A
Admin
Yönetici
Yönetici
Çevremde çok sayıda psikolog arkadaşım var. Son aylarda buluşmalarımızda, telefon sohbetlerimizde ya da sosyal medya paylaşımlarında ortak bir konu dikkatimi çekiyordu:Mart ayından bu yana süren yoğun bir belirsizlik ve stres.
Konu dönüp dolaşıp hep aynı yere geliyordu: “Ofisimiz kapanacak mı?”, “Yeni yönetmelik bizi kapsıyor mu?”
Psikolog arkadaşlarım; mart sonunda yayımlanan ve bir anda gündeme oturan“Sağlık Meslek Mensuplarının Serbest Meslek İcrası Hakkında Yönetmelik”nedeniyle ciddi bir tedirginlik yaşıyordu.
Kimisi belediyeye gitmiş, kimisi mali müşavirine danışmış, kimisi ofisini yeniden düzenlemeye başlamıştı bile. Hem maddi anlamda külfetli hem de ruhsal olarak yıpratıcı bir süreçti bu.
Ben de bir hukukçu olarak gelişmeleri yakından takip ettim. Ve sosyal medyada paylaşılan resmi yazışmalar sayesinde, bu yönetmeliğin kimleri kapsayıp kimleri kapsamadığına dairSağlık Bakanlığı’nın net bir ayrım yaptığınıgördüm. Bu ayrım, sadece psikologları değil, aslında birçok kişiyi ilgilendiriyor.
Gelin, bu sürecin perde arkasına ve bugün geldiğimiz noktaya birlikte bakalım.
29 Mart 2025 tarihinde yürürlüğe girenbu yönetmelik, sağlık alanında serbest meslek icrasını düzenlemeyi amaçlayan kapsamlı bir metin olarak Resmî Gazete'de yayımlandı. Yönetmeliğin amacı; sağlık meslek mensuplarının mesleki faaliyetlerini belirli bir standarda bağlamak, halk sağlığını korumak ve kayıt dışılığı önlemekti.
Psikologlar üzerindeki etkisi
Yönetmelik yayımlandıktan sonra, birçok psikolog ve danışmanlık merkezi, ilgili düzenlemeye tabi olup olmadıklarını sorgulamaya başladı. Zira yönetmelikte yer alan bazı ifadeler, psikologların da sağlık meslek mensubu sayılabileceği yönünde algılandı. Bu belirsizlik,mevcut ofislerin, muayenehane ya da danışmanlık merkezlerinin ruhsatlandırılması,belediyeden yeniden izin alınması,mimari düzenlemelere gidilmesi, hattataşınma gerekliliğigibi yüksek maliyetli ve zaman alıcı işlemleri beraberinde getirdi. Birçok psikolog için bu süreç, sadece mesleki değil, aynı zamanda kişisel bir kriz halini aldı.
Kurumlara başvuru ve Sağlık Bakanlığı’nın netleştirmesi
Türk Psikologlar ve Psikolojik Danışmanlar Birliği (TPPDB) ile bazı meslektaşlar, belirsizliği gidermek amacıylaCumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)üzerindenSağlık Bakanlığı’nabaşvuruda bulundu. Bu süreçte sosyal medyada paylaşılan bu yazışmalar, konuya dair bilgi edinmemi ve bu yazıyı kaleme almamı mümkün kıldı. Söz konusu paylaşımda, destekçiler tarafından yapılan başvurularaSağlık Bakanlığı Sağlık Meslekleri Dairesitarafından verilen resmi yanıtlar kamuoyuna açık şekilde sunulmuştu.
Sağlık Bakanlığı’nın verdiği yanıtta çok net bir ayrım yapıldı:
- Psikologlar, söz konusu yönetmelik kapsamında“sağlık meslek mensubu”sayılmadığı için bu yönetmeliğetabi değiller.
- Dolayısıyla, ruhsatlı ofislerinde ya da danışmanlık merkezlerinde mesleklerini icra etmeyedevam edebilirler.
Bu açıklama, psikologlar açısından büyük bir rahatlama sağladı. Ancak bir diğer önemli nokta da şu oldu:
Klinik psikologlar için durum farklı
Sağlık Bakanlığı aynı açıklamasında“klinik psikolog”unvanının, hemşire, fizyoterapist, diyetisyen gibi mesleklerle birlikte sağlık hizmet birimi olarak değerlendirildiğini ve bu sebeple söz konusu yönetmeliğetabi olduğunubelirtti. Bu ayrım oldukça kritikti çünkü:
- Klinik psikologlar artık“sağlık meslek mensubu”olarak sayıldıkları için çalışma alanlarıİşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikkapsamında değerlendirilecek,
- Bu bağlamdaruhsatlı sağlık hizmeti sunum alanlarında çalışmaları, ilgili yerel idarelerce kontrol edilecek.
Ne anlama geliyor?
Bu gelişmeler ışığında dikkat edilmesi gereken birkaç temel nokta bulunuyor:
1. Lisans mezunu psikologlar, danışmanlık hizmetlerini sürdürmeye devam edebilir. Ancak tabelalarında “klinik” ifadesi bulunmamalı.
2. Klinik psikologlariçin ise ruhsat, yetki ve mekân düzenlemeleri yeni yönetmelik hükümlerine göre şekillenecek.
3. Tabela ve NACE kodu değişiklikleri gibi pratik konular için yerel belediyelerin rehberliğine başvurulmalı, aksi takdirde idari yaptırımlarla karşılaşılabilirler.
4. Psikoloji mezunları ünvan kullanımı konusunda dikkatli olmalı, “klinik psikolog” ibaresini sadece gerekli eğitim ve belgeleri tamamlayan kişiler kullanmalı.
Bu süreç bir kez daha gösterdi ki mesleki düzenlemelerde belirsizlik, sadece idari değil; ekonomik, psikolojik ve sosyal sonuçlar da doğurabiliyor. Ancak kamu kurumlarının hızlı ve net yanıtları, krizin büyümesini önleyebiliyor.