Tarihin kalbi duruyor, çarşıda kültür soluyor

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Nihat AK/EGE TELGRAF- Bir zamanlar düğün sahiplerinin telaşıyla dolup taşan Tarihi Kemeraltı Çarşısı şimdi sessiz. Ne alışveriş var, ne hareket… Turist gelmiyor, yerli halk çarşıya uğrayamıyor. Esnafın tek sermayesi umut da tükenmek üzere. Tarihi Kemeraltı Derneği Başkanı Semih Girgin, çarpıcı sözlerle uyardı: “Bu sadece ekonomik kriz değil, bir kültürün sessizce yok oluşudur.” ‘GELENEK CAN ÇEKİŞİYOR’ Bir dünya mirası kültürün varlık mücadelesi verdiğini vurgulayan Tarihi Kemeraltı Derneği Başkanı Semih Girgin, “Kemeraltı, sadece bir çarşı değil. Burası, İzmir’in kalbi… Anadolu’nun en eski ticaret damarlarından biri. Binlerce yıllık geçmişiyle sadece taşlardan ve dükkanlardan ibaret olmayan, yaşamın her anına tanıklık etmiş, nice hikayelere ev sahipliği yapmış bir yerdir. Ama bugün, ne yazık ki, bu kadim çarşının sokakları sessiz… Dükkanlarının kepenkleri yarı aralık… Esnafı umutsuz… Yaz aylarını umutla bekledik. ‘Belki bu yaz hareket olur’ dedik. Ama ne gelen var ne de alışveriş yapan… Dolaşanların çoğu kuru kalabalık. Çarşımıza uğrayanlar sadece hatıra fotoğrafı çektirip gidiyor. Küçük esnaf ise ayakta kalma mücadelesi veriyor. Bir dokunuyorsunuz, bin ah işitiyorsunuz… Kemeraltı'nın her sokağında bir hikâye, her dükkanında alın teri var. Bugün burada dile getirmek istiyoruz ki, Kemeraltı esnafı tükeniyor. Bu sadece bir ekonomik kriz değil; bu, bir kültürün, bir geleneğin, bir belleğin sessizce yok oluşudur” dedi. ‘ÇARŞIYA GİTMEK LÜKS’ Dar gelirlinin evinden çıkamaz hale geldiğini vurgulayan Başkan Girgin, “Kent merkezinde dükkanlarımızın kiraları belimizi büküyor. Elektrik, su, işletme giderleri artık altından kalkılmaz hale geldi. Sürdürülebilir bir ticaretin temel koşulu olan satış hacmi gün geçtikçe düşüyor. Kâr edebilmek bir yana, ayakta kalabilmek için bile mücadele ediyoruz. Biz esnafız. Alım gücü varsa satış olur. Hareket varsa umut olur. Ama bugün çarşımıza gelen yok. Gelenin de cebi boş… Emekliler… Kemeraltı’nın gerçek müdavimleri. Onlar buraya sabah çayını içmeye gelir, öğle saatlerinde küçük bir alışveriş yapar, akşam olmadan çarşıdan geçmeden evine dönmezdi. Ama artık onlar da yok. Çünkü cüzdanlarında o gücü kalmadı. Yapılan maaş düzenlemeleri ne yazık ki enflasyonun gerisinde kaldı. Emekliler sadece burada değil, her yerde kayboldu. Bu çarşının nabzı artık sessiz atıyor. Bugün, dar gelirli bir vatandaş için Kemeraltı’na gelmek bile lüks… Sadece ulaşım bile bir yük oldu. İnsanlar artık ilk olarak kirayı, faturayı, gıdayı düşünüyor. Giyim, ayakkabı, küçük ev ihtiyaçları... Hepsi erteleniyor. Çünkü öncelik hayatta kalmak oldu. Biz esnaf olarak büyük bir yük taşıyoruz. Ama bu sadece bizim yükümüz değil. Bu şehrin sorumluluğudur. Bu ülkenin kültürel mirasını yaşatma meselesidir. Burada kapanan her dükkân sadece bir ticaret kapısının değil, aynı zamanda bir hatıranın, bir geleneksel zanaatın, bir insan hikâyesinin sonudur” şeklinde konuştu. EKONOMİNİN NABZI Eski düğün heyecanının yerinde yellerin estiğine değinen Başkan