Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Suçlarında Kesinti Kavramı ve Zincirleme Suç Tatbiki ile İlgili Yargıtay Değerlendirmesi

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Bu yazımızda; uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçunda TCK m.43/1 uyarınca zincirleme suç hükümlerinin tatbiki hususu, Yargıtay 8. ve 10. ceza dairelerinin hukuki ve fiili kesinti kavramlarına yer verdiği güncel kararları üzerinden tartışılacaktır. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 13.02.2025 tarihli, 2024/22978 E., 2025/1145 K. sayılı kararına göre; “31.01.2023 tarihli eylemlerle ilgili olarak sanık hakkında soruşturma başlatıldığı, hakkında yakalama, ifade alma adli işlemlerinin yapıldığı ve fiili kesintinin oluştuğu, akabinde sanığın suç işleme kararını yenileyerek 05.04.2023 tarihinde evinde tekrar uyuşturucu madde ele geçirildiğinin anlaşılması karşısında; belirtilen eylemlerin ayrı ayrı suç oluşturduğu gözetilmeden, zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle eksik ceza tayin edildiği anlaşılmış ise de aleyhe temyiz olmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır”. Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin 05.12.2024 tarihli, 2024/3075 E., 2024/9386 K. sayılı kararına göre de; “13.07.2021 (tarihinde) sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan soruşturma başlatıldığı, hakkında ifade alma, sorgu adli işlemlerinin yapıldığı, sanığın bu olaylarda adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığı ve bu suretle fiili kesintinin oluştuğu, akabinde sanığın suç işleme kararını yenileyerek 25.09.2021 tarihinde tekrar suç işlediği; ikinci suç kapsamında da sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan soruşturma başlatıldığı, hakkında ifade alma adli işlemlerinin yapıldığı, sanığın bu olayda da adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığı ve bu suretle fiili kesintinin oluştuğu, akabinde sanığın suç işleme kararını yenileyerek 09.10.2021 tarihinde üçüncü kez aynı suçu işlediğinin anlaşılması karşısında; belirtilen eylemlerin ayrı ayrı suç oluşturduğu gözetilmeden, zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle eksik ceza tayin edildiği anlaşılmış ise de aleyhe temyiz olmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır”. Şüphelilerin uyuşturucu veya uyarıcı madde sattıklarına dair ihbar üzerine başlatılan soruşturma konusu olayda yine Yargıtay 8. Ceza Dairesi tarafından verilen 13.11.2024 tarihli, 2024/3874 E., 2024/8707 K. sayılı bir başka karara göre; “27.09.2021 tarihli eylemde kolluk güçlerine gelen ihbar üzerine İstanbul ili Yeniköy'de sanıkların içinde bulunduğu araçta ve üzerlerinde eroin ve 6-MAM, kokain ve metamfetamin içerikli maddelerin ele geçirildiği; 06.10.2021 tarihinde İstanbul ilinden Trabzon ili Of ilçesine giden otobüste gerçekleşen eylemde ise, de sanık ...'nin çantasından 3080 adet metamfetamin içerikli uyuşturucu hapın ele geçirildiği, sanık ...'nin etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilen beyanlarına binaen de suça iştirak eden ... ve ... ile sanık ...'in yakalandığı, davaya konu edilen her iki fiil bütün olarak değerlendirildiğinde sanıklar ... ve ... İstanbul ilinde yakalandıktan on gün kadar sonra bu defa Of ilçesine uyuşturucu madde nakletmek şeklinde gerçekleştirdikleri iki ... arasında hukuki ve fiili kesintinin gerçekleştiği, ayrıca ele geçen maddelerin türlerinin de farklı olduğu nazara alındığında, iki eylemin ayrı suç işleme kararının