A
Admin
Yönetici
Yönetici
T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2021/3967 E., 2021/5195 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve reddedilen kendi manevi tazminat talebi yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri, yoksulluk nafakasının miktarı ile velayet düzenlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-karşı davacı kadının "Erkeğin boşanma davasının kabulüne" yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; İlk derece mahkemesince bu yöne ilişkin olarak verilen hüküm davalı -karşı davacı kadın tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davalı-karşı davacı kadının, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; a) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı -karşı davalı erkeğin tüm, davalı -karşı davacı kadının ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. b) İlk derece mahkemesince karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, tarafların ortak çocukları 2008 doğumlu ... ile 2012 doğumlu ...'nun velayetlerinin davacı-karşı davalı babaya verilmesine hükmedilmiş, davalı-karşı davacı annenin bu yöne ilişkin istinaf talebi bölge adliye mahkemesince esastan reddedilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Velayet ve kişisel ilişki düzenlenirken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararıdır" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme md.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 34.3/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b). Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velayet düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Tarafların davayı kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Dosyanın incelenmesinde; alınan 15.03.2018 tarihli ilk sosyal inceleme raporunda ortak çocuklardan ... uzmana, babasının içki içerek annesine şiddet uyguladığını, babasının iki üç gün önce okula gelerek kendisine " Amcalarla görüşmeye gittiğinde o amcalara (annenin) eve erkekler getirdiğini söyle, bunları söylemezsen beni hapse atarlar bir daha yüzümü göremezsin" dediğini, evde babasının, babaannesinin ve yengesinin annesini sevmediklerini ve annesine küfür ettiklerini, parmağının okulda top oynarken kırıldığını, kendisini döven ya da kızan kimsenin olmadığını, babasında kalmak istediğini beyan etmiştir. Rapor tarihinde henüz 6 yaşını doldurmayan ortak çocuk ... ise beyanında, babasının içki içtiğini ve sürekli annesini dövdüğünü, annesini dışarıya atarak kapıyı üzerine kilitlediğini, annesinin ağladığını, annesinde kalmak istediğini beyan etmiştir. Uzman ise görüş kısmında, her iki çocuğun halen anne yanında bulunduklarını, ortak çocuk ...'in beyan verirken tedirgin ve kaygılı olduğunu, daha bir şey sorulmadan babasında kalmak istediğini söylediğini, ...'nun ise daha rahat ve paylaşıma açık davrandığını, her iki çocuğun da ebeveynleri tarafından yönlendirilmiş olabileceklerini, yaşları itibariyle daha çok anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duydukları bir dönemde olduklarını, annenin çocukların velayetini almaya fiziksel ve psikolojik bir engelinin bulunmadığını, velayet konusunda istekli olduğunu, çocukların anneleri ile olmalarının yüksek menfaatlerine olacağını beyan etmiştir. Aynı uzman 23.12.2019 tarihli ek raporunda ise, davalı-karşı davacı kadının gayri ahlaki bir yaşantısının olduğunun, davacı-karşı davalı erkeğin ise küfür ve hakaret ettiğinin, alkol kullandığının ve şiddet uyguladığının iddia edildiğini, bu iddialar çerçevesinde mesaj ve ses kayıtlarının sunulduğunu ve tanıkların dinlendiğinini, mahkemede oluşacak kanaate göre velâyet konusunda karar verilmesinin uygun olacağını beyan etmiştir. Aldırılan son raporda ise çocuklardan ...'in baba yanında kalmaya başladığı, küçük ... ile annenin ise mahkemenin tedbir kararı uyarınca ortak evde birlikte yaşadıkları, erkeğin bu evin elektrik ve doğalgazını kapattırdığı için görüşme tarihinde küçük ...'nun üşüterek hasta olduğunun gözlemlendiği, annenin küçüğü asla bırakamayacağını çocuklarının kendisine ihtiyaçlarının olduğunu beyan ederek ağladığı, baba çalıştığından büyük çocuk ...'e babaanne ve dedesinin baktığı, annenin velayet sorumluluğunu alabilecek yeterlilikte olmadığına yönelik ifadelerle velayet konusunda takdirin mahkemeye bırakıldığı yönünde görüş bildirildiği görülmüştür. Toplanan delillerden, davalı-karşı davacı kadının başka erkeklerle mesajlaşarak güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu sabit ise de gayrı ahlaki bir yaşam sürdürdüğü ispatlanamamıştır. Özellikle çocuklardan ...'in uzmana verdiği beyanlar ve son raporda kadın ve çocuklardan ...'nun yaşadıkları ortamın fiziki koşulları dikkate alındığında babanın çocuklar üzerindeki yönlendirme ve baskısı ile davalı -karşı davacı kadına karşı öfkesinin yoğun olduğu, çocukların yaş, gelişimleri de gözetildiğinde anne bakım ve şefkatine daha çok ihtiyaç duydukları bir dönemde bulundukları, annenin velayet görevini ağır ihmal durumunun somut delillerle ispatlanamadığı, baba, babaanne ve yengenin anneye karşı olumsuz tutum ve söylemlerinin çocuklar tarafından da beyan edildiği, velayet düzenlemesinde asıl olanın çocukların üstün menfaatinin korunması olduğu, kişisel öfke ve intikam duygularının kesinlikle çocukların üstün menfaatlerine tercih edilemeyecekleri, kaldı ki babanın uzun süreli şehir dışı işlerde çalışması nedeniyle velayeti alması durumunda çocuklara babaanne ve dedenin bakacağı hususu da gözetildiğinde tarafların ortak çocukları 2008 doğumlu ... ve 2012 doğumlu ...'nun velayetlerinin davalı-karşı davacı annelerine verilmesine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Davalı-karşı davacı kadının "Erkeğin boşanma davasının kabulüne" yönelik temyiz dilekçesinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple REDDİNE, temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda (2/b) bendinde gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (2/a) bendinde gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın ...'a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 292.10 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran ...'e geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 23.06.2021 (Çrş.