Saadet Partili Haldun Pekdemir: Sahte diploma skandalı ahlak felaketidir

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
Saadet Partisi Gençlik Kolları Başkanı Halduk Pekdemir, basın açıklaması gerçekleştirdi.

Pekdemir, sahte diploma skandalına ilişkin şunları dile getirdi:

Ülke olarak gündemlerin çok hızlı değiştiği, hadiselerin ardının kesilmediği şu günlerde kamuoyunun gündeminde olan bir konu hakkında bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Öncelikle Bugün karşınızda Saadet Partisi Gençlik Kolları başkanı olarak bulunmaktayım.

Ancak bugün burada sadece bir partinin gençlik kolları başkanı olarak değil; aynı zamanda bu ülkenin onurlu, alnının teriyle yükselmeye çalışan milyonlarca gencinden birisi olarak konuşuyorum.

Aynı zamanda bugün karşınızda; sayısı 15 milyonu aşmış ülkemiz gençlerinden bir genç olarak bulunuyorum.

Maalesef biz gençler, türlü ekonomik sıkıntılarla bugün boğuşarak ayakta kalmaya çalışırken, emeklerimizin karşılığını almak bir yana, çalındığını son günlerde üzülerek izlemekteyiz.

Evet, son günlerde kamuoyunda gündem olan;

“Sahte Diploma Krizinden, Sahte İmza Krizinden bahsediyorum”

Maalesef yine bir skandalın tam ortasındayız.

Ama bu öyle sıradan bir skandal değil.

Bu mesele, yalnızca sahte bir diplomadan ibaret değildir.

Bu, sisteminin iflası, liyakatin gömülmesi, adaletin kenara itilmesi, hatta milli güvenliğimizin tehdit edilmesidir.

Evet, diploma skandalı bir eğitim meselesinden öte, bir milli güvenlik sorunudur.

Son günlerde ortaya çıkan ve sahte dijital imzalarla diplomaların, akademik unvanların ve resmî belgelerin üretildiğine dair iddialar, ülkemizin dijital altyapısının ne kadar kırılgan olduğunu da gözler önüne sermiştir.

MEB, YÖK, BTK ve Milli Emlak gibi kurumların sistemlerine yetkisiz erişim sağlandığı, sahte e-imzalarla YÖKSİS, e-Devlet gibi kritik dijital sistemlere sızıldığı, sınav sonuçlarının değiştirildiği ve sahte akademik kayıtların oluşturulduğu yönündeki bilgiler, sıradan bir siber güvenlik zafiyeti değil, Türkiye’nin stratejik derinliğine dönük ciddi bir tehdit anlamına gelmektedir.

Peki, böylesine derin bir krize karşı ne yapılıyor?

Apar topar iddianameler hazırlanıyor.

Birkaç kişi gözaltına alınıyor, birkaç isim vatandaşın önüne atılıyor.

Ama mesele hâlâ sadece birkaç günah keçisiyle kapatılmaya çalışılıyor.

Peki gerçekten, hiçbir gerçek yetkilinin de bu skandalda zaafiyeti yok mudur? Hala gerçek bir sorumlunun zaafiyetine dair bir açıklama işitmedik.

Elbette vardır, ve biz bu tiyatroyu izlemeyeceğiz.

Bu işin gerçek sorumlularını, göz yumanlarını, faydalananlarını ve arkasında duranları açıklamadan bu skandal kapanmaz!

Eğer gerçekten bu ülkeye hizmet etmek istiyorsanız:

Bu çürümüşlüğün ucu nereye dokunursa dokunsun üzerine gitmek zorundasınız.

Yoksa daha fazla o koltuklarda oturmaya hakkınız yoktur!

Siber Güvenlik Başkanlığı başta olmak üzere devletin tüm kurumları; kendilerine verilen kaynak ve yetkileri bu tür tehditlere karşı kullanmalı, dijital altyapımız derhal güçlendirilmelidir.

Kamuoyunun güvenini yeniden tesis etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur.

Bakınız;

Biz biliyoruz ki bu ülkede evladını okutmak için ineklerini satanlar var. Çocuklarının geleceği için son bileziğini bozduran anneler var.

Yıllarca tarlada çalışan, gece gündüz borç ödeyen, çocuğu okusun, adam olsun, hakkıyla bir yere gelsin diye hayatını ortaya koyan anne babalar var bu ülkede.

Biz biliyoruz ki evladını okutmak için sadece ahırdaki ineğini değil,

• Sivas’ta düğün için sakladığı altın setini,

• Çorum’da dedesinden kalma bakır kazanı,

• Yozgat’ta tarlanın tek traktörünü,

• Mardin’de bin bir emekle örülmüş gelinlik sandığını,

• Artvin’de çay bahçesini ipotek eden analar, babalar var bu ülkede.

Peki o gençler?

Yıllarını dershanelerde, sınavlarda, ucuz işlerde harcayan; o gençler ne yapsın?

