A
Admin
Yönetici
Yönetici
Yaz sezonunda yiyecek-içecek sektörü yazlık mekânlara yöneliyor. Pek çok şef deniz kenarına taşınıyor, popüler sahil destinasyonlarında pop-up restoranlar açıyor. Konuk şeflerle özel tadım yemekleri düzenleniyor, özellikle üst segmentteki tatil beldelerinde dünyanın en iyi şeflerinin tabaklarını tatmak mümkün oluyor. Artık gastronomi ön planda. Yeni lezzetler keşfetmek ve heyecan verici tatlar deneyimlemek öncelikli bir tercih haline geldi. Gastronomi turizminin önemi arttıkça şeflerin de hareketliliği arttı. Yaz sezonu şef buluşmalarının, özel gecelerde bir arada yemek yapılan şef iş birliklerinin tam zamanı.
İmza yemek deneyimleri
Bu yaz Türkiye’deki şef buluşmalarına damga vuran ise “Gault&Millau Türkiye Turu” yemekleri olu-yor. Her biri birbirinden heyecanlı buluşmalardan oluşan yemek serisi “Signature Dining Experien-ces” ünlü şeflerin imza yemeklerini ardı ardına tek bir menüde deneyimleme fırsatı yaratıyor. Şefler arasındaki bağın güçlendirilmesi, birlikte kotarılan bir tadım menüsü deneyimiyle dostluklar kurul-ması da çok önemli. Organizasyonun beyni Gökmen Sözen’in de ifade ettiği gibi Türkiye’ye gelen yabancı şeflerin de böylece Türk mutfağını, yerel lezzetleri ve malzemeyi tanıma imkânı buluyor. Son yıllarda bütün dünyada şefler arasında yapılan şef buluşmaları, konferanslar, söyleşiler ve yemek iş birlikleri sayesinde dünya şefleri arasında inanılmaz bir ağ oluştu. Çoğu sürekli birbirleriyle iletişim halinde. Bu iletişim yaratıcılıklarını besliyor, mutfak bilgisini zenginleştiriyor ve dünya çapında gastronominin ilerlemesini ve gelişmesini sağlıyor.
İkinci buluşma Bodrum’daydı
Gault&Millau dünyanın en prestijli restoran derecelendirme sistemlerinden biri. Türkiye resmî temsilcisi Sözen Organizasyon desteği ile düzenlenen “İmza Yemek Deneyimleri” serisinin üçüncü buluşması 28 Temmuz gecesi OD Urla’da gerçekleşti. Serinin ilk yemeği gene Urla’da bu yıl beşinci yılını kutlayan Teruar Urla’da gerçekleşmiş, ikinci buluşma ise Karma Bodrum’da yapılmıştı. Bu kez hem konuk hem de şef sayısı kabarıktı. Konuk şefler İngiltere’den Hide Restaurant şefi John Angus, Por-tekiz’den Vista Restaurante’nin şefi João Oliveira ve İtalya’dan Zucchero’nun tatlı şefi Fabrizio Fio-rani idi. Urla’dan ise Narımor’un şefi Atilla Heilbronn ve ev sahibi olarak OD Urla şefi Osman Sezener mutfaktaydı.
Yemeğin açılış lezzeti İngiliz Josh Angus’un domates ve kırmızı yaz meyvelerini harmanladığı ekmek üstü oldu. Şefin diğer seçimi ise kuzudan yana olmuş, labne üzerinde sunduğu kuzu sırtı üstüne kiraz, kapari, çam fıstıklı bir sos hazırlamıştı. Portekizli şef ise doğal olarak deniz mahsullerine yö-nelmiş, yeşil elma ve deniz börülceli bir karides tabağı ile buram buram deniz kokan bir balık kola-jeni üzerinde deniz yosunu ve midyeyle sunulan bir kaya levreği hazırlamıştı. Tatlılar ise Fabrizio Fiorani’ye emanet edilmiş, yanında getirdiği kahve çekirdeği şeklindeki kahveli çikolata ve yer fıstığı şeklindeki yer fıstıklı çikolatanın yanı sıra beze ve orman meyvelerinden oluşan bir tatlı tabağı hazırlamıştı.
