Seven Kalp

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Kadın hikâyelerinin izinde bir yolculuk: Amine Kayaalp Ankara doğumlu, yüreği ise hikâyelerle yoğrulmuş bir kadın… Amine Kayaalp, 1994 yılında dünyaya geldi ama asıl doğumu belki de hikâyelerle ilk tanıştığı anda başladı. Küçük yaşlardan itibaren anlatının peşine düşen Kayaalp, bazen bir kitapta, bazen sokakta yürüyen bir kadının suskunluğunda buldu anlatacaklarını. Bu duyarlılığı, onu yalnızca bir anlatıcı değil, aynı zamanda bir “ses” hâline getirdi. Radyo ve televizyon programcılığı eğitimiyle temellerini attığı medya yolculuğu, kalemle başlayan bağın önce mikrofona, oradan da sahneye taşınmasıyla şekillendi. Amine Kayaalp için anlatmak, bir meslekten fazlası: “Bir varoluş biçimi” diyor kendisi. Ve bu varoluş, hem ekranlara hem sahneye taşıdığı güçlü bir kadın temsiliyle vücut buluyor. “Kadın ve Ötesi”yle sessiz hikâyelere ses Yapımcısı ve sunucusu olduğu Kadın ve Ötesi adlı televizyon programı, yalnızca bir yayın değil; kadının toplumsal bellekteki görünürlüğünü artırmayı hedefleyen kültürel bir proje. Bastırılmış, unutulmuş ya da görmezden gelinmiş kadın hikâyelerini yüreğiyle anlatan Kayaalp, program aracılığıyla izleyiciye derin ve etkileyici bir anlatı sunuyor. Duyguyla düşünceyi harmanlayan anlatımı, onu izleyicinin gönlünde özel bir yere taşıyor. Tiyatro Festivali’nde anlamlı temsil Bu yıl Alanya’da M.M.T Tunç Grup sponsorluğunda düzenlenecek 4. Tiyatro Festivali’nin sunuculuğunu üstlenmek, Amine Kayaalp için sadece bir profesyonel görev değil. Aynı zamanda “kadın emeğini, sesini ve varlığını sahnede temsil etme” sorumluluğu taşıyor. Festivaldeki varlığı, sahne ışıkları altında yalnızca bir isim değil, bir duruşu da görünür kılıyor. Özgün yüzüyle, kendine has tarzıyla Amine Kayaalp, yalnızca sunduğu programlarla değil, aynı zamanda çok yönlü birikimi, kendine özgü sunuculuk tarzı, etkili iletişimi, sahici enerjisi ve zarafetiyle de dikkat çekiyor. Ekranda ve sahnede özgünlüğüyle öne çıkan Kayaalp, pozitif enerjisi, ışıltısı ve güzelliğiyle bulunduğu her ortama ışık katıyor. Hikâye devam ediyor… "Benim hikâyem hâlâ yazılıyor," diyor Amine Kayaalp. Kimi zaman sessiz, kimi zaman yüksek sesle… Ama her zaman, yüreğinde taşıdığı kadınların sesiyle birlikte. Hayatın içinden satırlara: Birgül Öztürk’ün kaleminden duyguya yolculuk Aşçılıkla başlayan, güvenlik görevliliğiyle hayatın tam ortasında şekillenen ve çocuklara kitaplar, büyüklere şiirler armağan eden bir yaşam öyküsü... Birgül Öztürk’ün kalemi, tam anlamıyla hayatın kendisinden besleniyor. Tilki Kitap etiketiyle yayımlanan şiir kitabı “Hadi Git Şimdi” ile okurun karşısına çıkan Öztürk, duygu yüklü satırlarla dikkat çekiyor. Onun şiirleri; bir annenin gözyaşından, bir çocuğun gülümsemesinden, bir güvenlik kulübesindeki sessizlikten ya da bir pazar tezgâhındaki domatesten fışkırıyor adeta. Şiirle başlayan yolculuk Yazmaya şiirle başlayan Öztürk’ün ilk eseri, babasına adadığı “Mahkum” adlı şiirdi. 