A
Admin
Yönetici
Yönetici
Hüseyin Köse, iletişim alanında çalışan bir akademisyen. Ama edebiyat, sosyoloji alanlarından da hiçbir zaman kopmadı. Üretkenliğiyle dikkat çekiyor. Bugüne kadar şiir ve deneme alanında Türkiye’nin en saygın ödüllerini aldı. Sayısız ortak kitapta da adını yazdırdı. Öyle ki masasında daima bir çalışma var. Kalem ve kağıttan hiç kopmadı. Düşünceleri bilgisayar tuşlarıyla yazılmadan önce sanatının uzantısı olan kalem ve kağıdın sınavından geçmiştir. Geçtiğimiz günlerde kendisini aradığımda çıkacak şiir kitabından söz etmişti. İpucu istediğimde “Şiirdeki şarkıyı keşfe çıkmanın zamanıdır” demişti. Bu sözün ayak izleri zihnimde dolaşıp dururken, İzmir’de kitapçı raflarında “Sonuna Yetiştiğim Şarkılar” kitabını gördüm. Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan kitabın adı, bana Köse’nin o sözünü hatırlattı. Kordonboyu’na uzanıp iklim krizinin dişinin kovuğuna yetmeyecek çim yükseltide oturdum. Bakalım Hüseyin Köse’nin yetişemediği şarkılar hangi makamdaydı? Bakalım, Köse’nin keşfe çıktığı şarkıların haritası nerelere uzanıyordu? Köse, daima bir ithaf nişancısıdır. Bu onun hayatındaki edebî etkileşimlerin ve kaynağın çoğulluğundan kaynaklanıyor. Ancak, bu sefer imzası kitap kapaklarında olan bir kişiye ithafı yok. İlk sayfada karşımıza bir kent adı çıkıyor: “Hatay’a, o devrik cümlemize...” . Köse, bu arada Antepli. İki buçuk yıl önce ülkemizde 11 ili ve sınır aşırı olarak Suriye’yi yıkan o depremin coğrafyasından yani. Doğup büyüdüğü kenti unuttuğunu düşünemeyiz. Olsa olsa az önce sözünü ettiğimiz çoğul kaynağın bir parçasıdır, Hatay. Bunun için ithaf orayadır. Yine Köse’nin şiirine kulak verelim. Şöyle diyor Redifli Gazel’de: Dedim, taş taş üstüne yaşamalar er geç kendini bir zelzeleye hatırlatır Bir enkazdan arta kalan her kuş tüylerini Samandağlı bir semaya dökebilir Dedim, bu gürültülü pas dozerlerin hayata sürtünen vebasıdır Porselen seslerden bir kalp fetret zamanlarında Köy Enstitülü ozan Ali Yüce, bir zamanlar Antakya’nın dar sokaklarının tek kişilik olduğunu anlatmıştı bir şiirinde. Şimdi o sokakların mistik havası yitip giden asırlara gömülmemek için direniyor. Herhalde şair, şiirle yaşatıyor o yaşanmışlığı. Hüseyin Köse’nin şiirinde daima bir ritim var. Her zaman şarkıya dönmez ama siz yürürken duysanız şiiri adımlarınız kimi zaman koşuya meyleder, kimi zaman sarhoş bir yalpalamaya. Kitaba ad olan şiiri merak etmiştim. Ritmi nasıldı? Dansa kaldırmasa da uzun bir yürüyüşe çıkarır mıydı? Tamam, çok zor sorular bunlar, şiire bakalım. Şöyle diyor Köse: “Her evde ışıksız bir gövde, her evde Mecalsiz boğuşmalardan geriye kuzgun bir muhasebe Alıp karşıma fersude yüzlerinin sabah karanlığını Çizdim yalnızlığıma kırmızı soluğumla geçenlerde (…) Yaz kış yağmur sesine, camdan cama, pervaza Sonu kuyumdan kuyuya dönen bir maceraya Bahçe duvarını aşan erik ağacına bazı Uzaktı her şeye, sonuna yetiştiğim bir şarkı gibi” Ağacına, kaldırımına, tozlu koşu yollarına yabancı olduğum bir şehirde bir daha okudum şiiri. “sonuna yetiştiğim bir şarkı gibi” dizesi tekrar tekrar döküldü dilimden. Mevsimlerin geçişini ve çocukluğun yollarına inen ışığını sevdim. Çocukluğun şarkısı hâlâ canlıdır, Hüseyin Köse’de. Sonuna yetişmese de gam değil! Girişte ithaf yoksa da şiirlerde var. Kulağıma hoş gelen bir başka ithaf… Eski İzmir Valisi şair Bedri İlhan’ın oğlu Attila İlhan’a…Şiirin adı “Yuliadark”. İlhan’ın