Bu yaz sezonunun en heyecan verici yemek etkinlikleri Gault&Millau Türkiye Turu kapsamında düzenlenen “Signature Dining Experiences” serisi. Üçüncüsü OD Urla’da gerçekleşen şef buluşmaları, Bodrum Maça Kızı ve İstanbul’dadevam edecek.
Urla farkı
Geceye damgasını vuran Urla’nın yıldızlı şefleri Atilla Heilbronn ve Osman Sezener oldu. Atilla Heilbronn’un Almanya’da ve İsviçre’de bol yıldızlı restoranlarda ve otellerde köklü bir deneyimi var. Ancak Türkiye’ye yerleşmesi ve aile dostlarının işlettiği butik otel Narımor’a gelmesi ve burada sadece 14 kişilik bir fine-dining deneyimi sunan bir restoran açması nispeten yeni. Ama bundan sonra adını çok duyacağımız kesin. Gecenin en yaratıcı tabaklarından biri olan karpuz ve Ezine peyniri tabağıydı. İncecik tül gibi bir karpuz pestiline bonbon gibi sarılmış Ezine peyniri topunun tam ortasında da sürpriz karpuz kabuğu reçeli saklanmıştı. Karpuz-peynir ikilisi hafızalarda ve damaklarda yer etti. Osman Sezener’in İzmir usulü midyeli iç pilav yorumu ise yemeği tersten yorumlamış, içi dışında bir midye dolması gibiydi ve köpüksü sosuyla dalgalı deniz köpüklerini hatırlatan, rezeneyle bambaşka çağrışımlar yapan bir yaratıcılık örneğiydi. Taş yerinde ağır olur demişler. Bu ifadeye, şef yerinde ağır olur diye eklemek lazım. Doğrusu bu ya; eğer bu şef buluşmaları aynı zamanda şeflerin birbirlerinden ilham almalarını sağlıyorsa konuk şeflerin elleri boş dönmedikleri kesin. Bizim Urla şefleri sayesinde yaratıcılıklarını kamçılayacak bir deneyimleri oldu.
İmza yemek deneyimleri
Bu yaz Türkiye’deki şef buluşmalarına damga vuran ise “Gault&Millau Türkiye Turu” yemekleri olu-yor. Her biri birbirinden heyecanlı buluşmalardan oluşan yemek serisi “Signature Dining Experien-ces” ünlü şeflerin imza yemeklerini ardı ardına tek bir menüde deneyimleme fırsatı yaratıyor. Şefler arasındaki bağın güçlendirilmesi, birlikte kotarılan bir tadım menüsü deneyimiyle dostluklar kurul-ması da çok önemli. Organizasyonun beyni Gökmen Sözen’in de ifade ettiği gibi Türkiye’ye gelen yabancı şeflerin de böylece Türk mutfağını, yerel lezzetleri ve malzemeyi tanıma imkânı buluyor. Son yıllarda bütün dünyada şefler arasında yapılan şef buluşmaları, konferanslar, söyleşiler ve yemek iş birlikleri sayesinde dünya şefleri arasında inanılmaz bir ağ oluştu. Çoğu sürekli birbirleriyle iletişim halinde. Bu iletişim yaratıcılıklarını besliyor, mutfak bilgisini zenginleştiriyor ve dünya çapında gastronominin ilerlemesini ve gelişmesini sağlıyor.