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/581 E., 2020/2382 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi KARAR DÜZELTME İSTEYEN : Davacı Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; kısmen bozulmasına-kısmen onanmasına dair Dairemizin 15.10.2019 gün ve 2019/4491-2019/10161 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.09.2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir. 1-Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan karar düzeltme itirazları yersizdir. 2-Mahkemece, davacı baba tarafından açılan velayetin düzenlenmesi davasının yapılan yargılaması sonucunda davanın kabulü ile ortak çocuk Enes'in velayetinin anneye, ortak çocuk Ender’in velayetinin ise davacı babaya verilmesine karar verilmiştir. Kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 15.10.2019 tarih ve 2019/4491 esas ve 2019/10161 karar sayılı ilamı ile hükmün "Velayet kendisine bırakılmayan eşle diğeri arasında kişisel ilişki düzenlenirken kardeşlerin birbirini görmelerine olanak sağlayıcı şekilde düzenleme yapılmasının kardeşlik ilişkisinin gelişmesi için önemli olduğu, bu bakımdan kardeşlerin birbirini görecek şekilde ve tatil dönemleri de araştırılarak kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı" belirtilerek bozulmasına karar verilmiş, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümler ise onanmıştır. Mahkemece velayeti anneye bırakılan ortak çocuk Enes ile baba arasında çocuğun yurt dışına çıkarılmamak koşuluyla kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir. Davacı baba Almanya'da yaşamaktadır. Velayeti anneye bırakılan küçükle baba arasında kurulan kişisel ilişki küçüğün fikri ve bedeni ilişkisinin gelişmesi ile babalık duygularının da tatminini gerektirir. Bu husus nazara alınmadan ortak çocuk Enes ile baba arasında yer sınırlaması yaparak kişisel ilişki tesisi doğru olmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında kişisel ilişki yönünden yer sınırlaması yapılmaması gerektiği de belirtilmek suretiyle bozma kararı verilmesi gerekirken, ilk incelemede bu husus gözden kaçırılmış olduğundan davacı babanın karar düzeltme isteminin bu yönden kabulüne ve Dairemizin kısmen onama-kısmen bozmaya dair ilamının 2. bendinde bu bozma sebebi de eklenerek yerel mahkeme kararının değişik gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple, davacının kişisel ilişkiye ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 15.10.2019 tarih ve 2019/4491 esas ve 2019/10161 karar sayılı kısmen onama kısmen bozmaya dair ilamının 2. bendine "Mahkemece velayeti anneye bırakılan ortak çocuk Enes ile baba arasında çocuğun yurt dışına çıkarılmamak koşuluyla kişisel ilişki tesisine karar verilmiştir. Velayeti anneye bırakılan küçükle baba arasında kurulan kişisel ilişki küçüğün fikri ve bedeni ilişkisinin gelişmesi ile babalık duygularının da tatminini gerektirir. Bu husus nazara alınmadan ortak çocuk Enes ile baba arasında yer sınırlaması yaparak kişisel ilişki tesisi doğru olmamıştır" şeklindeki bozma sebebinin eklenmesine, hükmün belirtilen şekilde değişik gerekçeyle BOZULMASINA, davacının diğer karar düzeltme isteklerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen REDDİNE, karar düzeltme harcının istek halinde yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 01.06.2020 (Pzt.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/1715 E., 2020/2415 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, tarafların ortak çocuğu Görkem Şahan 2009 doğumlu olup velayeti davalı anneye verilmiştir. Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "Üstün yararı" (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m. 1; TMK m. 339/1. 343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Velayet kamu düzenine ilişkin olup re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Mahkemece davacı baba tarafından açılan velayet davasının yargılaması yapılırken yaşı sebebiyle velayet konusunda görüşünü açıklama olgunluğuna erişen ortak çocuk ... ın görüşüne başvurulmadığı gibi çocuk ile anne ve babanın yaşam koşullarının ve çocuk ile ebeveynlerin ilişkilerinin değerlendirilmesi bakımından sosyal inceleme raporu da alınmamıştır. O halde; velayet konusunda idrak çağında bulunan ortak çocuk ... 'ın eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek velayet hakkındaki görüşünün sorulması ve 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 5. maddesi gereğince aile mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının yaşanılan ortamında da inceleme yapmak sureti ile araştırılması ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip velayet konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.06.2020 (Pzt.