A
Admin
Yönetici
Yönetici
Nihat AK/EGE TELGRAF- Bir zamanlar çocuklar karlı yollarda, tozlu patikalarda okula yürüyerek ulaşırdı; bugünse çoğu, modern servis araçlarıyla taşınıyor. Adrese dayalı sistem uygulanmaya çalışılsa da eğitimdeki çarpıklıklar, çok sayıda öğrenciyi servise yönlendiriyor. S plakalı taşımacıların artan maliyet yükü, özel okullardaki yüksek servis ücretleri ve dar gelirli ailelerin yaşadığı ulaşım sıkıntıları, İçişleri Bakanlığı’nı harekete geçirdi. Okul Servis Araçları Yönetmeliği’nde yapılan yeni düzenlemeler, sektörde beklentileri ve sorunları yeniden gündeme taşıdı.
Uzun süredir talep ettikleri değişikliklerin gerçekleştirildiğini belirten İzmir Servisçiler Odası Başkanı Erdem Mert, “Son düzenlemeler, hem sektörümüzün gelişimi hem de taşıdığımız canların güvenliği açısından son derece önemli adımları içermektedir. Yıllardır ertelenen kamera sistemi zorunluluğu, artık resmen yürürlüğe girdi. Ancak sektörün gerçekleri göz önüne alınarak, model yılına göre kademeli geçiş süreci tanımlandı.
2023–2025 model araçlar için: Kamera takma zorunluluğu 1 Ocak 2026’ya,
2018–2022 model araçlar için: 1 Ocak 2027’ye,
2017 ve öncesi araçlar içinse: 1 Ocak 2028’e kadar uzatıldı.
Bu karar, hem çocuklarımızın güvenliğini gözetmekte hem de esnafımızın ekonomik yükünü adil şekilde dengelemektedir. Zaten birçok yeni modelde kameralar aktif olarak çalışıyor. Bundan sonra da eksik olan araçlarımızda sistemlerin kurulumu, aşamalı olarak tamamlanacaktır. Unutmayalım; kamera artık lüks değil, bir güvenlik standardıdır” dedi.
Ulaşım Koordinasyon Merkezi UKME fiyat tarife belirleme yetkilerinin kaldırıldığına dikkati çeken Başkan Mert, “Artık servis ücretleri, şehir genelinde hizmet kalitesi, yakıt maliyeti, bakım masrafları gibi yerel dinamikler dikkate alınarak büyükşehir belediyeleri tarafından belirlenecek. Bizler için bu, daha dengeli ve hakkaniyetli bir fiyatlandırma zemini anlamına geliyor. Gerek ailelerimizin gerekse üyelerimizin mağdur olmaması için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarına katkı sunmaya her zaman hazırız. Belediyenin bu fiyat belirleme yetkisi meclisler aracılığıyla da kurulacak bir komisyon çalışmasıyla da yapılabilir” ifadelerini kullandı.
Servis sürücülerinin ehliyetleri konusunda da önemli bir değişiklik yaşandığını dile getiren Başkan Mert, “Sürücü ehliyet sınıflarıyla ilgili tecrübe süresi değişikliği oldu. D1 sınıfı (minibüs) için, B sınıfı ehliyette geçirilen sürenin en fazla 3 yılı, D sınıfı (otobüs) içinse, B sınıfında geçirilen sürenin en fazla 1 yılı, tecrübe süresi olarak kabul edilecek. Personel bulma sürecindeki sıkıntıların da önünü kısmen açacaktır. Elbette bu geçişlerde mesleki eğitimler, psikoteknik yeterlilikler ve güvenlik kontrolleri de aynı titizlikle devam edecektir.
Daha önce 18.02.2025’ten itibaren beklenen düzenleme nedeniyle TSE onayı verilemiyor, bayiler sıfır okul aracı satışı gerçekleştiremiyordu. Artık bu engel kalktı; sıfır servis araçları yeniden tescil edilebilecek ve esnaf okullar açılmadan araçlarını sisteme dahil edebilecek. Bu, sektör adına önemli bir rahatlama getirmiş oldu” şeklinde konuştu.