icrası kapsamında işlendiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, sanıkların her iki eyleminin ayrı suçlar oluşturduğu gözetilerek, 27.09.2021 ve 06.10.2021 tarihli iki ayrı suçtan iki ayrı hüküm kurulması gerekirken, zincirleme suç hükümleri uygulamak suretiyle tek cezaya hükmedilmesi” hukuka aykırıdır. Kararlarda özetle; şahsın ilk adli işlemleri yapıldıktan, örneğin ifadesi alınıp serbest bırakıldıktan veya şahıs hakkında adli kontrol tedbiri uygulandıktan sonra yeniden yakalanması, fiili kesintinin gerçekleşmesinden dolayı şahsın suç işleme kararını yenilemesi olarak değerlendirilmiş ve bu nedenle zincirleme suç hükümlerinin tatbik edilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay 10. Ceza Dairesi de 8. Ceza Dairesi gibi hukuki kesinti veya fiili kesinti kriterlerini dikkate almış, konusu kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma olan dosyada verdiği 23.01.2025 tarihli, 2024/8269 E., 2025/828 K. sayılı kararında, “(…) ilk olaydan sonra sanığın ikametinin aradığı ve ifadesinin alındığı da dikkate alındığında, iki olay arasında fiili kesintinin gerçekleştiği” hususunu kabul etmiştir. Yargıtay 10. Ceza Dairesi hukuki kesintiyi iddianame tarihine dayandırmakla, yine kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma konulu dosyada 07.01.2025 tarihinde verdiği 2023/16433 E., 2025/114 K. sayılı kararında; “Samsun 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/501 esas sayılı dosyasındaki suç tarihinin 12.06.2018, iddianame düzenleme tarihinin ise 23.07.2018 olduğu, sanığın aynı nev’i suçtan mahkumiyetine ilişkin Samsun 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2018/906 esas sayılı dosyasındaki suç tarihinin 12.06.2018, iddianame düzenleme tarihinin ise 18.09.2018 olduğu, her iki suçun da 23.07.2018 tarihli ilk iddianamenin düzenlenme tarihinden önce aynı tarihte farklı saatlerde işlendiği ve hukuki kesinti olmadığı, anılan iki dosyada da sanığın üzerine atılı eylemlerin aynı mahiyette olduğu dikkate alınarak, bu eylemlerin bir suç işleme kararı icrası kapsamında işlendiği anlaşıldığından 5237 sayılı Kanunun 43. maddesinde öngörülen zincirleme suç hükümleri uygulanması gerektiği” hususunu ifade etmiştir. Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 06.01.2025 tarihli, 2023/15925 E., 2025/3 K. sayılı ve 10.06.2024 tarihli, 2024/843 E., 2024/19952 K. sayılı, kullanmak için bulundurma suçundan verdiği kararlarında da, hukuki kesintiyi ve yeni suç işleme kararı açısından iddianame tarihini esas aldığı, 23.01.2025 tarihli, 2024/9093 E., 2025/827 K. sayılı, sanığa uyuşturucu veya uyarıcı madde satma suçunun isnat edildiği dosyada verdiği kararda, sanığın kollukta ifadesinin alınmasının ve hakimlikte sorgusunun yapılmasının fiili kesinti teşkil ettiği ve bir sonraki olayda suç işleme kararının yenilendiği görüşüne yer verdiği, özetle Yargıtay 8. ve. 10. ceza dairelerinin, yeni suç işleme kararı yönünden hukuki veya fiili kesintilere önem gösterdiği anlaşılmaktadır. Burada tartışılacak konu; yakın zaman diliminde işlenen suçlar yönünden, sırf bir önceki olay açısından şahıs hakkında adli kontrol ve sair tedbirlerin uygulanması, adli işlem yapılması veya iddianame tanzim edilmesi hallerinin, yeni işlenen fiil yönünden yeni bir suç işleme kararı olarak değerlendirilip, TCK m.43/1 uyarınca zincirleme suç tatbiki yerine ayrı ceza sorumluluğunu gündeme getirip getirmeyeceği ve bu konuda suçun seçimlik hareketinin ve TCK m.191/1 veya TCK m.188/3 kapsamında