Su krizinin ortasında orman yangınlarıyla nasıl mücadele edeceğiz?

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Türkiye’nin dört bir yanı, özellikle yaz aylarında yoğun orman yangınlarıyla mücadele ediyor. Çam kokusuyla anılan ormanlarımız, giderek kül ve is kokusuyla hatırlanıyor. Manavgat’tan Ayvalık’a, Kaz Dağları’ndan Bodrum’a kadar binlerce hektar orman, küçük bir kıvılcım yüzünden yok oluyor. Ancak bu yangınların büyük çoğunluğu insan kaynaklı ve önlenebilir. Orman yangınları sadece ağaçları değil, biyoçeşitliliği, tarımı, su kaynaklarını ve insan yaşamını da tehdit ediyor. Etkin mücadele için sadece yangın çıktıktan sonra değil, önleyici tedbirlerle toplumsal seferberlik şart. Orman yangınları sadece ağaçları değil, biyoçeşitliliği, tarımı, su kaynaklarını ve en önemlisi insan hayatını da tehdit ediyor. Yangınlarla mücadelede itfaiye uçakları, helikopterler, ormancılar sahada canla başla çalışsa da önleme konusunda toplumsal bir seferberlik olmadan başarı sağlamak mümkün değil. Ege’nin incisi Ayvalık dahil her ormanlık alanlar hem doğal güzellikleri hem de hassas ekosistemiyle orman yangınlarına karşı alarm veriyor. 2024 yazında iki büyük yangın tehdidi atlattı. Zeytinlikleri tehdit altında. Bu yüzden bölgesel önlemler acilen hayata geçirilmelidir. 2025 yılında da devam ediyor. TÜRKİYE’DE ORMAN YANGINLARI 2024 yılında Türkiye genelinde 3.797 orman yangını çıktı ve yaklaşık 27.000 hektar alan zarar gördü. 2025’in ilk 7 ayında ise 3.062 yangın meydana geldi, bunların çoğu kontrol altına alındı. Yangınların yüzde 88’i insan kaynaklı; özellikle sigara izmariti atılması, izinsiz ateş yakılması, tarla temizliği (anız yakma), ve kasıtlı sabotaj önemli nedenler arasında. Anız yakma, topraktaki organik maddeyi yok edip verimliliği azaltırken, yangının ormanlara sıçrama riskini artırıyor. Özellikle Ayvalık çevresinde bu uygulamanın yaygın olması büyük tehdit oluşturuyor. AYVALIK SADECE BİR ÖRNEK Orman yangınları sadece Ayvalık’ın değil, tüm Türkiye'nin ortak sorunudur. Her yaz Ege ve Akdeniz kıyıları başta olmak üzere, ülkenin pek çok yerinde ormanlarımız yanmakta, canlılar yok olmakta, milyonlarca metreküp temiz hava kaybedilmektedir. Manavgat’ta, Bodrum’da, Marmaris’te yaşanan büyük yangınlar hâlâ hafızalardayken, 2024 yazında Çanakkale ve Hatay’da da benzer tehlikeler yaşanmıştır. Bu yangınlar, ormanlarımızın ne kadar kırılgan, müdahale kapasitemizin ise ne kadar sınırlı olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. MEVCUT DURUM VE EKSİKLİKLER Ayvalık’taki eksiklikler, aslında Türkiye'nin birçok orman bölgesinde ortak olarak karşımıza çıkmaktadır: *Yangın önleme ve müdahale altyapısı yetersiz: Yangın muslukları eksik, havuzlar yok, orman içi yollar yeterince temizlenmemiş. *Erken uyarı sistemleri yaygın değil: Fotokapanlar, dronlar, ısı sensörleri ve duman algılayıcıları sınırlı sayıda. *Gönüllü müdahale sistemleri yok: Yerel halktan oluşturulan eğitimli ekipler neredeyse hiçbir yerde yeterince organize değil. *Toplumsal