A
Admin
Yönetici
Yönetici
Bahçeli'nin APO ve DEM Parti çıkışıyla başlayan, Abdullah Öcalan’ın PKK’ye feshetme çağrısı, PKK'nın silah bırakma ilanının beklendiği, tarihi bir süreci yaşıyoruz. Bu süreç başarılı olursa elbette müspet ve tarihi bir gelişme olmuş olur. Çünkü uzun yıllardır, terörle mücadele adı altında uygulanan güvenlikçi politikalar yüzünden, toplumsal bütünlük, barış, adalet ve ekonomik kalkınma gibi pek çok alanda, sıkıntılar yaşanmış ve yaşanmaktadır. Savaş ve şiddetten nemalanan, iç ve dış mihrakların dışında, akan kanın durmasını, barışın sağlanmasını, kardeşlik, birlik ve beraberliğin güçlenmesini, ekonominin düzelmesini Türk'ü de, Kürd'ü de herkes ister. Kürt Sorunu: Terörden Bağımsız Bir Gerçeklik Niyetlerin samimi olup olmadığı, arka planda ne gibi senaryoların olduğunu, gayenin sadece PKK'nın silah bırakması mı, yoksa ülkemizin temel sorunu olan Kürt sorununu kökten çözmek mı? Bu soruların cevabını zaman içinde göreceğiz. Arka planda ne olursa olsun PKK’nın kendisini tasfiye etmesi, silahlı mücadeleden vazgeçip, “demokratik siyaset ve hukuki boyutun” önemsemesi önemlidir; ancak daha çok önemli olan, Türkiye'deki “Kürt sorununun” kökten çözülmesidir. Çünkü Kürt sorunu, PKK yokken de vardı. 1808-1839 yılları arasında Osmanlı padişahı olan II. Mahmud dönemine kadar gitmek mümkün olsa da, Cumhuriyet döneminden günümüze kadar olan yakın tarih baz alınırsa, bu sorunun ana kaynağının, Kürtleri inkar ve asimilasyona tabi tutan, “ ulusalcı ve ırkçı zihniyet” olduğunu görüyoruz. Sorunun Kaynağı: Ulusalcı, Irkçı Zihniyet ve Güvenlikçi Politikalardır Terör ve dış mihrakları ayrı tutarak, Kürt sorunu diye konuştuğumuz sorunun aslında “ırkçı ve ulusalcı zihniyetin” çıkardığı, güvenlikçi politikaların büyüttüğü bir sorun olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü ırkları inkar ve asimile edilen, dil ve kültürleri yasaklanan, köy ve kasaba isimleri değiştirilen, çocuğuna istediği ismi veremeyen, sürgün, baskı ve işkencelere tabi tutulan, binlerce köyü yakılan ve boşaltılan, Kürt halkıdır. Eğer bir sorun, doğru teşhis edilirse, ancak o zaman doğru çözümler bulunabilir. Yoksa “anahtarını samanlıkta kaybedip, samanlık karanlık olduğu için anahtarı avluda arayan” hocanın durumuna düşeriz. “Terörsüz Türkiye” hepimizin arzu ettiği ve sevindiren bir durum olmakla beraber, sebepler ortadan kaldırılmadığı sürece, Ortadoğu coğrafyası ve Bölgemizi yeniden dizayn etmeyi planlayan, başta ABD ve İsrail olmak üzere, dış güçlerin kaos çıkartmasına ve yeni örgütlerin çıkmasına zemin bırakılmış olacaktır. Ancak Kürt halkının insani ve İslami haklarıyla, terör olaylarını karıştırmamak, birbirine bağlamamak ve ön şartı olarak görmemek gerekir. (Rum 22, Hucurat 13) Hedef sadece “Terörsüz Türkiye” olmamalı aynı zamanda “Sorunsuz Türkiye'de olmalıdır. Bunun için de meseleyi doğru görmek ve çözüm için samimi olmak gerekir. Daha önce de belirttiğim gibi, dış mihraklar ve terör olaylarından bağımsız olarak Kürt sorunu; bir “kimlik, dil, kültür, insanlık, eşitlik, temsil ve adalet sorunudur” çözümü de “hak ve adalet zemininde eşit vatandaşlık” ilkesi, “ırkçı zihniyetten” vazgeçmek ve tüm vatandaşları, “Türkiyeli” görmektir. Peygamber Efendimiz (sav), “Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki, Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Arap'ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur...” (İbn Hanbel, 5/411) “Irkçılığa çağıran bizden değildir. Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir. Irkçılık davası uğruna ölen bizden değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 111-112.) Öyle ki, ülkemizde yaşayan herkes, kökeni, dili, ırkı, rengi inancı ne olursa olsun, bu ülkenin eşit bir vatandaşı olarak kendini görmeli, hissetmeli ve yaşamalıdır. Türkiye hepimizin, 86 milyon vatandaşın ortak ülkesidir. Yeni sınırlara değil, birlik ve beraberliği güçlendirecek yeni adımlara ihtiyaç vardır. Kürt halkının yukarıda bahsettiğimiz hak ve taleplerini yerine getirmek, ülkemizi bölmez aksine Türk ve Kürt kardeşliğini daha da güçlendirir. Kürt meselesi çözülürse, sadece bir etnik grubun değil, Türkiye’nin tamamının önü açılır. Ekonomi, dış politika, toplumsal barış, hepsi bundan olumlu bir şekilde etkilenir. Bölgemizde sürekli kaos peşinde olan dış mihrakların planlarını bozmak için, yeni bölünmelere değil aksine ümmet şuuruyla var olan sınırları kaldırmak veya kaldırılmış gibi dayanışma içinde olabilmektir. Bunun için Türkiye, İran, Irak ve Suriye bir araya gelerek, Kürtleri yok etmek veya susturmak için değil, her ülke, kendi Kürtleriyle beraber hak ve adalet zemininde eşit vatandaş ve milletler olarak yaşamanın yol ve fırsatları aranmalıdır. Ki Türk, Kürt, Fars ve Arap birlikteliğiyle, bölgemiz de kaos, şiddet ve savaşları körükleyen, bölgeyi yeniden dizayn etmeye çalışan, böl, parçala ve yut planları boşa çıkarılsın ve bölgemizde barış hakim olsun. Yine bilinmeli ki, ABD ve İsrail, ne Türklerin, ne Kürtlerin ve ne de Arapların dostu değil, aralarında çatışma ve savaş çıkmasını isteyen fitnecilerdir. Bundan dolayı Türkler, Kürtler ve Araplar, ABD ve İsrail’i değil, birbirlerini dinlemeli, anlamalı ve kardeş olduklarını unutmamalıdırlar. Enerji ve silahlarını birbirlerine karşı değil, emperyalist, sömürgeci ve işgalci dış güçlere karşı kullanmalıdırlar. Bölgede huzur ve barış, ancak o zaman gerçekleşir Kalıcı, Gerçek Bir Barış ve Çözüm İçin Ne Yapılmalı? Gerçek barış, yalnızca silahların susması değil, farklı kimliklerin haklarını ve varlığını tanıyan bir sistemin inşasıdır. Bu nedenle; • Kürt halkının kimlik, dil ve kültür hakları anayasal güvence altına alınmalı, • Kişinin ırkı, dili, inancı ve siyasi görüşü ne olursa olsun tüm vatandaşlara eşit yurttaşlık ilkesi tanınmalı, • Kürt halkının iradesine saygı duyulmalı, temsil ve katılım yolları güçlendirilmeli, Kayyım politikasından vazgeçilmelidir. • Kürt halkının yoğun yaşadığı illerde ekonomik kalkınmanın sağlanması ve işsizliğin giderilmesi için devlet olarak yatırımlar ve teşvikler verilmeli, tarım ve hayvancılığa gerekli destekler verilmelidir. • Ülkemizin dışında kalan Kürtlere de soydaşımız olarak sahip çıkılmalıdır. • İç barış ve toplumsal eşitlik için uluslararası hukuk, insan hakları ve demokratik haklar uygulanmalıdır. Evet sorunu çözmenin yolu; sadece PKK'nın silah bırakması değil, Kürtlerin bu topraklarda kendilerini eşit, özgür ve onurlu bireyler olarak görmelerini sağlayacak düzenlemelerin yapılmasıdır. Unutmayalım: Gerçek barış, sadece silahların susması değil; gönüllerin kardeşlik, hak ve adalet ekseninde birleşmesidir. Özetle, hedefimiz sadece “Terörsüz Türkiye” değil, aynı zamanda “Sorunsuz Türkiye” olmalıdır. Bu ise ancak tüm halkların kendini eşit ve özgür hissettiği, adil bir sistemle mümkündür. Vesselam