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/4491 E., 2019/10161 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından ortak çocuk...'in velayeti, kişisel ilişki süresi ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 15/10/2019 günü temyiz eden davacı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davalı ... ve vekili gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Ortak çocuklardan ...'in velayeti anneye, ...'in ise babaya bırakılmıştır. Velayet kendisine bırakılmayan eşle diğeri arasında kişisel ilişki düzenlenirken kardeşlerin birbirini görmelerine olanak sağlayıcı şekilde düzenleme yapılması kardeşlik ilişkisinin gelişmesi için önemlidir. Bu bakımdan kardeşlerin birbirini görecek şekilde ve tatil dönemleri de araştırılarak kişisel ilişki tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 2.037 TL vekalet ücretinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 15.10.2019 (Salı) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/5047 E., 2019/12018 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından; kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet kamu düzenine ilişkin olup, velayet düzenlemesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. Ana - baba ve çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir. Boşanmanın ileriye yönelik etkilerini hafifletmekte ve çocuğun boşanmadan sonraki hayata alışmasındaki en önemli etken, çocuğun hayatında kararlılık ve sürekliliğin sağlanmasıdır. Ortak çocuk henüz 5 yaşında olup, yaşı dikkate alındığında, anne bakım ve şefkatine muhtaçtır. Çocuğun üstün yararının tespiti amacıyla düzenlenmiş bulunan dosyada mevcut uzman görüşleri içinde de anneye verilmesine engel bir durumun olmadığı da dikkate alındığında; ortak çocuğun belirli aralıklarla her iki ebeveyn yanında kaldığı, anne ile kurduğu bağ, yaşı ve içinde bulunduğu gelişim döneminin özellikleri, anne varlığının küçüğün psiko-sosyal gelişimi açısından önemi, annenin sergilediği ebeveyn tutumu ve küçüğe yaklaşımı, göz önüne alındığında velayetin anneye verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile velayetin babaya verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 06/03/2019 tarih, 2017/2687 esas ve 2019/419 karar sayılı kararının, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesine göre BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 09.12.2019 (Pzt.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/906 E., 2019/1745 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı anne, boşanma ile velayeti davalı babaya bırakılan ortak çocuk 03.08.2008 doğumlu ...'nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece baba tarafından velayet görevinin gereği gibi yerine getirildiği ve velayetin değiştirilmesini gerektiren bir sebebin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de, aynı yönde karar vermesi; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu uyarınca velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri; özellikle çocukları şahıslarına, bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir însan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunlu olup, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Buna göre velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak olduğundan, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini engelleyen ve süreklilik arz edeceği anlaşılan her olay, tehlikenin büyüklüğü, doğuracağı onarılması güç sonuçlar değerlendirilerek sonuca varılmalı; velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde öncelikle çocuğun yararı göz önünde tutulmalıdır. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; tarafların boşanmalarına ilişkin kararın 15.11.2011 tarihinde kesinleştiği, tarafların ortak çocuğu 05.10.2010 doğumlu Yağmur'un velayetinin davacı anneye, 03.08.2008 doğumlu Hüseyin Arda'nın velayetinin ise davalı babaya bırakıldığı, tanık beyanlarından ve mahkemece alınan sosyal inceleme raporlarında geçen beyanlardan; velayeti davalı babada bulunan ortak çocuk Hüseyin Arda'nın fiilen babaanne ve büyükbaba ile birlikte yaşadığı, davalı babanın yeni eşi ve yeni eşinden olma çocukları ile birlikte yaşadığı eve arada sırada gittiği, davalı babanın sosyal inceleme raporunu düzenleyen bilirkişiye son 6 yıldır uyuşturucu madde kullandığı ve bu sebeple tedavi gördüğüne ilişkin beyanda bulunduğu, davalı babanın davaya konu çocuğa karşı ilgisiz olduğu anlaşılmaktadır. Davacı anne hakkında yapılan sosyal inceleme raporunda ise, annenin velayet görevini üstlenmesine engel bir durumun bulunmadığı rapor edilmiştir. Gerçekleşen bu duruma göre; ortak çocuğun, velayet görevinin gereklerini fiilen yerine getirmeyen, çocuğa ilgi göstermeyen ve uzun süreli olarak uyuşturucu madde kullanan davalı baba yanında kalması, onun fiziksel ve ruhsal gelişimini olumsuz etkileyecek nitelikte olup, kardeşlerin bir arada yaşamalarının gelişimlerine sağlayacağı olumlu katkılar ile çocuğun üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine de karar verilebileceği dikkate alındığında, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde davanın kabulü ile dava konusu ortak çocuğun velayetinin değiştirilmesine karar verilmesi gerekirken, babanın son dönemde uyuşturucu madde kullandığının tespit edilemediği gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 27.02.2019 (Çar. ) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/24042 E., 2018/10581 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, kusur belirlemesi, erkeğin davasının kabulü, tazminat taleplerinin reddi, nafakaların miktarı ve ortak çocukla davalı-karşı davacı baba arasında kurulan kişisel ilişki yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakası, velayet, kişisel ilişki ve iştirak nafakasının miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarı azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre tarafların ortak çocuğu 03.11.2015 doğumlu ...'