sevdiği seslenişlere seslenen bir şiir. Tabii Köse’nin bir zamanlar İzmir edebiyat ve sanat ortamına da büyük katkılar sunduğunu da hatırlatayım. Ustası İlhan’ı unutmaması gerekirdi. Şu dizeleri okuyalım: “(…) Yuliadark beni yokluğuna alıştırma beni fincanının balkıyan siyahlığına Açık aşk ameliyatıyla almışlardı o gün dövmendeki kurşunu hatırla O kurşunu oraya kim koyduysa onun adıyla çıkarmışlardı Karmada tortuda yortuda insan hakkı levhalarında Dudaklarda karakalem bir hayat felsefesi, silmesi kolay Bir büyük olmazın peşindeydi herkes üç kişilik bir Aynada” Kitapta hüzne dal uzatan epey şiir var. Ancak, “Her Şarkı Eylül’de Biraz Eksiltir Kimilerini” şiirine değinmek isterim. Sonbaharı hatırlatması değil asıl konu. Uzandığı coğrafya ve savaşı bize hatırlatması: “Hiç düşündün mü sığınak bombaları Yağmurlar gibi yere inerken Gökyüzü nerde yıkar ellerini? İnsanın rampası neyle düzlenir? Bu çamurlu ehram kusurlu izan Sabahtan akşama eğik merhabalar - Kan Beyrut kan!” Dünyanın bütün sokaklarında vatanı işgal altındaki halklar için duvarlarda yazılar var. Köse’nin Ortadoğu coğrafyasına uzanan şiirleri öfkesi hüznünde gizli dizeler olarak karşımıza çıkıyor. Duvara yazılan bir şiir gibi. Şarkının sonuna yetişemese de şiir için heybede yeteri kadar boyası var. “Sürgünü bakışından asılı duran/Parmakları donmuş çocuklar” söz hakkı için parmak kaldıramamıştır. Köse, şiirinde onları söze çağırmış. Hüseyin Köse, Sonuna Yetiştiğim Şarkılar, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2025, 112 syf. HÜSEYİN KÖSE KİMDİR? 1970’te Antep’te doğdu. 1993 yılında Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. 2003’te İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Pierre Bourdieu üzerine hazırladığı teziyle doktorasını verdi. Değişik dönemlerde Varlık, Virüs, Kitap-lık, Yeni E,Virgül, Sombahar, Birikim, Ayrıntı Ayrıntı Dergi, Bireylikler, Yeniyazı, Caz Kedisi, gazete duvar, yasak meyve vb. dergi ve platformlarda şiir ve düzyazıları yayımlandı. 1998 yılında ilk şiir kitabı Üzülmüş Evler Kraliçesi ile Arkadaş Zekâi Özger Şiir Ödülü’ne değer görüldü. Mahvedici Melek isimli ikinci şiir dosyasıyla 2003 Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü’nü kazandı. Üçüncü şiir kitabı Orada Olmayan Adam (2010)önce 2010 Kuşadası Mavi Güvercin Ödülü’nü, ardından 2010 Behzat Ay Yazın Ödülü’nü aldı. 2012 Ruhi Türkyılmaz Şiir Ödülü’nü kazanan dördüncü kitabı Unutma Mesafesi’ni (2011) Taşlara Düğüm (2015)ve Ziyan Balkonu (2019) takip etti. Bourdieu Medyaya Karşı (2004), Medyatik Paradigma (2006), Alternatif Medya (2007), Medya ve Tüketim Sosyolojisi (2010), Sera Toplumunda Çöl Olmak: Hasarlı Yüklemler Üzerine Denemeler (2022) Köse’nin şiir kitapları dışında yayımlanmış diğer çalışmaları arasındadır. Köse’nin Medya Mahrem: Medyada Mahremiyet Olgusu ve Transparan Bir Yaşamdan Parçalar (Ed., 2011), Flanör Düşünce: Arkaik Dönemde ve Dijital Medya Çağında Aylaklık (Ed., 2012), Kara Perde: İran Yönetmen Sineması Üzerine Okumalar (Ed., 2014), Şovenist İnşa: Medya Gösterisinin Ahlaki Kapsama Alanı Üzerine Eleştirel Metinler (2014),Skolastik Fantazya: Hayalden Endüstriye Popüler Kültür Odağında Masal Okumaları (Der., 2015) ve Şair ve Taifesi (2015) adlı kitapları Ayrıntı Yayınları arasında yayımlanmıştır. Köse ayrıca Eric Dacheux’nün Kamusal Alan (Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2012) kitabının çevirmenidir.