A
Admin
Yönetici
Yönetici
Trump siyaseti bir poker oyuncusu gibi yürütüyor, blöf yapıyor, rest çekiyor, el artıracak derken oyundan çekiliveriyor.
Putin’in siyaset yapma biçimi daha çok satranç oyuncularına benziyor; hamleleri hesaplı, şans faktörüne inanmıyor, rakiplerini ayrı ayrı analiz edip, ona göre bir strateji belirliyor.
Cuma günü Alaska’da gerçekleşecek buluşma sonrasında dünya medyası “Kim istediğini aldı?” sorusuna cevap arayacak.
Farkında olmamız gereken şey, Putin’in daha masaya oturmadan istediğini aldığı gerçeği.
Ukrayna Savaşı’nın başından beri Batı, Rusya’ya karşı bir blok olarak hareket ediyordu.
Batı bugün tamamen dağılmış durumda, AB üyesi ülkeler, Trump’tan, Ukrayna’nın fikrini almadan bir plana evet dememesi için uğraşıyor, Ukrayna’nın NATO üyeliğine kapıyı tamamen kapatacak bir anlaşmaya varılmaması için uyarıda bulunuyorlar.
Avrupa Birliği ve Zelenskiy, hiç toprak kaybetmemek gerektiğine inanıyor; Trump, Rusya’nın Ukrayna’nın tamamını işgal etmeyerek zaten taviz verdiğini düşünüyor ve şu anki cephe hattının Rusya sınırı olması fikrine karşı… Ukrayna topraklarının bir kısmından vazgeçilmesini gerçekçi bir anlaşma zemini olarak görüyor.
Rusya’nın tek kazanımı Batı bloğunu parçalamak olmadı, Putin daha ilk günden beri Zelenskiy ile görüşmeyeceğini söylüyordu.
Ukrayna’nın geleceğinin belirleneceği Alaska Zirvesi’ne davet edilenler arasında Ukrayna Devlet Başkanı yok.
Zirveden çıkan sonuç ne olursa olsun, Putin masaya kazanan taraf olarak oturacak.
Kazanmış olduğunu Trump’a hissettirmezse masadan daha da çok şey alarak kalkabilir.
Nobel takıntısı…
ABD Başkanı Donald Trump’ın, Nobel Barış Ödülü alma takıntısını artık bilmeyen kalmadı ki, bunu daha göreve başlamadan önce de bu köşede yazmıştım.
Trump’ın bu takıntısının temel sebebi, 2009’da Obama’ya verilen Nobel Barış Ödülü.
Gerçekten de Nobel tarihi içerisindeki en boş, beleş verilen Barış Ödülü, Obama’ya verilen ödüldü. Obama yaptıklarıyla değil, yapma ihtimali olan şeylerle almıştı heykelciği.
ABD Başkanı, “Obama Barış Ödülü aldıysa, ben biraz adımlar atarak nasıl olsa ben de alırım” duygusuyla hareket ediyor.
Pişmiş Azerbaycan-Ermenistan barışına, kendi sağlamış gibi dahil olması da imzalanan bir memorandumu, barış anlaşması gibi sunma çabası da işte bu Nobel zaafı ve Obama kompleksinden kaynaklanıyor.
Alaska, Gazze’yi yutar mı?
Uçak kazası, mega deprem ya da bir başka global gündem malzemesi çıkacak diye ödüm kopuyor.
Her global gündem maddesi, Gazze’de yaşanan soykırımı ikinci plana itiyor.
Bunu geçen sene yaşanan İran-İsrail savaşında da gördük, Zelenskiy-Trump Oval Ofis çatışmasında da...
Böyle zamanlarda birinci sayfamızda mutlaka bir Gazze fotoğrafı ve haberine yer veriyoruz ama sadece bizim çabamız yetmez.
İsrail’in, Gazze’nin tamamını işgal etme kararı verdiği bir dönemde Alaska Zirvesi, Netanyahu’yu soykırımın şiddetini artırma konusunda cesaretlendirebilir, buna asla izin vermemek lazım.
Forma, velileri yolma gerekçesi olmasın…
Okullarda üniformaya dönüşe karşı olan tek kişi bile görmedim daha; sanırım yıllardır herkesin yüzde 100’e yakın bir oranda uzlaştığı tek örnek bu karar oldu.
Karardan çok mutlu olmakla beraber, bir endişemi de yazmam gerek.
Bazı okullar forma satışı yapacak mağazalarla iş birliği yapıyor, logolu ürünler, tek yerde bulunabiliyor.
Mantık açısından doğru olsa bile okulların adres gösterdiği yerlerin tek sağlayıcı olarak uygulayacakları fiyat politikası, hatta tek sağlayıcı olmak için okullarla yaptıkları anlaşmanın maddeleri veliler için yeni bir yolunma kapısı olmamalı.
Özellikle logolu üniforması olan okullar ve anlaşma yaptıkları yerlere iyi bakılması lazım.