ın ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası miktarı azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. 4-Velayeti anneye verilen ortak çocuk ile davalı-karşı davacı baba arasında kişisel ilişki kurulurken çocuğun dört yaşına kadar ve dört yaşı sonrası ayrı ayrı düzenlenerek, kademeli kişisel ilişki düzenlemesi yapılmıştır. Değişen koşullara göre, çocukların yaşları ve eğitim durumları gözetilerek kişisel ilişkinin yeniden düzenlemesi gelecek yıllarda her zaman istenebilir. Velayeti davacı-karşı davalı anneye bırakılan ortak çocuk ile baba arasında, uygun süreli ve yatılı kalacak şekilde kişisel ilişki kurmak gerekir. Kişisel ilişki kurulmasına yönelik hüküm kurulurken; gelecek yıllardaki koşullar önceden bilinemeyeceğinden, şimdiden ortak çocuk ile davalı-karşı davacı baba arasında kademeli bir şekilde kişisel ilişki düzenlenmiş olması isabetsiz olup, bozmayı gorektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.), (3.) ve (4.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran Ömer'e geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.03.10.2018 (Çrş.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/25768 E., 2017/4203 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından, velayet düzenlemesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınmalıdır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri, İç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Yaşı nedeniyle idrak çağında bulunan ortak çocuk 17.03.2006 doğumlu Berna'nın velayet tercihini baba yönünde kullanmasına rağmen mahkemece; "annenin küçüğün gelişiminin sağlanabileceği ve devam ettirilebileceği bir ortam oluşturduğu, çocuğun doğumundan itibaren yanında bulunan, bakım ve gözetimi ile ilgili olarak maddi ve duygusal gereksinimlerini karşılamaya çalışan davalı anne ile çocuk arasında kuvvetli bir bağ oluştuğu, istinabe suretiyle aldırılan raporlarda çocuğun velayetinin anneye verilmesinin uygun olduğu şeklinde görüş belirtildiği, çocuğun ana bakım vc şefkatine muhtaç olduğu ve ortak çocuğun yaş itibari ile idrak çağında sayılamayacağı" gerekçesiyle velayeti davalı anneye bırakılmıştır. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; ortak çocuğun hakim tarafından bizzat dinlendiği 01.07.2015 tarihinde velayet konusunda görüşlerini açıklama olgunluğuna eriştiği ve tercihini baba yanında kalmak şeklinde kullandığı, alınan 31.07.2015 tarihli uzman raporuna göre babanın velayet görevini yerine getirebilecek şartlara sahip olduğu anlaşılmakta olup, çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşulları da değerlendirildiğinde velayetinin davacı babaya bırakılmasının çocuğun üstün yararına olacağı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, ortak çocuğun velayetinin babaya verilmesine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.04.2017 (Salı) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/10716 E., 2016/11271 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Velayetin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı baba, boşanma kararı ile velayeti davalı anneye bırakılan 2001 doğumlu ortak çocuk..'nin velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece; " boşanmadan sonra ilk üç yıl çocuğun annesi ile yaşadığı, sonra annesi ile tartışıp babanın halası ile yaşamaya başladığı ve halen çocuğun yatılı olarak öğrenim gördüğü, davalı annenin velayet hak ve görevini yerine getirmediği, çocuğun annesinden ayrıldıktan sonra uzun süredir davacının halası ile yaşaması ve davacı babanın yalnız yaşıyor olması dolayısıyla davacı babanın da çocuğu ile yeterince ilgilenmediği” gerekçesiyle, davacı babanın velayetin değiştirilmesi talebinin reddine, davalı anne üzerindeki velayetin kaldırılmasına ve vasi tayin edilmek üzere sulh hukuk mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verilmiş, karar davalı anne tarafından temyiz edilmiştir. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re'sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Davalının davayı kabulü de tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3 ve 6. maddeleri idrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşlerine gereken önemin verilmesini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Anne ve babanın deneyimsizliği , hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi: ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır bir biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir (TMK m. 348). Taraflar hakkında düzenlenen sosyal inceleme raporunda müşterek çocuk; annesinin yaptığı hatalar nedeniyle onunla görüşmek istemediğini, son olarak annesi ile tartışmasından sonra halasının yanına gittiğini, bir daha annesi ile görüşmek istemediğini, annesinin kendisini görüşmek için aradığını ama kabul etmediğini ifade etmiş, davacı baba; ortak çocuğun annenin yeniden evlenmesi sebebiyle birlikte yaşadığı annenin yanından ayrıldığını, davalı anne ise; davacı babayı kendisinin şikayet etmesi nedeniyle babanın yargılanıp hapis cezası aldığını, bunun üzerine davacının çocuğu kendisine karşı kullanmaya başladığını, çocuğun kendisini suçladığını babam