olmasının önem arz edip etmeyeceğidir. TCK m.43/1 uyarınca zincirleme suç hükümlerinin tatbiki için bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi gerektiğini, 765 sayılı Kanun döneminden farklı olarak, yeni Kanunda aynı mağdura karşı suçun işlenmesinin arandığını, 5237 sayılı TCK m.43/1’de tanımlanan zincirleme suçta esas olanın aynı suçun aynı mağdura karşı birden fazla kez işlenmesi olduğunu, uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan kişiler suçun mağduru olmadığından ve uyuşturucu veya uyarıcı madde suçları “mağduru belli bir kişi olmayan suç” kapsamında değerlendirileceğinden, TCK m.188/3’de sayılan seçimlik hareketleri işleyen failler açısından zincirleme suç tatbikinin mümkün olabileceğini[1], iki fiil arasında zaman aralığının da Yargıtay tarafından dikkate alındığını[2], bununla birlikte kararlarda geçen kısa aralık tabiri ile ilgili olarak uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ülke içinde ticareti suçunda verilen kararlarda birlik olmadığını, Yargıtay’ın bir suç işleme kararının icrası kapsamında dörder gün, birer gün ara ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ülke içinde ticareti suçunu işleyen failin TCK m.43/1 uyarınca cezasında artırım yapılması gerektiğini ifade etmekle birlikte[3], ilk fiilinden 10 (on) ay sonra başka bir uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ülke içinde ticareti suçunu işleyen failin yine TCK m.43/1 uygulanmak suretiyle tek bir suçtan cezalandırılması gerektiğini hüküm altına aldığını[4] ifade etmek isteriz. Fiili kesintiden yakalama, ifade alma, adli kontrol altına alınma gibi durumlarda; hukuki kesintiden ise, iddianame yazılması ve mahkumiyet kararı verilmesi durumlarında bahsedilmekte olup[5], bu kavramlar mütemadi/kesintisiz suçlar, yani neticesi devam eden suçlar açısından önemli olmakla, özellikle suç örgütü yönetmek ve üye olmak suçlarında anlam ifade etmekte ve kararlara konu edilmektedir. Bunun yanında uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma da mütemadi, yani kesintisiz suça örnek olup, Yargıtay da kanaatimizce bu nedenle hukuki ve fiili kesintilere dikkat çekmiştir. Bununla birlikte; satma, başkalarına verme, satışa arz etme gibi seçimlik hareketler yönünden kesinti kavramına yer vermek isabetsiz olmakla, örneğin elinde bir miktar uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunduran şahsın bu maddelerden bir kısmını bir tarihte, diğer kısmını yakın bir başka tarihte satması, satışa arz etmesi vb. seçimlik hareketleri işlemesi durumunda ayrı bir suç işleme kararından bahsedilmemesi gerekir. Her ne kadar Yargıtay 8. Ceza Dairesi; 09.01.2025 tarihli, 2024/4426 E., 2025/219 K. sayılı kararında, “Uyuşturucu madde ticareti suçu temadi eden suçlardan olup sanığa yüklenen iki eylem arasında hukuki veya fiili kesinti olmadığı durumda eylemin tek suç olarak değerlendirilmesi gerektiği, ancak iddianamenin düzenlenmesi ile hukuki kesintinin ya da suç işleme kararının yenilendiği kabul edilen yakalanma, tutuklanma gibi hallerde fiili kesintinin oluştuğu kabul edilerek sanığın her bir eylemi için ayrı ayrı cezalandırılması gerektiği” hususunu belirtip, yukarıda bahsettiğimiz görüşün aksine, neden hukuki veya fiilin kesintilerin dikkate alındığı hususuna gerekçe göstermek açısından bir bütün olarak uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti suçunun mütemadi suç olduğunu ifade etse de, uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ülke içinde ticareti suçuna konu