A
Admin
Yönetici
Yönetici
İsrailli güvenlik çevreleri, Türkiye'nin geliştirdiği yeni nesil balistik füze TAYFUN Block-4 nedeniyle tedirginlik yaşıyor. Uzmanlara göre, bu füze Türkiye'nin en güney noktasından ateşlendiğinde dahi İsrail’in güneyindeki Beerşeva şehrine ulaşabiliyor.
İsrailli akademisyen ve strateji uzmanı Hay Eytan Cohen Yanarocak, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Endişelenmeliyiz. Türkiye nasıl caydırıcılık sağlanacağını biliyor ve açıkça güç gösteriyor,” dedi. Yanarocak, Türkiye’nin son yıllarda sadece askeri teknolojisini değil, aynı zamanda dış politikadaki etkisini de artırdığına dikkat çekti.
Türkiye'nin Suriye, Batı Libya ve Somali gibi bölgelerdeki varlığına işaret eden Yanarocak, Ankara’nın bu bölgelerde hem askeri hem siyasi nüfuzunu artırdığını söyledi. Özellikle Somali ile yapılan anlaşma kapsamında Türkiye’nin bu ülkede kalıcı bir askeri üs kurma hakkı elde ettiğini belirten uzman, bunun deniz yolları üzerindeki etkisine vurgu yaptı.
“Somali, Türkiye’ye üs kurma ve kalıcı askeri varlık sağlama izni verdi. Bu durum, Türkiye’nin Husiler gibi Kızıldeniz ve Akdeniz’de potansiyel bir deniz ablukası kurma yeteneğine sahip olabileceği anlamına geliyor,” dedi.
İsrail kamuoyunda ve güvenlik çevrelerinde artan bu endişelerin temelinde, Türkiye’nin bölgedeki klasik tehdit algısının ötesine geçen bir güç olarak görülmesi yatıyor. Yanarocak, “Türkiye İran değil,” diyerek Türkiye’nin hem NATO üyesi olması hem de yüksek teknolojiye sahip askeri kabiliyetleriyle daha karmaşık ve stratejik bir tehdit profili çizdiğini ifade etti.
İsrail Savunma Bakanlığı’nın da bu gelişmeleri yakından izlediği, özellikle balistik füze sistemlerine karşı savunma kapasitesinin gözden geçirildiği belirtiliyor.
İsrailli akademisyen ve strateji uzmanı Hay Eytan Cohen Yanarocak, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, “Endişelenmeliyiz. Türkiye nasıl caydırıcılık sağlanacağını biliyor ve açıkça güç gösteriyor,” dedi. Yanarocak, Türkiye’nin son yıllarda sadece askeri teknolojisini değil, aynı zamanda dış politikadaki etkisini de artırdığına dikkat çekti.
'Küresel etki alanı genişliyor'
Türkiye'nin Suriye, Batı Libya ve Somali gibi bölgelerdeki varlığına işaret eden Yanarocak, Ankara’nın bu bölgelerde hem askeri hem siyasi nüfuzunu artırdığını söyledi. Özellikle Somali ile yapılan anlaşma kapsamında Türkiye’nin bu ülkede kalıcı bir askeri üs kurma hakkı elde ettiğini belirten uzman, bunun deniz yolları üzerindeki etkisine vurgu yaptı.
“Somali, Türkiye’ye üs kurma ve kalıcı askeri varlık sağlama izni verdi. Bu durum, Türkiye’nin Husiler gibi Kızıldeniz ve Akdeniz’de potansiyel bir deniz ablukası kurma yeteneğine sahip olabileceği anlamına geliyor,” dedi.
'Türkiye İran değil'
İsrail kamuoyunda ve güvenlik çevrelerinde artan bu endişelerin temelinde, Türkiye’nin bölgedeki klasik tehdit algısının ötesine geçen bir güç olarak görülmesi yatıyor. Yanarocak, “Türkiye İran değil,” diyerek Türkiye’nin hem NATO üyesi olması hem de yüksek teknolojiye sahip askeri kabiliyetleriyle daha karmaşık ve stratejik bir tehdit profili çizdiğini ifade etti.
İsrail Savunma Bakanlığı’nın da bu gelişmeleri yakından izlediği, özellikle balistik füze sistemlerine karşı savunma kapasitesinin gözden geçirildiği belirtiliyor.