Girgin, “Bu mevsim, geçmişte çarşımıza bereketin aktığı, düğün telaşlarının başladığı, Kemeraltı sokaklarının neşeyle dolduğu aylardı. Hatırlayın… Geçmiş yıllarda Mayıs ayının ikinci haftası düğün sezonunun başladığı dönemdi. Ama düğünler başlamadan bir ay önce, çarşıda bir başka hareket başlardı. Gelinlik bakanlar, takım elbise provaları yapanlar, kına alışverişine çıkan gençler, nikâh şekeri seçen çiftler… Çiçekçiden lokantacıya, konfeksiyoncudan şekercisine kadar her esnaf bu hareketten nasibini alırdı. O hazırlık dönemi, çarşımıza sadece ticaret değil; umut, neşe ve canlılık da getirirdi. Ama bu yıl o eski senelerin heyecanı göremiyoruz. Çünkü düğünler artık ekonomik krizin kurbanı oldu. Düğünler, nişanlar, söz törenleri yapılmıyor demeyelim; ama yapılmaya çalışılıyor. Çok düşük bütçelerle… Masraf olmasın diye elbise emanet alınıyor. Kınalar kiloyla değil, gramla satın alınıyor. Aile için küçük törenlerde ikram yok denecek kadar az yapılıyor. Çarşıda artık düğün sevinci değil, düğün mahcubiyeti yaşanıyor. Üstelik bu yıl yurtdışındaki gurbetçilerimizden de çarşımıza gelen olmadı. Eskiden yazın gelişiyle birlikte, Almanya’dan, Fransa’dan, Belçika’dan gelen vatandaşlarımız hem alışveriş yapar hem memleket havası solurdu. Onlar da artık gelemiyor. Ekonomik daralma sadece burayı değil, dört bir yanı etkiledi. Kemeraltı, hayatın ritmini en iyi yansıtan yerdir. Buradaki sessizlik, toplumun sessizliğidir. Buradaki durgunluk, ekonominin ta kendisidir” ifadelerini kullandı. ‘UMUT YOKSA ÇARŞI SUSAR’ Esnafın gelecek kaygısında bunalıma düştüğünü belirten Başkan Girgin, “Bizler, Kemeraltı esnafı olarak sadece birer ticaret insanı değiliz. Bizler, bu şehrin belleğini taşıyan, bu toprakların dayanıklılığını temsil eden bir geçmişin emanetçileriyiz. Yıllardır nice ekonomik kriz gördük… Daralmalar yaşadık… Darboğazlardan geçtik… Her seferinde içimizde, en azından bir yerlerde, bir umut taşıdık. Her şey kötüye gitse bile, “Bu da geçer” diyebildik. Çünkü biliriz, esnafın sermayesi sadece malı değil; aynı zamanda umududur. İlk kez, kendi aramızda şu soruyu soruyoruz: ‘Umudun kırıntısı kaldı mı?’ İçimizde bir şey eksildi. O eski direnç, o içten gelen inat… Her gün sabah dükkânımızı açarken, "Belki bugün" dediğimiz o küçük cümle… Artık onu bile zor kuruyoruz. Umut yoksa ekmek zorlaşır. Umut yoksa kepenk daha ağır kalkar. Umut yoksa çarşı susar. Çünkü bir insan için, bir çarşı için, bir esnaf için en büyük kayıp, umudun tükenmesidir. Bugün öyle bir noktadayız ki; umutlanmak için sebep arıyoruz. Öyle ki, yalan da olsa inanmak istiyoruz. Belki komşumuzu avutacağız, belki kendimizi kandıracağız ama nafile… O bile yok artık. Turist gelmeyecek, çünkü Türkiye pahalı bir ülke oldu. Sırt çantalı turistin bile uğramadığı bir çarşı haline geldik. Sezon geldi ama sihirli bir değnek dokunmayacak. Ve en acısı ne biliyor musunuz? Biz artık bunun farkındayız. Sezonun bir anda patlamayacağını, satışların bir mucizeyle artmayacağını biliyoruz. İşte en zoru da bu. Çünkü çaresizliğin en ağır hali, çözümün imkânsız olduğuna inanmaya başlamaktır” dedi.
 
Geri
Üst