tüm seçimlik hareketlerin mütemadi/kesintisiz olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Örneğin; uyuşturucu veya uyarıcı maddenin alıcıya teslim edilmesi veya onun istediği yere bırakılması halinde satma fiili tamamlanmış olmakla[6], bu yönüyle suç neticesi harekete bitişik suç niteliğindedir[7]. Kısa sürede birden fazla kez bu fiilin gerçekleşmesi durumunda da, bir suç işleme kararının icrası kapsamında TCK m.43/1 tatbik edilmeli, hukuki ve fiili kesinti ile yeni suç işleme kararından hareketle ayrı ceza sorumlulukları gündeme gelmemelidir. Seçimlik hareketlerden sadece bulundurma ve depolama fiilleri, mütemadi suç olarak değerlendirilebilir ki[8], yazımızda yer verdiğimiz Yargıtay kararlarına konu fiillere kanaatimizce bu çerçevede bakılmalı ve kesinti hususu buna göre işlenmelidir. Dolayısıyla; mütemadi suç olarak tanzim edilen özellikle kullanma amacıyla veya kullanma amacı dışında uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma ve depolama fiilleri açısından hukuki ve fiili kesintilerle suç işleme kararlarının yenilendiği düşüncesine varılmakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde satmak, satışa arz etmek ve sair fiiller yönünden hukuki ve fiili kesinti kavramlarından hareket etmenin isabetli olmadığını, dosyanın özelliğine göre değerlendirme yapılması gerektiğini, suç işleme kararı baştan alınmış olup yakın zamanda satma gibi fiiller gerçekleştiğinde, sırf yakalanma ve adli kontrol altına alınma sonrası yeniden fiilin işlenmesinin yeni suç işleme kararı olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, bu durumda TCK m.43/1 uyarınca tek bir suçtan ceza sorumluluğuna gidilmesinin isabetli olacağını belirtmek isteriz. Prof. Dr. Ersan Şen Av. Ertekin Aksüt ------------- [1] Ertekin Aksüt, Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020, s.111-112. [2] Yargıtay 10. CD, 23.05.2016, 2016/1661 E., 2016/1605 K. Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin bu kararında da hukuki kesinti kriterine yer verilmiştir. [3] Yargıtay 10. CD, 14.02.2012, 16962/984, Yargıtay 10. CD, 08.02.2012, 23331/816 (Çetin Akkaya, Uyuşturucu ve Uyarıcı Madde Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013, s.85); Yargıtay 8. CD, 14.11.2024, 2024/1110 E., 2024/8737 K. [4] Yargıtay 10. CD, 04.05.2010, 2009/8082 E., 2010/10425 K (Akkaya, a.g.e., s.85). [5] “Temadi; ya failin iradi fiiliyle ya da gayri iradi bir müdahale ile fiilen veya fail hakkında düzenlenen iddianame ile dava açılması ya da mahkumiyet kararı verilmesi ile hukuken sona erer. Failin bu suç nedeniyle tutuklanmaya evrilen yakalanması, tutuklanması ya da hakkında verilen hapis cezasının infazına başlanması fiili/hukuki kesinti, iddianame ve mahkumiyet hükmü ise hukuki kesinti oluşturacaktır” (Yargıtay 16. CD, 05.04.2021, 2020/6231 E., 2021/2523 K.; 2020/6232 E., 2021/2524 K.). [6] Gökcan, Artuç, a.g.e., s.6532; Kurt, Kurt, a.g.e., s.54; Selbes, a.g.e., s.110; Akkaya, a.g.e., s.46. [7] Ali Erdem Sevdim, Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014, s.136. [8] Hasan Tahsin Gökcan, Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu Şerhi, 4. Cilt, Adalet Yayınevi, Ankara, 2021, s.6542; Şahin Kurt, Ela Kurt, Uygulamada Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Suçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2007, s.60; Ece Selbes, Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu, Adalet Yayınevi, Ankara, 2017, s.96. Selbes’e göre nakletme de mütemadi suçtur.
 
Geri
Üst