senin yüzünden hapse girecek dediğini ve o dönem yeniden evlendiği için çocuğun buna da tepki gösterdiğini beyan etmiştir. Toplanan delillerden; tarafların 31.10.2011 tarihinde kesinleşen karar İle boşandıkları, ortak çocuğun velayetinin davalı anneye bırakıldığı, davacı babanın... Asliye Ceza Mahkemesinin .2009/159 esas sayılı dosyasında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan hapisle cezalandırılmasına karar verildiği ve davalı annenin 10.06.2013 tarihinde 2. evliliğini gerçekleştirmesinden sonra ortak çocuğun yaşadığı evi terkettiği anlaşılmaktadır. Çocuğun annesi ile, yaptığı evlilik sebebiyle görüşmek istemediğini bildirmesi, annenin onunla görüşme isteğine karşılık vermemesi ya da çocuğun sınav başarı puanına uygun yatılı bir okula yerleştirilmesi velayetin kaldırılmasını ya da velayetin değiştirilmesini gerektirmez. Bu durumda davanın tümden reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08.06.2016 (Çrş.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/4625 E., 2016/5411 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma (Velayet) Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, "çocuğun üstün yararı" ( BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m. 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. l; TMK m. 339/1. 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken: onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Müşterek çocuk ... 21.12.2011 doğumludur. Çocuğun yaşı gözetildiğinde anne sevgi, şefkat ve ilgisine muhtaç çağda olduğu anlaşılmaktadır. Davadan önce ve dava esnasında sürekli anne yanında kalmış olup annenin velayet görevini ihmal ettiği veya kötüye kullandığına ilişkin bir tespit bulunmamaktadır. Bütün bu açıklamalar karşısında; müşterek çocuğun velayet düzenlemesi konusundaki üstün yararının, velayetinin anneye bırakılması olduğu anlaşılmaktadır. Durum böyleyken, mahkemece çocuğun geçerli üstün yararı olmadığı ve uzman raporunda da küçüğün velayetinin anneye verilmesi gerektiği belirtildiği halde, yazılı şekilde velayetinin davalı babaya bırakılması isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir. 3-Mahkemece, müşterek çocukların velayeti babaya bırakılmış, müşterek çocuklar ile anne arasında "aynı yerde oturmaları hali" ve "ayrı şehirde oturmaları" hali için ayrı ayrı kişisel ilişki düzenlenmiştir. Taraflar ayrı yerde oturdukları ve ulaşım kolaylığı dikkate alındığında, kişisel ilişkiye dair düzenleme yapılırken, taraflar bu hususun dikkate alınmasını açıkça talep etmemişlerse, "ayrı şehir, aynı şehir ayrımına" gidilmesinin de önemi bulunmamaktadır. Kaldı ki, değişen koşullara göre kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi her zaman istenebilir. Mevcut durum ve şartlara göre, kardeşlerin birbirlerini görmelerine de sağlayacak şekilde daha uygun bir kişisel ilişki kurulması gerektiğinden, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.16.03.2016 (Çrş.) --- T.C. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/9623 E., 2016/9431 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davada ... Aile Mahkemesi ve ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Küçük ...'un annesi 28.11.2009 tarihinde vefat etmiştir. Küçüğün dayısının dava açması üzerine, ... Aile Mahkemesinin 07.02.2013 tarih ve 2012/897 esas, 2013/101 karar sayılı ilamı ile küçüğün babası ...'un velayet hakkı kaldırılmış, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.02.2013 tarih 2012/1043 esas, 2013/431 karar sayılı ilamı ile de küçüğe dayısı ... vasi olarak atanmıştır. Küçüğün babası ... Aile Mahkemesine hitaben yazdığı dilekçe ile küçüğün velayet hakkının dayısından alınarak kendisine verilmesini talep etmiştir. ... Aile Mahkemesince davacının vesayetin kaldırılmasına ilişkin talebinin tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesine karar verilmiş, tefrikten sonra da vesayete ilişkin karar usulüne uygun biçimde kaldırılmadan, velayetin tevdiine ilişkin dava incelenemeyeceğinden küçük üzerindeki vesayetin kaldırılması konusunda görevsizlik kararı verilmiştir. ... Sulh Hukuk Mahkemesince de velayet kavramının daha ehemmiyetli olduğundan ve velayete ilişkin karar verilmeden vesayetin kaldırılamayacağından bahisle yetkisizlik kararı verilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 472. maddesine göre vesayet, yetkili vesayet makamının kararıyla sona erer. Somut olayda da vesayetin kaldırılmasına karar vermesi gereken mercii, vesayet makamı olan ... Sulh Hukuk Mahkemesidir. Ancak, Aile Mahkemesince velayetin davacı babaya verilip verilmeyeceği ve bunun sonucu olarak vesayetin kaldırılmasının gerekip gerekmeyeceği Aile Mahkemesinde yapılacak yargılamanın sonucunda belli olacağından bu davanın sonucu bekletici mesele yapılarak vesayetin kaldırılmasına ilişkin uyuşmazlığın ... Sulh Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 24.10.