A
Admin
Yönetici
Yönetici
Bizim gibi hemen her coğrafyada at koşturmuş, hemen her coğrafyada varlığını devam ettirmiş toplumlar için tarihlerin özel anlamları vardır. Zira hayatta kalma mücadelesinin en ağır şekilde verildiği coğrafi anlamda önemli bir toplumun talihini değiştiren tarihler onlar için kıymetli birer simge haline gelir. 15 Mayıs 1919 tarihi de bizler için çok önemli bir simgedir. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yapılan anlaşmalar ve bazı taksimatlar sonucunda emperyalist güçler(İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya) kendilerine bağlı yarı bağımsız devletler kurma noktasında girişimlerde bulundular. Anadolu’nun birçok yerini paylaştıkları gibi yeni işgal alanları da oluşturmaya çalıştılar. Oluşturdukları Paris Barış konferansı, amaçlarına ulaşmaları noktasında kolaylık sağlamıştı. Birinci Dünya Savaşı’nın bitimini sağlayan Wilson İlkeleri, onlara, tüm Anadolu’yu işgal edebilecekleri gibi pollyanacı hatta biraz romantik denebilecek bir düşünceye kapılmalarına sebep olmuştu. Fakat Türklerin oluşturdukları kuvayı milliye güçleri onların bu hayallerini suya düşürmüştü. Nitekim İzmir’in Paris Barış Konferansında Yunanlılara işgal etmeleri amacıyla verilmesi Türklerde ağır bir şok etkisi yaratmıştır. Fakat Yunanlılar, bu vaadi kendilerine sunulmuş bir ödül olarak görmüşlerdi. Fakat kendilerini haklı çıkarmaları ve işgale direnişe engel olmaları gerekiyordu. Bu yüzden Batı Anadolu’da yaşayan Rumların hayatının tehlikede olduğunu dünyaya duyurmaya çalışmışlardır. Yunan Ordusu, Batılı emperyalist güçlerin desteğini alarak Batı Anadolu’yu yani İzmir’i işgale başladılar. İzmir’e giren Yunan donanması Rum halkın sevinç gösterileriyle karşılandı. O sırada Mondros Ateşkes anlaşması gereği Türk Ordusu, terhis olduğu ve var olan silahlarda teslim edildiği için işgale direnecek ordu yoktu. Gazeteci Hasan Tahsin, işgalin gerçekleştiği noktadan eline geçirdiği bir silah ile bir Yunan askerini öldürmüş, fakat kendisi de Yunan askerlerinin açtığı ateş sonucunda Şehit olmuştur. Bu şehadet haberi insanlar üzerinde olumsuz bir duygunun oluşmasına sebep olmuştur. Ancak akabinde Milli Mücadele’nin başlamasına da ön ayak olmuştur. İzmir’de özellikle bu günkü Ayvalık semtinde düşmana karşı ilk kuvayı milliye birlikleri oluşmuş yaptıkları savaşlarla işgallere karşı direnmişlerdir. 15 Mayıs 1919 bazı yazarlar tarafından Kara Gün olarak yazılmıştır. Fakat 9 Eylül 1922 tarihinde Yunanlılar İzmir’den kaçarken aynı zamanda Ak Günlerinde başlamasının nedeni olmuştur. Bu sebeple gerek İzmir’in işgali sırasında verdikleri mücadele ile gerekse daha sonraki kurtuluş savaşında verdikleri mücadele ile şehit olan Başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm vatandaşlarımıza ve askerlerimize rahmet diliyorum