Şekersiz ama gerçekten öyle mi?

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Ağustos ayına “Merhaba” dedik. Bu ay gıda okuryazarlığına dair önemli bir gelişme raflarda bizi bekliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yeni bir düzenleme bu ay itibari ile yürürlüğe girdi. Ağustos 2025 itibariyle Tarım ve Orman Bakanlığı, içeriğinde bal, meyve suyu konsantresi, tatlandırıcı, hurma özü veya doğal şeker bulunan gıda ve içeceklerde ‘şekersiz’ ifadesinin kullanılmasını yasakladı. Evet doğru duydunuz. Bu karar, içecek ve atıştırmalıklardan süt ürünlerine, kahvaltılıklardan soslara kadar birçok ambalajlı gıdayı kapsıyor. Gelin bunu gıda okuryazarlığı perspektifinde ele alalım.

68927facb80ceff6b06712eb.jpg


Neden bu kadar önemli?

Yıllardır birçok ürünün üzerinde görülen şekersiz ibaresi, tüketicilere bu ürün zararsız veya sınırsızca tüketilebilir mesajını verebiliyor. Oysa içeriğe baktığımızda çoğu zaman aspartam, sukraloz, asesülfam-K gibi yapay tatlandırıcılar veya doğal ama yine de şeker etkisi olan bal, agave şurubu vb. bileşenler bulunabiliyor. Tüketiciler bu içeriklerin metabolizma üzerindeki etkilerini gözden kaçırabiliyor ya da ürünün gerçekten şekersiz olduğuna inanabiliyor. Porsiyon kontrolü de sağlanmadığında bu durum uzun vadede kan şekeri ve insülin düzeylerine yansıyabiliyor. Yüksek miktarda maruziyetin metabolik açıdan risk faktörü oluşturduğuna dair pek çok araştırma var.

Etiket kargaşası israfı artırıyor

Daha net, tutarlı gıda etiketleri ve kolay anlaşılır saklama önerilerinin, tüketicilerin çöpe attığı gıda miktarını da önemli ölçüde azaltabileceğini biliyor muydunuz? RMIT Üniversitesi ve End Food Waste Australia’nın yaptığı bir araştırma, kafa karıştırıcı gıda etiketlerinin yalnızca tüketiciyi yanıltmakla kalmadığını, aynı zamanda gıda israfını da artırabileceğini ortaya koyuyor. Araştırmacılara göre, gıdaların çöpe atılmasının en yaygın nedenlerinden biri karmaşık ambalaj tasarımları. Çalışmada, bu durumun Avustralya’daki bir ailenin yılda ortalama 2 bin 500 dolar kaybetmesine yol açtığı vurgulanmış.

Ultra işlenmiş gıdalar için yeni bir umut

İşlenmiş gıda denilince aklınıza ne geliyor? Paketli, hazır gıdalar, şekerli içecekler, unlu mamuller... Bunlardan biri de ‘ultra işlenmiş gıdalar’. İşlenmiş gıdaların içeriklerini anlamak genellikle oldukça zor. Yüksek fruktozlu mısır şurubu, yapay aroma ve renklendiriciler, hidrojenize yağlar gibi katkılar bir ürünün ne kadar işlemden geçtiğini tam olarak anlamayı zorlaştırıyor. Amerika’da yapılan yeni bir çalışma, bu sorunu çözmek adına umut verici bir adım atıyor. Araştırmacılar, özel bir algoritma geliştirerek 50 binden fazla ürünü işlenme derecesine göre analiz etmiş ve her birine bir puan vermiş. Puan ne kadar yüksekse, ürün o kadar fazla işlenmiş kabul ediliyor. Nature Food dergisinde yayımlanan bu çalışmaya göre gelecekte tüketiciler bu sistem sayesinde benzer ürünleri karşılaştırarak en az işlenmiş olanı kolayca seçebilecek. Yapay zekâ destekli bu etiketleme sistemi hâlâ geliştirme aşamasında olsa da, halk sağlığını iyileştirmek ve şeffaflığı artırmak için bu tarz uygulamaların artmasını diliyorum. Avrupa’da besin etiketlerinde yer alan NutriScore gibi puanlama sistemleri artacak gibi duruyor. Ülkemizde de doğru şekilde uygulanır umarım.

Ne yapmalı?

Bu yazıdan da anlayacağınız üzere sağlıklı olarak sunulan her gıda masum mu sorusunun cevabı maalesef hayır. Bu nedenle lütfen paketli gıdaların içindekiler kısmını okumayı alışkanlık edinin. Çünkü işlenmiş gıdalar ve sağlık ilişkisine dair araştırmalar giderek artıyor. Sao Paulo Üniversitesi’nde yapılan yeni bir araştırmada, hazır soslar ve hazır yemekler gibi ultra işlenmiş gıdalar, bilişsel gerilemeyle ilişkilendirilmiş. Araştırmacılar bu gıdaları tüketmenin, beynin bilgiyi işleme ve karar verme becerisini kontrol eden bölümlerini etkileyebildiğini ve genel bilişsel gerilemeye neden olabileceğini belirtiyor.
 
Geri
Üst