Sinemalarda geçmişe dönüş

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Siz de köpekbalığı denen canlıdan “Jaws” filmiyle tanışan kuşaktan mısınız? Hani sonra yıllarca denize adım atarken gözünün önüne kanlı dişler gelen, o dişler arasındaki bacakları hatırlayan, “elimde bir sivri sopa olsa şöyle çenesine saplayabilir miyim” gibi abuk subuk düşüncelere kapılan… Şimdi vereceğim bilgiyle yaşınız belli olacak; Steven Spielberg’in bizde “Denizin Dişleri” adıyla gösterilen filmi bu yıl 50 yaşını kutluyor. Ama bir minik teselli bilgisi; Türkiye sinemalarına gelişi 1981.

Bu ve bunun gibi 50 kıymetli bilgiyi Milliyet Sanat dergisinin ağustos sayısında Burçin S. Yalçın’ın yazısında bulabilirsiniz. Neden yapıyorsunuz bunu? Sadece efsaneyi anmak için değil, 29 Ağustos’ta 50. yılı şerefine dünyayla beraber sinemalara gelecek, ona hazırlanmak için.

Dijital platformlar üzerine pandemiden de gol yiyen ve kendini bir türlü toparlayamayan sinemaların özellikle yazın seyirci kuraklığına bulduğu çözüm bu. Eski filmleri piyasaya sürmek. Zamanında kapı önlerinde oluşan kuyrukların benzerini hayal etmeseler de nostalji duygusu ve filmlerin vizyon yıllarında doğmamış gençlerin merakının onları salonlara çekeceği umudu (ve tabii maliyetin daha düşük olması) bu formülü cazip kılıyor. Şöyle bir bakınca Ağustos’un 15’inde “Baba 2”nin, 22’sinde “Batman Begins”in, 29’unda “Dark Knight”ın, arada “Aile Arasında”, “Kahpe Bizans”, “Aşk Tesadüfleri Sever” gibi zamanında çok izlenmiş yerli filmlerin vizyonda boy göstereceğini görüyoruz. Eylülde ise bu sefer 40. yılını kutlayan “Geleceğe Dönüş” şenlendirecek sinemaları.

Son olarak ‘yıldızların altında’cılar için bir hizmet: Açıkhava sinemalarının popüler bir yaz eğlencesine dönüştüğü bir dönemde programlarına evimizin salonunda karşımıza çıksa kanal değiştireceğimiz filmler almak yerine Başka Sinema iş birliğiyle izlenebilir bir seçki sunan Enka Sanat’ta bu akşam “Forrest Gump” var. Cuma “Ghost”, 11 Ağustos pazartesi “Untouchables”... Programı takibe almakta fayda var.

68926c7b421207265ec1079d.jpg


Bir teselli verme

Konuşmalarımız / internette gezdiğimiz sayfalar / tıkladığımız linkler, her şeyimiz bir yerlerde kaydedilip ilgili birimlere ulaştırılıyor ve reklam olarak karşımıza çıkıyor, bunun artık hepimiz farkındayız. Ben de tahmin ediyorum ki son yazdığım yazı (ve onu yazarken dolaştığım sayfalar) nedeniyle mail kutumda bir dizi ‘yas kursu’ duyurusu buldum. İngiltere bazlı. Kayıp duygusu, yasın evreleri, yasla başa çıkma metotları, ‘kederi dönüştürmenize yardımcı olacak stratejiler’ (itiraf edeyim ‘strateji’ kelimesini böylesine kişisel ve kırılgan bir konunun içinde görmek beni çok etkiledi, çağımızın durumu açısından), vs.

Neyse, bence kesinlikle hep beraber yazılacağımız bir ‘teselli etme’ kursu açılmalı. Size ağır hasta olduğunu söyleyen bir tanıdığınıza ne söyleme(me)lisiniz mesela, ders bir. Söyleyecek anlamlı bir şeyiniz yoksa susmak sizden bir şey eksiltir mi? Siz ondan daha büyük bir acı hissediyor olabilir misiniz? Kişi kendi derdini bırakıp sizi mi teselli etsin?

Pazartesi yazımda söz ettiğim kanser savaşçısı sanatçı Evre B. Clarke’a karşı bu saydığım bütün hadsizlikler peş peşe sıralanırken (kalan zamanınızı sosyal medya yerine eşiniz ve çocuğunuzla geçirseniz daha iyi olmaz mı diye akıl verenler var, hem de çok sayıda) şahane bir teselli jesti çok sevdiği Ricky Gervais’den geldi. Komedyenin “en dürüst ve kişisel gösterim” dediği “Mortality”yi izlemeye gitmişti Evre bir süre önce. Arkadaşları bir şekilde Gervais’e ondan söz etmişler, o da kedisi Pickle’ı kucağına alarak bir video çekmiş. Sadece “Hi Evre” diyor, bir kendisi bir Pickle adına. Bu kadar. Birine ‘yanındayım’ demek için bir dizi bilgi ve değerli akıl sunmanıza gerek yok. Onlar muhtemelen karşı tarafta hali hazırda mevcuttur.
 
Geri
Üst