Vefa anlaşmaları krizi örtmez!

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Turizm sektörümüz adeta bir çığlık atarken, ardında bıraktığı yankılar Türkiye'nin ekonomik manzarasını dramatik bir biçimde şekillendiriyor. Ülke genelinde turizmin verdiği alarm, 'davul çala çala' geldi demek yanlış olmaz. Bu alarm, Türkiye’nin il ve ilçelerinde ekonominin motoru olan turizm tesislerinde duyulmaya çoktan başlamıştı. Çalan davullar, artık hoş bir melodi olmaktan çıkmış, sağır edici bir etkiye dönüşmüş durumda. Turistik tesislerin yatırımcıları, sessiz sedasız bir şekilde sorunlarını dile getirerek, sıkıntılarını bazı verilerle gözler önüne serdi: "Borçlarımız var. Eğer bu borçlar ödenmezse, biz sıkıntıya gireriz. Biz sıkıntıya girersek, ilçe, il ve Türkiye’nin ekonomisi kilitlenir." Ancak ne yazık ki, isyan ve feryatların, seslerin duyurulmasını başaramadılar. Bazıları, “Turizmin kaymağını yediler; biraz da acısını çeksinler" gibi düşüncelere kapılarak bu sesi duymak, bu sorunları görmek istemedi. Turizm sektöründe gözden de gönülden de uzaklaştırılan yatırımcılar, sorunlarına çözüm bulamadıkça, bir süre kafa kafaya fiyatlarla, bazıları maliyetlerinin altında kalan fiyatlarla tesislerini işletmek zorunda kaldı. Ancak daha sonra işler kontrolden çıktı ve otelciler bir süre borçlarını borçla kapatmaya çalıştı. Umudunu kesmeyenler, belki bir kurtuluş reçetesi yazılır, belki sıkıntılı süreçten çıkılır, diye düşündü. Yüksek faizle borç aldılar, süt içinde kulaç atan kurbağalar misali, oluşturdukları kaymak tabakasına çıkma hayaliyle mücadele ettiler. Ne var ki, onların bin bir zahmetle oluşturdukları kaymak tabakalarını, yüksek faizli kredilerin sahibi bankalar sıyırdı, yetmezmiş gibi otelcilerin kazançlarını tamamen çekip aldılar. TAHSİL TELAŞI Bugün, otel sahipleri hayatta kalma mücadelesi verirken, bankalar da alacaklarını tahsil etme telaşında. Bu süreçte gündeme gelen “vefa anlaşmaları” sözde bir kurtuluş sağlamayı vaat ediyor. Bankalar açısından da durum çok ciddi. Borçlar ödenmedikçe, bankalar alacaklarını koruma telaşıyla 'vefa' adı altında anlaşmalar geliştirmek zorunda kaldı. Oteller, icra yoluyla satılmak yerine, sahipleri tarafından satılsın isteniyor. Bu tür anlaşmalar, "birlikteliğimiz dostça bitsin" mesajı ile borçların bir kısmının ödenmesi koşulunu taşıyor. Ekonomik vahameti daha iyi anlayabilmek için biraz da verileri göz önüne getirmek gerekiyor. Yaklaşık bir ay önce, Türkiye'deki turizm sektörünün toplam nakdi banka kredi borcu bir yılda yüzde 33,4 artarak 521,4 milyar TL’ye ulaştı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) verilerine göre, bu kredilerin 418,5 milyar TL’si oteller tarafından kullanılıyor. Sektörün takipteki kredileri, Mart ayında 5,8 milyar TL iken, bunun da 3,8 milyar TL’si turizm tesislerine ait. Bu durum, borçlarının icra yoluyla tahsil edilmesinden endişelenen otellerin neden bankalarla “vefa anlaşmaları” yaptığına ışık tutuyor. Anlaşmaların özü basit: ‘Oteli çalışır halde tut, borcunun bir kısmını öde. Zor günlerde birlikte olduk, birlikteliğimiz dostça bitsin.’ BORÇ BATAĞI Ancak deneyimli sektör profesyonellerine göre; halihazırda çalışır gibi görünen birçok otel borç batağında. Otellerin dörtte üçüne yakını bu durumda. Bu işin patlak vermemesi, bankaların icra yoluna gitmemesine bağlı. Konaklama sektöründeki bu iç karartan duruma iki sebep başrol oynuyor: Birincisi devletin turizm politikası yoksunluğu, ikincisi ise otel yatırımcılarının büyük oranda meslekten gelmemesi. Bu bağlamda, sundukları teklifleri yüksek fiyatlarla ilan eden oteller de alıcı çekmeyi başaramıyor. Türkiye’deki beş yıldızlı lüks oteller yeni sahiplerini ararken, yüzlerce otel ilan sitelerinde satışa çıkarılmış durumda. İlanlarda 700 otel, 150’den fazla apart otel, 500 kadar butik otel, moteller, mocamp’ler, pansiyonlar ve tatil köyleri ile toplamda yaklaşık bin 500 turistik tesis var. Bu ilanlar, Türkiye’nin turizmin sembolik coğrafyalarında yer alan İstanbul’da boğaz manzaralı ve Antalya’daki göz bebeği otelleri de kapsıyor. Mevcut borçlarla ve 'sözde vefa' anlaşmalarıyla turizm sezonunu Allah bilir nasıl geçiririz. Ancak bu satışların başarıya ulaşmaması durumunda, ekonomik krizin faturası oldukça ağır olur. Bu yükün altında borçlular kadar yatırımcılar, üreticiler, turizmden geçinen dolaylı kuruluşlar ve sektör çalışanları da etkilenir. Turizmde bir kıyamet kopmadan önce, sürdürülebilir ve kalıcı bir çözüm bulunmalı. Türkiye ekonomisinin nabzını tutan turizm, sadece kısa vadeli bir çözümle değil, stratejik bir yeniden planlamayla canlandırılmalı. Sektörde umutların yeniden yeşermesi için bütünüyle etkili bir politika gerekli. Bugün harekete geçilmezse, yarın çok geç olabilir. Turizmden elde edilen pozitif verim, sektörün yeniden şaha kalkmasını sağlayacaktır. Bunun için acilen modernize edilmiş bir plan ve tüm aktörleri bir araya getirecek köprüler inşa edilmelidir. Böylece, turizm sektöründe ortak alınan kararlarla yeniden yükselişe geçebiliriz. Turizmin yolu huzurla dostlukla yeniden örülebilir, sürdürülebilirlik feneriyle aydınlanır. Erdemlilerin iş birliği köprüleri kurmasıyla, umutları yeniden yeşertir.
 
Geri
Üst