Okul Servis Araçları Yönetmeliği’ndeki değişikliğin öğrenci taşımacılığındaki kaliteyi artırmaya yönelik olduğuna dikkati çeken Tekna Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Osman İlingi, “Son düzenleme, sektörümüz adına önemli bir adımı temsil ediyor. Servis, eğitimle birlikte yürür. Ev ile okul arasındaki köprüdür; çocuğun her sabah geçtiği güven kapısıdır. Bu nedenle, servis hizmeti bir ulaşım faaliyeti değil; eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır. Artık bir okul servis ihalesine giren firmaların, taşıyacakları araçların en az üçte birinin kendi adına tescilli, S plakalı araç olması zorunlu hale geldi. Bu değişiklik yerinde ve gereklidir. Çünkü bu iş yalnızca taşımacılık değil; geleceğe yön veren bir sorumluluk işidir. Bugüne kadar bir aracı dahi olmayan, sadece aracılık yapan kişi ya da firmaların, yatırım yapan ciddi firmalarla aynı masaya oturması; sektörde fiyat kırmalarına, kalite kayıplarına ve haksız rekabete sebep oluyordu. Oysa bizler, her sabah öğrencileri taşıyan her aracın arkasında, yılların emeği ve alın teriyle alınmış S plakanın sorumluluğunu taşıyoruz. Bu düzenleme sayesinde artık yatırım yapan firmaların emeği korunacak, hizmet kalitesi daha sürdürülebilir hale gelecektir. Servis taşımacılığına giren kişi ve kuruluşlardan da, bu işe gerçekten gönül vermeleri, yatırım yapmaları bekleniyor ki doğrusu da budur. Dileriz benzer bir düzenleme ilerleyen dönemde fabrika ve işletme personel taşımacılığı alanında da hayata geçer. Çünkü o alanda da kaliteyi artırmanın, hizmeti standartlaştırmanın yolu; bu işi meslek edinmiş ve yatırım yapmış gerçek firmalara alan açmaktan geçiyor. Personel ya da öğrenci fark etmez, taşıma işi bir rota değil, bir duruş meselesidir. Kalite bir tercih değil, bu işte var olmanın tek yoludur. Yatırım yapan kalır, kaliteyi sürdüren yol alır” dedi.
Zorunlu bir eğitimin öğrencilerin okula gidişlerini de göz önünde bulundurarak planlanması gerektiğine vurgu yapan VELİDER İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, “Yeni bir eğitim öğretim dönemi başlayacakken, yine büyük sorunlarla öğrenci ve veliler karşı karşıya. Ülkede derin bir ekonomik yoksunluk yaşanırken, eğitim sistemi sürekli çeşitli yol ve yöntemlerle değiştirilip öğrenciler zor durumda kalmaktadırlar. Bunlardan bir tanesi de servis meselesi olmuştur. Adrese dayalı bir eğitim sistemi var. Bu durum, öğrencinin evine en yakın okula otomatik olarak yerleşmesini sağlamaktadır. Ama il genelinde deprem ve benzeri problemlerle birleştirilmiş okulların olması, ortaöğretimde öğrencilerin yaşadıkları ilçe dışındaki liselere gitmek zorunda kalması gibi problemler, servis ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Servislerin fiyatları her geçen sene yükselmekte ve sabit geliriyle yaşayan insanların ödeyebilecekleri para olmaktan çıkmaktadır. Bu durum, öğrencilerin okula gidememelerine, devamsızlık yapmalarına hatta okul bırakmalarına yol açmaktadır. Bu sorunun çözümü, öğrencilerimizin ulaşımlarının bir şekilde devlet ya da yerel yönetimler tarafından karşılanmasından geçmektedir. Eğer siz 12 yıllık bir zorunlu eğitim tanımlaması yapıyorsanız, bunun gereğini yerine getirmek zorundasınız. Öğrenci ile öğretmeni, veli ile servisçiyi karşı karşıya getiren bir ekonomik dar boğazın bir yönelim olduğunu düşünüyoruz. Eğer gerçekten çocuklarımızı hayatımızın odağına alıyorsak, bunu sadece sözde değil, planda ve uygulamada da göstermeliyiz. Okul çağındaki çocukların ulaşımları bir ticari getiri olmamalıdır ve devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanmalıdır” diye konuştu.