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi. --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/4036 E., 2016/5518 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi-Çocukla Kurulan Kişisel İlişkinin Yeniden Düzenlenmesi-Protokol Hükmünün Yeniden Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı tarafından, velayetin değiştirilmesi davasının reddi yönünden; davalı-davacı tarafından ise, protokol hükmünün yeniden düzenlenmesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-davalının velayetin değiştirilmesi davasının reddedildiğinin anlaşılmasına göre, temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Velayet hakkını kullanmanın doğal sonucu olarak, velayet hakkı kendisinde bulunan davalı-davacı annenin, ortak çocukla gerek yurt dışı gerekse yurt içinde seyahat etmesi davacı-davalı babanın muvafakatına bağlı bulunmamaktadır. Müşterek çocuğun yurt içi ve yurt dışı seyahatlerinin babanın onayına bağlı tutulması, davalı-davacı annenin velayet görevini yerine getirmesine engel oluşturacağı gibi, çocuğun seyahat özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu da doğuracaktır (YHGK 2012/2-799 esas, 2013/389 karar ). Açıklanan sebeplerle, davalı-davacının, davacı-davalının birleşen davasına karşı açtığı karşı davasının kabulü gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise uykarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden İnan'a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 136.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran ... 'ya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.03.2016 (Pzt.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/26724 E., 2016/1488 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların müşterek çocuğu ... 2010 doğumlu olup, boşanma kararı ile velayeti davalı babaya bırakılmıştır. Boşanma kararından sonra, velayet sahibi baba tarafından çocuğun yaşının küçük olması ve anne tarafından daha iyi bakılacağı inancıyla, çocuğun davacı annesine bırakıldığı, çocuğun uzun süredir fiilen anne yanında kaldığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Mahkemece, görüşüne başvurulan uzman da, çocuğun velayetinin anneye verilmesinin uygun olacağını bildirmiştir. Dosyada uzman görüşünden ayrılmayı gerekli kılan bir olgu ve delil bulunmamaktadır. Bu durumda yaşı itibarıyla ana bakım ve şefkatine muhtaç olan, 2010 doğumlu ...'ın velayetinin babadan alınarak anneye verilmesi gerekirken, davanın reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.02.2016 (Pzt.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/22980 E., 2016/15973 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Düzenlenmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı baba tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların evlilik dışı ilişkilerinden 2005 doğumlu...ve 2007 doğumlu .... dünyaya gelmiş, davalı baba küçükleri tanımış, küçükler babanın aile nüfusuna kaydedilmiş, küçüğün nüfus kaydı ile davacı annenin nüfus kaydı arasında gerekli bağ kurulmuştur. Davacı anne, velayetin kendisine verilmesi amacıyla eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, dava kabul edilerek velayetlerin davalıdan alınarak anneye verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı baba tarafından temyiz edilmiştir. Bir davada "davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması" dava şartıdır [HMK m. 114-(l)-h)]. "Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder [HMK m. 115-(1), (2)], "Ana ve baba evli değilse velayet anneye aittir" (TMK m.337/1). Bu yasal düzenlemeye göre, eldeki davada küçüklerin velayetinin davacı annede olduğu tartışmasızdır. Yasa gereği velayet kendisinde bulunan davacı annenin, çocuklarının velayeti için dava açmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. O halde, mahkemece davanın, hukuki yararla ilgili dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.12.2016 (Çrş.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/25040 E., 2016/1042 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Küçük Mehmet 01.01.2005 doğumlu olup, tarafların evlilik dışı ilişkisinden dünyaya gelmiş, davacı baba tarafından 06.09.2010 tarihinde tanınmıştır. Davacı baba velayetin anneden alınarak kendisine verilmesini istemiştir. Ana baba evli değilse velayet anneye aittir (TMK.md.337/1). Velayet kamu düzeni ile ilgili olup, davalının davayı kabulü tek başına hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece, taraflara delil göstermeleri için süre verilmesi, gösterdikleri takdirde delillerin toplanması, gerektiğinde uzman raporu alınıp idrak çağında olan çocuk da dinlenip, deliller birlikte değerlendirilerek, sonuca ulaşılması gerekirken, davalının kabul beyanı yeterli görülüp eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.01.2016 (Çrş.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/17872 E., 2015/18864 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Velayetin Değiştirilmesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava velayetin değiştirilmesi talebine ilişkindir. Taraflar ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 09.09.2011 tarihinde kesinleşen boşanma ilamıyla anlaşmalı olarak boşanmışlar, anlaşma uyarınca velayet davacı babaya verilmiş, davalı anne ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki düzenlenmiştir. Davalı babanın çocuğa karşı velayet görevini savsakladığına, gereken ilgiyi göstermediğine ve davacı annenin müşterek çocukla kişisel ilişkisini engellediğine ilişkin dosya kapsamında yeterli delil bulunmamaktadır. Toplanan deliller, velayetin değiştirilmesi koşullarının oluştuğunu kabule yeterlilikte değildir. Velayet sahibi babanın yeniden evlenmesi, tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmez. Gerek davalı babanın gerekse eşinin çocuğa kötü muamelede bulunduğuna dair bir iddia da mevcut değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacının velayetin değiştirilmesine yönelik davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.10.2015 (Salı) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/25123 E., 2014/9293 