80 Darbesi'nin çocukluğunda bıraktığı izleri satırlara döken yazar, bu dönemi “acıların kaleme döküldüğü yıllar” olarak tanımlıyor. “İlk şiirimi 9 yaşımda yazdım. Babamı ilk kez hapishanede demir parmaklıklar arkasında gördüğümde...” diyen Öztürk, çocuk yaşta yaşadığı bu derin acının yazın serüvenine kapı araladığını belirtiyor. Yazarlıkla yoğrulmuş bir hayat Birgül Öztürk sadece bir şair değil, aynı zamanda bir çocuk kitabı yazarı. Üstelik bu serüven de duygusal bir bağla başlıyor: yeğeni Zümra için kaleme aldığı bir kitapla. “Bir yaşına girmişti. Ona oyuncak yerine kalıcı, özel bir hediye bırakmak istedim. Kitap en güzel armağandı” diyor. Çocuk edebiyatına yaklaşımı ise oldukça bilinçli. Şiddetin normalleştirildiği içeriklerin aksine, naif ve değer temelli anlatıları ön planda tutuyor. “Neden Harikalar Diyarında” adlı kitabında, çocuklara hem hayal gücü hem de aile içi iletişim konularında pozitif mesajlar veriyor. Özellikle anne-kız ilişkisini merkeze alması, kitabın dokusunu yumuşak bir empatiyle örüyor. Hayatın tam içinden: Mutfak, güvenlik, şiir Aşçılık yaptığı dönemlerde duygularını yemeklere, tariflere dökerken; güvenlik görevlisi olarak çalıştığı dönemlerde ise satırlara... “Mutfakta stresimi atardım, güvenlik kulübesindeyken şiirlerimi yazardım” diyen Öztürk, yazarlığın sadece masabaşında değil, yaşamın tam içinde mümkün olduğunun örneği. Günlük karşılaştığı insanlardan, onların anlattığı hikâyelerden, bir bakıştan ya da bir sözden ilham alıyor. “Her gün bin kişiyle karşılaşıyorum. Her biri bana bir kelime, bir duygu bırakıyor. Ondan sonra şiir kendiliğinden çıkıyor zaten.” sözleri, kaleminin gerçeklikle olan bağını net biçimde ortaya koyuyor. Şiirlerinde hangi temalar ön planda? Birgül Öztürk’ün şiirlerinde ayrılık, acı, hasret, vicdan, anne sevgisi gibi yoğun duygular temel unsurlar. Şehit annesine yazdığı “Vasiyet”, kaybedilen çocuklara ağıt niteliğinde yazdığı “Oğul”, ve bir tartışmanın ardından kaleme alınan “Hadi Git Şimdi”, duygunun derinliğine ve sosyal hassasiyetlere ışık tutuyor. Kimi zaman bir radyo programında İbrahim Tatlıses’ten gelen rica sonucu yazılan “Göçebe Yüreğim” gibi şarkı sözleri de var şiir külliyatında. Bu çeşitlilik, onun sadece bireysel acıların değil; toplumun kolektif duygularının da kaleminde hayat bulduğunu gösteriyor. Hilmi Topaloğlu’na vefayla... “Hadi Git Şimdi” şiir kitabı, aynı zamanda çok özel bir kişiye ithafla yayımlandı: Hilmi Topaloğlu’na. “Bu kitap onun hayaliydi” diyen Öztürk, Topaloğlu’nun bu kitabı çok istediğini fakat ömrünün yetmediğini belirtiyor. Bu yüzden, kitabın önsözü de yazarı değil, Hilmi Topaloğlu’nu anlatıyor. Ocak ayında aldığı Uluslararası Başarı ve Kariyer Ödülleri kapsamında kazanılan ‘Yılın En İyi Çıkış Yapan Şiir Kitabı’ ödülünü de onun anısına ithaf etti. “Tekniğe Değil Ruha İnanıyorum” Edebi tekniklerle değil, yüreğiyle yazıyor Birgül Öztürk. “Ben bir teknik üzerinden yazmıyorum, Birgülce yazıyorum.” diyor samimiyetle. Elbette metafor, imge ve ses oyunları şiirlerinde mevcut; ama bunlar bilinçli olarak değil, duyguların peşinden gelen doğal bir akışla doğuyor. “Bir şeyi önce ben beğenmeliyim. Eğer ben kendim etkilenmiyorsam, okuyucu hiç etkilenmez.” sözleri, onun yazıya yaklaşımındaki içtenliği gözler önüne seriyor. Gelecek projeleri Yazarın akrostiş şiirlerden oluşan bir kitap projesi var. Aynı zamanda erkek çocuklara yönelik yeni bir hikâye kitabı hazırlığında. En dikkat çekici hayali ise çocukluğunda yaşadığı 80 Darbesi’ni konu alan bir roman yazmak ve bunu beyaz perdeye taşımak. “Bu benim içimde yarım kalan bir hikâye. O dönem yaşananları sinemaya taşımak istiyorum” diyor. Son söz Birgül Öztürk’ün edebiyatı; acıyı, sevgiyi, çocukluk anılarını, hayal gücünü ve sokakta karşılaştığı bir yüzü aynı