KAMERA GÜVENLİK STANDARDI
Uzun süredir talep ettikleri değişikliklerin gerçekleştirildiğini belirten İzmir Servisçiler Odası Başkanı Erdem Mert, “Son düzenlemeler, hem sektörümüzün gelişimi hem de taşıdığımız canların güvenliği açısından son derece önemli adımları içermektedir. Yıllardır ertelenen kamera sistemi zorunluluğu, artık resmen yürürlüğe girdi. Ancak sektörün gerçekleri göz önüne alınarak, model yılına göre kademeli geçiş süreci tanımlandı.
2023–2025 model araçlar için: Kamera takma zorunluluğu 1 Ocak 2026’ya,
2018–2022 model araçlar için: 1 Ocak 2027’ye,
2017 ve öncesi araçlar içinse: 1 Ocak 2028’e kadar uzatıldı.
Bu karar, hem çocuklarımızın güvenliğini gözetmekte hem de esnafımızın ekonomik yükünü adil şekilde dengelemektedir. Zaten birçok yeni modelde kameralar aktif olarak çalışıyor. Bundan sonra da eksik olan araçlarımızda sistemlerin kurulumu, aşamalı olarak tamamlanacaktır. Unutmayalım; kamera artık lüks değil, bir güvenlik standardıdır” dedi.
FİYATLANDIRMADA YENİ DÖNEM
Ulaşım Koordinasyon Merkezi UKME fiyat tarife belirleme yetkilerinin kaldırıldığına dikkati çeken Başkan Mert, “Artık servis ücretleri, şehir genelinde hizmet kalitesi, yakıt maliyeti, bakım masrafları gibi yerel dinamikler dikkate alınarak büyükşehir belediyeleri tarafından belirlenecek. Bizler için bu, daha dengeli ve hakkaniyetli bir fiyatlandırma zemini anlamına geliyor. Gerek ailelerimizin gerekse üyelerimizin mağdur olmaması için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarına katkı sunmaya her zaman hazırız. Belediyenin bu fiyat belirleme yetkisi meclisler aracılığıyla da kurulacak bir komisyon çalışmasıyla da yapılabilir” ifadelerini kullandı.
TECRÜBE DÜZENLEMESİ
Servis sürücülerinin ehliyetleri konusunda da önemli bir değişiklik yaşandığını dile getiren Başkan Mert, “Sürücü ehliyet sınıflarıyla ilgili tecrübe süresi değişikliği oldu. D1 sınıfı (minibüs) için, B sınıfı ehliyette geçirilen sürenin en fazla 3 yılı, D sınıfı (otobüs) içinse, B sınıfında geçirilen sürenin en fazla 1 yılı, tecrübe süresi olarak kabul edilecek. Personel bulma sürecindeki sıkıntıların da önünü kısmen açacaktır. Elbette bu geçişlerde mesleki eğitimler, psikoteknik yeterlilikler ve güvenlik kontrolleri de aynı titizlikle devam edecektir.
Daha önce 18.02.2025’ten itibaren beklenen düzenleme nedeniyle TSE onayı verilemiyor, bayiler sıfır okul aracı satışı gerçekleştiremiyordu. Artık bu engel kalktı; sıfır servis araçları yeniden tescil edilebilecek ve esnaf okullar açılmadan araçlarını sisteme dahil edebilecek. Bu, sektör adına önemli bir rahatlama getirmiş oldu” şeklinde konuştu.
