Özel'den Erdoğan'ın 'takdirnamesine' Bahçeli hatırlatması: Sana ip atıyordu sen de "Kandan beslenen vampir" diyordun

  • Konbuyu başlatan Admin
  • Başlangıç tarihi
A

Admin

Yönetici
Yönetici
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ataşehir Belediyesi'nin Kırmızı Bayrak Projesi'nin tanıtım programında konuştu. Erdoğan'ın İBB soruşturmasını milli güvenliğe tehdit olarak belirtmesine tepki gösterdi. Özel, "Milli güvenliğe bile tehdit oldukları ortaya çıktı." Hani bir ay içinde çıkacaktı? Ne çıktı? Hangi belge çıktı? Hangi bilgi çıktı? Bir tek umudun var, insanları çoluğuyla çocuğuyla tehdit edip "İtirafçı ol." diye iftiracılığa zorluyorlar. Onu da başaramadılar. Oradan bir tane ifade almış bir şey yok. Buradan bir tane ifade almış bir şey yok. Olsa ne yazar? Olsa ne yazar? Sen adamı tutup, kadını tutup, "30 yıl seni içeride tutarım ama at iftirayı Ekrem'e, çocuklarının yanına koş." deyip de bunu içeride bulunan 100'e yakın kişiye defalarca söyleyip de içinden biri yılıp da evladı için, hasta anasına kavuşmak için senin iftiranı itiraf diye imzalasa ne yazar? Sen milletin gönlünde artık berat etmiş olan Ekrem İmamoğlu'nu iftiralarla mahkum edemezsin. Olmayacak bu. Olmayacak bu." dedi. ERDOĞAN'IN İMAMOĞLU SÖZLERİNE TEPKİ Özel, Erdoğan'ın bugünkü grup toplantısında, tutuklu İBB Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu için sarf ettiği "Ülke güvenliğini tehdit edecek boyutlara ulaştığı anlaşılıyor" sözlerine şöyle yanıt verdi: "55 gün bugün. Ve Tayyip Bey 55 gün önce dedi ki bana: 'En geç bir ay sonra insan içine çıkamayacaklar.' Allaha şükür, Esat paşalıların gözünün içine bakıyorum, arasındayım. 'Birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar.' Bak bütün belediye başkanlarım yan yana, birbirimizin yüzüne gözüne bakıyoruz. Yarın Ekrem Başkan'ı Silivri'de ziyaret edeceğim, selamınızı götüreceğim. Sizin gözünüzün içinden aldığım selamı Ekrem Başkan'ın gözünün içine baka baka söyleyeceğim. Ne oldu? 55 gün geçti, 'Bir ay sonra' dediği hiç olmadı. Ama şimdi bugün yeni bir şey söylüyor. Diyor ki: 'Efendim, güya, güya ispatlayacaklardı. Şimdi bir suç örgütü ortaya çıktı. Bu suç örgütünün başı İstanbul'da. Kolları Anadolu'da bir ahtapot gibi. Bazı kolları yurt dışında. Milli güvenliğe bile tehdit oldukları ortaya çıktı.' Hani bir ay içinde çıkacaktı? Ne çıktı? Hangi belge çıktı? Hangi bilgi çıktı? Bir tek umudun var, insanları çoluğuyla çocuğuyla tehdit edip 'İtirafçı ol' diye iftiracılığa zorluyorlar. Onu da başaramadılar. Oradan bir tane ifade almış bir şey yok. Buradan bir tane ifade almış bir şey yok. Olsa ne yazar? Olsa ne yazar? Sen adamı tutup, kadını tutup, '30 yıl seni içeride tutarım ama at iftirayı Ekrem'e, çocuklarının yanına koş' deyip de bunu içeride bulunan 100'e yakın kişiye defalarca söyleyip de içinden biri yılıp da evladı için, hasta anasına kavuşmak için senin iftiranı itiraf diye imzalasa ne yazar? Sen milletin gönlünde artık berat etmiş olan Ekrem İmamoğlu'nu iftiralarla mahkum edemezsin. Olmayacak bu. Olmayacak bu." Özel, Erdoğan'ın Bahçeli'ye teşekkürüne kendisini de takdir etmesine ilişkin de şunları söyledi: "Açık açık söyleyeyim. Bugün Sayın Erdoğan çıkmış, "Efendim Özgür Özel'i takdir ediyorum süreçteki tutumuyla." Devlet Bahçeli'ye teşekkür vermiş, bize takdirname verecek. Aklı sıra diyor ki tutumuyla: "Bak kardeşim