potada eriten bir edebiyat. Onun kalemi, hayatı doğrudan satırlara taşıyor. Çocuk edebiyatından şiire, mutfaktan güvenlik kulübesine kadar uzanan yolculuğunda ortak payda hep aynı: samimiyet, duygu ve sevgi. Edebiyat dünyasında kendi sesini ve yolunu bulmak isteyen herkes için Birgül Öztürk’ün hayatı ve eserleri gerçek bir ilham kaynağı. EMİRAY’dan güçlü bir başlangıç: “Isır Sen Beni Isır” Türk müziğinin yeni ve çok yönlü sesi EMİRAY, ZS Production Müzik Yapım etiketiyle yayınladığı ilk teklisi “Isır Sen Beni Isır” ile dikkatleri üzerine çekti. Netdmüzik’te 4K çözünürlükle yayınlanan klibiyle birlikte ses getiren eser, hem eğlenceli yapısıyla hem de geleneksel dokulara yer veren sözleriyle dinleyicilerden tam not aldı. EMİRAY, her tarzdan eserler yazdığını, okumayı ve dinlemeyi çok sevdiğini dile getiriyor. Sanat yolculuğuna “Zor başarmaya geldim” diyerek çıkan Emiray Hanım, söz ve müziği kendisine ait olan bu eserle güçlü bir çıkış yakaladı. “Isır Sen Beni Isır”, onun kendi yazdığı eserlerle müzik dünyasına attığı ilk adım olma özelliğini taşıyor. Söz ve müzik: EMİRAY imzası taşıyan eser; esprili ve mizah içerikli sözleriyle Amasya yöresinin hem kültürel hem de lezzet yönünden öne çıkan unsurlarını içinde barındırıyor. Kıpır kıpır ritmiyle dinleyeni hemen etkileyen parça, Emiray Hanım’ın ritme uyumlu figürleriyle birleşerek izleyenleri yerinde durdurmayacak, oynatacak ve coşturacak türden. Düzenlemesini Akan Ağırman’ın üstlendiği şarkı, Amasya’nın meşhur elmalarına yapılan göndermeler ve “Ben Ferhat’ım, sen ne Şirin” gibi geleneksel motiflerle süsleniyor. “Bakla dolmasını yersen, parmaklarını yersin” gibi esprili dizelerle bezenmiş şarkı, yalnızca dinlemekle kalmayıp izlemeyi de keyifli hâle getiriyor. Klibinde Şehzadeler yolundan başlayan renkli bir anlatım sunan EMİRAY, modern danslarla geleneksel atmosferi buluşturuyor. Ayrıca “Isır Sen Beni Isır”, tarz olarak Türk halk müziği formunda bir eserdir. Yayınlandığı ilk günden itibaren büyük ilgi gören şarkı, rekor görüntülenme sayılarına ulaşarak yaza damgasını vurdu ve dijital platformlarda üst sıralarda yerini almaya başladı bile. 🎧 Dinlemek ve klibi izlemek için:
Müzikal duruşunu kendi sözleriyle inşa etmeye kararlı olan EMİRAY, dinleyicilerine farklı tarzları bir araya getiren bir yolculuk vadediyor. “Isır Sen Beni Isır”, hem tarzıyla hem de yorum gücüyle onun ismini uzun yıllar müzik dünyasında duyacağımızın habercisi! Resul Dindar yeni düetiyle trend müzikler listesinde… Resul Dindar yaptığı yeni projelerle adından söz ettirmeye devam ediyor. Şimdi de Reyhan Taghan ile yaptığı yeni düet projesi “Kül Olacağız” ile yine trend müzikler listelerinde yerini aldı… Yapımcılığını LegendProduction’ın üstlendiği şarkının sözü Beytullah Kılıç ve Bahtiyar Haliloğlu’na, müziği Beytullah Kılıç’a, aranjesi Enes Yolcu’ya, klip yönetmenliği ise Umut Devecioğlu’na ait. Kısa sürede kalplere dokunan düet; digital platformlarda yayınladığı andan itibaren dinleyicilerden büyük beğeni alarak en çok dinlenen ve Shazam’lanan şarkı oldu… “Yeni sürprizler yakında” diyen Resul Dindar’ın bir sonraki projesi merakla bekleniyor… Eğitim dünyasının ışıltılı rehberi: Sabiha Ebcim “Eğitim İnsanı” olarak anılmayı tercih eden ve bu tanımı yaşam felsefesine dönüştüren Sabiha Ebcim, 25 yılı aşkın süredir eğitim dünyasına yön veren isimlerden biri. Yalnızca bir öğretmen değil; vizyoner bir lider, dönüşüm odaklı bir eğitim girişimcisidir. Öğrencilerden yöneticilere, bireylerden kurumlara kadar birçok kişiye dokunan Ebcim, özgün yöntemleri ve çok yönlü yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Lisans eğitimini Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Bölümü’nde tamamladı. Ardından International Dublin Üniversitesi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri alanında doktorasını yaptı. 