İkinci buluşma Bodrum’daydı
Gault&Millau dünyanın en prestijli restoran derecelendirme sistemlerinden biri. Türkiye resmî temsilcisi Sözen Organizasyon desteği ile düzenlenen “İmza Yemek Deneyimleri” serisinin üçüncü buluşması 28 Temmuz gecesi OD Urla’da gerçekleşti. Serinin ilk yemeği gene Urla’da bu yıl beşinci yılını kutlayan Teruar Urla’da gerçekleşmiş, ikinci buluşma ise Karma Bodrum’da yapılmıştı. Bu kez hem konuk hem de şef sayısı kabarıktı. Konuk şefler İngiltere’den Hide Restaurant şefi John Angus, Por-tekiz’den Vista Restaurante’nin şefi João Oliveira ve İtalya’dan Zucchero’nun tatlı şefi Fabrizio Fio-rani idi. Urla’dan ise Narımor’un şefi Atilla Heilbronn ve ev sahibi olarak OD Urla şefi Osman Sezener mutfaktaydı.
Yemeğin açılış lezzeti İngiliz Josh Angus’un domates ve kırmızı yaz meyvelerini harmanladığı ekmek üstü oldu. Şefin diğer seçimi ise kuzudan yana olmuş, labne üzerinde sunduğu kuzu sırtı üstüne kiraz, kapari, çam fıstıklı bir sos hazırlamıştı. Portekizli şef ise doğal olarak deniz mahsullerine yö-nelmiş, yeşil elma ve deniz börülceli bir karides tabağı ile buram buram deniz kokan bir balık kola-jeni üzerinde deniz yosunu ve midyeyle sunulan bir kaya levreği hazırlamıştı. Tatlılar ise Fabrizio Fiorani’ye emanet edilmiş, yanında getirdiği kahve çekirdeği şeklindeki kahveli çikolata ve yer fıstığı şeklindeki yer fıstıklı çikolatanın yanı sıra beze ve orman meyvelerinden oluşan bir tatlı tabağı hazırlamıştı.
Bu yaz sezonunun en heyecan verici yemek etkinlikleri Gault&Millau Türkiye Turu kapsamında düzenlenen “Signature Dining Experiences” serisi. Üçüncüsü OD Urla’da gerçekleşen şef buluşmaları, Bodrum Maça Kızı ve İstanbul’dadevam edecek.
Urla farkı
Geceye damgasını vuran Urla’nın yıldızlı şefleri Atilla Heilbronn ve Osman Sezener oldu. Atilla Heilbronn’un Almanya’da ve İsviçre’de bol yıldızlı restoranlarda ve otellerde köklü bir deneyimi var. Ancak Türkiye’ye yerleşmesi ve aile dostlarının işlettiği butik otel Narımor’a gelmesi ve burada sadece 14 kişilik bir fine-dining deneyimi sunan bir restoran açması nispeten yeni. Ama bundan sonra adını çok duyacağımız kesin. Gecenin en yaratıcı tabaklarından biri olan karpuz ve Ezine peyniri tabağıydı. İncecik tül gibi bir karpuz pestiline bonbon gibi sarılmış Ezine peyniri topunun tam ortasında da sürpriz karpuz kabuğu reçeli saklanmıştı. Karpuz-peynir ikilisi hafızalarda ve damaklarda yer etti. Osman Sezener’in İzmir usulü midyeli iç pilav yorumu ise yemeği tersten yorumlamış, içi dışında bir midye dolması gibiydi ve köpüksü sosuyla dalgalı deniz köpüklerini hatırlatan, rezeneyle bambaşka çağrışımlar yapan bir yaratıcılık örneğiydi. Taş yerinde ağır olur demişler. Bu ifadeye, şef yerinde ağır olur diye eklemek lazım. Doğrusu bu ya; eğer bu şef buluşmaları aynı zamanda şeflerin birbirlerinden ilham almalarını sağlıyorsa konuk şeflerin elleri boş dönmedikleri kesin. Bizim Urla şefleri sayesinde yaratıcılıklarını kamçılayacak bir deneyimleri oldu.