SAĞ KALAN NİŞANLININ HAKSIZ FİİL SONUCU DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI İSTEMİ

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
A.GİRİŞ Destekten yoksun kalma tazminatı; bir kişinin haksız fiil sonucu yaşamını yitirmesiyle, onun yakınlarında oluşan zararın giderilmesini amaçlayan özel bir tazminat türüdür. Genel anlamda tazminat hakkı, hukuka aykırı bir eylem sonucu zarara uğrayan kişinin, zarara sebep olan kusurlu kişiye karşı talep edebileceği bir haktır. Ancak buradaki durum farklı olup zarar gören kişi hayatını kaybettiği için bu hakkı bizatihi kullanamaz. Bu nedenle kanun koyucu menfaat dengesini sağlamak amacıyla, ölen kişinin yakınlarına, haksız fiile neden olan kişiye karşı dava açma ve tazminat talep etme hakkı tanımıştır. İşbu tazminat türü 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Madde 53/3’te; “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmin edilmesi gerekir” denilerek teminat altına alınmıştır. Kanun lafzından da anlaşılacağı üzere bu tazminat türü ölen kimsenin yakınlık kurduğu her kişi tarafından öne sürülememektedir. Bu noktada tazminat isteminin mahkemece usulden reddedilmemesi için istemde bulunacak kişilerin kimler olabileceği konusu önem arz etmektedir. Ölen kişi; hayatta iken kendisinden düzenli ve sürekli şekilde yardım alan herkes bu durumu ispatladığı müddetçe destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilirler. Ancak yerleşik yargıtay içtihatlarınca belirli kişilerin işbu desteği ispatlamasına gerek yoktur. Çünkü ilgili kişilerin hayattayken birbirlerine destek oldukları konusunda hukuki bir karine bulunmaktadır. Bu noktada anne ve babanın çocuğuna, çocuğun anne ve babasına, eşlerin ise birbirlerine yaşamları süresince destek verdikleri varsayılır. Bu nedenle, söz konusu kişiler destekten yoksun kalma tazminatı talep ederken, bu desteği ayrıca ispat etmeleri gerekmez. Bahsi geçen karineye ilişkin örnek olarak; YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ 05/11/2019 TARİH 2019/2310 E. 2019/6538 K. “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 22/06/2018 tarih 2016/5 E - 2018/6 Sayılı kararında, ana ve/veya babanın çocuğunun haksız fiil ve veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, destek ilişkisinin varlığının ispatı için SGK'dan gelir bağlanması şartının aranmayacağı, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların ana ve/veya babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği kabul edilmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatı; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”. Bu maddeye göre, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.” denilmiştir. YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ 2020/6402 E, 2021/1664 K. “Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; ölen sigortalının gelirinden sürekli destekte bulunduğu ileri sürülüp, Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre maddi delillerle hesaplanabilir sürekli ve düzenli fiili bir desteğin varlığı da kanıtlanmamıştır. Bu durumda; yukarıda zikredilen şekilde Mahkemenin bozma ilamına uyması sonrasında yeni bir içtihadı birleştirme kararı verildiği, bu şekilde de bozma ilamı ile usulü kazanılmış hak doğmadığı gözetilerek; Mahkemece farazi desteğin karine olduğu kabul edilerek, Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. maddeleri uyarınca, somut olayın özelliğine göre davacı ana ve/veya babanın birbirlerine desteği ile varsa diğer çocuklarından alabilecekleri destek de dikkate alınarak davacı baba (mirasçıları) lehine hakkaniyete uygun makul bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” denilmiştir. B. SAĞ KALAN NİŞANLININ DYKT TALEBİ Yukarıda da bahsedildiği üzere yerleşik yargıtay uygulamaları ve mevzuat uyarınca işbu karine yalnızca ilgili kişilerce öne sürülebilmekteyken; TBK madde 53/3 kapsamında sağ kalan nişanlı destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilir mi? İşbu yazının konusunu da sağ kalan nişanlının dykt istemi oluşturmakta ve bu hususa aydınlık getirme amacı taşımaktadır. Şöyle ki; medeni kanun iki yerde bir kişinin yakınlarının korkutulmasını onlara karşı suç işlenmesini müeyyideye bağlamıştır. Medeni Kanun Madde 151 bir kimsenin “…yakınlarından birinin hayatı, sağlığı veya namus ve onuruna yönelik pek yakın ve ağır bir tehlike ile korkutularak” evlenmesini bir nisbi butlan sebebi saymıştır. Medeni kanun 510 ise birinci bendinde, “…yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlenmesi”ni mirastan çıkarma sebebi olarak düzenlemiştir. Her iki maddede geçen yakınlar deyiminin kapsamına nişanlı da girer denilmektedir. (Dural/Öğüz/Gümüş, 2020:27) Bu durum baz alınarak nişanlının medeni hukuk çerçevesinde ‘yakın’ sayıldığı şüpheye yer vermemektedir. Ancak TBK madde 53 çerçevesinde kanun lafzından da anlaşılacağı üzere tam olarak yakın kavramı kullanılmamış olup talepte bulunabilecek kesim; ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler olarak tanımlanmıştır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarında sahip oldukları sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İşbu hususlar gerek öğretide gerekse yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir. Buradan yola çıkıldığında nişanlı; her ne kadar kanun kapsamında yakın olarak sayılmışsa da destekten yoksun kalma tazminatının ruhunu düzenli ve sürekli şekilde yardım oluşturmaktadır. Öğretide ve yargıtay uygulamaları arasında sağ kalan nişanlının işbu tazminatı talep edip edemeyeceği hususunda birçok tartışma bulunmaktadır. Öğretide