21. yüzyıl becerileri üzerine uzmanlaşan Ebcim; öğretmenlik, bölüm başkanlığı, sınav koordinatörlüğü ve eğitim yöneticiliği gibi birçok rolde görev aldı. Sekiz Kılavuz ile yeni nesil eğitim Pandemi sonrası değişen dünyaya uyum sağlamak amacıyla “Sekiz Kılavuz” adını verdiği eğitim ve danışmanlık yapısını kurdu. Bu sistem klasik eğitim kalıplarının ötesine geçerek, koçluk ve duygu temelli çalışmalarla bireylerde farkındalık ve dönüşüm yaratmayı amaçlıyor. Dijital bilinç, düşünme becerileri, iyi oluş hali ve veri okuryazarlığı gibi 21. yüzyıl yetkinlikleri modelin merkezinde yer alıyor. Rol model ve vizyon sahibi Sekiz Kılavuz’un kurucusu olan Sabiha Ebcim; SODİMER ve ESVİD gibi kuruluşlarda başkan yardımcılığı görevlerini sürdürüyor. Aynı zamanda Meteor Kulübü Akademik Kurul Başkanı, Öğrenme Ağı Değişim Elçisi ve 21. Yüzyıl Yetkinlik Danışmanı olarak birçok platformda aktif görev alıyor. Pozitif enerjisi, güçlü iletişimi, kendine özgü metodları ve eğitim vizyonuyla öne çıkan Sabiha Ebcim, yalnızca bugünün değil, geleceğin de eğitim mimarlarından biri olarak görülüyor. Sabiha Ebcim, eğitime kazandırdığı katkılar, dönüşüm odaklı yaklaşımı ve vizyoner duruşuyla bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Sarav Asiye Yiğit’ten yüreğe dokunan bir şarkı: Seven Kalp Hem söz hem müzik sanatçının kaleminden… Elektronik ve haberleşme yüksek mühendisi kimliğiyle iş dünyasında başarıyla yol alan, edebiyat ve müziği ise tutkuyla kucaklayan çok yönlü sanatçı Sarav Asiye Yiğit, yeni şarkısı “Seven Kalp” ile dinleyicilerin kalbine bir kez daha dokunuyor. Söz ve müziği sanatçının kendisine ait olan “Seven Kalp”, hem duygusal derinliği hem de güçlü yorumu ile dikkat çekiyor. Müzikal yolculuğuna 2016 yılında Oğuz Abadan Müzik Okulu’nda aldığı piyano ve şan dersleriyle başlayan Yiğit, 2017'de Ses Atölyesi’nde Cavit Murtezaoğlu ile başlayan çalışmaları, Ceren Mansuroğlu ile devam etmektedir. Aynı zamanda 2016'dan bu yana Cihat Hırçın eşliğinde Türk sanat müziği repertuvarını da derinleştiren sanatçı, üretkenliğini her geçen yıl yeni projelerle taçlandırıyor. İlk teklisi “Cennet’in Firarisi”ni 2019’da müzikseverlerle buluşturan Sarav Asiye Yiğit, ardından “Hediye” (2022), “Aşktan da Öte” (2024) ve son olarak 2025 çıkışlı “Seven Kalp” albümleriyle müzik kariyerinde kalıcı bir iz bırakmayı sürdürüyor. Yalnızca müzikle değil, aynı zamanda edebiyatla da iç içe bir yaşam süren Yiğit’in bugüne kadar yayınlanan beş şiir kitabı ve üç romanı bulunuyor. Aşk'ın Sonsuz Gizemi, Aşk Sadakatle Başlar, Yaşamın Aşkın İzinde Dansı, Ay Işığından Süzülen Şiirler ve Sevgiyle Dans Eden Şiirler şiir kitapları ile Karanlığın İçindeki Sevda, Zülfanur&Ahlashan ve Umudu Kutsayan Bilgeler adlı romanları da okuyucularla buluştu. Gündüz teknoloji dünyasında özel bir firmada Genel Müdür Yardımcısı (teknoloji ve stratejiler) olarak görev yapan Yiğit, geceleri ise kelimeler ve notalarla bambaşka bir evrene kapı aralıyor. Çok yönlü ve üretken sanatçı kimliğiyle dikkat çeken Sarav Asiye Yiğit, hem iş dünyasının hem sanat dünyasının parlayan isimlerinden biri olarak öne çıkıyor. 🎵 Seven Kalp’i dinlemek için: 🔹Spotify:
