Silahlar Susuyor, Tarih Tanıklık Ediyor

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
5–7 Mayıs 2025. Türkiye’nin yakın tarihinde bir dönüm noktası olarak kayda geçen bu üç gün, yalnızca bir kongre takvimi değil; kırk yıllık silahlı bir çatışmanın, binlerce evladın kaybının ve nice annenin gözyaşının da kapanışıdır. PKK, Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla topladığı 12. Kongresi’nde silah bırakma ve kendini feshetme kararı aldı. Henüz resmi açıklama yapılmasa da, örgütün çekirdek kadrolarının da bu kararın arkasında olduğu kulislerde doğrulandı. Bu gelişme, yalnızca bir örgütün tarih sahnesinden çekilişi değil; bir milletin acıyla yoğrulmuş hafızasında yeni bir sayfanın açılışıdır. Ve o sayfanın ilk cümlesini artık silahlar değil, halk yazmaktadır. Dirayetli Devlet Aklı ve Halk İradesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde sürdürülen kararlı terörle mücadele stratejisi, son sekiz yılda dağları boşalttı, örgütü sınır dışına itti. Sadece güvenlik başarısı değil; aynı zamanda devlet aklının sürekliliği ve toplumsal barış iradesinin kararlılığı olarak okunmalıdır. Sınır ötesi operasyonlardan iç güvenlik reformlarına, diplomatik baskılardan istihbarat gücüne kadar yürütülen çok boyutlu mücadele, PKK’yı yalnızlaştırdı. Öcalan’ın çağrısı da bu baskının ve tıkanmanın açık sonucudur. Ancak bu noktaya yalnızca devletin iradesiyle değil; toplumun duası, sağduyusu ve sabrıyla da gelindi. Anaların direnişi, babaların haykırışı, gençlerin barış özlemi bu zaferin görünmeyen cephesidir. On yıl önce çözüm süreci çöktüğünde umut yerini hayal kırıklığına bırakmıştı. Bugün yeniden bir barış kapısı aralanıyor. Fakat toplumun hafızasında hâlâ şu soru duruyor: “Bu sefer gerçekten olacak mı?” Adalet Bakanlığı af beklentisine kapıyı kapattı. Ancak “pişmanlık yasası” ve infaz düzenlemeleri gibi sınırlı çerçevede adımlar tartışılıyor. MHP’nin süreçteki net duruşu ise tavizsiz ve milli duruşun teminatı konumunda. PKK’nın aldığı karar, kimileri için teslimiyet, kimileri için evrim. Ancak ne olursa olsun, bu karar silahlı mücadelenin sonlandığını ve toplumsal meşruiyetin ancak siyasetle sürdürülebileceğini gösteriyor. DEM Parti’nin “Sorunlar demokratik siyasetle çözülmeli” açıklaması da bu dönüşümün işaretidir. Şimdi mesele, bu sürecin siyasallaşması değil, şiddetsizleşmesi ve hukuki zeminde kalıcılaşmasıdır. Tarihten Ders: Silah Bırakıp Siyasete Dönüşenler PKK’nın atmak istediği bu adım, dünyada daha önce yaşanmış örneklerin izlerini taşıyor: • IRA (İrlanda): 1998’de Good Friday Anlaşması’yla silahları bırakıp Sinn Féin aracılığıyla siyasete katıldı. • FARC (Kolombiya): 2016’da barış anlaşmasıyla parlamentoya girdi. • ETA (İspanya): 2011’de silah bıraktı, 2018’de tamamen feshedildi. • Nepal Maocuları: 2006’da silahlı mücadeleden demokrasiye geçti. Bu örneklerde başarı, ancak karşılıklı samimiyet, yasal güvenceler ve toplumsal onayla geldi. Türkiye için de aynı hassasiyet geçerlidir. Kürt halkı, bu ülkenin asli unsuru. Yıllarca hem örgütün şiddetiyle, hem devletin ihmaliyle sınandı. Bugün bir umut filizleniyor: Çocukların dağa değil okula gittiği, köy yollarında mayın değil yatırım olduğu bir Türkiye. Ama aynı halk, çözüm sürecinin çöküşünü gördü. Sözlerin tutulmadığı, umutların istismar edildiği zamanları yaşadı. Bu kez süreç “pazarlık” değil, eşit yurttaşlık ve anayasal güvence temelinde yürütülmeli. Kürt seçmen için güven duygusu, hak kadar değerlidir. Bu sürecin mimarı, terörle mücadelede sınır tanımayan kararlılığıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. AK Parti seçmeni bu gelişmeyi haklı bir şekilde “devletin zaferi” olarak görmektedir. Ama şimdi bir başka sorumluluk devreye giriyor: Bu kazanımı kalıcı kılmak için sosyal barışı inşa edecek yeni bir dil ve hukuk zeminini güçlendirmek. Kürt vatandaşlarımızın meşru taleplerini PKK üzerinden değil, demokratik siyaset aracılığıyla duymak ve çözmek, bu milletin hem hakkı hem görevidir. Bundan Sonrası Ne Olacak? • PKK kadrolarının Avrupa veya Irak’a geçmesi bekleniyor. • Cezaevlerindeki mahkumlar için kan bulaşmamış olanlar lehine infaz düzenlemeleri konuşuluyor. • Öcalan, sembolik ve çağrıcı rolünde kalacak. Serbest bırakılması masada değil. • Halk temkinli: AK Parti tabanı “devlet kazandı” diyor; Kürt halkı umutlu ama dikkatli; gençler ise sadece huzur istiyor. Barış Zordur, Ama Mümkündür Barış kolay değildir. Sabır ister. Cesaret ister. En önemlisi, adalet ister. Ama bugün Türkiye’nin önünde ilk kez bu kadar net, bu kadar tarihî bir fırsat var. Silahlar susuyor. Dağdan çekilen gölge, meydanlara umut düşürüyor. Ve bu umudu büyütmek, yalnızca iktidarın değil; muhalefetin, sivil toplumun, medyanın ve bireylerin de görevidir. Artık hiçbir çocuk dağa çıkmasın. Hiçbir anne ağıt yakmasın. Hiçbir şehir sessizliğe gömülmesin. Artık söz milletindir.
 
Geri
Üst