bilinç düşük: Anız yakma, izinsiz piknik ateşi yakma gibi tehlikeli alışkanlıklar sürüyor. *Kurumsal koordinasyon eksik: Belediyeler, Orman Genel Müdürlüğü ve kolluk kuvvetleri arasında planlama ve müdahale uyumu yeterli değil. *Yangın Havuzları ve Yangın Şeritleri Oluşturulmalı Özellikle kırsal yerleşim yerlerinde ve orman içi köylerde, yangına ilk müdahale için yangın su havuzları yapılmalı. Orman sınırlarında yangın şeritleri oluşturulmalı, orman içi yollar temizlenmeli. * Piknik ve kamp kuralları sertleştirilmeli Yaz aylarında ormanlık alanlarda mangal, kamp ateşi gibi faaliyetler kesin yasak olmalı. Bu yasaklar sıkı denetlenmeli. Ormana girişlerde uyarı tabelaları artırılmalı. Bu sistem, Avrupa’da İspanya ve Portekiz gibi orman yangınına açık ülkelerde yıllardır başarıyla uygulanıyor. Türkiye’de de özellikle Ayvalık gibi yüksek riskli bölgelerde uygulanması, sadece yangın sayısını değil, yangın şiddetini de düşürebilir. *Eğitim şart: Okullar ve siteler için yangın tatbikatları Yangınla mücadele bilinci ilkokuldan itibaren eğitim programlarına alınmalı. Yazlık site yönetimlerine, kırsal ev sahiplerine periyodik eğitimler verilmeli. ORMAN KÖYLERINDE ÖNLEME Orman yangınlarını sadece itfaiye ekiplerinin veya hava araçlarının söndüreceğini sanmak büyük bir yanılgı. Yangınla gerçek mücadele, ormanın sınırında yaşayan insanların yaşam biçiminde başlar. Özellikle Türkiye'de ormanlara bitişik yaklaşık 22.000 köy bulunuyor. Bu köylerde yaşayan vatandaşlar, yangını çıkaran sebepleri önleme noktasında birinci halkayı oluşturuyor Köylü Nasıl Önleyici Rol Üstlenebilir? 1. Ateşle temas tamamen yasaklanmalı: Yaz aylarında, orman köylerinde tarlada veya bağda ateş yakmak kesin olarak yasaklanmalı. Belediyeler ve muhtarlıklar tarafından sık sık anonslar yapılmalı. 2. Ormancı-köylü ilişkisi güçlenmeli: Köylerde görev yapan ormancılar, yaz öncesi ev ev dolaşarak bilgilendirme yapmalı. "Yangın tatbikatları", köy kahvelerinde halkla toplantılar, kısa bilgilendirme filmleri, çocuklara yönelik farkındalık oyunları hayati önem taşıyor. 3. Hayvancılık ve zirai atıkların bertarafı için alternatifler sunulmalı: Çoğu zaman yangınlar, çalı ve ot yığınlarının yakılmasıyla başlıyor. Belediyeler bu atıkları toplamak için mobil ekipler kurmalı ya da köylülere kompost yapımı eğitimi vermeli. 4. Yangına dayanıklı mimari teşvik edilmeli: Orman köylerinde çatıları kiremit değil plastik kaplama olan yapılar, yangın anında kolayca tutuşuyor. Yerel yönetimler, yangına dayanıklı malzemeleri sübvanse etmeli. 5. Biyolojik ve mekanik temizlik yöntemleri yaygınlaştırılmalı: Tarla ve bahçelerde kalan artıkların toprakta bırakılarak çürümeye bırakılması ya da pullukla toprağa karıştırılması teşvik edilmeli. Çiftçilere kompost yapımı eğitimi verilmeli. 6. Mobil atık toplama noktaları oluşturulmalı: Zeytin ve bağ budama atıkları, belediye tarafından belirli noktalarda toplanmalı. Böylece çiftçi yakmak yerine teslim etmeyi tercih eder. 7. Anız yakanlara cezalar arttırılmalı, denetimler sıklaştırılmalı: Hâlihazırda Kabahatler Kanunu’nda yer alan para cezaları, caydırıcılıktan uzaktır. Denetim birimleri özellikle rüzgârlı günlerde tarlaları drone ile kontrol etmeli. 