A
Admin
Yönetici
Yönetici
Türkiye, obezite oranı açısından Avrupa'da birinci sırada yer aldı. Dünya genelinde ise 17. sırada bulunan ülkemiz, sağlık açısından ciddi bir tehdit altında. Uzmanlar, artan fast-food tüketimi, ev dışında yemek yeme alışkanlıkları ve yanlış diyetlerle birlikte obezite oranlarının yükseldiğine dikkat çekiyor. Prof. Dr. M. Emel Alphan, obezitenin yalnızca estetik bir sorun olmadığını, kalp hastalıkları, hipertansiyon ve diyabet gibi ciddi sağlık sorunlarının temel nedenlerinden biri olduğunu vurguluyor. Obezite, Estetikten Daha Fazlası: Sağlık Riski Yükseliyor Prof. Dr. Alphan, obezitenin sadece görsel bir sorun olmadığını, özellikle kalp hastalıkları ve bazı kanser türleri gibi ölümcül hastalıklarla bağlantılı olduğunu belirtti. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, Avrupa’daki yetişkinlerde hipertansiyonun %55'inden, kalp hastalıklarının %35'inden ve Tip 2 diyabetin %80'inden obezite sorumludur. Obezite ve Fazla Kilo Arasındaki Farklar Obezite ile fazla kilolu olmak farklı kavramlardır. Beden Kütle İndeksi (BKİ) hesaplanarak bu fark ortaya konulabilir. BKİ’si 35 kg/m²'nin üzerinde olan bireyler için sağlık riski çok yüksektir. Ayrıca, BKİ yüksek olsa da kas kütlesinin fazla olduğu sporcularda bu değer yanıltıcı olabilir. Prof. Dr. Alphan, bel çevresi ölçümünün de önemli bir sağlık göstergesi olduğunu belirtti. Kadınlarda bel çevresinin 88 cm, erkeklerde ise 102 cm'nin altı sağlıklı kabul ediliyor. Türkiye’de Obezite Oranı Alarm Veriyor Türkiye, 2024 yılında Avrupa'da obezite oranında birinci sırada yer aldı. Ülkemizde 15 yaş ve üzeri nüfusun %32,1'inin obez, %34,6'sının ise fazla kilolu olduğu belirtiliyor. Bu oran, toplamda %66,7'ye ulaşıyor. Obeziteye bağlı hastalıklar nedeniyle 2,4 milyon kişinin etkilendiği Dünya Sağlık Örgütü raporlarında yer alıyor. Prof. Dr. Alphan, obezitenin nedenlerini sıralarken, aşırı fast-food tüketimi, büyük porsiyonlar ve fiziksel aktivitenin yetersizliği gibi yaşam tarzı değişikliklerinin büyük rol oynadığını ifade etti. Ayrıca, internetteki popüler diyetlerin yanlış uygulamaları da aşırı kilo artışına yol açabiliyor. Obezitenin sadece yanlış beslenme ile ilgili olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Alphan, genetik faktörler, hormonlar, çevresel ve psikolojik etkenlerin de önemli rol oynadığını belirtti. Ayrıca, sosyo-ekonomik faktörler ve iklim değişikliği gibi dışsal etmenler de obeziteyi etkileyebiliyor. Toplumsal Bilinçlenme ve Sağlıklı Beslenme Modeli Obeziteyle mücadelede toplumsal bilinçlenme ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Alphan, sağlıklı beslenme modelinin temelini, az yağlı süt ve ürünleri, tam tahıllar, sebze ve meyveler ile oluşturulmasını önerdi. Ayrıca, popüler diyetlerin kısa vadede zayıflama sağlasa da uzun vadede sağlık risklerini artırabileceği konusunda uyardı. Obeziteyi önlemek için sadece bireysel değil, toplumsal bir bilinçlenme sürecine ihtiyaç olduğunu belirten Prof. Dr. Alphan, toplumda sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteyi teşvik etmek için tüm bireylerin eğitilmesi gerektiğinin altını çizdi. (Sözcü)