A
Admin
Yönetici
Yönetici
Koltuğa oturduğumuzda telefonu çoğu zaman hep aynı yere bırakıyoruz: kol dayamasının yanındaki dar boşluk, yastıkların arası ya da battaniyenin hemen yanı. Cebimize koymuyoruz, masaya da çoğu zaman uzanmıyoruz. Elimizden bırakıyoruz ama yanımızdan da uzaklaştırmıyoruz. Bu davranışın arkasında sadece bir alışkanlık değil, daha derin bir psikolojik mekanizma yatıyor. GÜVENLİK ALANI OLUŞTURUYORUZ Davranış psikoloğu ve nörobilimci Dr. Emily Harlow’a göre, telefonun hep aynı noktaya bırakılması aslında zihnin kendine küçük bir “güven alanı” yaratmasıyla ilgili. Harlow, “Telefonu yakında tutmak, bilinçdışı bir kontrol ve güven hissi yaratıyor. Bu, evde bile dış dünyayla bağlantıda kalma ihtiyacımızdan kaynaklanıyor,” diyor. Bu davranış, bir anlamda ‘her şey kontrol altında’ mesajını hem zihne hem bedene veriyor. Tıpkı çay bardağını göz hizasında tutmak ya da battaniyeyi ayak ucuna koymak gibi, telefonun da erişilebilir olması bize konfor ve huzur sağlıyor. KOLTUK BOŞLUĞU, YENİ NESİL “CEP” Mİ? Dijital davranış araştırmalarına göre, son yıllarda telefonların masa yerine koltuk boşluklarına bırakılma oranı dikkat çekici şekilde arttı. Bunun bazı nedenleri şöyle sıralanıyor: Fiziksel yakınlık: Telefonun bedene yakın kalması güven hissini artırıyor. Kullanım kolaylığı: Koltukta geçen zaman çoğunlukla telefonla iç içe. Uzakta olması pratik değil. Psikolojik bağ: Artık telefon bir nesne değil; bir tür dijital “güvenlik battaniyesi.” NESNELER VE MEKÂNLAR ARASINDAKİ GİZLİ BAĞ Fransız antropolog Claire Bellet’e göre, insanlar evdeki bazı nesneleri bilinçsizce hep aynı yerlere koyarak o alanlarla duygusal bağ kuruyor. Bu davranış, “bilişsel tembellik” değil; düzen arayışının bir sonucu. Bellet şöyle açıklıyor: “Bir nesneye yer tayin etmek, o alanı kişisel ve güvenli bir ritüel haline getirir. Telefonu hep aynı boşluğa koymak, bu anlamda modern çağın yeni alışkanlık mekânlarından biridir.” TELEFONU NEDEN HEP AYNI YERE KOYUYORUZ? Bu davranışı fark etmiyoruz, çünkü bilinçli değil. Ama zihnimiz bu küçük hareketi fark ediyor. Telefonun hep aynı noktada olması, iç dünyamızda “Her şey yerli yerinde”, “Ben buradayım”, “O da burada” mesajlarını veriyor. Ve bu mesajlar, düşündüğümüzden çok daha fazla güven hissi yaratıyor. (SÖZCÜ)