A
Admin
Yönetici
Yönetici
Bu gibi ortamlarda yazı yazmak, dertsiz başınızı derde sokmak ile eşdeğerdir. Çok önemli birisi olduğumdan ya da yazılarımı okuyanlar, okuduklarından etkilenme dereceleri oy renklerini değiştirecek kadar büyük olduğundan falan değil. Sadece okkamızın ağır olmasında mütevellit, getireceği ve Panadol Extra ile tedavisi mümkün olmaya türden baş ağrılarına rağmen insan dayanamıyor. Ersin Tatar’ın 1983’te KKTC’nin ilanı ile ilgili trende duygulanıp ağlaması ve bunu bir propaganda videosuna, söylemeden geçemeyeceğim şekilde biraz abartılı şekilde sunulması ile ilgili hezeyanlar bitmiştir diye düşünürüm. Abartılı derken, siyasal iletişimde, birkaç damla gözyaşının kullanılması çok sık rastlanan bir şeydir, bir sürü de avantajı vardır. Mehmetali Ali Talat da KKTC ilan edildiğinde ağladığını Erdal Güven’e anlatmış, kitabında da yer almıştı. Ona pek bir avantaj sağladığı söylenemez. Diğer taraftan, ölenin arkasından kötü söz edilmez geleneğimizin sınırlandırması ile sıfatlandırmayacağım eski Rum lider Tassos Papadopulous’un canlı yayındaki gözyaşlarını dozu, Güney’de Annan Planı’na hayır çıkmasının nedenleri arasında sayılıyor. İşte bu gözyaşlarının dozu çok önemli. Fazlası, hele hele canlı bir etkinlikte değil de, montajlanmış bir videoda kamuoyu ile paylaşılırsa özgünlüğü ile ilgili şüpheler uyandırır. Ben Tatar’ın gerçekten ağladığına inanıyorum. Farklı farklı duygusal patlamalarını, gerek vekil iken meclis kürsüsünde, gerek de konuşmalarında gördük. “Kızma bana”, “Come on Ers” ve onlarca patlamaları hatırlayın. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığındaki imaj ekibi az daha dikkatli olsa sorun ortadan kalkacak. Her şeyin fazlası zarar. Gelelim asıl konuya. Dedim ya gözyaşı hezeyanı ve The Times Gazetesi arşivi karıştırmayı yarışı bittiyse bu akşam yapılacak Sağduyu Mutabakatı etkinliğe bakalım. Sosyal medyada hükümete mensup parti yetkililerinin paylaştıkları “hazırlıkları” denetleme videoları, “sağduyunun arzulu parçasıyız” mesajı veriyor. Bu noktada sanırım, “Solduyu nerede?” sorusu meşru. Tufan Erhürman adaylığını açıkladı. Hem de herkesten evvel. CTP kurultay kararı ile hem de. “Solduyu Mutabakatı” oluşturmak yerine, Tatar’ın gözyaşları ile uğraşmak daha kolay ve taahhüt, adanmışlık, bağlılık gibi şeylere gereksinim duyulmaz. Sağ, Sağduyu Mutabakatı kuruyor, bununla ilgili kurultay gibi bir etkinlik yapıyor, solda ise bir klasik olan “Birlik Mücadele Dayanışma” sloganının tam aksine CTP haricindeki Kıbrıs Türk Solu’nun ne yapacağı henüz belli değil. Elbette Ersin Tatar’ı doğrudan desteklemeyecekler ama Tufan ile ilgili bir adanmışlık henüz söz konusu değil. İronik bir şekilde sağda “Birlik Mücadele Dayanışma” katalizörlerine bakmaksızın, oluşmuşken, solda “Sağduyu Mutabakatı”na karşı bir “Solduyu Mutabakatı” henüz ufukta görünmüyor.