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Samsun 4. Aile Mahkemesi TARİHİ :27.09.2013 NUMARASI :Esas no:2012/31 Karar no:2013/438 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, manevi tazminat, tedbir ile yoksulluk nafakasının reddi ve iştirak nafakasının miktarı yönünden, davalı tarafından ise tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının tüm, davalının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2- Davalının maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Velayet düzenlemesinde analık babalık duygularından önce çocuğun menfaatine önem verilmelidir. Uzman raporunda da annenin çalışma saatleri içerisinde çocuğun bakım ve gözetimini sağlayacak yeterli olanağa sahip olmadığı, çocuğu işyerine götürmek, arkadaşlarına bırakmak gibi zorlukları yaşadığı, davacının bakım ve gözetim hususunda kesintisiz yardım alabileceği sosyal desteğin olmamasının velayet konusunda olumsuz bir durum olarak değerlendirildiği ve velayetin babaya verilmesinin çocuğun menfaatine olduğu belirtilmiştir. Tarafların müşterek çocuğu 2005 doğumlu Dilara'nın dava sırasınada geçici olarak velayeti 03.07.2012 tarihli ara kararla davacıya verilmesine rağmen yargılama sırasında çocuğun zaman zaman baba ile birlikte kaldığı ve davalı tanık beyanlarına göre çalışma saatleri 09:00-21:00 olan davacı annenin iş yerine çocuğu getirmek zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Tanık beyanları ve uzman raporu kapsamında; çoçuğun 2005 doğumlu olduğu ve yaş grubu itibariyle anneye olan gereksiniminin de azaldığı gözetilerek çocuğun menfaati gereği velayetin davalı babaya verilmesi gerekirken çoçuğun yaşı ve cinsiyeti itibariyle anne bakım ve sevgisine muhtaç olduğu gerekçesi ile velayetinin davacı anneye verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz ilam harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 119.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran davalıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.17.04.2014 (Prş.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/20336 E., 2014/2706 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Bolu Aile Mahkemesi TARİHİ : 31.05.2013 NUMARASI :Esas no:2012/600 Karar no:2013/369 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından velayete ilişkin düzenleme, çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Mahkemece, tarafların müşterek çocuğu Semih'in velayeti davacı anneye bırakılmış, gerekçe olarak "çocuğun yaşı, bu yaş grubundaki çocukların anneye derin duygularla bağlı olması, anne yanında kalmasının bedeni, fikri ve ahlaki gelişimine engel olacağı yönünden ciddi sebep ve delillerin bulunmadığı" gösterilmiştir. Davacının kocası ve çocuğuyla birlikte izin için Almanya'dan Türkiye'ye geldiğinde; çocuğu kayınvalidesine bırakıp, ilki 17.07.2012 tarihinde, diğeri de daha sonra olmak üzere iki kez evlenmeden önce tanıştığı erkek arkadaşının yanına gittiği ve onunla ilkinde beş gün ikincisinde ise belirlenemeyen bir süre birlikte yaşadığı, ikinci kez terk edip gitmesinden sonra çocuğu davalının beraberine alıp Almanya'ya döndüğü toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Çocuk 24.04.2010 doğumludur. Annenin bu yaştaki bir çocuğu yukarıda açıklandığı gibi bırakıp gitmesi, çocuğa yeterli ilgiyi göstermediğini ve ona karşı yükümlülüğünü ihmal ettiğini ortaya koyar. Bu maddi olgu karşısında velayetin anneye bırakılması çocuğun üstün yararı gözetildiğinde isabetli olmamıştır. Bu bakımdan velayetin babaya bırakılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. 2-Çocuğun dava süresince Almanya'da babasının yanında olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda çocuk için dava süresince anne yararına tedbir nafakasına hükmedilemez. Bu hususun nazara alınmamış olması da doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, l. bentteki bozma sebebine göre iştirak nafakasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.13.02.2014 (Per.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2013/7123 E., 2013/26501 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Batman 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :16.1.2013 NUMARASI :Esas no:2010/836 Karar no:2013/38 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Müşterek çocuk M. E. 06.9.2006 doğumlu olup, ana bakım ve şefkatine muhtaç olduğu çağdadır. Davalının çocuğa karşı velayet görevini savsakladığına ve gereken ilgiyi göstermediğine ilişkin yeterli delil bulunmadığı gibi; babanın çocukla kişisel ilişkisini davalı annenin engellediğine ilişkin bir kanıt da bulunmamaktadır. Toplanan deliller, velayetin değiştirilmesini haklı kılacak yeterlilikte değildir. Velayet sahibi annenin yaşadığı yeri değiştirmesi, tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmez. Öyleyse talebin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.11.2013 (Prş.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2010/10784 E., 2011/1432 K. VELAYET "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Müşterek çocukların velayeti kesinleşen boşanma kararı ile davalı babaya verilmiş, davacı anne velayetin babadan alınarak kendisine verilmesini istemiştir. Velayet kamu düzeni ile ilgili olup davalının kabulü sonuç doğurmaz. Tarafların delilleri sorulup, gösterdikleri takdirde toplanıp, gerektiğinde uzmanlardan rapor alınarak sonucu uyarınca velayet düzenlemesi gerekirken davalının kabul beyanı nazara alınarak ilk oturumda yazılı biçimde velayetin babadan alınarak davacıya takdirine karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.27.01.2011 (Prş) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2011/2955 E. , 2012/533 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Boyabat Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi TARİHİ :28.09.2010 NUMARASI :Esas no:2010/440 Karar no:2010/273 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" ( BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme md.3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi md.1; TMK. md.339/1, 343/1, 346/1; Çocuk Koruma Kanunu md. