A
Admin
Yönetici
Yönetici
Değerli okurlarım geçen gün bir kamu kurumuna işim dolayısıyla gitmiştim, kurumun girişinde ‘Vatanını en çok, seven görevini en iyi yapandır.’cümlesi yazılıydı. Bu cümleden esinlenerek yazımı yazdım. Vatan insanların bir kara parçası üzerinde doğup büyüyüp, havasını teneffüs ettiği, suyunu içtiği, ve uğrunda canını vereceği topraktır. İnsanın ana yurdu vatanıdır. Vatan biz Türkler için çok özel ve kutsaldır. Vatan denilince akla tarihte 16 devlet kurmuş üç kıtada at koşturmuş gittiği her coğrafya da adaletle hükmetmiş, kardeşlik ve barışı götürmüş kimseye zulüm etmemiş, mazlumlara merhamet duygusuyla kol kanat germiş, bulunduğu her yerde kültür ve medeniyeti yaşatmış, korumuş kollamış, tebasındaki bütün halkın hakkını hukukunu gözetmiş, herkesin dini inançlarına saygı göstermiş ve o bölgelerde görevini en iyi şekilde icra etmiş bir milletten bahsediyoruz. Bugün orta Asya’dan tutun, Balkanlara oradan Afrika’ya kadar olan topraklarda atalarımızın inşa ettiği hanlar, hamamlar, köprüler, camiler, mescitler, türbeler medreseler, kervan saraylar, hala dimdik ayakta durmaktadır. Bizim kültür ve medeniyetimize baktığımız da görevini layıkıyla yapan o dönemin mimarlarını, mühendislerini, paşalarını ve vezirlerini görürsünüz. Osmanlı döneminde 15. ve 16.yy. da medreselerde liyakat esas alınırdı. Osmanlının altın çağı olarak bilinen bu yüzyıllar da medreselerde, binalara değil insana değer verilirdi. Padişah III.Mustafa dönemin’de Mora isyanının bastırılması sırasında gösterdiği gayretlerden dolayı Yenişehirli Müderris Osman Efendi’nin iki mertebe birden terfi ettirilmesini bizatihi medreseden talep eder, lakin medresede müderris olarak görev yapan Mirza zade Mehmet Said Efendi, ilim erbabının geleneğine aykırı olduğunu gerekçe göstererek padişahın bu isteğini kabul etmez. İşte! vatan ve millet için görevini en iyi yapan bir müderris. Günümüz de herkes her şey den anlamak zorunda değil, ancak bu yüzyılda insana “her şey olmalısın” deniliyor. Her şeyi bilmek arzusu günümüz insanının zihnine o kadar yer etmiş ki, her şey oluyoruz gibi ama aslında hiçbir şey olmuyoruz. Elimizde yığınla diploma ve sertifika var. Rahmetli Nurettin Topçu bunu çok güzel özetlemiş.’Talebeliğin artık bir ilim yolculuğu değil, bir diploma avcılığı olduğunu söyler.’ Kim! nerde, hangi makamda ve ünvanda bulunursa bulunsun ister kamuda, ister özelde, görev ve sorumluluklarını yerine getirmekle mükelleftir. Kimi zaman işimiz de yaptığımız bir hata, bir yanlışlık veya görevi ihmal, farkında olmadan çalıştığımız iş yerlerinde düzenin bozulmasına ve kurumların yıpratılmasına yol açabilir. Vatanı sevmek lafla olmaz. Önemli olan vatana yararı dokunacak, işler yapmaktır. İşini savsaklayan, vatana hiçbir hayrı olmayan birinin vatanımı çok seviyorum demesi, hiç de inandırıcı gelmiyor bana. Gerçekten Vatanımızı seviyormuyuz? Bence bu sorunun cevabını ilk önce kendimize sormalıyız. Sahi ne dersiniz görevimizi gerçekten, layıkıyla yapıyor muyuz? .