A
Admin
Yönetici
Yönetici
İdeal Tıp Merkezi GETAT ve Acil Sorumlu Hekimi Dr. Mehmet Kınacı, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığında ozon tedavisinin bağışıklık sistemini güçlendirme ve antiviral etkileriyle destekleyici bir tedavi seçeneği olabileceğini açıkladı. Virüsün neden olduğu ağır seyirli hastalıkta, klasik tedavinin yanında bağışıklık desteği sağlamak için ozonun bilimsel mekanizmalarıyla önemli katkılar sunduğuna dikkat çekti. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ve Bulaşma Yolları KKKA, keneler aracılığıyla insanlara bulaşan ve ciddi kanamalı tablolar oluşturabilen viral bir enfeksiyon olarak biliniyor. Nairovirus grubuna ait zarflı bir virüsün yol açtığı hastalık, enfekte kenenin ısırmasıyla veya hasta kişilerin kan ve vücut sıvılarıyla doğrudan temas yoluyla yayılıyor. Bu nedenle hastalıktan korunmanın en etkili yolu, kene ısırıklarını önlemekten geçiyor. Doğada bulunulan alanlarda açık renkli ve kapalı kıyafetler tercih edilmesi, pantolon paçalarının çorap içine sokulması gibi basit ama etkili önlemler hayati önem taşıyor. Ayrıca kene fark edildiğinde, çıplak elle müdahale edilmeden, uygun teknikle çıkarılması gerekiyor. Ozon Tedavisinin Virüsler Üzerindeki Etkisi Dr. Mehmet Kınacı, ozon tedavisinin grip ve koronavirüs gibi bazı viral enfeksiyonlarda bağışıklık sistemini desteklediğine dair bilimsel çalışmaların bulunduğunu belirtti. Özellikle zarfla kaplı virüslere karşı ozonun zarf yapısını parçalayarak antiviral etkinlik gösterebildiği vurgulandı. KKKA virüsünün de zarflı olması sebebiyle, benzer antiviral mekanizmaların hastalıkta rol oynayabileceği ihtimali üzerinde duruldu. Ozonun bağışıklık sistemi üzerindeki düzenleyici etkileri, hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilir. Hücrelerde NRF2 adı verilen pleiotropik bir transkripsiyon faktörünü aktive ederek antiviral genlerin artışını tetikleyen ozon tedavisinin, interferon benzeri savunma mekanizmalarını uyararak virüsün hücre içindeki tutunmasını engelleyebileceği ifade edildi. Doku Oksijenlenmesi ve Organ Koruyucu Etkiler KKKA hastalarında organ fonksiyonlarında bozulmalar, özellikle karaciğer, böbrek ve beyin gibi hayati organlarda hipoksi yani oksijen yetersizliği gelişebiliyor. Dr. Kınacı, ozon molekülünün yapısal olarak üç oksijen atomundan oluştuğunu hatırlatarak, tedavinin sadece oksijenlendirme sağlamakla kalmayıp, hemoglobinin oksijen bırakma kapasitesini artırdığına dikkat çekti. Böylece dokuların oksijenlenmesi desteklenerek organ hasarının önüne geçilmesi mümkün olabiliyor. Korunma ve Bilinçli Tedavi Önerileri Uzman hekim, doğada bulunurken alınacak önlemlerin ve düzenli vücut kontrolünün hastalıktan korunmada temel olduğunu hatırlattı. Kene ısırığında paniğe kapılmadan en kısa sürede sağlık kuruluşlarına başvurulmasının kritik öneme sahip olduğunu belirtti. Ayrıca bağışıklığın güçlendirilmesinde uyku düzeni, beslenme ve stres yönetiminin yanı sıra, deneyimli ellerde ve bilimsel temeller ışığında uygulanan ozon tedavisinin destekleyici bir seçenek olarak değerlendirilebileceğini vurguladı.