A
Admin
Yönetici
Yönetici
Topun peşinde geçen çocukluklar vardır ya hani… Bizimkisi de öyle başladı. İki taş arası kale, plastik top, terliğe takılan ofsayt çizgisi… Şimdi yıllar sonra düdüğü boynumuza, defteri koltuğumuzun altına alıp UEFA C antrenörlük kursuna katıldık. TFF çatısı altında, Antalya’da düzenlenen bu kurs, sadece sahada değil, kafada da çok şey değiştirdi. EĞİTİMDE BİZE REHBERLİK EDEN İKİ DEĞERLİ İSİM VARDI: EMRE ATALI VE BENJAMİN FUCHS. Emre Atalı, hem sahadaki duruşu hem de anlatım tarzıyla eğitimin merkezindeydi. Konuları sadeleştirerek, herkesin anlayabileceği bir dilde aktarırken, futbolun temel taşlarını doğru yerleştirmemizi sağladı. Bilgiyi kuru kuruya vermek yerine, tecrübeleriyle harmanlayarak anlattı. Saha içi organizasyonlar, oyuncu iletişimi, planlama ve antrenman yönetimi konularında hem disiplinli hem de yapıcı yaklaşımıyla bize önemli bir bakış açısı kazandırdı. Samimiyeti ve netliği, öğrenme sürecimizi hem kolaylaştırdı hem de keyifli hale getirdi. Benjamin Fuchs ise Alman disipliniyle Türk pratiğini birleştirip, sahada nasıl davranmamız gerektiğini gösterdi.Sahaya çıktığında hâlâ profesyonel ruhunu taşıyan, futbolun hem fiziğine hem mantığına hâkim bir eğitmen. Oyunu bir futbolcu gibi hissedip, bir antrenör gibi analiz eden yapısıyla dikkat çekti. Anlattıklarıyla bize, sadece sahada ne yapılması gerektiğini değil, neden ve ne zaman yapılması gerektiğini de fark ettirdi. Disiplini, saha içindeki örnek duruşu ve oyuncuya nasıl yaklaşmamız gerektiği konusundaki tecrübeleriyle gerçekten ilham vericiydi. Kurs boyunca şunu da net şekilde gördük: Katılımcıların büyük çoğunluğu aktif futbolcu değil. İçimizden sadece bazı arkadaşlarımız hâlâ sahada top koşturuyor. Ama mesele sadece oynamak değil, oyunu çözmek. Herkesin gözlerinde o öğrenme arzusu, gelişme isteği vardı. Bu da eğitimi daha değerli, ortamı daha samimi hale getirdi. Tabii bu güzel ortamın oluşmasında Antalya TÜFAD Başkanı Halil Yapıcı ve yönetim kurulunun emeği büyük. Sadece organizasyon anlamında değil, bizleri güler yüzle karşılayıp her ihtiyacımıza destek olmaları da ayrıca takdire şayandı. Kendilerine buradan içten bir teşekkür borçluyuz. Bu iş gönül işi ve onların bu gönülden yaklaşımı bize güç verdi. Unutmadan şunu da söyleyeyim,bu süreçte bana destek olan,inancını hep hissettiren Kumluca Belediyespor Teknik Direktörü Orhan Karataç hocama da ayrıca teşekkür ederim. Kursa katılımımda ve sonrasında gösterdiği destek, benim için gerçekten kıymetliydi. Böyle hocaların varlığı, bu yolda yürürken insanın ayaklarını yere daha sağlam bastırıyor. Kursun ilk aşamasını başarıyla tamamladık. Diploma henüz çerçevede değil ama içimiz bilgiyle dolu. Bu süreç bize şunu gösterdi: Hoca olmak demek sadece ısınma turu başlatıp çift kale yaptırmak değil. Hoca olmak, oyuncunun hem ayağına hem aklına dokunmak. Oyuncunun dilinden anlamak, onun potansiyelini ortaya çıkarmak. Kısacası hoca olmak, insan yetiştirmek. Şimdi sıra geldi sahaya dönüp bu öğrendiklerimizi uygulamaya. Mahallede başladık, şimdi vizyon başka. Hedef belli: Bilgiyle büyüyen, tutkuyla oynayan, karakterli futbolcular yetiştirmek. Top hâlâ yerde, ama artık gözümüz biraz daha yukarıda.