8.Tarım ve orman müdürlükleri köylere eğitim vermeli: Yılda en az iki kez, bölgeye özgü vaka örnekleriyle eğitim verilmeli. Her köyde çiftçi temsilcileri ile yangın önleme protokolü imzalanmalı. 9. Yangın bariyerleri tarım alanlarında da uygulanmalı: Türkiye’nin dört bir yanında orman yangınları tehlikesi sürerken, Bursa’da alevler içinde ormanlar ve içindeki canlılar yanmaya devam ediyor. İstanbul Çevre Konseyi Genel Sekreteri Zafer Murat Çetintaş, bu yangınlardan korunma yollarını dile getirdi. Yangınların söndürülmeye çalışıldığı bu kritik günlerde, her geçen yıl yapılan hataların göz önünde bulundurulması gerektiğine dikkat çekti. 10.Yangınlarda doğru ağaç türleri seçilmelidir: İstanbul Çevre Konseyi Genel Sekreteri Zafer Murat Çetintaş, geçmiş yıllarda çam ağaçları gibi ibreli türlerin yoğunlukta dikildiğini belirtti. Bu durumun değişmesi gerektiğini vurgulayarak, “Yeni dönemde yapraklı ve karışık türlerde ağaçlar dikmeliyiz. Aynı zamanda, ağacın dikiminde dikkatli ve planlı bir yaklaşım benimsememiz gerekiyor. 3-4 ağaç grubu dikerek, yangınların yayılmasını önleyebiliriz” dedi. Türkiye’de büyük fidanlıkların mevcut olduğunu ve milyonlarca fidanın yetiştirildiğini de sözlerine ekledi. 11.Yangın yolları ve foto kapan uygulamaları: Yangınlarla başa çıkma konusunda orman yollarının genişletilmesi gerekliliğini belirten Çetintaş, yeni yolların açılmasının önemini vurguladı. “Orman yollarının yeterlilik seviyesinde olmadığı açık. Yeni yollar açılarak, yangın söndürme araçlarının etkin bir şekilde kullanılması sağlanabilir. Ayrıca, ormanlara zarar verenlerin tespitinde fotokapanlar gibi teknolojik önlemlerin hayata geçirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. 12.Yanmaz bariyerler kurulması gerekiyor: Yangın riskini azaltmak için yanmaz bariyerlerin de gerekliliğine değinen Çetintaş, bu bariyerlerin çeşitli bitkiler ve hafriyatlarla oluşturulabileceğini ifade etti. “Doğal ve yapay göllerin korunması ve gerektiğinde yeni göllerin yapılması da önemlidir. Bu durumda helikopterler su alarak yangınlara anında müdahale edebilir” diyerek, sürecin dikkatlice ele alınması gerektiğini vurguladı. Çetintaş, son olarak, yağmurun Zafer Murat Çetintaş’a göre, yangın önleme stratejilerimizin önemli bir ayağını yanmaz bariyerler oluşturmalı. Bu bariyerler:gelişinin ormanı yenileyeceğini ve 5 yıl içinde yanan alanların tekrar yeşerebileceğini ekledi. *Doğal veya yapay şeritlerle yangın yayılmasını geciktirir. *Ağaç dikiminde çeşitliliğe önem vererek, üst üste gelen ibreli ve yapraklı ağaçların diziliminden yararlanır. *Toprak temizliği ve hafriyat çalışmalarıyla desteklenen alanlarda yangının önü kesilir. Bu sistemler, özellikle Ayvalık gibi riskli bölgelerde uygulanabilir. Yangınla mücadelede sadece söndürme değil, sınır belirleyerek yangını sınırlı