Şimdi onların yıllarca biriktirdiği emek, bir "sahte diploma" ile mi çalındı? Çalınan emekler karşısında hiçbir yetkilinin sorumluluğu yok mu?

Maalesef bu, herhangi bir hadise değil, 15 milyonun gencin günlerini, aylarını, yıllarını çalan bir skandaldır.

Müsadenizle konuyu çok daha farklı bir yerden ele almak istiyorum. Bugün 2025 yılı itibariyle biz bir öğrencinin, diploma uğruna yıllarını veren bir öğrencinin, yıllık maliyetini hesaplayalım istedik.

Karşımıza, 4 kişilik bir öğrenci evinde kalan, Diyanetin Fitre hesabıyla aylık beslenmesini, iaşesini karşılayan, aslında ortalama bir standartta geçinen öğrencinin maliyeti olarak tam 205 bin TL

Bu rakam bir yıllık maliyet. 2025 yılı için bir yıllık maliyet. Bunu hiç enflasyonun olmadığı bir ülkede 4 yılla çarptığımızda dahi 820 bin TL ediyor. Hiç enflasyon olmaz ise tabi..

Verilen 4 yıllık çaba, harcanan zaman, çekilen zorlukların karşısında ise;

E devletsiz 30 bin, e Devletli 70 Bin TL’ye işte o diploma

Elbette o diplomalar aynı değil! Biz gençler; iki diplomanın da aynı olmadığını, helal olan 4’ün haram olan 5’den çok daha değerli olduğunu biliyoruz.

Fakat bir tarafta 820 bin TL’ye mal olan, 4 yıla mal olan, uykusuz günlere mal olan bir diploma, diğer tarafta yalnızca birkaç saate ve 70 Bin TL’ye mal olan bir diploma

Şahsen bu diplomanın bedeli benim için ne 70 bin lira.. Ne 820 bin lira ne de daha azıdır..

Milyonlarca insanın 4 yılı, yüzbinlerce lirası, uykusuz günleri, sevdiklerinden ayrı sayısız saati..

İşte çalınan tam da budur; Bu, her fırsatta geleceğin teminatı olduğu ifade edilen biz gençler için herhangi bir hadise değildir.

Üstelik biz gençler, bugün hayatta kalma mücadelesi verirken, ülkemizde üniversite okumak artık sadece bir mücadele de değil, bir lüks haline gelmişken bu hadise; herhangi bir hadise hiç değildir.

Bugün gerçek diplomalı gençler işsiz, çaresiz ve umutsuzken, sahte diplomalılar makam, yetki ve unvan sahibi oluyor.

Bu tablo sadece bir adaletsizlik değil, bir ahlak felaketidir.

Ve bu felaket, nesillerin inancını, geleceğe dair umudunu yok ediyor!

Tüm bu hadiselerin karşısında biz artık bir şey istiyoruz; Gerçek bir yetki sahibinin, sorumlunun, yetkili bir kamu görevlisinin, Sayın Cumhurbaşkanımızdan görevinden affını talep etmesini. Evet istifa değil, görevden affını talep etmesini istiyoruz. Bu atılacak adımlar için önemli bir ilk adım olacaktır diye düşünüyoruz.

Yakın zamanda kamuoyuna düşen MİT Başkanlığının “İsrail-İran 12 Gün Savaşı Raporu” gösteriyor ki, modern savaşlar sadece cephede değil, bilgi sistemlerinde ve dijital altyapılarda kazanılıyor veya kaybediliyor.

İsrail’in İran’ın stratejik tesislerine yönelik saldırıları, dijital ağlara sızarak aldığı veriler üzerinden gerçekleştirilmişti.

Peki biz kendi e-devletimize, kendi eğitim sistemimize sahip çıkmazsak; biz neyin güvenliğinden bahsedeceğiz?

Bugün, devlet uyuyor!

Ama biz uyumayacağız!

Yıllar önce koyununu çaldıran köylünün, hakkını alamadığı için kendine verdiği sözü biz de tekrar ediyoruz:

Bir daha uyumayacaksın, çünkü görüyorum ki devlet uyuyor.

Biz gençler olarak artık uyumayacağız. Çünkü görüyoruz ki devlet yönetme iddiasında olanlar uyuyor.

Saadet Partisi Gençlik Kolları olarak;

Emek hırsızlığına,

Liyakatsizliğe,

Torpil düzenine,

Sahte belgelerle milletin kandırılmasına karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz!

Çürüyen, yozlaşan, hukukun yerine adamcılığın geçtiği bir düzene karşı Saadet Partisi Gençlik Kolları olarak dimdik ayaktayız.

Biz, diplomayı sahte yapanlara değil;

Emekle, alın teriyle, gözyaşıyla o diplomayı kazananlara ses veriyoruz.

Bu ülkenin gençlerinin sesi olacağız.

Onların hak ettiği liyakati, adaleti ve geleceği hep birlikte inşa edeceğiz!
 
Geri
Üst