Suriye Ve Bölgesel Dengeler

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Suriye'de YPG (Halk Savunma Birlikleri) ile mevcut Suriye hükümeti arasında önemli gelişmeler yaşanmakta ve bu durum, bölgenin geleceği açısından kritik bir döneme işaret etmektedir. Mart 2025'te YPG'nin öncülüğünü yaptığı Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye hükümeti arasında kapsamlı bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma çerçevesinde: YPG'nin Suriye ordusuna entegre edilmesi, Kuzeydoğu Suriye'deki petrol ve gaz sahalarının, sınır kapılarının ve havaalanlarının Şam yönetimine devredilmesi, Kürt toplumunun Suriye'nin ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmesi ve anayasal haklarının güvence altına alınması, Mültecilerin güvenli bir şekilde yurtlarına dönmelerinin sağlanması, Tüm Suriyelilerin dini ve etnik köken gözetmeksizin siyasi süreçlere katılımının garanti altına alınması gibi maddeler yer aldı. YPG lideri Mazlum Abdi, bu anlaşmayı destekleyerek "Suriye'de iki ordu olmayacak. Hedef, birleşik bir Suriye'dir" şeklinde açıklamada bulunurken Türkiye, YPG'yi PKK'nın bir uzantısı olarak gördüğünü ve Suriye'nin geleceğinde YPG'nin yer almaması gerektiğini deklere etti. Fakat YPG ile Suriye hükümeti arasındaki entegrasyon süreci, Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması ve iç savaşın sona erdirilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu sürecin başarıya ulaşması, taraflar arasındaki güvenin tesis edilmesi ve dış aktörlerin (özellikle Türkiye ve ABD) tutumlarına bağlıdır. YPG'nin Suriye ordusuna entegrasyonu ve özerk yapısının sona erdirilmesi, Türkiye'nin güvenlik endişelerini azaltabilir. Ancak bu süreçte yaşanabilecek aksaklıklar veya anlaşmazlıkların bölgedeki istikrarsızlığı artırabileceği unutulmamalıdır. ABD’nin YPG’yi desteklemesi, Suriye İç Savaşı’nın seyrini önemli ölçüde etkileyen stratejik bir tercihtir ve hem bölgesel hem de uluslararası düzeyde ciddi yankılar uyandırmıştır. Zira; ABD, özellikle 2014 yılında IŞİD’in Suriye ve Irak’ta hızlı bir şekilde toprak kazanmasıyla birlikte, sahada güvenilir bir kara gücüne ihtiyaç duydu. Bu süreçte, Suriye’nin kuzeyinde örgütlü, disiplinli ve IŞİD’e karşı etkili mücadele yürüten YPG (Halk Savunma Birlikleri) ile işbirliği kaçınılmaz oldu. 2015 yılına gelindiğinde YPG’nin Arap gruplarla birlikte kurduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), ABD’nin IŞİD’e karşı mücadelede sahadaki ana müttefiki haline gelmişti. ABD, YPG/SDG'ye; Hava desteği (koalisyon uçaklarıyla), Silah, mühimmat ve zırhlı araçlar, Askeri eğitim ve danışmanlık, İstihbarat paylaşım gibi çok boyutlu bir destek sağlamıştır. Bu destek sayesinde SDG, Rakka (2017), Deyrizor gibi kritik şehirleri IŞİD’den temizleyerek önemli bir başarıya imza atınca Washington, YPG’yi “IŞİD’e karşı en etkili yerel güç” olarak nitelendirdi. YPG’nin ideolojik yapısına ya da Türkiye’nin güvenlik kaygılarına rağmen, ABD YPG ile taktiksel bir ittifaka gittiğini savunmuştur. Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı, bu ilişkiyi geçici ve tehdit odaklı bir zorunluluk olarak nitelendirmiştir. Herşeye Rağmen Türkiye, YPG’yi PKK’nın Suriye kolu olarak görmekte ve ABD’nin bu örgüte silah ve eğitim vermesini “müttefiklik ruhuna aykırı” olarak değerlendirmektedir. Bu nedenle ABD ile Türkiye arasında ciddi diplomatik krizler yaşanabileceği gibi Türkiye, bu destek nedeniyle ABD’nin güvenilirliğini sorgulamış ve zaman zaman NATO ilişkileri bu mesele yüzünden gerilmiştir. ABD, Suriye'nin kuzeyinde YPG'nin hâkim olduğu bölgelerde istikrarın sağlanması ve IŞİD'in yeniden güç kazanmaması için SDG’yi desteklemeye devam edeceğini ısrarla savunmakta. Ancak bu desteğin seviyesi ve biçimi, bölgedeki politik gelişmelere, özellikle Türkiye-Suriye ilişkilerine ve İran’ın etkisine göre zamanla değişebilecek bir grafik sergilemektedir. Şu bir gerçekki; ABD’nin YPG’ye verdiği destek, hem IŞİD’e karşı savaşta taktiksel bir başarı sağladı hem de Suriye’nin kuzeyinde fiili bir özerk yönetimin (Rojava) oluşmasına zemin hazırladı. Buda bölgesel dengeleri derinden etkileyecek oldukça sancılı bir zaman dilimine girdiğimizi gösteriyor.
 
Geri
Üst