bak, ben Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'yım. Benden önceki de, ondan önceki de, ondan önceki de, ilkinden sonuncusuna biz tutarlı adamlarız. Biz joystick'le yönetilen siyasetçiler olmadık, olmayız. Bizim bir yerde düğmemiz yok. Basılınca ak diyelim, öbürüne basılınca kara diyelim." Biz tarihsel bir tutarlılık içinde Kürt meselesinin demokratik yollardan halledilmesini savunuruz. Kimseye haksızlık yapılmasın, eşitsizlik yapılmasın. Türkiye'de Kürdü de, Alevisi de, Sünnisi de tam olarak eşit olsun. Bugün herkesten vergi toplarsın, caminin masrafını ödersin, cem evinin ödemezsin. İmama maaş verirsin, müezzine maaş verirsin ama dedeye gelince onu din görevlisinden saymazsın. Maaş alırken, vergi alırken herkes eşit, askerlik yaparken herkes eşit, hizmet yaparken Aleviler daha az eşit, hizmet yaparken Kürtler daha az eşit. Bunlar doğru işler olmadığı için biz deriz ki: "Demokrasi olsun, herkese eşitlik olsun. Kimseyi ne ayrıcalıklı ne de eşitsiz bir konuma koymayalım. Herkes eşit olsun." deriz. Şimdi gelmiş, dün açıklandı. Biz diyoruz ki: "Silah bırakılacaksa eyvallah. Şehit gelmeyecekse ne güzel. Analar ağlamayacaksa başımızla birlikte. Kan akmayacaksa memnun oluruz. Bununla ilgili demokrasiyi savunuruz." Tutmuş bana diyor ki: "Takdir edelim, takdir edelim." Yahu takdirlik, teşekkürlük bir durum varsa dön bir senin ortağına bakalım. Bundan önceki çözüm sürecinde biz aynı şeyleri söylüyorduk. Kemal Bey aynı şeyleri söylüyordu. Ondan önce 1989 Kürt Raporu'nda CHP, SHP aynı şeyleri söylüyordu. Tarihsel tutarlılık içindeyiz. Ama senin ortağın geçen çözüm sürecinde sana ip atıyordu. Sen de ona "Kandan beslenen vampir." diyordun. Şimdi o günkü çözüm sürecindeki tutumu doğruysa bugünkü tutumu yanlış, 180 derece. Eğer bugünkü doğruysa o günkü tutumu yanlış. Biz o gün, tarihte yine durduğumuz yerde duruyorduk. Bizim dediğimizi yapsaydın, Meclis'e getirip hiçbir partiyi dışlamasaydın, tutamayacağın sözler vermeseydin, şeffaf olsaydın, toplumsal mutabakat yaratsaydın aha burada gaziler, şehitler, şimdi biraz önce şehit ailelerinin başkanı geldi. "Teşekkür ederim." diyor tutumunuzdan. Onların gönlünü kıracak işlere kalkışmasaydın, o günden sonra hendek olaylarında 250, bugüne kadar 2500 şehit gelmezdi. O gün o süreci yönetemeyen Erdoğan, o sürece karşı çıkan Bahçeli bugün gelmişler, millette takdirname teşekkürname arıyorlar. Bakın biz durduğumuz doğru yerdeyiz. Bir ayağı dışarıda bir ayağı içeride Suriye'yi yanlış planlayan, İsrail'le pazarlık yapıp Filistin'i yalnız bırakan, Türkiye Cumhuriyeti'nin Güney Kıbrıs'ı tanımasına dair ses çıkaramayan, uluslararası ölçekte çirkin pazarlıkların buradaki temsilcilerine diyoruz ki: "Millet bizi biliyor, bize güveniyor. Demokratik adımlar atarsanız, sorunları çözersek biz buradayız. Kirli ve gizli pazarlıklarla Kıbrıs'ı, Filistin'i, vatanı satarsanız tam karşınızdayız kardeşim." O yüzden 180 derece, 180 derece, 180 derece terse gidenlerin siyasetiyle, geri vitesçilerle birlikte değil, milletimizle birlikte çözümü de, barışı da savunmaya devam edeceğiz. Doğru zemin Meclis'tir. Özgüvenimiz yüksektir. Arkadaşlarımız içinde, tüm siyasi tutsaklar içinde, Ekrem Bey içinde, mutlaka ve mutlaka Ümit Özdağ içinde, Selahattin Demirtaş içinde özgürlük istiyoruz. Serbestçe yapılacak özgür bir seçimde millet cumhurbaşkanı kim olacaksa onu seçsin, onu istiyoruz."
 
Geri
Üst