‘GELECEĞİMİZİ TAŞIYORUZ’
Okul Servis Araçları Yönetmeliği’ndeki değişikliğin öğrenci taşımacılığındaki kaliteyi artırmaya yönelik olduğuna dikkati çeken Tekna Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Osman İlingi, “Son düzenleme, sektörümüz adına önemli bir adımı temsil ediyor. Servis, eğitimle birlikte yürür. Ev ile okul arasındaki köprüdür; çocuğun her sabah geçtiği güven kapısıdır. Bu nedenle, servis hizmeti bir ulaşım faaliyeti değil; eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır. Artık bir okul servis ihalesine giren firmaların, taşıyacakları araçların en az üçte birinin kendi adına tescilli, S plakalı araç olması zorunlu hale geldi. Bu değişiklik yerinde ve gereklidir. Çünkü bu iş yalnızca taşımacılık değil; geleceğe yön veren bir sorumluluk işidir. Bugüne kadar bir aracı dahi olmayan, sadece aracılık yapan kişi ya da firmaların, yatırım yapan ciddi firmalarla aynı masaya oturması; sektörde fiyat kırmalarına, kalite kayıplarına ve haksız rekabete sebep oluyordu. Oysa bizler, her sabah öğrencileri taşıyan her aracın arkasında, yılların emeği ve alın teriyle alınmış S plakanın sorumluluğunu taşıyoruz. Bu düzenleme sayesinde artık yatırım yapan firmaların emeği korunacak, hizmet kalitesi daha sürdürülebilir hale gelecektir. Servis taşımacılığına giren kişi ve kuruluşlardan da, bu işe gerçekten gönül vermeleri, yatırım yapmaları bekleniyor ki doğrusu da budur. Dileriz benzer bir düzenleme ilerleyen dönemde fabrika ve işletme personel taşımacılığı alanında da hayata geçer. Çünkü o alanda da kaliteyi artırmanın, hizmeti standartlaştırmanın yolu; bu işi meslek edinmiş ve yatırım yapmış gerçek firmalara alan açmaktan geçiyor. Personel ya da öğrenci fark etmez, taşıma işi bir rota değil, bir duruş meselesidir. Kalite bir tercih değil, bu işte var olmanın tek yoludur. Yatırım yapan kalır, kaliteyi sürdüren yol alır” dedi.
‘ÜCRETSİZ OLSUN’
Zorunlu bir eğitimin öğrencilerin okula gidişlerini de göz önünde bulundurarak planlanması gerektiğine vurgu yapan VELİDER İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, “Yeni bir eğitim öğretim dönemi başlayacakken, yine büyük sorunlarla öğrenci ve veliler karşı karşıya. Ülkede derin bir ekonomik yoksunluk yaşanırken, eğitim sistemi sürekli çeşitli yol ve yöntemlerle değiştirilip öğrenciler zor durumda kalmaktadırlar. Bunlardan bir tanesi de servis meselesi olmuştur. Adrese dayalı bir eğitim sistemi var. Bu durum, öğrencinin evine en yakın okula otomatik olarak yerleşmesini sağlamaktadır. Ama il genelinde deprem ve benzeri problemlerle birleştirilmiş okulların olması, ortaöğretimde öğrencilerin yaşadıkları ilçe dışındaki liselere gitmek zorunda kalması gibi problemler, servis ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Servislerin fiyatları her geçen sene yükselmekte ve sabit geliriyle yaşayan insanların ödeyebilecekleri para olmaktan çıkmaktadır. Bu durum, öğrencilerin okula gidememelerine, devamsızlık yapmalarına hatta okul bırakmalarına yol açmaktadır. Bu sorunun çözümü, öğrencilerimizin ulaşımlarının bir şekilde devlet ya da yerel yönetimler tarafından karşılanmasından geçmektedir. Eğer siz 12 yıllık bir zorunlu eğitim tanımlaması yapıyorsanız, bunun gereğini yerine getirmek zorundasınız. Öğrenci ile öğretmeni, veli ile servisçiyi karşı karşıya getiren bir ekonomik dar boğazın bir yönelim olduğunu düşünüyoruz. Eğer gerçekten çocuklarımızı hayatımızın odağına alıyorsak, bunu sadece sözde değil, planda ve uygulamada da göstermeliyiz. Okul çağındaki çocukların ulaşımları bir ticari getiri olmamalıdır ve devlet tarafından ücretsiz olarak karşılanmalıdır” diye konuştu.