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Annenin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması olayı, tek başına anneye velayetin verilmeme nedeni olarak kabul edilemez. Çocuklardan Y.2003, F. 2005 doğumludur. Çocukların yaşları gözetildiğinde anne sevgi, şefkat ve ilgisine muhtaç çağda oldukları anlaşılmaktadır. Annenin velayet görevini ihmal ettiği kanıtlanmış değildir. Bütün bu açıklamalar karşısında; çocukların velayet düzenlemesi konusundaki üstün yararının, velayetlerinin anneye bırakılması olduğu anlaşılmaktadır. Durum böyleyken mahkemece çocukların geçerli üstün yararları olmadığı halde, yazılı şekilde velayetlerinin davacı babaya bırakılması isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda l. bentte açıklanan sebeplerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 17.01.2012 (Salı.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007/3950 E., 2008/549 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ : Ankara 7. Aile Mahkemesi TARİHİ : 30.11.2006 NUMARASI : Esas no: 2005/148 Karar no: 2006/1401 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan * 21.01.2008 günü temyiz eden T. K.. ile vekili Av. F.Ş..ve karşı taraf C. K.. ile vekili Av. D. E.. geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle * davalının sadakatsizliği kanıtlanamamış ise de; boşanmaya neden olan olaylarda karşılıklı hakaretleri bulunan tarafların eşit kusurlu olduklarının anlaşılmış bulunmasına göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Müşterek çocuk Alican 2003 doğumlu olup yaşı gereği ana bakım ve ilgisine muhtaçtır. Doğduğundan beri davalı annesiyle kaldığı anlaşılmaktadır. Annesinin yanında kalmaya devam etmesinin çocuğun gelişimini olumsuz etkileyeceğine dair dosyada inandırıcı delil de bulunmamaktadır. Velayetin davalı anneye verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan uzman raporuna dayanılarak yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın (2) nolu bentte açıklanan sebeple BOZULMASINA, temyize konu diğer yönlerin (1) nolu bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 550.00 YTL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.28.01.2008 (Pzt.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007/3339 E., 2007/17113 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Şişli 4. Aile Mahkemesi TARİHİ :2.11.2006 NUMARASI :Esas no:2005/21 Karar no:2006/957 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Davalının güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, davacı kocanın da eşine fiziksel şiddet uyguladığı anlaşılmakla; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu bulunmalarına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yersizdir. 2-Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç *2003 doğumlu Melih'in Türk Medeni Kanununun 182, 336/2 maddeleri uyarınca babanın velayetine bırakılması usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise 1. bentte açıklanan nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 10.12.2007 Pzt. --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007/5526 E. , 2008/2943 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Eskişehir 2.Aile Mahkemesi TARİHİ :23.1.2007 NUMARASI :Esas no:2006/418 Karar no:2007/29 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Müşterek çocuk E.N.. 8.7.2002 doğumlu olup, yaşı nedeniyle annenin olumsuz davranışlarını anlayamaz. O halde anne bakım ve şefkatine muhtaç yaşta bulunan küçüğün velayetinin anneye verilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması, yazılı gerekçelerle belirtilen şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 06.03.2008 (Prş.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2007/5526 E., 2008/2943 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Eskişehir 2.Aile Mahkemesi TARİHİ :23.1.2007 NUMARASI :Esas no:2006/418 Karar no:2007/29 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Müşterek çocuk E.N.. 8.7.2002 doğumlu olup, yaşı nedeniyle annenin olumsuz davranışlarını anlayamaz. O halde anne bakım ve şefkatine muhtaç yaşta bulunan küçüğün velayetinin anneye verilmesi gerektiğinin düşünülmemiş olması, yazılı gerekçelerle belirtilen şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 06.03.2008 (Prş.) --- T.C. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2006/1384 E., 2006/1955 K. "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sivas l. S.H. TARİHİ :23.02.2005 NUMARASI :47 - 177 DAVA TÜRÜ :Vasi Atanması TEMYİZ EDEN :H. D. Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir. ( TMK. md. 337/1 ) Küçük L.'nin velisi olan anne S. Ö. akıl hastası olup velayet hakkı 12.04.2005 günü kesinleşen kararla ( Divriği Asliye Hukuk Mahkemesi 2002/18 esas) kaldırılmıştır. Bu konu bekletici mesele yapılıp taraf delilleri toplanıp sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. S O N U Ç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi. 20.02.2006 pzt.