A
Admin
Yönetici
Yönetici
Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede ezanın Türkçe okunmasını istemek büyük bir kesim için rahatsız edici bir çıkışken, bu söylemin eleştirilmesi “suç” sayıldı. Demokrasiyi sadece kendi düşüncelerini ifade etmek için bir hak olarak gören, ancak milyonlarca dindar insanın değerlerinin rencide edilmesini görmezden gelen bu yaklaşım, ancak bir "zihniyet bozukluğu" ya da "kötü niyetle" açıklanabilir. Atasözüyle eleştiri suç(!) Zafer Partisi Genel Başkan Yardımcısı Şahin Filiz’in, ezanın Türkçe okunmasını istemesi kamuoyunda büyük tepki toplamış, biz de Milat Gazetesi olarak bu çıkışı, "Her dua kabul olmaz" anlamına gelen Türkçedeki bir atasözüyle eleştirerek “Türkçe ezan istiyormuş, uğraşma Şahin...” diye yazmıştık. Haberimizde, bu çıkışı "ırkçı bir yaklaşımın devamı" olarak değerlendirmiş ve halkın kutsal değerlerinin hedef alındığını vurgulamıştık. Ancak Şahin Filiz’in açtığı dava sonucunda mahkeme, haberimizdeki Türkçe atasözünü suç sayarak Şahin lehine verdi. Kararda, milyonlarca muhafazakâr insanı dışlayıp aşağılayan ifadeler sorgulanmazken, düşünce özgürlüğü kapsamındaki deyimsel bir eleştiri dahi suç sayıldı. İslami değerlere hakaret cezasız Türkiye’de inançlara, kutsal değerlere hakaret eden birçok kişi çoğu zaman cezasız kalırken, dini bir sembolün Türkçeleştirilmesini eleştirenler kolaylıkla cezalandırılabiliyor. Bu çarpıklık, sadece hukuki bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal vicdanı da yaralayan bir adaletsizlik olarak yorumlanıyor. Yargıya güven zedeleniyor Bu ve benzeri kararlar, halkın yargıya olan güvenini ciddi şekilde zedeliyor. Yargının herkese eşit mesafede durması, ifade özgürlüğü ve kutsal değerlere saygı arasında adil bir denge kurması gerekir. Aksi takdirde, hem hukuki güvenlik hem toplumsal barış zarar görür.