tutma stratejisi, etkili bir adımdır. Tarım alanlarında anız ve atık yakma: sessiz tehlike: Her yaz kırsaldan yükselen dumanların tümü orman yangını değildir; birçoğu tarladan, bağdan ve bahçeden başlar. Ancak bu dumanların önemsiz olduğu sanılmamalı. Çünkü bugün Türkiye’de çıkan orman yangınlarının yaklaşık %11’i, tarım arazilerinde kontrolsüzce yakılan anız ve zirai atıklardan kaynaklanıyor. Anız yakmak, binlerce canlıyı yok etmek demektir. Çiftçiler, hasattan sonra kalan bitki artıkları nedeniyle tarlayı yakmayı hâlâ ucuz ve hızlı bir çözüm sanıyor. Oysa bu yöntem: *Topraktaki organik maddeyi yok ediyor, *Faydalı mikroorganizmaları öldürüyor, *Komşu tarlalara sıçrayan yangınlarla ormanlık alanlara kadar ulaşabiliyor. Ayvalık çevresindeki zeytinliklerde de bu uygulamaya sıkça rastlanıyor. Özellikle Karaayıt, Tıfıllar, Bağyüzü, Çakmak köyü çevresinde yaz başında toprak yüzeyinde yapılan bu temizlik ateşleri, rüzgârla birleştiğinde yangına dönüşebiliyor. NEDEN YASAKLANMALI? *Toprak verimliliğini düşürür. *Erozyonu artırır. *Orman ve mera alanlarına yayılma riski çok yüksektir. 2024 yazında çıkan 320 yangının kaynağı anız ateşiydi. (Kaynak: OGM) AYVALIK’TA EN RİSKLİ NOKTALAR Yüksek riskli geçiş alanları: Altınova–Karaayıt arasında: Orman ve tarım arazisi iç içe Çamoba çevresi: Yazlıklar, zeytinlik ve çamlık yan yana Şeytan Sofrası etekleri: Piknik alanları ile tarla iç içe Yangınla mücadelede belediyelerin rolü ve acil müdahale altyapısı: Orman yangınlarıyla mücadelede sadece Orman Genel Müdürlüğü’nü ve itfaiyeyi sorumlu tutmak, modern risk yönetimi anlayışına terstir. Yangınla mücadele artık çok aktörlü, çok düzeyli ve yerel yönetimleri merkeze alan bir süreçtir. Özellikle sahil ilçelerinde, yangının ilk 10 dakikasında yapılacak müdahale ile bir felaket önlenebilir. Bu noktada, belediyelere büyük görev düşmektedir. Akıllı belediye teknolojileri devreye girmeli: *Isı ve duman algılayıcılar: Orman sınırlarında, yüksek riskli bölgelerde bu sensörler erken uyarı sağlar. *Dron destekli gözetleme: Belediye ve OGM arasında işbirliği ile yangınlara karşı gökyüzünden tarama yapılmalı. *SMS uyarı sistemi: Riskli günlerde vatandaşlara “Bugün ormana girmeyin”, “Rüzgâr nedeniyle ateş yasaktır” gibi uyarılar otomatik gönderilmeli. Yangınla mücadelede sessiz tanıklar: Yaban hayatı izlemek için ormanlara yerleştirilen harekete duyarlı fotokapanlar, artık yangınla mücadelede de kullanılmaya başlandı. Yangın öncesi şüpheli hareketleri, ateş yakma girişimlerini ve hatta kasıtlı sabotajları görüntüleyerek büyük fayda sağlıyorlar. a.Fotokapanların yangın önleme açısından 4 kritik rolü: b.Yangın öncesi şüpheli faaliyetleri tespit eder: Orman içlerine yerleştirilen fotokapanlar; izinsiz giren kişiler, ateş yakanlar, tarla temizliği yapanlar gibi yangına sebep olabilecek faaliyetleri anında kayda alır. *Bu görüntüler jandarma veya belediye ekiplerine delil olarak sunulabilir. c. Sabotajları belgeleyebilir: Özellikle yaz aylarında, rant amacıyla çıkarılan