🔹YouTube:
📌 Daha fazla bilgi için: 📎LinkedIn profili: Ülkü Alemdar’dan Zümrüdü Anka Yolunda Kıbrıslı Türk diplomatlardan Ülkü Alemdar kişisel gelişim ve şiiri buluşturan sıra dışı bir eser ortaya koydu : “Zümrüdü Anka Yolunda” Kıbrıslı Türk diplomat Ülkü Alemdar, okuyucularını derinden etkileyen ilk kitabı “Zümrüdü Anka Yolunda” ile edebiyat dünyasına güçlü bir giriş yaptı. Konsolosluk görevlerini sürdürdüğü yıllarda kaleme aldığı şiirleriyle dikkat çeken Alemdar, eserinde hem kendi yaşam tecrübelerini hem de farklı ülkelerde tanıdığı insanların içsel yolculuklarını şiirsel bir anlatımla harmanlayarak sunuyor. Adını, pek çok kültürde simgesel anlamlar taşıyan Zümrüdü Anka Efsanesi’nden alan kitap; okuru, yaşamın zorlu vadilerinden geçerek kendini yeniden bulma ve dönüştürme yolculuğuna davet ediyor. 116 şiirden oluşan kitap, her bir sayfasında farklı bir hayat dersi ve duyguyu barındırıyor. Şiirlerin her biri, okuru düşünmeye ve içsel dünyasına yolculuk yapmaya teşvik ediyor. Kitap; sade dili, derin felsefi yaklaşımı ve şiirsel anlatımıyla, sıradan kişisel gelişim kitaplarından ayrılıyor. Okuyucunun yalnız olmadığını hatırlatıyor, dayanma gücünü artırıyor ve “feraha çıkan yol mücadeleden geçer” mesajını veriyor. Alemdar’ın kendi deyimiyle bu kitap bir “misyon” taşıyor. Geçici olan makamların değil, edinilen tecrübelerin başkalarına aktarılmasının kalıcı olduğunu vurgulayan yazar, şiirleriyle bu amaca hizmet etmeyi hedefliyor. Şiirlerle örülü bir kişisel gelişim yolculuğu Alemdar, şiirlerini ilk olarak Londra’da kaleme aldı. Lefkoşa’ya döndükten sonra yayımlanan eser, onun kişisel dönüşüm yolculuğunun da bir yansıması niteliğinde. Kitabın yayımlanmasından kısa bir süre sonra İstanbul’a tayin edilen yazar, bunu ikinci cilt için bir işaret olarak yorumluyor. Halen KKTC İstanbul Başkonsolosluğu’nda Konsolos olarak görev yapan Alemdar, bir yandan diplomatik kariyerini sürdürürken bir yandan da İstanbul’daki yaşam deneyimlerini ve içsel yolculuğunu yazmaya devam ediyor. Unutulan duygularla yeniden buluşma Kitabın sayfalarını çevirdikçe, yalnızca bir şiir kitabı değil; aynı zamanda insan olmanın anlamını hatırlatan bir başucu kitabı olduğu anlaşılıyor. Melek figürleriyle bezenmiş kapak tasarımı ve içerikteki güçlü metaforlar, okuyucuyu sıradanlaşan hayatın dışına çıkarıyor. Okuyucular, unuttukları ya da öteledikleri duygularla yeniden yüzleşiyor; kimi zaman bir mısrada tebessüm ederken, kimi zaman gözyaşlarına engel olamıyor. Zümrüdü Anka: 21. yüzyılın içsel yolculuğuna dair bir sembol Kitap, ilhamını Zümrüdü Anka Efsanesi’nden alıyor. Efsaneye göre, kuşlar bilgelik için Zümrüdü Anka’ya ulaşmaya çalışırken, ‘Nefis, Aşk, Cehalet, İnançsızlık, Yalnızlık, Dedikodu ve Ego’ adlı vadilerden geçmek zorundadır. Bu zorlu yolculuk sonunda sadece 30 kuş kalır ve sonunda her birinin aradığı bilgenin aslında kendi içlerinde saklı olduğunu fark ederler. İşte Alemdar’ın kitabı da bu ruhsal dönüşümü, günümüz insanına dokunan şiirlerle yeniden yorumluyor. “Zümrüdü Anka Yolunda” sadece bir şiir kitabı değil; her bir satırıyla yeniden doğuşu, mücadeleyi ve içsel keşfi anlatan güçlü bir rehber…
 
Geri
Üst