A
Admin
Yönetici
Yönetici
PKK Terör Örgütü’nün 12. Kongresi, PKK’nın örgütsel yapısının feshedilmesi ve “silahlı mücadele yöntemi”nin (yani terör yöntemini) sonlandırılması kararlarını açıkladı. “PKK adıyla yürütülen çalışmaları” sonlandırmışlar. Peki ya başka adlar altında yürütülen faaliyetler? Onlar ne olacak? Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in bu “kararın” açıklamasından kısa süre sonra sosyal medya üzerinden yaptığı değerlendirme, Devletimizin duruşunu ortaya koyuyor. Terör örgütü PKK'nın fesih ve silah bırakma kararını almasının 'Terörsüz Türkiye' hedefi açısından önemli bir aşama olduğunu vurgulayan Çelik’in, sonraki ifadeleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın ortaya koyduğu “ihtiyatlı, tedbirli iyimserlik” tavrına uygun… Diyor ki Sayın Çelik; " Terörün tamamen bitmesi halinde yeni bir dönemin kapısı açılacaktır. Bu kararın fiilen uygulanması ve tüm boyutlarıyla gerçekleşmesi gerekmektedir. 'Fesih' ve 'silahları teslim etme' kararının, PKK'nın tüm şube ve uzantıları ile illegal yapılarını kapsayacak şekilde, somut olarak ve eksiksiz hayata geçmesi bir dönüm noktası olacaktır. Bu süreç devlet kurumlarımız tarafından sahada titizlikle takip edilecektir. Ulaşılan aşamalar Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edilecektir." * Evet, tüm boyutlarıyla, tüm şube ve uzantıları içine alacak, bütün illegal yapıları kapsayacak şekilde. Devlet, ilişkilerini güven esası üzerine oturtmaz. Bugüne kadar yapılmadık alçaklık bırakmayan PKK’lı teröristlere de zerre güven olmaz! Bunları belirttikten sonra… Bizdeki “başka kaynaklardan araştırma” merakının azlığını göz önünde bulundurarak ve yazının uzamasını da göze alarak “gündem belirleyen” PKK Terör Örgütü açıklamasından geniş bir özetini dikkatlerinize arz ediyorum. Siz de benim gibi, “tuzak” ifadeleri not edeceksinizdir mutlaka: “52 yıldır Önderlik ve PKK yürüyüşüne büyük bedeller pahasına katılarak, inkâr ve imha siyasetine, soykırım ve asimilasyon politikalarına karşı direnen onurlu halkımız, barış ve demokratik toplum sürecini daha bilinçli ve örgütlü biçimde sahiplenecektir. PKK’yi feshetme ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararını, halkımızın herkesten daha iyi anlayacağına, demokratik toplum inşası temelinde demokratik mücadele döneminin görevlerine sahip çıkacağına inancımız tamdır. (...) Kongremizin aldığı PKK’nin fesih ve silahlı mücadele yöntemini sonlandırma kararı kalıcı barışa ve demokratik çözüme güçlü bir zemin sunmaktadır. Söz konusu kararların uygulanması Önder Apo’nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir. Bu aşamada Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihi sorumlulukla rolünü oynaması önemli olmaktadır. Aynı şekilde hükümet ve ana muhalefet partisi başta olmak üzere mecliste temsili bulunan tüm siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini, din ve inanç topluluklarını, demokratik basın kuruluşlarını, kanaat önderlerini, aydınları, akademisyenleri, sanatçıları, işçi-emekçi sendikalarını, kadın-gençlik örgütlerini, ekolojist hareketleri sorumluluk altına girerek barış ve demokratik toplum sürecine katılmaya çağırıyoruz. Türkiye’nin sol-sosyalist güçleri, devrimci yapı, örgüt ve şahsiyetlerinin Barış ve Demokratik Toplum sürecini sahiplenmeleri ile halkların, kadınların ve ezilenlerin mücadelesi yeni bir düzey kazanacaktır. Bu, son sözleri ‘Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği ve Tam Bağımsız Türkiye!’ olan büyük devrimcilerin amaçlarını başarmak anlamına gelecektir. Barış ve Demokratik Toplum süreci ve sosyalizm mücadelesinde yeni bir aşamayı temsil eden Demokratik Toplum Sosyalizmi ile küresel demokrasi hareketi gelişerek adil ve eşit bir dünya oluşacaktır. Bu temelde başta Küresel Özgürlük Hamlesine öncülük yapan dostlarımız olmak üzere demokratik kamuoyunu demokratik modernite kuramı çerçevesinde enternasyonal dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz. Uluslararası güçleri halkımıza yönelik yürütülen yüzyıllık soykırım politikalarındaki sorumluluklarını görerek demokratik çözüme engel olmamaya ve sürece yapıcı katkılarını sunmaya davet ediyoruz. Önderliğimizin çağrısıyla topladığımız PKK 12. Kongremiz 3 Temmuz 2018 tarihinde şehit olan Partimizin önder kadrolarından Fuat-Ali Haydar Kaytan ve 25 Eylül 2019 tarihinde şehit olan Rıza Altun yoldaşların şehadetini ilan etmiştir. Bu temelde PKK’nin kurucu önder kadrolarından Fuat-Ali Haydar Kaytan yoldaşı ‘Önderliğe Bağlılık, Hakikat ve Kutsal Yaşam’ sembolü; Önder Apo’nun ilk yol arkadaşlarından olan Rıza Altun yoldaşı ise ‘Özgürlük Yoldaşlığı’ sembolü olarak kabul etmiştir. Tarihi 12. Parti Kongremizi, Özgürlük Hareketimizin başından itibaren yer alarak bugüne kadar aralıksız mücadeleleriyle bizlere öncülük eden bu iki büyük şehit yoldaşa atfediyor, onlar şahsında tüm mücadele şehitlerimize başarı sözümüzü yineliyor, Barış ve demokrasi şehidi Sırrı Süreyya Önder yoldaşın hayallerini gerçekleştirme iddiamızı belirtiyoruz. Ulus devletçi sosyalizm yenilgiye; demokratik toplum sosyalizmi zafere götürür! İnsanlıkta ısrar, sosyalizmde ısrardır!” X Evet… Okudunuz. Şimdi… Daha sonra ayrıntılarına gireceğimizi belirterek bazı tuzaklar üzerinde durmak istiyorum. Bildiride, “PKK’nın başka isimlerle faaliyet gösteren diğer illegal oluşumlarından” bahsedilmemesi önemli bir eksiklik. PKK Terör Örgütü’nün başka adlar altında yürüttüğü kirli faaliyetlere de son verilmesi şart. PKK adı altında yürütülen faaliyetler zaten Devletimiz tarafından bitme noktasına getirildi. Esas mesele, PYD, YPG, SDG filan isimler altında yürütülen kirli faaliyetlerin tamamen sona ermesinde. Ve tabii, PKK Terör Örgütü’nün karıştığı, yönlendirdiği, yönettiği bütün uyuşturucu sevkiyatı, dağıtımı faaliyetlerinin de sona ermesinde… İnsan ve organ kaçakçılığı faaliyetlerinin sona ermesinde… PKK Terör Örgütü ile uzantılarının “dış bağlantılarının”, “kirli istihbarı faaliyetlerinin” sona ermesinde… Buralarda büyük boşluklar var. Devletimiz bu konularda müteyakkız elbette. Süreci yakından takip ediyor. Terör unsurlarının, “şark kurnazlıklarına” yönelmeleri halinde yapacakları da, hiç şüphesiz belirlenmiş durumda. * Geniş özetini verdiğimiz PKK Terör Örgütü açıklamasında bir kavram var. “Soykırım” kavramı! Bu büyük bir iftira. Türkiye, hiçbir zaman soykırım suçu işlememiştir. Soykırım, Nazilerin, Siyonistlerin işidir! “Tek dişi kalmış canavar”ın, batılı zalimlerin işidir! Çin’in işidir! Türkiye, soykırımcılar tarafından soykırımcılık iftirasına uğramıştır ve bunlarla uzun yıllardır mücadele etmektedir. Türkiye’de zaman zaman yanlış uygulamalar olmuştur. Ancak, soykırım asla olmamıştır! Buradaki “tuzağa” dikkat! * Bir de… Şu bölümde, topu Devletimize atma kurnazlığı da dikkat çekiyor: "Söz konusu kararların uygulanması, Önder Apo’nun süreci yürütüp yönlendirmesini, demokratik siyaset hakkının tanınmasını ve sağlam bütünlüklü bir hukuki güvenceyi gerektirir."* Teröristbaşı Apo süreci bundan sonra nasıl yürütecek ve yönlendirecekmiş? Silah bırakma kararını açıkladınız ve örgütü feshettiniz. Bundan sonra ne bekliyorsunuz? “Teröristbaşı’na demokratik siyaset hakkı” da ne demektir? Milletvekili mi olacak yani? O mu talep? Ve “Sağlam, bütünlüklü hukuki güvence!” Bu nedir? Sağlam, bütünlüklü, hukuki güvence? * PKK Terör Örgütü’nün açıklamasındaki kılçıkların “kuyruğu dik tutma” amacını taşıdığı söyleniyorsa da… Biz “ihtiyatlı, tedbirli iyimserlik” tavrımızı sürdürelim… * Karşımızdaki her türlü kirli ilişkiye bulaşmış bir yapı. ABD, İsrail, Rusya, İran ve diğerleri de Türkiye’ye her türlü kazığı atmış ve fırsatını bulduğunda da atmakta tereddüt etmeyecek güç odakları… İşimiz zor. Yol, uzun ince, meşakkatli. Kimileri, “toz pembe” tablo çiziyor… Bu doğru değil. Öte yandan, sürecin başarısızlığa uğramasını isteyen bir güruh da var. Onlar da, malûm kisveleri kullanarak, “kara propaganda” üretiyorlar. Gerçek ikisinin ortasında; Ne toz pembe, ne de kapkara. Ne siyah ne de beyaz… “Gri” bir tablo bu. Dualarımız… “Terörsüz Türkiye” için.