapılmıştır.

1- Malen sorumlu vekilinin, ...plakalı aracın müsaderesine ilişkin karara yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:

17.05.2016 tarihinde tefhim edilen hükmün, CMUK’nın 310/1. maddesinde belirtilen bir haftalık yasal temyiz süresinden sonra malen sorumlu vekili tarafından 20.07.2016 tarihinde temyiz edildiği anlaşıldığından, malen sorumlu vekilinin temyiz isteğinin CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,

2- Sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği ve kolluk görevlilerince Cumhuriyet savcısına haber verilerek alınan talimat doğrultusunda önleme arama kararına istinaden arama yapıldığından yapılan aramanın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Suç tarihi “sanık ... yönünden 21.05.2012” olarak belirtilmesi yerine her bir sanık yönünden suç tarihlerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği gözetilmeden sanık ayrımı yapılmaksızın karar başlığında suç tarihinin “2012 yılı” olarak belirtilmesi,

2- Sanığa verilen adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında, TCK’nın 52/4. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması, ayrıca 24 taksitte ödenmesine karar verildiği halde taksit aralıklarının gösterilmemesi ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtar edilmemesi suretiyle TCK’nın 52/4. maddesine aykırı davranılması,

3- TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak hükümden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı ile duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenlerle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;

1- Gerekçeli karar başlığında “2012 yılı” olarak belirtilen suç tarihinin çıkarılarak yerine “Sanık ... yönünden; 21.05.2012” olarak yazılması,

2- Sanığa verilen adli para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin hüküm fıkrasının A-) bendinin 2. bölüm 4. paragrafının son cümlesinin hükümden çıkarılarak yerine “TCK’nın 52/4. maddesi gereğince adli para cezasının birer ay ara ile 24 eşit taksitte ödenmesine, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtarına” ibaresinin yazılması,

3- Hüküm fıkrasının TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili paragrafın hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine "Sanık hakkında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli iptal kararı ve 7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler gözetilerek TCK'nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına" ibaresinin yazılması, suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3- Sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:

Suç konusu eroin maddesinin miktarına bağlı olarak önem ve değeri ile oluşturduğu tehlikenin ağırlığı nedeniyle, TCK'nın 3. maddesindeki orantılılık ilkesi ve aynı Kanunun 61. maddesindeki ölçütlere göre, temel hapis cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiri ve aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Suç tarihi “sanık ... yönünden; 07.04.2012” olarak belirtilmesi yerine, her bir sanık yönünden suç tarihlerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği gözetilmeden sanık ayrımı yapılmaksızın karar başlığında suç tarihinin “2012 yılı” olarak belirtilmesi,

2- Gerekçeli karar başlığında tutuklama ve tahliye tarihlerinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-d maddesine aykırı davranılması,

3- TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak hükümden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;

1- Gerekçeli karar başlığında “2012 yılı” olarak belirtilen suç tarihinin çıkarılarak yerine “Sanık ... yönünden; 07.04.2012” olarak yazılması,

2- Gerekçeli karar başlığına sanığın kimlik bilgilerinden sonra gelmek üzere “Tutuklama tarihi: 13.02.2013 Tahliye tarihi: 12.03.2013” ibaresinin yazılması,

3- Hüküm fıkrasının TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili paragrafın hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine "Sanık hakkında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli iptal kararı ve 7242 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler gözetilerek TCK'nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına" ibaresinin yazılması, suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

4- Sanık ... hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği ve kolluk görevlilerince Cumhuriyet savcısına haber verilerek alınan talimat doğrultusunda önleme arama kararına istinaden arama yapıldığından yapılan aramanın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Sanık hakkında, iddianamede ve iddia makamının esas hakkındaki mütalaasında TCK’nın 192/3. maddesinin uygulanmasının talep edildiği anlaşıldığından, bu maddenin uygulanmama ihtimali nedeniyle sanığa ek savunma hakkı verilmeden ve herhangi bir gerekçe de gösterilmeden TCK’nın 192/3. maddesinin uygulanmaması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,

2- Sanığın adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkûmiyeti olduğu halde hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması,

3- Suç tarihi “sanık ... yönünden 21.05.2012” olarak belirtilmesi yerine her bir sanık yönünden suç tarihlerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği gözetilmeden sanık ayrımı yapılmaksızın karar başlığında suç tarihinin “2012 yılı” olarak belirtilmesi,

4- Gerekçeli karar başlığında gözaltı, tutuklama ve tahliye tarihlerinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-d maddesine aykırı davranılması,

5- Sanığa verilen adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında, TCK’nın 52/4. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması, ayrıca 24 taksitte ödenmesine karar verildiği halde taksit aralıklarının gösterilmemesi ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtar edilmemesi suretiyle TCK’nın 52/4. maddesine aykırı davranılması,

6- TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak hükümden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazı bu nedenlerle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bozma nedenine göre CMUK’nın 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine,

5- Sanıklar ... ve ... hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde:

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği ve kolluk görevlilerince Cumhuriyet savcısına haber verilerek alınan talimat doğrultusunda önleme arama kararına istinaden arama yapıldığından yapılan aramanın hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Sanıkların 07.04.2012 ve 21.05.2012 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma eylemleri nedeniyle, mahkemece her iki suçtan ayrı ayrı cezalandırılmalarına karar verildiği, sanıkların 07.04.2012 ve 21.05.2012 tarihli eylemleri arasında, her iki eylemin de iddianame tarihinden önce işlenmesi nedeniyle hukuki kesinti oluşmadığı, sanıkların yenilenen kasıt ile ikinci suçu işlediklerinin söylenemeyeceği, aynı suç işleme kararı ile hareket ettikleri anlaşıldığından, sanıklar hakkında tek bir uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyet kararı verilip, zincirleme suç nedeniyle haklarında TCK’nın 43. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- Suç tarihlerinin sanıklar yönünden “07.04.2012 ve 21.05.2012” olarak belirtilmesi yerine, her bir sanık yönünden suç tarihlerinin ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği gözetilmeden sanık ayrımı yapılmaksızın karar başlığında suç tarihinin “2012 yılı” olarak belirtilmesi,

3- Gerekçeli karar başlığında gözaltı, tutuklama ve tahliye tarihlerinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-d maddesine aykırı davranılması,

4- Sanıklara verilen adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında, TCK’nın 52/4. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması, ayrıca 24 taksitte ödenmesine karar verildiği halde taksit aralıklarının gösterilmemesi ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin ihtar edilmemesi suretiyle TCK’nın 52/4. maddesine aykırı davranılması,

5- TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak hükümden sonra 15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanunun 10. maddesi ile yapılan değişiklik nedeniyle TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

6- Suça konu uyuşturucu maddelerden Erzurum ve Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce alınan şahit numunelerin müsaderesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden şahit numunelerin imhasına karar verilmesi,

7- Suça konu uyuşturucu maddelerin müsaderesine karar verilirken TCK’nın 54. maddesinin 4. fıkrasının gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,

Kanuna aykırı, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükümlerin BOZULMASINA,

31.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


TEFHİM TUTANAĞI

31.03.2021 tarihinde verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı....ün katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Av. ... ...ın yokluğunda, 08.04.2021 tarihinde, açık olarak okundu.
 
Geri
Üst