kasıtlı yangınların tespiti zordur. Fotokapanlar sayesinde sabotajcıların kimliği tespit edilebilir. d. Yaban hayatı ve yangın arasındaki ilişkiyi belirler: Yangınlardan önce ya da sonra bölgedeki canlıların hareketleri gözlemlenebilir. Bu da hem tahliye planlaması hem de biyoçeşitlilik takibi açısından önemlidir. e. Orman güvenliğini artırır: Fotokapanlar, orman köylülerinin ve piknikçilerin de daha dikkatli davranmasını sağlar. Uyarı levhasıyla birlikte kullanıldığında caydırıcı etki yaratır. Ayvalık’ta fotokapan kullanımı başlamalı: *Ayvalık Adaları Tabiat Parkı, zeytinliklerle iç içe geçmiş ormanlık alanları, yazlıklarla çevrili kıyı ormanlarıyla yüksek riskli bölge niteliğinde. Bu nedenle: *Şeytan Sofrası, Sarımsaklı–Küçükköy, Altınova orman içi yolları, Tıfıllar–Çamoba orman sınırı gibi geçiş noktalarına fotokapan yerleştirilmeli. *Ayvalık Belediyesi, Orman İşletme ve Jandarma iş birliğiyle görüntü paylaşımı ve kayıt havuzu kurmalı. *Vatandaşlar bilgilendirilmeli: “Ormanda hareket algılayan kamera sistemleri bulunmaktadır” gibi tabelalarla caydırıcılık artırılmalı. 5. Fotokapan ile dron teknolojisi birleşirse ne olur? *Fotokapanlar sabit görüntü sağlar; dronlar ise anlık keşif. Bu ikisi birlikte kullanıldığında: *Hem öncesi görüntülenir (fotokapan), *Hem müdahale hızlanır (dron) ÇÖZÜM VE ÖNLEMLER Yangınları önlemek için yerel yönetimler, vatandaşlar ve teknolojinin güç birliği şarttır. İşte öneriler: a. Belediyeler için *Coğrafi risk haritalarına dayalı yıllık yangın strateji planları hazırlanmalı. *Mobil yangın söndürme ekipleri kurulmalı ve yangın havuzları artırılmalı. *Mahalle, köy ve yazlık yerleşimlerde yangın muslukları ve yangın noktaları oluşturulmalı. *SMS ve sosyal medya uyarı sistemleri aktif edilmeli. *İlk müdahale eğitimi verilmeli, yangın tüpü ve hortum desteği sağlanmalı. b. Kırsal kesim ve çiftçiler için Anız yakma yasaklanmalı, mekanik ve biyolojik temizlik yöntemleri yaygınlaştırılmalı. Zirai atıklar için mobil toplama noktaları kurulmalı, kompost yapımı teşvik edilmeli. Tarım-orman sınırlarına yanmaz yangın bariyerleri konmalı. Köylerde ormancılar ve belediye iş birliğiyle eğitim ve tatbikatlar yapılmalı. Orman-köy arası yangın şeritleri oluşturulmalı. TEKNOLOJİK ÖNLEMLER *Fotokapanlar orman sınırlarına yerleştirilmeli; şüpheli faaliyetler tespit edilmeli. *Dron destekli gözetleme sistemi kurulmalı. *Isı ve duman algılayıcı sensörler kullanılmalı. *Yapay zeka destekli risk haritaları hazırlanarak erken uyarı sistemi geliştirilmeli. Özetle: Orman yangınlarıyla mücadele sadece yangın çıktıktan sonra yapılan kahramanca müdahaleyle mümkün değildir. Esas başarı, toplumun her kesiminde başlayan bilinç ve önleyici tedbirlerle gelir. Orman köylerinden belediyelere, çiftçilerden çocuklara kadar herkesin yangın önleme kültürünü benimsemesi şarttır. Teknolojiyi ve yerel bilgeliği harmanlayarak, planlı ve katılımcı bir yangın önleme seferberliği oluşturmalıyız. Çünkü önlenmiş her yangın, korunmuş bir gelecektir.
 
Geri
Üst