nişanlılığın daha sonrasında evliliğin yapılacağı hakkında karine oluşturması sebebiyle TBK madde 55’teki şartlar da oluşmuş ise işbu tazminatın istenebileceği yönünde görüşler bulunmaktadır. Yani böylece nişanlının ölümü, müstakbel eşin, yani TBK 55 anlamında (farazi) desteğin kaybedilmesidir. (Tekinay, Ölüm Sebebiyle Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, İstanbul 1963, 34-37) Tam aksine görüşler de mevcuttur. Bunun yanı sıra Yargıtay uygulamaları incelendiğinde ise nişanlının destekten yoksun kalan kişiler arasında sayılmadığı görüşlerini görmekteyiz. Buna kanaat getirilen kararlar şu şekildedir: YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ 2016/15154 E. 2019/5802 K. “Destek kavramı, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi umulan bir bakım ilişkisini gösterir. Eylemli ve düzenli olarak bir kimsenin geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak biçimde ona yardım eden veya olayların olağan akışına göre eğer ölüm gerçek1eşmeseydi az veya çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. Bu manada, bir başka kişiye fiilen bakan, onu geçindiren veya ileride bakma, geçindirme ihtimali bulunan kişi, destektir. İlk durumda eylemli destek, ikinci durumda ise varsayımsal (farazi) destek kavramı söz konusudur. İfade olunan bu hususlar, gerek öğretide gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiş olup, destek kavramının sadece mali olarak yardımı ifade etmediği, bakım ve hizmet etmek suretiyle sağlanacak katkıyı da kapsadığı genel olarak kabul edilmektedir. Somut olayda; ölenin nişanlısı olduğu için ölenden fiili olarak destek aldığı kabul edilen davacı ... ile kazada ölen Mehmet Çiftçi arasında desteklik ilişkisinin bulunduğu kabul edilmiş ise de ne davacı ... ile desteğin nişanlı olduğu nede davacı ... ile ölen arasında fiili desteklik ilişkisi bulunduğu da ispatlanamamıştır.” YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ 2017/3853 E. 2019/1788 K. “Destek tazminatı ölenin yakınları lehine takdir olunur. Destekten yoksun kalma tazminatı hükmolunabilmesinin asgari şartı; destekten yoksun kalmadır. Desteğin ölümü yüzünden kendisine bakılan kimsenin bu bakımdan kısmen veya tamamen yoksun kalması lâzımdır. Bu yoksun kalma maddî bir zararı ifade eder. Nişanlılık evlilikten önceki döneme ilişkin bulunduğundan bu dönemde nişanlıların birbirlerine karşı nafaka yükümlüğü yahut başka bir bakım ve gözetim mükellefiyeti yoktur. Kaldı ki destek tazminatı, fiili ve sürekli olarak bakımdan yoksun kalınması halinde takdir edilen bir tazminattır. Somut olayda, davacı nişanlı, evlilik sonrası dönem için destekten yoksun kaldığını iddia etmiştir. Davacı nişanlının, desteğin ölüm tarihi itibari ile destek tazminatını gerektiren ispat edilmiş bir kazanç kaybı yoktur. Açıklanan nedenlerle davacı ...'nün davasının reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmasına rağmen mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı nişanlı ... için de hesaplama yapıldığı ve davacı ...ye de pay verildiği anlaşılmaktadır. Oysa ki, mahkemece, nişanlı için hesaplanan pay oranının diğer davacılara dağıtılacağı gözetilerek bu konuda yeniden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, ek rapor alınmadan nişanlı için pay verilen raporun hükme esas alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ (KAPATILAN) 2011/11129 E. 2012/12618 K. “Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre, davacı nişanlının müteveffanın desteğinden yoksun kaldığının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 2,75 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 15.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.” denilmiştir. C. SONUÇ Alıntılanan yargıtay kararları incelendiğinde; uygulamada sağ kalan nişanlının, müteveffanın desteğinden yoksun kaldığını ispatlayamaması sebebi ile tazminata hak kazanmayacağına ve TBK madde 53/3 kapsamına girmeyeceği kanaatine varılmaktadır. Tekraren belirtmek gerekir ki öğretide ve uygulamada görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Kanaatimce, destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecek kimseler iç hukukumuzda numerus claususa tabi olmadığı ve yine nişanlı kimsenin medeni hukuk kapsamında ‘yakın’ olarak nitelendirilmesi sebebi ile sürekli ve düzenli şekilde yardım alındığı kanıtlandığı müddetçe işbu tazminata hak kazanılabilecektir. Ancak uygulamada bu desteğin hangi somut deliller ve kriterler çerçevesinde ispat olunacağı da tartışma konusu doğuracaktır. Kaldı ki nişanlanma, hukuki niteliği itibariyle evlenme vaadidir. Dolayısı ile nişanlılık; evlenmenin yapılması borcunu doğuran bir ön sözleşme sayılabilir. Hal böyleyken müteveffa haksız fiil sonucu hayatını kaybetmese idi evlenme imkansızlaşmayacak ve nişanlılık sona ermeyecekti. Sonuç itibariyle güncel yargı uygulamalarında müteveffanın sağ kalan nişanlıya vermiş olduğu desteğin ispat noktasında soyut kalması sebebi ile tazminata hak kazanmadığı izahtan varestedir. Av. Mine DAMGALIOĞLU Kaynakça: - Türk Borçlar Kanunu - (Dural/Öğüz/Gümüş, 2020:27) - (Tekinay, Ölüm Sebebiyle Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, İstanbul 1963, 34-37) - Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 05/11/2019 Tarih 2019/2310 E. 2019/6538 K. - Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/6402 E, 2021/1664 K. - Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/15154 E. 2019/5802 K. - Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/3853 E. 2019/1788 K. - Yargıtay 17. Hukuk Dairesi (Kapatılan) 2011/11129 E. 2012/12618 K.
 
Geri
Üst